En sonunda muratlarına eriştiler.
Devleti, Apo'nun ayağına götürdüler.
Şimdilik ne konuşulduğunu bilmiyoruz. Ama görüşmenin muhtevası er geç ortaya çıkacaktır.
O zaman daha sağlıklı değerlendirmelerde bulunmak mümkün olacaktır.
Öcalan'ın Örgütle yaptığı görüşmeler onca gizlilik dikkatine rağmen geçtiğimiz haftalarda basına sızdı. Anlaşıldı ki, komisyonu ayağına çağıran Apo'dur.
İYİ Parti'nin parlak ve başarılı siyasetçilerinden Cenk Özakıncı, İmralı'ya giden heyetle Öcalan arasındaki 30 mayıs 2025 tarihli görüşmenin özetini sosyal medyada paylaştı.
Tutanaklara göre Öcalan ile heyet arasında şöyle bir konuşma geçiyor:
Öcalan:
-Türkiye'nin bir anayasa sorunu var.(Kim için ?tabi ki PKK için)
-Komisyon gelecek onlarla tartışacağım,
-Gelecekler ve ben onlara soracağım :Kürt var mı?(şu pervasızlığı görüyor musunuz?)
-Onlar var diyecekler
-Onları eşit yurttaş kabul ediyor musunuz diye soracağım(Anayasa 10'a göre zaten bütün vatandaşlar eşittir, ancak O etnilerin eşitliğini, yani anayasada etnik grupların zikredilmesini istiyor, bu birey eksenli anayasa yerine etnik eksenli anayasa demektir))
-Cevap verecekler
-Bu sorunu çözmezseniz savaş kapıda (tehdit ediyor)
-Bunu anlatacağım
-Anlamak zorundalar
Heyet soruyor: komisyon gelecek mi?
Öcalan,:gelmek zorundalar...( O kadar emin ki, ayağıma gelecekler diyor)
Öcalan bunu tam altı ay önce söylüyor. Ancak sözün doğum tarihi 30 Mayıstaki görüşme değil. İlk Çözüm sürecinde de tam 12 yıl önce Öcalan'ın benzer ifadeleri var: Mesela diyor ki,
-Barış Konseyinin kurulması gerekir.(İmralı Notları,s.12)
-Kürt realitesi parlamento tarafından tanınmadan nasıl anayasa yapacaksınız?(s.12)
-Rejim değişikliği olacak(s.16)(şimdi de söylüyor)
-Yeni anayasada Kürtlerin halk olarak varlığını kabul eden bir ibarenin olması iyi olacaktır.(s.21)
-Millet, ARAP,TÜRK ve KÜRT'ü de kapsar.(s.27) (Kürt,Türk Arap söylemi ilk defa Apo tarafından İmralı görüşmelerinde ortaya sürüldü. Şimdi bazı siyasetçiler de bu sözlerin izinde gidiyor.)
-Hakikat komisyonu kurulacak.(s.26)
-BDP şunu bilmeli, bundan sonra toplu tutuklamalar olursa isyan çıkarsınlar.(s.28)(Cezaevinde iyi halli olmayan, umut hakkından yararlanamaz,Öcalan isyan teşvikçiliği yapıyor)
-Süreci biz hazırladık(kendini kast ediyor) Önce devleti ısıttık,ortak ettik, şimdi de AKP'yi ısıtıyoruz.(s.30)
-Şimdi Öcalan çıksın, af falan deniyor.Bir defa ben affedilecek bir suç işlemedim.(s.39)(Şimdi de af değil özel kanun istiyorlar)
-Anayasada bölgeler ve kültürlere referandum hakkı tanınmalı.Aslında bu bir tür özerkliktir.Yerel yönetimler reformu yapılmalı.Yerel meclislere ekonomi, yerel güvenlik(polis-jandarma),eğitim, kültür,sağlık vb konularda söz hakkı olmalı.İşte anadilde eğitimde bu şekilde çözülür.(s.43)(Bu talebin Türkçesi Self-determinasyon hakkı istiyoruz demektir, yani ayrılma veya kalma referandumu)
-Yeni oluşacak Suriye'de bizimkiler başat rol oynayacaklar.Orada Özerk bölgeler olur.Kürtler, aleviler, Araplar için de özerk bölgeler olacak gibi.(s.52)(İktidar ve bileşenlerinin YPG silah bırakacak beyanlarının masaldan ibaret olduğunu Öcalan'ın 12 yıl önceki bu beyanlarından anlayabiliriz.)
-Buraya gelecek heyetleri yazdırayım:Kandil heyeti, akademisyenlerden oluşturacağım danışma kurulu, gelip gidecekler,Akil insanlar,Parlamentoda kurulan komisyonun üyeleri,Medya, sivil toplum,AB'den gelecekler ve Güney Heyeti(yani Suriye'den gelecekler)(s.63)(bunların hepsi teker teker oluyor)
İmralı Notları'nda, bugüne ışık tutan daha birçok ayrıntı var. O gün de sürecin kılavuzluğunu Öcalan yapıyordu,bugünde. Devlet, kör bir siyasetle eli kanlı bir katilin arkasından sürükleniyor. Öcalan aslında açık açık Sevr'in güncellenmesini istiyor, iki uluslu anayasa, özerk bölgeler, yerel parlamentolar olmalı diyor.Yerel güvenlik diyerek, ulusaldan ayrı bir silahlı gücün olmasını savunuyor. Dünya'da hiç bir özerk yapının silahlı gücü yoktur. Katolanya, Kuzey İrlanda ve Bask özerk bölgelerinin ordusu yoktur. Kanada'da Quebec bölgesinin de silahlı bir ordusu yoktur. Quebec literatürde -ordusuz devlet- olarak tanımlanır. Buna rağmen yoktur.Amerika'da da eyaletlerin kendi ordularını kurmaları yasaktır. İstisnası Kuzey Irak ve Suriye YPG'sidir. Şimdi YPG Suriye ordusuna entegre olacak diyerek hem kendilerini hem milleti kandırıyorlar. Elinde silahı olan yerel bir güç ilelebet -merkezi hükümete- bağlı kalmaz.Ordusu olana da özerk yapı denilemez.O artık -devletleşme- safhasını tamamlayıp, bağımsızlığını ilan edeceği konjonktürü bekleyen ilan edilmemiş bir devlettir.
Bazıları hala Bahçeli'nin çıkışını kısa vadede zararı olsa da uzun vadede faydası görülecek diyerek kendini teselli ediyor. Kısa vadede zararı olanın uzun vadede nasıl faydası olur?Bu, bugün zararını görüyoruz ama gelecekte belki faydası olur demektir. Bizi bugün ilgilendirir, bugün zarar veren bir politik hamlenin, yarın farklı sonuçlar doğurup doğurmayacağını bilemeyiz. Bilinmez olana da destek olunmaz.
Şu ana kadar gördüğümüz,sürecin tamamen Apo'nun kılavuzluğunda sürdüğüdür.
Önce O söylüyor, sonra onun sözünü bir başkası kendi sözüymüş gibi tekrar ediyor,sonra da o söylenen şey gerçekleştiriliyor. Kısacası Apo bizi nereye götürmek istiyorsa oraya gidiyoruz. Sevr'le denediklerini şimdi başka bir yöntemle tekrar deniyorlar. Bu milletin bu oyunu teşhis edecek feraseti de, bozacak güç ve kudreti vardır.Ve mutlaka bozacaktır.