Vatandaş, hukuk denince dar anlamda Yargı ve yargı kararlarını anlıyor. Hukuk veya hukuksuzluğu bu kararlar üzerinden okuyor.
Son yıllarda yargıya güvenin yerlerde sürünmesi, bu kararların toplum nezdinde nasıl göründüğü anlamına geliyor.
Hafta içinde eski AKP’li Hüseyin Kocabıyık Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı. Kocabıyık, uzun süredir eski partisine adalet çağrısı yapıyor,eleştirilerde bulunuyordu. Paylaşımlarının hiç birinde CB’ye hakaret anlamına gelecek bir ifade yok. Zorlama bir yorumla bile böyle bir sonuç çıkarmak mümkün değil. Ama Kocabıyık tutuklandı. Çünkü içeriden biriydi, yaptığı eleştiriler dışarıdan birine göre daha etkili oluyordu, tutuklayarak - içeriden yeni birilerinin çıkma- yolunu kestiler. Bir taşla iki kuş hem Kocabıyık susturuldu hem de yeni Kocabıyık adayları…
Kocabıyık’ı 12 Eylül öncesinden beri tanırım. O tarihlerde Konya Ülkü Ocaklarında verilen seminerlere gelen akıllı, ölçülü, terbiyeli gençlerden biriydi.
Sonraları Çiller’e danışman oldu, AKP’de milletvekilliği yaptı, ama haksızlık karşısında susmayan tavrı hiç değişmedi.
İnandığı doğruları söylemeye devam etti. Onu tutuklayanlar iktidarın hanesine bir adaletsizlik, hukuksuzluk notu daha düştüler.
Önceki gün Savcılığın Mansur Yavaş için ‘Soruşturma izni’ istemesi de benzer bir siyasallaşmış yargı örneğidir.
Yavaş, ağırbaşlılığı, dürüstlüğü, iş odaklı kişiliği ile öne çıkmış bir belediye başkanı. Ama büyük bir suçu var; anketler muhtemel bir CB adaylığında Erdoğan’ın açık ara önünde olduğunu gösteriyor. Onun için bir şekilde önünün kesilmesi gerekiyor. İmamoğlu’na yapılan ve namuslu hiç bir vicdanın kabullenemeyeceği bir uygulama şimdi Ona yapılmaya çalışılıyor. Bu Yargı yoluyla hukukun katledilmesi, işlevsiz hale getirilmesidir,
Kocabıyık’ın otoriterleşmeyi, adaletsizliği eleştiren paylaşımlarından, Yavaş’ın temiz belediyeciliğinden suç çıkarmaya çalışan Yargı mekanizması hakkında onlarca Sayıştay raporu ve suç duyurusu bulunan Melih Gökçek’i görmüyor.
Aynı yargı,TBMM’de “ bebek katili
lehine atılan sloganları” kürsüye çıkarılıp konuşturulan terör örgütü mensubunu görmüyor. Bütün mesaisini Erdoğan’ı bir defa daha seçtirmek, rakiplerini tasfiye etmek üzerine teksif ediyor.
İYİ parti de olmasa bu ihanet tepkisiz kalacak, yutulup gidecekti. Oysa binlerce insanın katilini hem de o ülkenin meclisinde övmek en hafif tabirle o milletin manevi varlığına, şehitlerinin hatırasına tecavüzdür. Yargı buna bile kör kaldı.
Barışın yolu hainleri, katilleri, bu ülkeye her kötülüğü yapmış olanları omuzlara almak değildir.
Hani devlet aklınız, hani millet onurunuz, hani ciddiyet ve vakarınız?
Siyasallaşan bir kısım hukukçu eliyle hukuk katlediliyor, demokrasi ve adalet yok ediliyor, ülke kabileleşmeye sürükleniyor, ama vaziyet alması, müdahale etmesi gerekenler susuyor. Bu yöntem, bu adalet anlayışı doğru değil, doğru olmadığını anlamak için biraz empati yapmak kafi. Bugün muhalefete yapılanlar, şartlar değiştiğinde iktidar ve mensuplarına yapılsaydı yine böyle alkışla karşılanır mıydı?
Hiç bir demokratik ülkede şu sanatçıları alıp uyuşturucu kullanıp kullanmadıklarını anlayalım diye gözaltı olmaz. Önce suç tespit edilir sonra gözaltı yapılır. Sokaktan insan toplayıp içici mi değiller mi diye Karakollara doldurmak ne kadar yanlışsa, bu da o kadar yanlıştır.
Acaba sorusunun cevabı için sabahın köründe insanlar evlerinden bir mücrim gibi alınıp kişilikleri ile oynanmaz! Yapılan budur!
Bugün bazı Yargı çevreleri,”önce alalım, sonra bir suç yakıştırırız” zihniyeti ile hareket ediyor. Hukuku korumakla görevli olanlar hukuku tahrip ediyor.Yapılan her yanlış ülkeyi biraz daha otoriterleşmeye, adaletsizliğe götürüyor. Yakın geçmişte yaşanan onca hukuk ihlali ve sorumluları hakkında açılan davalara rağmen hiç ders almamak ne acı. Hiç bir saltanat ebedi değildir, vakti gelince bu günler de bitecek, bazılarına utanç bazılarına haksızlıkla mücadelenin şerefi kalacaktır.