Ahmet Rauf Akay


YAĞMAYA KOŞMAK

Muhalefet partilerinin elinde yağmalayacakları bir kaynak veya imkan yok.


Muhalefet partilerinin elinde yağmalayacakları bir kaynak veya imkan yok. Dolayısıyla politikalarını daha çok vaat üzerine yapıyorlar. Oysa iktidarda olanlar, büyük bir maddi güce hükmediyor. Vaat siyaseti değil, ulufe siyaseti yapıyorlar. Milletin malını dağıtarak oy satın alıyorlar. Eşit şartlarda bir rekabet yok. Vatandaşı Cumhur ittifakına yönelten de ilke veya dava şuuru değil, tamamen yağmadan pay kapma yarışı. Zaten AKP ve MHP’nin bir davasının olduğunu söylemek mümkün değil. 

Siyasal İslamcı AKP, Gazze kan ağlarken İsrail ile arkadan dolanarak ticaret yapıyor. Bugüne kadar soykırımın durması için tek adım atmadı. Hepimiz Adalet Divanı’nın vereceği kararı bekliyoruz. 

Bay Bahçeli, sözde milliyetçi, ama bir defa bile Çin’in Uygur Türküne uyguladığı zulmü kınamadı. Sonunda Perinçek’le aynı noktaya geldiler. Dahası dalga dalga sığınmacılarla ülke işgal edilirken bir defa bile yüzünü ekşitmedi. Erdoğan’a liderim diyor, Mersin’de “buranın belediye başkanlığını Erdoğan’a hediye edelim” diyor. Bahçeli bu sadakatin onda birini merhum Türkeş’e göstermemişti.  

Menemen’de müftülük, öğrencileri Kubilay’ı şehit edenlerin mezarına götürüyor, kimsenin çıtı çıkmıyor. Onları –din mazlumu- sanacak kadar ahmaklık okulundan diplomalı tipler var. Oysa Necip Fazıl gibi bu meselelere biraz ön yargıyla bakan bir yazar bile, onlara din mazlumu payesi vermemiş, esrarkeş olduklarını söylemiştir. Ama Kubilay’ın şahadetini bahane ederek  sonradan yapılanlar elbette eleştirilebilir. 

Her seçim önemlidir, mahalli olmasına rağmen bu seçimler de önemlidir. Ya böyle devam etsin, hayatımızdan memnunuz, bir kilo et için kuyrukta beklemekten gocunmuyoruz diyeceğiz, ya da artık yeter diyerek AKP siyasetine dur diyeceğiz. 

CB Erdoğan mitinglerde eski kalabalıkları toplayamıyor. Toplayamadığı için de 5-6 bin kişinin olduğu yerlerde algı yaratmak için 60-70 bin kişi vardı diyor. Bir lider şu kadar kalabalık vardı deme gereği hissediyorsa  orada kalabalık olmadığı içindir.  

Vatandaş ekonominin Erdoğan’la düzelmeyeceğini artık yavaş yavaş görüyor, ama muhalefete baktığı zaman da gözünü ve gönlünü dolduracak bir siyaset göremiyor. Birbiriyle boğuşan bir muhalefetin ülkeyi idare edip edemeyeceğinden tereddüde düşüyor. 

Hep söylerim sağın alternatifi sağdır. Seçmenin en az yüzde 65’i kendini sağda konumlandırıyor. Bu kitlenin gönlünü ve aklını okşayacak bir siyasete şiddetle ihtiyaç var.  

Sayın Akşener, seçimden sonra –ittifaktan- ayrıldı. O ayrılınca ittifak da bitti. Bundan sonra merkez sağa yönelik bir dil ve politika oluşturulabilir mi, göreceğiz. Ama İYİ partiyi terk edenlerin çoğu, kendilerini sağda gören kişilerdi. Daha ağır başlı, daha vakur, daha somut projelere yönelik bir siyaset,  dağılanı toplamaya yardım edebilir. İYİ Partiden Turan Çömez bunu yapıyor, herkesin aklına girecek paylaşımlarda bulunuyor. Bu tip paylaşımların çoğalması gerekir. Yarış, muhalefetle muhalefetin yarışı değil, muhalefetle iktidarın yarışı olmalıdır. Bu imajı veren parti veya partiler kazanır, vermeyenler kaybeder.  

Ekonomi o kadar bozuldu, ülke o kadar yağmalandı ki, artık Cumhur ittifakına yağmaya koşanları doyuracak kadar kaynak yok. İstanbul’u aslında bunun için istiyorlar.alırlarsa bıraktıkları yerden devam edecekler.  İyi bir muhalefet, her şeyi tersine çevirip, kaybolan umutları yeniden yeşertebilir. Bunun için vatandaşın vicdanına kulak vermek, geçmişe takılmak yerine geleceğe bakmak, umutlara hitap etmek kafi.