2022 yılının ilk ayının ilk günlerinde
Enes KARA isimli
Elazığ şehrinde, Cemaat yurt evlerinden birisinde ikamet eden,
Tıp Fakültesi öğrencisi,
TÜRK GENCİMİZ
İbretlik bir video yayınladıktan sonra kendi hayatına son verdi.
Öyle bir vak’a idi ki
Toplumun farklı kesimlerinin farklı öneri, tepki ve hezeyanlarına şahit olduk.
Devletimiz yöneticilerinin, mülki amirlerin, üst düzeyli bürokratlarımızın, güvenlik ve yargı güçlerimizin; yine ne kadar tepkisiz kalabildiklerini öğrendik.
Hükümet temsilcileri bir yanda
Elazığ Valisi, Elazığ Emniyet Müdürü, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı başta olmak üzere Yüce Devletimizin temsilcileri de sessiz ve tepkisiz kalarak, Aziz Milletimize ve Gençlerimizin istek ve şikayetlerine dair meşru ve ağır sorumluluklarından sıyrıldıklarını düşündüler.
Fakat elbette tarih kaydetmeye devam ediyordu, kaydetti.
Muhalefet partilerinin her biri kendi siyasi duruşlarına yakın tepkiler verirken;
Bir kısmı DENETLEMECİ,
Diğer bir kısmı kökten KAPATMACI zihniyet ile ayrı cephelerde toplanırken;
Bir muhalefet partisi lideri Ali BABACAN bu KAPATMACI zihniyete karşı açıkça eleştiri yönelterek aynı anda bir kaç ayrı cenahı,
Cumhur İttifakını, MHP başkanı Devlet BAHÇELİ’yi ve
‘Tarikatlar da işlettikleri Öğrenci Yurtları ve Yurtevleri de kapatılsın!’ diyenleri de eleştirdi.
Bizim dikkatimizi çeken başka önemli konular ise
Doğrudan içinde bulunduğu buhranı ve sebeplerini tane tane ve samimiyetle anlatan merhum Enes KARA’nın can’ından vazgeçecek kadar ciddi bir umutsuzluğa düşmüş olmasıdır.
Yaklaşık olarak Diyor ki merhum Türk Gencimiz:
‘Ailem istediği için bu cemaat yurdundayım.
Son 3 yıldır artık Müslüman değilim.
Zoraki ibadetler sosyal hayatımızı yaşamamıza engel oluyor, bizi bir inanç ve ibadet sistemine yönelmemize zorluyor,
Ders çalışmaya vaktimiz kalmıyor ve Tıp Fakültesindeki derslerime çalışamıyorum, notlarım giderek daha da düşüyor,
Eğer mezun olursam Tıpta Uzmanlık Sınavına nasıl çalışacağım?
Eğer Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanırsam asistanlara mobbing, baskı ve 36 saati bulan nöbetler tutup belki nöbet çıkışında uykusuzluktan ölüp gideceğim
Belki de hastalarıma şifa dağıtmak için nöbetimin başında iken her an bir hasta veya yakını tarafından şiddet göreceğim veya bu korku ile çalışacağım.
Eğer tüm bunlara katlanırsam sonunda ne kadar maaş alacağım? İstediğim bir evi, arabayı kaç yıl içerisinde satın alabileceğim? Yurtdışına göçen abilerimizin, ablalarımızın söylediği gibi mesleğimi şerefimle icra etsem dahi itibarım iade edilecek mi?’
Hadi şimdi bu demeçleri;
Bir Enes KARA vakasından merkez alıp ülkemizin en büyük Ulusal Güvenlik Meselelerinden birisi olan
UCUZ TÜRK Projesi ile ucuzlaştırılmak istenilen mutsuz, işsiz ve ümitsiz TÜRK GENÇLİĞİ’nin eleştirileri olarak genişleterek yeniden değerlendirelim.
*
Ailem istediği için bu cemaat yurdundayım.
Bu bir Eğitim Sistemi, Milli Eğitim ve Öğretim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kredi ve Yurtlar Kurumu meseleleridir.
Her zaman her fırsatta vurguladığımız gibi
Okuyup, çalışıp doktor, mühendis, öğretmen vd bir meslek grubunda yerini alıp ülkemize ve vatandaşlarımıza hizmet edecektir. Katacağı değeri ailelerine değil vatanına, milletine, ülkesine vakfedecektir. Uzmanlığını, bilgisini ürettiği bir değer olarak yaşadığı topraklara, üstündeki millete katacaktır. Kazandığı parasını da yine bu ülkede harcayarak, gerek kazancından gerekse de tüketimlerinden VERGİ ödeyerek devlete takdim edecektir.
Ülkelerdeki doğal sistem akışı böyle iken;
Öte yandan artık günümüzde kreş ve öncesi eğitim yıllarından başlayarak bütün eğitim ve öğretim yıllarının maddi ve manevi külfeti ile birlikte ailelerin üstüne yıkıldığını görüyoruz.
Bu yürütülmesi imkansız, akıl ve mantık sınırlarının olduğu gibi ailelerin ekonomik yeterlilik sınırlarının da çok ötesinde
geçersiz bir sistem olan bu eğitim ve öğretim sisteminin kökünden yenilenmesi ve değişmesi gereklidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitimde fırsat eşitliği ve sağlıklı toplum için sağlıklı öğretim sisteminin inşa edilmesi şarttır, gerekliliktir. Bu çıplak gerçek ve gereksinim şu anda bizler anlatırken, ikaz ederken gerçekleştirilmese bile
Gelecekte bir gün mutlaka ve muhakkak tesis edilmesi mecbur hale gelecektir.
İşte o zaman Eğitim ve Öğretim kavramlarının ayrıca değerlendirilmesi, kelime ve icra anlamlarının yeniden tanımlanması gerekecektir. Aynı şekilde günümüzde Milli Eğitim Bakanlığı diyerek geçilen bu son derece önemli bakanlığın adının Milli Eğitim ve Öğretim Bakanlığı olarak değiştirilmesi ve kapsamının, etkinliğinin, inovasyonunun genişletilmesi şart olacaktır.
Ve beraberinde
Milli Eğitim ve Öğretimin Cumhuriyetimizin geleceği olacak olan her bir çocuğumuz için her vilayette her ilçede her köyde her mezrada fırsat eşitliği yaratacak şekilde
Ailelerin üstünde hiçbir yük ve dolayısıyla sorumluluğu olmayacak şekilde düzenlenmesi
Muhakkak gereklidir ve gerçekleştirilecektir.
HAYIR!
Milli Eğitim ve Öğretim;
Ders kitapları, etüt kitapları, eğitim araç ve gereçleri tamamen ÜCRETSİZ olacaktır.
Nerede okullarda her bir sınıf arkadaşımıza ücretsiz dağıtılan,
DMO (Devlet Malzeme Ofisi) damgalı ders ve etüt kitaplarımız, cetvellerimiz, kalemlerimiz?
HAYIR!
Neden bir İSTİHBARAT TARİKATININ devlete sızmak için diğer PARAYA tapanlarla kurup, geliştirip, yüceltip TÜRK GENÇLİĞİNİ/bir kısmını avucunun içine düşürmek için tescillediği DERSHANECİLİK ve YURTÇULUK hamlelerinin sonuçlarından ebedi ve ibretlik dersler çıkartılamasın?
HAYIR!
Başarısız sistemlerin sonuçlarını tarih yazmıştır. Gerçekler ortadadır ve her gün daha çok ortaya çıkmaktadır.
Yıllarca tam bir fırsat eşitliği ile dizayn edilmiş,
Kesinlikle ve bariz başarıları olan
Ortaöğretim Sistemleri alt üst edilmişken artık bu tarihi hatadan dönülmesi gerektiğini, Eğitim ve Öğretim için DEVLETÇİLİK ilkesinin mantığının anlaşılması ve icrasının tesisi sağlanacaktır.
Bir Cumhuriyet sistemlerinin meyvesi olan, zamanında ülkemizin her yöresinden ayırt etmeksizin her bir ailesinden parlayarak yükselecek bütün çocuklarımıza güvence ve eğitim&öğretim sağlayan;
Devlet Yatılı Okulları
Anadolu Liseleri
Fen Liseleri
Meslek Liseleri
Gibi ve tarihe başarılarını nakşetmiş sistemler ile üstüne 2022 ve ÖTESİ teknoloji çağını idrak ederek yükseltilmesi gereken
Tamamen PARASIZ
Her çocuğumuza eşit fırsat tanıyan eğitim ve öğretim sistemleri kurulacaktır.
*
Son 3 yıldır artık Müslüman değilim.
Ülkemizde giderek yükselen, deizm ve ateizm gibi akımlara dikkat edilmelidir. Bir toplumun haftanın bir günü tek bir saati olsun dünyevi işlerinden ayrılıp, hep beraber, saflarını sıklaştırarak ibadetlerini gerçekleştirdikleri CUMA NAMAZLARINA katılımda %76’lık bir azalma olduğu söylenirken meseleler dikkatle incelenmelidir.
Yürekten İslamiyet inancına iman eden; kul hakkı yemeyen, yiyene sırt çeviren,
Allah’tan korkan, Allah’tan korkmayan kim olursa olsun onları KENDİSİNDEN SAYMAYAN, gerçekten dinini, ahlaki değerleri ile beraber yaşayan ve yaşatan vatandaşlarımızın yüreklerini inciten
CUMA HUTBELERİ ve DİYANET yetkililerinin açıklamalarının sistematik zararları ve toplumumuzda kaybettirilen değerler üzerinde ciddiyetle konuşulmalıdır.
Bizler;
Tüm bu gayretlerin, gizli oyunların sonuçlarını en çok da Türk Milletinin koruması altında olan İSLAMİYETE yönelik gölgelerde üreyen, tersten göstermek, ip cambazlığı diye de adlandırılan sinsi saldırılar olduğunu düşünüyoruz.
Tüm bu saldırıları artık 2022 ve ÖTESİ için Ulusal Güvenlik Meselesi olarak tanımlıyoruz
ve her platformda da belirttiğimiz üzere Türk olmanın gereği olarak İslamiyet’in yüksek değerlerini ve gerçekten iman edenleri binlerce yıldır koruyup kollayan ecdadımızdan vazife üstlenerek
Teknoloji ve zeka çağında olduğumuzu bilerek mücadelemizi bu eksende ortaya koymaya devam ediyoruz.
İslamiyet’i kimsenin kirletme çabalarına izin vermeyeceğiz, buna müsamaha göstermeyeceğiz.
Kim ne kadar uğraşırsa uğraşsın; hangi mezhep, tarikat, felsefe, masonik localar, İnisiyasyonvari çabalar ve sistemleri ile saldırılırsa saldırılsın bizler tertemiz İslamiyet inancının yılmaz taraftarları, koruyucuları olacağız.
Kutsal ve saygı duyulması gereken Türk tarihinin; her döneminde her inanca eşit ve seküler yaklaşan, mensuplarını devlet koruması ve güvencesi altında yaşatan Aziz Türk Milletinin genetiğinde yer alan, dillendirilmese de unutturulmaya hem de Vatikan merkezli şekilde küresel ölçekte çalışılsa da hakim ve sahibi olduğumuz topraklarda tek bir vatandaşımızın inancının ya da inançsızlığının olduğu gibi
Hoşgörü, Adalet ve Merhametin, temiz ve dürüst insan olarak, eşit ve müreffeh yaşamayı telkin eden İSLAMİYET ve yürekten inanan insanlarımızın da
Kafa karışıklığı ile, zan altında kalarak, güvensiz, tekinsiz ve yakışıksız emsallerle değil huzurla, iman ile, güven ve tüm saygınlığı ile yaşanmasının teminatı olacağız.
Astronomik rakamlar ile 6 bakanlıktan daha çok bütçe ayrılan DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN bilerek veya bilmeyerek yaptığı tüm hataları ve bu yanlışların acı sonuçlarını biliyoruz, görüyoruz, kaydediyoruz.
Bizler ve bizim gibiler var oldukça;
TERTEMİZ DİNİMİZİ hiçbir görünür/görünmez kirli oyuna teslim etmeyeceğiz.
Bir yandan Allah ile Aldatanlar ve diğer yandan 1850’ler HUGO PROJESİ alt dallarından birisi olan ve VATİKAN Merkezli İSLAMİYET DİNİNİ kirletme çalışmaları sonucu olan: IŞİD vd tiyatro terör örgütlerinin tüm gerçeklerini biliyoruz, takip ediyoruz.
Ve tüm bu çabalar sonucunda
Ülke gençliğimizin şaşırıp kaldığı ikilemler; teorik söylem ve telkin edilen İSLAMİYET esasları ile
Pratik hayatta eline Kutsal Kitabı alıp siyaset kürsüsüne çıkanların NASIL? rant, yolsuzluk, uluslararası suçlara bulaştığını seyrederken
Düştükleri derin düşünsel çıkmazları açıkça görüyoruz.
Özellikle de geçen yıllar içerisinde gördükleri ve yaşadıkları arasında kafası karışarak, tereddüt ederek en önemli manevi duygulardan birisi olan İNANCININ gereklerini sorgulayan ve kaydeden Çocuklarımızın, GENÇLERİMİZİN ve Vatandaşlarımızın yüzde (%) oranlarının nasıl yükseldiğini esefle takip ediyoruz.
Tüm bu toplumsal gerçeklere;
Ahlaki duygularla olduğu kadar,
Milli ve Vatani Duygularla olduğu kadar,
Kutsal İSLAMİYET dininin ulvi ve yüksek manevi duyguları ile de bakılmalıdır.
Tüm diğer Ulusal Güvenlik Meselelerine dair önerdiğimiz gibi
Aziz Milletimizin huzurunda
İlgililerle ve uzmanlarıyla komisyonlar kurup araştırılması, ortak akılda ve ortak manevi duygularda buluşularak kesin kararlar alınması,
Alınan kararların seslendirilmesi ve yasama kürsüsüne taşınması,
Düzenlenen yasaların ve usullerin
İvedilikle uygulanması
Şarttır, gerektir.
*
Zoraki ibadetler sosyal hayatımızı yaşamamıza engel oluyor, bizi bir inanç ve ibadet sistemine yönelmemize zorluyor,
Ders çalışmaya vaktimiz kalmıyor ve Tıp Fakültesindeki derslerime çalışamıyorum, notlarım giderek daha da düşüyor,
Eğer mezun olursam Tıpta Uzmanlık Sınavına nasıl çalışacağım?
Eğer Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanırsam asistanlara mobbing, baskı ve 36 saati bulan nöbetler tutup belki nöbet çıkışında uykusuzluktan ölüp gideceğim
Belki de hastalarıma şifa dağıtmak için nöbetimin başında iken her an bir hasta veya yakını tarafından şiddet göreceğim veya bu korku ile çalışacağım.
Eğer tüm bunlara katlanırsam sonunda ne kadar maaş alacağım? İstediğim bir evi, arabayı kaç yıl içerisinde satın alabileceğim? Yurtdışına göçen abilerimizin, ablalarımızın söylediği gibi mesleğimi şerefimle icra etsem dahi itibarım iade edilecek mi?
Bakınız.
Dünyanın neresinde, hangi teşkilat sisteminde, hangi uyruktan gençlere yönelik olursa olsun;
Kreşler,
Okullar,
Yatılı Devlet Okulları,
Harp Akademileri,
Polis Akademileri,
Eğitim Akademileri,
Özel/Kamu Öğrenci Yurtları
Ne olursa olsun, neresi olursa olsun;
Çocuklarımızın ve gençlerimizin teslim edildiği bütün kurum ve kuruluşlar
O ülkenin devlet yönetim organları tarafından denetlenir, teftiş edilir ve
Çocuklarımızın ve gençlerimizin her ne konuda olursa olsun hangi inanç veya ideoloji konuları olursa olsun
Fikren, bedenen, ruhen
baskı altına alınması kökünden engellenmesi, Rehberlik hizmetleri ile her türlü duygu ve gereksinimlerinin güncel şekilde sorgulanması, takip edilmesi ve her türlü olumsuzluğun engellenmesi, düzeltilmesi şarttır, gerektir.
Aksi uygulamalar, kontrolsüzlükler veya umursamazlıklar karşısında
sonuçlarının topluma nasıl ve ne şekilde direk ve kötü etkileri olacağı herkes tarafından tüm birey ve ailelerden azade her sorumlu vatandaş tarafından anlaşılması ve arz-ı talep edilmesi mühimdir.
Enes KARA’nın babasının görüşleri konuşuldu, tartışıldı.
Biz bir anne adına tüm saygımızla empati yapmayı daha doğru buluyoruz.
Enes KARA’nın annesi; ne sebeple kime evladını teslim etmiş olursa olsun çıkmaza ve karanlığa yürüyen çocuğunun öğretmenleri, eğitmenleri, devlet yetkilileri tarafından izlenmesini,
Psikolojik ve her türlü sorunlarının takip edilmesini, onarılmasını isteseydi haksız mıydı?
Türk Gençleri ailelerinden sonra bu Aziz Millete ve bu Millete hizmetkar olmak zorunda olan Devlet ve Hükümet yetkililerine emanettir.
Ayrıca ne diyor Enes KARA (Bir Türk Genci)?
Doktor olursam;
Merkezi sınavların zorluğu ve atanıp atanamama kaygıları
Dışında mesai şartlarının zorluğu
36 saatlik nöbetlerden birisinde çıkarken ölme ihtimali,
Hastalar veya yakınları tarafından şiddete maruz kalması ve bu korkuyla nasıl hasta bakacağına dair kaygılarını iletmektedir.
Konu sadece Diyanet, Tarikat, Eğitim meseleleri değildir. Mesele aynı zamanda YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu), Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından üstlenilmesi gereken bir konudur.
Pik noktada yaşanmış bir örnek olsa da TÜRK GENÇLİĞİ’nin
Hazin umutsuzluğu, meşru sebeplere dayanan güvensizliği ve isteksizliği sonucunda doğan kesif bir RUHSAL KARANLIK, bir ciddi ve yaygın PSİKOLOJİK hastalıklar, DEPRESYON konusudur.
Mesele;
Toplumsal bir Güvenlik Meselesidir.
Mesele;
Büyük Ortadoğu Projesinin alt dallarından birisi olan
UCUZ TÜRK PROJESİ’nin günümüzde
Ülkemizde İŞSİZLİK, ÜRETİMSİZLİK, GÖÇMEN ve GURBETÇİ gibi GÖÇ Sorunlarının
Artık gömülemez, saklanamaz, ört bas edilemez
Ve fakat sipsivri, acıtıcı ve utanç verici sonuçlarının
Somut zararlarından birisinin örneğidir.
Dolayısıyla aynı zamanda mesele
Direkt olarak;
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI,
ÇALIŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI,
Üretim, istihdam, müreffeh toplumlar için vazifeli tüm kamu kurum, kuruluş ve yetki-sorumluluk alanlarını ilgilendirmektedir.
Bir Türk Gencinin kendi videosunu ün kazanabilmek için değil, alay etme, şaka yapmak için değil, şan-şöhret-ilgi beklentisi ile değil;
Gidererek umutsuzluk ve güvensizlikle içine düştüğü karanlık depresyon sonucunda, emsallerinin dertlerini kendi dünyasından örneklerle sakin sakin dile getirdikten sonra
Kutsal yaşamına son vermesi meselesidir.
Şimdi her aklı ve melekeleri yerinde tam vatandaşlarımızın, tüm anne ve babaların, gençlerimizin ve devlet vazifelilerinin uzun uzun ve ciddiyetle düşünmesi gerekir.
Tüm etkili ve söz sahibi kimselerin; mesneti ve geçerliliği olmayan, tutarsız, fanatik ve doğal olarak zararlı ve hastalıklı fikirler üretip zikrederek saçmalamaması gerekir.
Bir gencin kimine göre geçerli kimine göre geçersiz ama ciddi sonuçlar doğurabilecek sıkıntılarından yola çıkılarak;
İçinde yaşadığımız ve yaşamaya devam edeceğimiz güzide toplumumuzun durum ve şartları ile gelinen noktaları idrak etmesi;
İlgili bakanlıkların ve devlet vazifelilerinin tarihe karşı sorumlu olduklarını hatırlayarak doğru dürüst ve kayda değer çözümler getirmeleri,
Her birimizi hepimizi direkt olarak ilgilendiren GELECEĞİMİZ için makul, birleştirici ve gerçekçi adımlar atılmasının hedeflenmesi gerekir.
*
Bir diğer Türk Genci ise Enes KARA’nın intiharı haberini yapan;
Bu haberi yaptıktan sonra iş arkadaşları ve patronları tarafından mobbinge uğrayan, İŞTEN İSTİFA ETTİRMEK üzere baskılara ve hatta ELAZIĞ ili içerisinde telefon aramaları ile tehditler alan
GAZETECİ Faik AKGÜN ve hikayesidir.
Korkutma, yıldırma, işten kovma, baskı ve tehdit altına almak
CAHİLLİYE devirlerinin en bilinen silahlarıdır.
Maalesef ülkemizde
2022 yılında dahi bir bağımsız haber yapmak isteyen Gazeteci Faik AKGÜN;
Hayatına dair tehdit alabilmektedir,
Bölge Savcılığı alenen HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN gereği bir TÜRK GENÇ GAZETECİSİNİ direkt ve açıkça koruma altına alamamaktadır. Toplumumuza Devlet Güveni temin edecek şekilde vurgulamamaktadır.
Türkiye’nin tüm meseleleri tüm gerçekleri ile beraber
Şeffaf ve ortak akıl saygısıyla açıkça konuşulması ve tüm sorunlarının giderilmesi gereken bütün olgular gibi tarikat ve yurtları konusu da net olarak konuşulmalıdır.
Her kronik sorunun sağlıklı, gerçekçi ve kalıcı çözümlerine ulaşmak gerektir, menfidir.
Sorunların
Taraflarının kesin sonuç getirecek bir platformda buluşması,
devlet yetkililerinin güvencesinde
ve Aziz Millet huzurunda
tartışılması,
ortak akıl ve vicdani değerlerde,
çağdaş gerekliliklerde buluşularak sonuçlandırılması
En medeni, kalıcı ve sağlıklı olan icra olarak kabul edilir.
Tüm bu akılcı ve ortak fikir ve tartışma platformlarında buluşulamaması, kamplaşma, ötekileştirme gibi acı sancılarını
çağ dışı tehditler ile geçiştirmek,
Yasakçılık, kapatmacılık gibi müzmin hastalıklarından kurtulması en önemli gereklilikler arasındadır.
UCUZ TÜRK Projesi hayalleri ile beraber kutsal geleceğimiz ve gözbebeğimiz olan kıymetli Türk Gençliğinin bu düşürüldüğü derin uçurumları lanetliyoruz.
Hangi İnanç vd. amaçlarla
olursa olsun
her türlü BASKICI uygulamalar, zorlamalar
ve her çeşit sonuçları zararlı, şeffaf olmayan, denetlenmeyen, teftiş, kontrol, ihbar ve ifşa edilmeyen
hastalık yayan sistemi ve yöntemlerini ve sonuçlarını lanetliyoruz.
Kapatmak, yasaklamak, zalimlik, gücü yetenin gücü yeteni ezdiği, takiyyecilik, hayalperestlik, faşizm, fanatizm gibi
tüm;
Aciz, tehlikeli ve zararlı kolaycılık ve üstten tutmacılık zihniyetini lanetliyoruz.
Meselelerin;
Ülkemizi,
Yüce Devletimizi,
Aziz Milletimizi,
Kutsalımız saydığımız çocuklarımızı, gençlerimizi ve geleceğimizi etkileyen tüm sorunların
Medeniyet ve zeka ve ahlak zemininde
Açıkça ortaya konulmasını,
Tüm taraflarca, uzmanlarca, ilgililerle ortak platformlarda tartışılmasını ve KUTSAL VATANIMIZIN menfaati için ortak kararlarda buluşulmasını
Diliyoruz.
Saygılarımla…