Ahmet Rauf Akay


SIĞINMACI SORUNU

Barış, bir tarafın her türlü terbiyesizliği, kışkırtıcılığı yapması öteki tarafın susması mıdır? Öyle değilse, Öcalan lehine slogan atmak üzere meclise getirilen kadınlar neyin nesidir?


Barış, bir tarafın her türlü terbiyesizliği, kışkırtıcılığı yapması öteki tarafın susması mıdır? Öyle değilse, Öcalan lehine slogan atmak üzere meclise getirilen kadınlar neyin nesidir?
Türk halkının en az yüzde sekseni için, Öcalan kan dökücü bir katildir. Binlerce bebeğin, çocuğun, sivilin öldürülmesinin baş sorumlusudur. Yargılanırken suç ve ihanetini kendisi de kabul etmiştir.
Barış ancak terör mağdurlarının hassasiyetlerini dikkate almak, saygı göstermekle olur. Onların duygularını, acılarını dikkate almakla olur. Diyarbakır’dan PKK’lı kadınları getirtip meclis kürsüsünde bağırtmakla barış olmaz. Bu en hafif tabirle bu milletin mukaddesatına, inançlarına küfretmektir. Kışkırtıcılıktır.
“Benim hainimi siz de kabul edecek, alkışlayacaksınız”demektir.
Böyle bir barış ancak savaş kaybetmekle olur.
Milli mücadeleyi kaybetseydik muhtemelen Yunan askeri meclisi işgal edecek,” Yaşasın Venizelos “diye bağırın diyecekti. Galiplerin yaptığı ilk şey, mağlupların değerlerini çiğnemek, onların maneviyatını çökertmektir. Mecliste Öcalan sloganlarının atılmasının bundan bir farkı var mıdır? Bu,”biz kazandık siz kaybettiniz” demektir. Her kaybeden gibi bizim isteklerimize tabi olacaksınız demektir. Bu kafa ile terör sorununun yerini daha büyük bir sorun, bu ülkenin başat kitlesinin ötekileştirilmesi,
Egemenlik hakkının elinden alınması sonucu meydana gelen hoşnutsuzluklar ve tepkiler alır. Sorun çözmek, daha büyük bir sorun üretmek değildir. Toplumdaki suskunluk bu çirkinlikleri kabullenmek anlamında görülmemelidir.
Kalbine silah doğrultulan hiç bir millet buna tepkisiz kalmaz. Bu tiyatro ve kabileleşme sürecine son verilmelidir. Silah bırakmamın yolu meclisi Kandil’e çevirmek olmamalıdır.

SIĞINMACI SORUNU

Yoğun gündem arasında sığınmacılar sorunu unutuldu. Oysa toplum bu sorunu her gün yaşayarak görüyor.
Hastanede sıra beklerken görüyor, okulda görüyor, sokakta görüyor, iş ararken görüyor.
Suriye’de Esat gitti, şimdiye kadar bir Esat mazereti vardı. Artık öyle bir gerekçe kalmadı. Gelenler geldikleri yere geri gitmeleri için teşvik edilmelidir. Her devlet kurumunda sığınmacıya öncelik tanımak bu ülkenin gerçek sahiplerini refüze etmek, aşağılamaktır. Suriyelinin bu millete ne üstünlüğü var ki her kurumda öncelik tanınıyor? Bir ülkenin demografik yapısını bozmak o ülkenin iç cephesini zayıflatmaktır. Sığınmacı bu milletin efendisi değildir, sığınmacı sorununu büyüten de bu muamele biçimidir. Tehlike bertaraf edildiğine göre misafirlik de bitmiştir. Sığınmacılara tanınan ayrıcalık kaldırılmalı, savaş kaçkınlığı ödüllendirilmemelidir.