Siyaset, toplumun nabzını tutan, yöneten ve yönetilenler arasındaki en dinamik ilişkidir. Ancak her dönem, en yüksek sesi çıkaranların değil, sessizce düşünenlerin şekillendirdiği bir değişim sürecine sahne olmuştur. Bugün de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız: Kamuoyunda tartışmalar hızla yayılırken, gerçek karar vericiler çoğu zaman sessiz kalanlardır.
“Sessizlik, sabrın imzasıdır; zamanı gelince en derin kelimeden daha gür konuşur.( Çetin Ay)
Demokratik sistemlerde halkın iradesi yalnızca meydanlarda, ekranlarda veya sosyal medyada dile getirilen söylemlerle şekillenmez. Asıl belirleyici unsur, sandık başında sessizce tercihini yapan çoğunluktur. Çünkü demokrasi, yalnızca seslerin duyulması değil, iradenin doğru zamanda ortaya konmasıdır.
Bugünün dünyasında bilgiye erişim hızlandıkça, yanlış bilgi ve manipülasyon da aynı hızla yayılıyor. Bu yüzden siyasi süreçleri anlamak ve değerlendirmek için sadece görünen değil, görünmeyen dinamikleri de analiz etmek gerekiyor. Toplumsal değişimler, çoğu zaman sessiz bir birikimin sonucunda gerçekleşir.
Siyasetin doğasında farklı fikirlerin yarışması, eleştirilerin yapılması ve halkın tercihini özgürce ortaya koyması vardır. Ancak unutmamak gerekir ki, sağlıklı bir demokrasi, yalnızca yüksek sesle konuşanlarla değil, bilinçli ve kararlı bir şekilde tercihini belirleyen sessiz çoğunlukla da şekillenir.
Tarih boyunca toplumları asıl değiştiren, tartışmaların gürültüsü değil, halkın bilinçli ve kararlı duruşu olmuştur. İşte bu yüzden, en güçlü mesaj bazen sözlerle değil, sabırla ve doğru zamanda verilen kararla ortaya çıkar.
Sevilay Ay
Solingen