Osman Özbaş


SEÇMEN FERASETİ

31 Mart yerel seçimlerinde CHP rüzgarı esti; tabiri caizse sandıkları patlattı!


31 Mart yerel seçimlerinde CHP rüzgarı esti; tabiri caizse sandıkları patlattı!

Bu süreçte, önceki yıllarda YSK seçim yayın yasakları nedeniyle Avrupa basınından ilk verileri alırdık; alt yazıda iktidar aleyhine veya lehine yönlendirmeler olurdu, subliminal mesajlar da geçerlerdi. Oldum olası bizim içişlerimize böyle üstten bakış veya kitle mühendisliğine ilişkin propagandayı ayıklamak isterim.. Bazı medya organlarında daha dünden Türkiye’ yi Rusya ile bir tutmak çabası vardı; bunun nedeni, ‘otoriterizmin’ hem siyasal hem de devlet kurumlarındaki ağırlığı iddiasıyla tartışmalı bir demokratik iklimi yayma çabasıydı.

Biz de sonuçlar açıklanmadan seçim tahminlerini hızlı ve sondaj usulünde eğilimleri 5-6 il üzerinden incelerken, CHP’ nin mesela Adana, Diyarbakır, zaten İstanbul, Mersin var, bunun gibi, birçok şehir gibi Manisa’da da tarihinin en önemli seçim başarısını elde ettiğini gördüğümüzde bunun ülke geneline nasıl yansıyacağını merakla bekledik.

Evet tahminler CHP için daha önce bir başarı hikayesi gösteriyordu, ancak 31 Mart yerel seçim sonuçlarında verdiği mesaj, Avrupa basınında ve yapay zeka üzerinden çalışanlar da bile büyük sürpriz oldu. Neticede 20 yıllık AKP iktidarına karşı ilk kez böylesine oy farkı elde edilmişti.

Bu öyle bir başarı hikayesi ki inanın seçim için önceden çoklu bir senaryo yazalım desek bugün ki sonuçları tutturamayız!.. Seçmen feraseti böyle bir şey olsa gerek.

Halk verdiği mesajla,

Mesela İstanbul’ da bazen cemaatlerle anılan semtlere, Adıyaman ile tarikatlara; Manisa, Kütahya ve Kastamonu ile ülkücülere; ve ülke geneline yayılan seçmen oyuyla siyasal İslamcılara sarı kartı gösterdi.

Ama bir sor bakalım neden?

Bir kere siyasal İslam denilen düşünceye karşı itirazını yapıyor; geleneklerime bağlıyım ama sofistike olarak dinci ile dindarlık çizgimi ayırmak ve inancımı korumak istiyorum.’ diyor.

Yolsuzluk iddialarına karşı adalet mekanizmasını gereğince işletmeyen yandaş kesimlere uyarı mahiyetinde ve hatta belediyeler dahil kurumlarda liyakatsizliği de öne çıkararak haksızlıklara dikkat çekiyor.

Belki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile otoriter ağırlıklı bir iktidar görünüme de itiraz etmiş olabilir.

Öyle ya şimdi herhangi bir bakan veya iktidar siyasetçisine toz kondurulamıyor; Sayıştay denetimleri ve kurumlarda müfettiş kadroları boşaltılıyor; ihaleler şeffaf değil; sebepsiz zenginlikler iktidar yakınlıklarıyla arttı, deniyor…

İmar rantı, siyaset rantı, deniyor… İşte bu konuların ele alınmasını ‘karartan’ bir siyaset otoriterliğinin kamuoyunu yönlendirdiğini düşünüyor belki.

O zaman da halk soruyor: ‘Hani dünya bizi kıskanıyordu, hani aya gidiş geliş duble yol gibi zenginlikte uçuyorduk; hani faiz enflasyonun nedeniydi, hatta nas vardı?.. Yandaş zenginlikleri büyüdü, şimdi emekliye para mı bulamadın; doktor dövmekle mi övünüyorsun; yargı güveni, anayasal haklar, çalışma barışı, girişimci özgürlüğü nerede?’ diyor.

‘Ekonomik gelişimden pay alamıyorum, fakirleştiren bir büyüme değil zenginleşmek istiyorum…’ diyor.

Ve bunu sağ seçmenin ağırlıkta olduğu bu ülkede mesajını sandığa yansıtıyor.

Tabii seçim tek yönlü bir mesaj değil; feraset işte burada gizli, CHP’ ye de ‘Unutmayın ki AKP 3 Y- Yolsuzlukla, Yasaklarla, Yoksullukla- mücadele edeceğim diye iktidara geldi; şimdi bir de sizleri görelim ne yapacaksınız.’ diyor.

Halkın tüm partilere çağrısı şu olsa gerek:

‘Medeniyet ve zenginlik benim hakkım; iyi çalışın yoksa bu makamların geçici olduğunu sizlere hatırlatırım ha!’ diyor…

Osman Özbaş