Ahmet Rauf Akay


YAĞMA YÜZ YILI

Milli hasletlerimizden biri de “büyük laf edip, küçük iş yapmaktır.” Özellikle siyasette bunun örneklerini görmek mümkün.


Milli hasletlerimizden biri de “büyük laf edip, küçük iş yapmaktır.” Özellikle siyasette bunun örneklerini görmek mümkün. Öyle iddialı laflar ediliyor ki şaşıp kalıyorsunuz. “Kimi bu can bu bedende olduğu müddetçe falan iş olmayacak ” der, kimi elde kılıç İsrail’e hayali akınlar yapar.  

Aynı hastalık vatandaşa da sirayet etmiştir, geçmişte kefen giyip yürüyenleri hatırlayın, ölüme yürür gibi yürüyorlardı. Haydi deseydiniz arkanızda bir kişi kalmazdı. Bazı şeyleri söylemek, iddia etmek kolaydır ama yapmak zordur. 

Türkiye Yüzyılı” lafı da aynı büyük laf etmenin bir başka örneği, bu lafı edenler bu sloganla yüzyılın parlayan yıldızının Türkiye olacağını iddia etmiş oluyorlar. Halbuki, yirmi bir yıllık icraatları tam tersini söylüyor. Yirmi bir yıl önce 2023’e işaret etmişler, fert başına milli gelirin 20 bin doları geçeceğini ifade etmişlerdi. Söyledikleri ve vaat ettikleri hiçbir şey gerçekleşmedi. Milli gelir patlamadı ama milli gider tavan yaptı. Yirmi bir yıl önce Türkiye daha yaşanabilir bir ülkeydi. İnsanlar kazandıkları ile ay sonunu getirebiliyorlardı. Medyaya çok seslilik hakimdi. Yargıçların az-çok bağımsızlıkları vardı. Sayıştay usulsüz harcamaların hesabını sorabiliyordu. Kamu ihaleleri bugüne göre çok şeffaf sayılırdı, istisnalar yok denecek kadar azdı. Büyük ihaleler büyük makamlar tarafından dağıtılmıyordu. Emekliler,  kıdem tazminatlarıyla bir ev sahibi olabiliyorlar, maaşlarıyla gül gibi geçinebiliyorlardı. Vekiller (bazıları) ihale takipçiliği, çantacılık yapmıyordu. 

Bugün öyle mi?  

İçinde bulunduğumuz yüz yıl, Türkiye yüz yılı ama vatandaş içerisindeki yılı nasıl geçireceğini göremiyor. Bu tip laflar, karın doyurmaktan çok duyguları doyurmaya hitap eder. Vatandaş büyük laf duydukça acısını, sefaletini, yoksulluğunu unutur. Hatta –fakirliği ile- gurur bile duyar. Çünkü o lafı söyleyenler, aynı zamanda ona fakirliğinin sebebinin,  milletçe Türkiye Yüz Yılına yapılan yatırım olduğunu söylerler. Fakir, fakir kalmıştır ama içinde olduğumuz asrı da Türkiye Yüz yılı yapmıştır. Bundan büyük övünç olabilir mi? Şimdi bir de Filistin çıktı ki, fukaralığa yeni bir gerekçe daha bulundu. Bütün bu katlanılan sefaletlerin bir nedeni de ülkemizin Filistin halkına yaptığı yardımlardır! Oysa gerçekte yapılan somut hiçbir şey yoktur. Her şey kuru laftan ibarettir. İstatistiklere bakın, İsrail zulmü arttıkça bizim İsrail ile ticaretimiz de büyümüştür. Sokakta “kahrolsun”, ticarette “varolsun” siyaseti. 

Bu büyük lafların hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Sonranız öncenizden, bugününüz yarınınızdan iyi değilse, büyük büyük laflar sadece oltanın ucundaki yem mesabesindedir. Bugün milletçe bu zokayı yutmuş durumdayız. Ortada bir Türkiye Yüz Yılı yok, olsa olsa bir yağma, rüşvet, yolsuzluk, yalan, talan yüz yılı ve büyük laflarla körleştirilmiş bir halk var. Ama haksızlık etmeyelim vatandaş için övünecek bir yüz yıl yok ama kendileri için bir saltanat-sefahat yüz yılı yarattılar. Sözün özü, büyük yalanlara inanarak kendi yoksulluğu ile övünen bir halk fukaralıktan kurtulamaz!