İYİ Parti Lideri sayın Akşener'in il gezileri devam ediyor. Akşener, her şeyi sütliman gösteren AKP medyası ve sözcülerine karşı bizzat halkı konuşturuyor.
Siyasetçiye karşı siyasetçinin konuşması ile halkın konuşması arasında büyük fark var. İktidar her şeyi toz pembe göstermeye çalışırken Akşener'in mikrofon tuttuğu vatandaş artık dayanamıyoruz diye feryat ediyor.
İYİ Partinin Bingöl ,Elazığ ziyaretleri de aynı yakınmalarla geçti. Akşener'i gören etrafına koşuyor, derdini, problemini söyleyerek içini boşaltıyor. Onu bir nevi dert ortağı gibi görüyor.
Bingöl ve İlçesi Genç'te, Elazığ ve ilçesi Kovancılar'da da aynı ilgi vardı. Bir partinin ülkenin her yerinde aynı alaka ile karşılanması, vatanın her köşesine giderek hem halkı dinlemesi, hem halka yanınızdayız mesajı vermesi önemli. Bir dönem Erdoğan, Sivas'ın ötesine gidemiyorlar diyerek muhalefeti suçluyordu. O muhalefet gerçekten sadece Sivas'ın ötesine değil, berisine de gidemiyordu. Çünkü iktidar olmak, milleti hırsızlıkların, yolsuzlukların pençesinde kurtarmak gibi bir dertleri yoktu. Hiç bir zaman konforlarını bozup halkın ayağına gitmediler. Akşener, o sözü ezdi geçti, kimsenin yapmadığını yaparak, ülkenin her köşesine gitti. Erdoğan'ın Türkiye'yi dolaşma ayrıcalığına son verdi.
Bingöl'de davul- zurna ile karşılanan Akşener,Genç'te de aynı ilgi ile karşılandı. Genç'e en son 2000'li yılların başında gitmiştim. Çok şey değişmemiş, Genç'in yiğit ülkücüleri ile yeniden buluşma imkanı buldum. Her biri bir uçbeyi olan dostlarla kucaklaştım. Geçmişte MHP ve BBP'de siyaset yapan birçok arkadaşın İYİ partide toplandıklarını gördüm.Yılar önce Rahmetli Yazıcıoğlu ile Genç'te miting yapmaya gitmiş, birlikte konuşma yapmıştık.
Akşener'in il il, kasaba kasaba gezilerinden iktidar müthiş rahatsız oluyor. Çünkü iktidarın yalan medyası ile örtmeye çalıştığı ülke gerçeklerini Akşener teşhir ediyor. Vatandaşın korkularını aşmasına korku duvarlarını yıkmasına vesile oluyor. Konuşamaz hale getirilen bir toplumu konuşturuyor. Bu az şey değil.
Bu arada provokasyonlar da olmuyor değil. Şehit yakınıyım diyen güdümlü olduğu her halinden belli olan birinin İYİ partiyi HDP ile iş birliği yapmakla suçlaması üzerine Lütfü Türkkan'ın verdiği cevap TRT'te de neredeyse günün haberi oldu. TRT uzun zamandır milletin televizyonu olmak yerine AKP'nin zurnası gibi hareket ediyor.Mesele şehit duyarlılığı değil,çığ gibi büyüyen İYİ partinin önünü kesmek.
Bu ülke için canını, kanını sebil edenlere saygı duymak mili bir vecibedir. Şehidinin vakarına bürünen ailelerin acısı da acımızdır. Ama şehit istismarı yapanı, şehidim var diye her lafı söyleme hakkına sahip olduğunu düşüneni aynı saygı ile karşılamak mümkün değil. Şehit milletindir, şehidini şu veya bu partinin propagandasına alet edenin kimseden saygı beklemeye hakkı yoktur.Apo ile masa kuranlar, onu ipten kurtaranlar dururken hayatının hiç bir safhasında PKK/HDP ile bir araya gelmemiş bir lider ve kadrosunu suçlamak o şehitlere de onların verdiği mukaddes mücadeleye de ihanettir.
Olayın aslı ise şudur: Şehit Yakınıyım diyen kişin adı;Tahir Gümren. Kardeşi korucu,asker, polis veya güvenlik görevlisi değil. Yıllar önce mayına basarak ölmüş bir sivil. Tahir Gürmen'in sosyal medya hesaplarına bakıldığında fanatik AKP'li olduğunu görmek mümkün. Daha önce sayın Akşener aleyhine hakaretvari birçok paylaşımda bulunduğu hatta bu paylaşımlardan dolayı yargılanıp ceza aldığı iddia ediliyor. Bir başka iddia da, Türkkan ile tartışmadan sonra Bingöl Şehit Aileleri başkanı Naim Tan ile Emniyete gittikleri sonra da basın toplantısı yaptıkları istikametinde. Tesadüf bu ya, Akşener'in Bingöl'e geldiği gün AKP'nin İçişleri Bakanlığı Müşaviri Korucu Şehit ve Gaziler konfederasyonu başkanı Ziya Sözen de Bingöl'de. Bu kişilerin ortak özelliği AKP'li olmaları ve bir AKP milletvekili (F.B) ile yakın ilişkide olmaları. Bütün bu bilgiler alt alta toplandığında olayın ne olduğu açık.
Akşener,Elazığ'da da büyük coşkuyla karşılandı. Karakoçan yol ayrımında büyük bir kalabalık tarafından önü kesildi.Kovancılar'da, Elazığ merkezde yine aynı yoğun ilgi. Bu yüzden Elazığ programı karanlığa sarkmasına rağmen binlerce insan ellerinde Türk bayrakları ve parti amblemleri ile onu bekledi. Tamamen spontane toplanan kalabalık bir miting topluluğu oluşturdu.Akşener, parti otobüsü içinde, pahalılığa, fukaralığa, iktidarın duyarsızlığına, vatandaş kan ağlarken 4-5 maaş alanlara dikkat çeken veciz bir konuşma yaptı. Elazığ'da günlerdir pompalanan provokasyon söylentilerine karşı, biz asla kavga etmeyeceğiz, kavgamız fukaralıkla, adaletsizlikle, yolsuzlukla olacak, dedi.
Akşener gittiği yerlere yalnız gitmiyor, parti kurmaylarını da birlikte götürüyor. Bunun en büyük faydası Akşener'e ulaşamayanların mutlaka bir parti yöneticisine ulaşabilmeleri.Elazığ ve Bingöl'de de öyle oldu: Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu,Lütfü Türkkan,İsmail Tatlıoğlu,Yasin Öztürk,İ.Halil Oral,Dursun Ataş,Metin Ergün, M.Tolga Akalın ve Uğur Poyraz gibi isimlerin her biri etraflarına kümelenen insanların soru ve sorunlarına cevap vermeye çalıştılar. Yani İYİ parti bir ağızla konuşmuyor,birbiriyle senkronize birçok ağızla konuşuyor, birçok kulakla toplumu dinliyor. Siyasetlerini topluma dokunarak oluşturuyor. onun için de verdiği mesajlar toplumda makes buluyor.
İYİ Partinin Bingöl ve Elazığ ziyaretleri bir iktidar değişiminin habercisi gibiydi. Bir yetkili AKP eriyor, CHP'nin büyüme kapasitesi sınırlı, MHP iktidar olmak istemiyor, HDP bölücü, geriye İYİ Parti kalıyor.Vatandaş bizi bekliyor, biz iktidar olmak istiyoruz, vatandaş da bu siyasi tabloda en çok bizi kendine yakın buluyor, dedi. Galiba İYİ partinin çığ gibi büyümesinin sırrı da bu sözlerde saklı.