Göktan Ay

Tarih: 09.12.2025 19:44

Zülfü Livaneli ile; Ak Parti, Lümenlik, Arabesk Müzik Üzerine…

Facebook Twitter Linked-in

SEVGİLİ ZÜLFÜ LİVANELİ. DİYORKİ; 

LİVANELİ: "..Sorun, onun gitmesiyle bitmeyecektir. Sorun onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinden giden halktır. Daha doğrusu halkın bir bölümüdür.”

AY: O dediği Sn. Erdoğan olsa gerek…”Sorun, körü körüne peşinden giden halktır, halkın bir bölümüdür” derken oy veren seçmenlerin körü körüne peşinden gittiğini söyleyerek, seçmeni yargılıyor.

LİVANELİ: “Bu halk yığının Anadolu müslümanlığıyla, gelenekle, ahlakla, haram helal kavramıyla, merhametle, şefkatle hiçbir ilgisi yoktur.”

AY: Bu halk yığını –ki şu anda anketler %30-42 gösteriyor- ile birlikte yaşanıyor. İfadeler çok ağır. Siyaset yapmış bir kişi için doğru bulmuyoruz. O kesim de kendine göre doğru olana oy veriyor. O zaman muhalefet ne iş yapıyor? 

LİVANELİ: “Köyden kente göçle başlayan, ne köylü ne kentli olabilen, bütün değer ölçülerinden kopmuş, vahşi birer yaratık haline gelmiş, talandan yalandan pay kapmaya çalışan ve literatürde lumpen proletarya olarak tanımlanmış olan kitledir bu.”

AY: Göç her ülkenin bir sorunu. Tarımda umduğunu bulamayan, çocuklarını okutmak isteyen, daha iyi bir yaşam arzulayan vb. şehirlere yerleşiyor. Bunları “birer yaratık” olarak yaftalamak yazar ve sanatçı olan bir kişinin diline yakışmıyor. Çoğu komşumuz Ak Parti’yi destekliyor, ama talanla, yalanla ilgileri yok. Basından okuduğumuz kadarıyla bu yanlış işleri üst görevlere atananlar yapıyor.

LİVANELİ: “AKP’ye oy vermiş olanların tümünü böyle yaftalamak doğru değil elbette. İçlerinde düzgün ve samimiyetle oy veren seçmenler de olabilir.”

AY: Önce vurmuş, aşağılamış, sonra da tümü için değil diyor. Düzgün olanlar çok azmış!.. 

Neye göre? 

Kime göre? 

Hangi araştırmaya göre? 

LİVANELİ: “Ama o kitlenin genel karakteristiği budur.” 

AY: Bir önceki söyleminden vazgeçmiş. “Ama o kitlenin genel karakteristiği budur.” derken sanki aşağılar gibi. Çünkü kitle: amaçsız tolum olarak da isimlendirilir. “Kitle” ne demek? Kitle (TDK): “Bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu”  Bu topluluk da AK Parti/Sn. Erdoğan için koşturan seçmen topluluğu. Kısaca diğer partilerin de seçmenleri olduğu gibi…

LİVANELİ: “Bu kesim kendini önce arabesk müzikle gösterdi. Güzelim türküleri, geleneksel şarkıları, Anadolu’nun büyük şiir geleneğini terk eden insanlar, bir anda mide bulandırıcı seslere, insanın kulağını tornavida gibi delen elektro bağlamalara, içinde hiçbir hakiki lirizm ve hüzün barındırmayan “Ben de isterem!’’ saldırganlığına kaptırdı kendini.” 

AY: “Arabesk/Ara tarzı” 1970’lerde ülkemize giriş yaptı. Ak Parti ise 2002’de seçime girdi. Ak Parti tabanı ile bu müzik tarzını eşitlemek doğru olmasa gerek, çünkü bu müziği sevenlerin içinde her partili var. Doğru; halkımız, kendine ait olan müziği, geleneği, felsefeyi vb. bıraktı ve bu türün akımına katıldı. Hala etkisini yitirmediğini, büyük icracıların bu tür eserleri okuduğunu, halkın rağbet gösterdiğini gözardı etmemek gerek.

LİVANELİ: “Şehirler kaçak mahallelerle, üzerinde demir filizleri bırakılmış sıvasız çirkin yapılarla, lağım kokan mahallelerle doldu.”

AY: Çok doğru ama bunu da Ak Parti seçmeni yapmadı. Rant uğruna iktidarla işbirliği içinde olanlar tarafından yeliş/doğa mahvedildi, her taraf kutu evlerle, yüksek binalarla donatıldı ve buna gelişme dendi. Araziler; ayağı toprağa basmayan, yeşili görmeyen, gülü koklayamayan vb. çocuklar yetiştirmeye elverişli hale getirildi. Burada halkı değil, iktidarı yönetenleri hatalı/suçlu görmek gerekir.

LİVANELİ: “Suç oranı ve özellikle kadına karşı şiddet akıl almayacak ölçülerde arttı. Bunun adına ‘’muhafazakarlık’’ denilebilir mi? Elbette denilemez. Aşağı yukarı sayıları kırk milyon dolayında tahmin edilen bu kitle Itri, Mimar Sinan estetiğine de sahip değildir; Anadolu’da yüzyıllarca aydınlık bir nehir gibi akmış olan Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu temizliğine de. 

AY: Nihayet Ak Parti’ye oy veren seçmenin 40 milyon civarında olduğunu söylemiş. “Suç oranı ve özellikle kadına karşı şiddetin artmasının” sebebi “muhafazakarım” diyenler değil. Tolumun her kesiminden insanlar bunu yapabiliyor. Arabesk tarzı müzik dinlenmesinin ve şehirlerin çirkin yapılaşma ile dolmasının sebebi de Ak Parti seçmeni değil… O da geçinemiyor, sıkıntı içinde, asgari ücretle çalışıyor, çocuğunu işe sokamıyor…Ve, büyük çoğunluğu köylerde yaşayan bu  insanlar Pir Sultan’dan da haberdar, Itri’den de… Aşağılamak doğru değil.

LİVANELİ: “Dolayısıyla bu kesim muhafazakar değil, Türkiye’ye çarpık ve ahlak ölçülerinden yoksun bir ‘’modernleşme’’ sunan yeni bir oluşumdur. Lafı uzatmadan söyleyeyim. Bu kesimin hayatta en çok nefret ettiği model uygarlaşma, kültür, temizlik ve zarafet simgesi Mustafa Kemal Atatürk, kanıyla canıyla savunduğu lideri ise şimdiki cumhurbaşkanıdır. Kimse kendini aldatmasın. Sayıları çok kalabalık olan bu kesim, ne olursa olsun, hangi skandal patlarsa patlasın sonuna kadar liderini destekleyecek ve Cumhuriyet’e karşı çıkacaktır. Erdoğan siyasi ömrünü tamamlasa da ona benzeyen başka bir lider bulmakta gecikmeyecektir. Çünkü Türkiye’nin çürüyen kesimi, bu bozulmayı önce müzikle, sonra hayatımızın her alanına egemen olan lumpenleşme ve arabeskleşmeyle ifade etmeye devam ediyor. 

AY: “Ahlak ölçülerinden yoksun olanların” her kesimden/meslekten/partiden (fakir-zengin-köylü-şehirli, arabesk dinleyen- çok sesli müzik dinleyen) olduğu biliniyorken böyle damgalamak da doğrun değil. Hırsızın, soyguncunun vb. partisi olmaz.

Ayrıca, çevremde Ak Parti’ye oy veren  kesimin “biz moderniz” dediğini hiç duymadım, okumadım. Sadece; 5 vakit namaz kılıp, cemaatlerde çok gezdikleri, bazı hocalara uydukları/inandıkları, Kur’an sohbetleri vb. yaptıkları için kültür/sanat/edebiyat vb. kendilerini geliştirmediklerini söyleyebilirim. Tıpkı CHP seçmeninin; namaz kılanlara, başını örtenlere karşı olmadıklarını, sadece cemaatlere karşı olduklarını, her CHP’linin içki içmediğini, bunun bir  tercih olduğunu anlatamadığı gibi… Her seçmen topluluğu kendi liderini destekler, hep öyle olmadı mı?: Rahmetli Demirel-Ecevit-Türkeş-Erbakan… Neden sadece Sn. Erdoğan da oluyor gibi yazılmış ki? Ayrıca bu isimlerin yeri dolduruldu mu? Hayır! Çok zor…Doğal olarak, Sn. Erdoğan’ın yeri de doldurulamayacaktır…

Yine Ak Parti’ye oy veren seçmeni “çürümüş” diye nitelemenizi, bir araştırmacı, halkbilimci olarak  kabul edemiyorum…

LİVANELİ: Gafil aydınlardan (!) destek alan lümpen kültür, örgütlü cehaletle beslenerek kılcal damarlarımıza kadar yayılıyor. Bu manzaraya, lumpenlerin ele geçirdiği muazzam para ve iktidar gücünü de eklerseniz geleceğin hiçbirimiz için kolay olmadığı çok açık. Erdoğan bu kitlenin lideridir ve onun yokluğunda yeni bir lider bulacaklarına hiçbir kuşku yok. Mustafa Kemal aydınlığını savunan kitleler birleşene ve kendi aralarındaki çelişkileri gidererek, evrensel değerleri savunan bir Türkiye kültürü yaratana kadar acılar devam edecek.

AY: Yine Ak Parti seçmeni için “örgütlü cahil kesim” kullanmanızı yadırgadık. Lümpen kültür; “İçinde bulunduğu toplumun kültürüne yabancı düşen, sözde bilgili tutum ve davranışlarıyla itici olan; mensup olduğu sınıfın insanlarından kendini üstün göstermeye çalışan, bu yolda itici tavır ve tutum sergileyen, büyük bölümü işçi sınıfından oluşmuş insanları” ifade eder. “Kılcal damarlarımıza kadar yayılıyor” demişsiniz ama siyaset bu her an değişebiliyor. İşte son anketler: 

Gündemar/ Ak Parti: 28.50 CHP:35.91

Betimar    / Ak Parti: 34.07  CHP:27.06

Sonar       / Ak Parti: 33.08  CHP:35.03

Dediğiniz gibi Sn. Erdoğan bu kitlenin (Ak Parti) lideridir ve onun yokluğunda, elbette yeni bir lider bulunacaktır. Ancak, “şahsi oyu” Ak Parti’den çok fazla olan Sn. Erdoğan’dan sonra bu partinin çok zora gireceği aşikardır. Çünkü, Türkiye’de siyasi partiler liderleriyle  yükselir/alçalır…

Muhalefet için çözüm:

1/ İktidar partisi seçmenini; aşağılamak, tanımamak, küçümsemek vb., 4’lü, 6’lı vb. ittifaklar ile değil: “tek başına seçime hazırlanmaları, millete umut vermeleri, sorunları çözeceklerine inandırmaları vb. gerekmektedir. Şu anda “Ak Parti’den memnun olmayanların” seçim sandığında “acaba kime versem” düşüncesi varsa –ki var-, muhalefet bir başarı göstermemiş demektir.

2/ Muhalefet, “Mustafa Kemal aydınlığını savunan kitleler –ki ülkenin çoğunluğudur, partiler ile ayrılamaz- birleşecek ve kendi aralarındaki çelişkileri giderecek, evrensel değerleri savunacak, Türkiye kültürü yaratmayı vb.” becerecek bir olgunlukta olmalıdır. Ortada böyle bir amaç gözükmemektedir. 

Saygılarımla.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —