
ÜAK Mart 2024’de uygulamaya geçmek üzere Doçentlik başvuru şartlarında değişikliğe gitti. Ancak çok yoğun eleştiri aldı ve Türk-Eğitim-Sen konuyu yargıya taşımaya karar verdi. ÜAK yetkililerine yardımcı olmak amacıyla değerli hocalarımızdan görüşlerini rica ettik.
Prof. Dr. Kürşat Karacabey/ADÜ Spor Bilimleri Fakültesi
“Öncelikle şunu açıkça ifade etmek gerekir Doçentlik Başvuru şartlarında yapılan bu değişiklikler, yayınlanan eserlerde kaliteyi artırma ve nitelikli eserlerin ortaya çıkması noktasında atılmış önemli bir adımdır. Ama yeterli midir? Değildir elbette farklı alanlarda eksiklikler ve düşünceler ifade edilecektir.
Bu değişiklik sürecinin en önemli konularından birisi de ÜAK ta oluşturan komisyonlar, örneğin ÜAK ta Spor Bilimleri Temel Alanı ile ilgili bu alanda uzman kişilerden oluşmuş uzman akademisyenler var mıdır? Bu soruyu diğer Temel Alanlar içinde tekrarlaya biliriz.
Bu değişiklikler ile Doçentlik başvuru şartlarında yer alan 12 temel alanın başvuru şartlarının ele alınıp stratejik değişiklikler yapıldığı görülmektedir.
Özellikle Spor Bilimleri Temel alanında ilk kez alt bilim dalları ve anahtar kelimelerin alanı kucaklayıcı ve uzmanlaşmanın önün açıldığı görülmektedir. Bu değişiklik ÜAK’ın Dünya ölçütünde artık Spor Bilimlerinin bir bilim dalı olarak dikkate alındığını görmek sevindiricidir.
Bu konuda Bayburt Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mutlu Türkmen hocamızın etkili olduğunu düşünüyorum kendisine Spor Bilimleri Camiası adına teşekkür ediyorum.
Yenilenen doçentlik başvuru şartları ile uzmanlık alanlarının belirginleştirilmesi noktasında önemli olduğunu düşünüyorum. Bu düzenleme ile eserlerde niteliğin biraz daha öne çıkacağı bir gerçektir.
Bu şartların 2024 itibari ile uygulanmaya konulması akademisyenlere yeni şartlara göre hazırlanmak için bir fırsat verecektir.
ERIC indeksin kaldırılması alan indeks kargaşasının, niteliksizliğin ve yurt dışına döviz akışını engellemek açısından önemlidir.
Spor Bilimleri Temel alanına zorunlu şartları sağladıktan sonra Güzel Sanatlarda yıllardır kullanılan faaliyetlerin puanlandırılarak değerlendirilmesi, Sporcu Özgeçmişlerinin puanlamaya dahil edilmesinin hakkaniyet açısından da geç kalınmış ve önemli bir değişiklik olmuştur.
Değişen Doçentlik Kriterleri Bilimsel yönden yapılacak eserlerin dünya indekslerinde üniversitelerin temsili noktasında ki etkisi yadsınamaz.
Bütün bu bilimsel değişiklikler ve kriterler arasında bizim gözden kaçırdığımız en önemli konunun eğitim ve öğretim ile ilgili zorunlu şartların olmaması olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki; hiç derse girmemiş, tez yönetmemiş, danışmanlık hocalık yapmamış öğrenci karşısına toplum içine çıkıp tek kelime etmemiş, doktorayı bitirir bitirmez salt puan kriterine bağlı olarak doçent olunması üniversiteler de akademik hiyerarşiyi ve eğitim kalitesini ciddi anlamda düşürmüştür. Bu konunun acil olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
ÜAK Başkanlığımıza ve komisyonlarda görev yapan değerli hocalarımıza teşekkür ediyorum.
Doçent adaylarının jürilerinde yer alan biz profesörleri de bu kriterlere uygun bir havuzdan atar isek jüri üyelerini de biraz çalışmaya ve empati yapmaya sevk etmiş oluruz diye düşünüyorum.
Doçentlik jürilerinde görev alan sayın profesör jüri üyelerinin de, mutlaka jüri üyesi olduğu temel alanın şartlarına haiz olması şarttır.
Aksi adaletsizlik ve liyakatsizliktir…
Saygılarımla”
Prof. Dr. Selahattin Turan (Uludağ Üniversitesi); “Bugün profesör olanlar; bu koşulları yerine getirerek Doçentliğe başvurabilirler mi? Yükseköğretim düzeninin ‘ontolojik’ sorunları var. Bir darbe sonrası kurulmuş bu yapının; evrensel, bilimsel, liyakat temelli ve özgürlükleri esas alan bir anlayışla yeniden kurulması gerekir. Hırsız içeriden olursa, kapı kilit tutmaz. (Atasözü)”
Prof. Dr. Tuncay Tunç ( Aksaray Üniversitesi); “Kriterleri genel olarak olumlu buluyorum. Birçok alanda kolayĺıkla Profesör olunabiliyordu. Örneğin Fen Bilimlerinde Sci zorunluluğu vardı. Ama birçok kişi Fresenius gibi dergilere yönelmişti. Eğitimde ERIC ya da Wilson index şartı vardı. Ama birçok kişi ERIC teki iyi dergiler degil de. J.of Education and training, Creative Education, Edixational Researc and Review gibi predatör dergilere yönelmişti. Birçok kişi daha red nedir bilmeden Prof oldu.
Mete Kaan Kaynar /Gazete Duvar
Kaldı ki, bir kitabı doçent de derleyebilir, yardımcı doçent de derleyebilir. Bir kitabın editörünün illa akademik unvana sahip olması gerektiğini kim söyledi size. Ben, yakın zamanda yıllardır birlikte çalıştığım genç bir akademisyen arkadaşımın “editörlüğünü” yaptığı bir yayında bir bölüm yazacağım; bundan da çok mutluyum. Bu genç arkadaşıma da elimden geldiğince destek olmaya gayret etmekteyim. Kitap yazma işi de birçok “zanaat” gibi yaparak öğrenilen bir “meslek”tir. Hissi kalbel vuku değil, yaza yaza yazar olunur. Bu süreçte de diğer hocalarınızdan, ustalarınızdan destek ve mesleki terbiye alırsınız. Profesör olunca birdenbire editörlük yeteneği belirmez kimsede. Ben bu kurallara uy-ma-ya-ca-ğım. Hiçbir şekilde kitap yazmak için hiçbir idari makamın iznine ihtiyacım yok. Keyifle, güle oynaya genç arkadaşlarımın kitaplarında da bölümler yazacağım."
Türk Eğitim-Sen:
Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) Yükseköğretim Kurulu tarafından 183 sayılı kararı ile Doçentlik Başvuru Şartlarının değiştirilmesine ilişkin bir yazılı açıklama yaptı. Türk Eğitim-Sen, doçentlik başvuru şartlarının tekrara gözden geçilmesini ve değişiklik için bir geçiş süreci tanınması gerektiğini bildirdi. Açıklamada, mevcut şartlarla akademisyenler oldukça zorlanacak. Doçentlik başvuru şartlarında böylesine köklü bir değişiklik için en az bir yıl bir geçiş süreci tanınması gerekmektedir. Türk Eğitim Sen Genel Merkezi olarak süreci titizlikle takip etmekteyiz. Üyelerimiz ve teşkilatlarımızdan gelen talepler doğrultusunda, doçentlik başvuru şartlarındaki hukuka aykırı değişikliklerin iptal edilmesine yönelik yasal süreç başlatılacaktır. Cumhurbaşkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK Başkanlığına sorunları ileterek çözümü noktasında girişimlerde bulunacağız, şartların tekrar bütün taraflarca kabul görecek şekilde revize edilmesi ve uygulamaya konulmasına yönelik makul bir süre verilmesi konusunda ısrarcı olacağız”