İrfan Sönmez


ONLAR ÖRGÜTLERE NE YAPTI BİZ NE YAPIYORUZ?

Bağımsız bir ülke, kendi güvenliğini başkalarının insiyatifine bırakmaz. Kendi kaderini başkalarının tayin etmesine izin vermez.


ABD, yıllardır bize Örgütle oturup konuşmayı/anlaşmayı tavsiye ediyor.

Avrupa, Örgütle irtibatlı kişilere kolayca barınma ve sığınma imkanı sağlıyor.

Yarım asırdır Örgütün kurbanı olan on binlerce insanı kimse görmek istemiyor.

Batı'nın bu tavrının iyi analiz edilmesi gerekiyor.

Örgütle kurulan masa,  her seferinde Örgüt tabanının büyümesine, giremediği kesimlere nüfuz etmesine, mesafeli aşiretlerin Örgüte yaklaşmasına, onun etki alanına girmesine neden oldu. Demirtaş'ın CB seçimlerinde yüzde 13 gibi bir oy alması bu yanlış politikanın sonucuydu.

Bize Örgütün taleplerini dayatanlar, sıra kendi içlerindeki yapılanmalara gelince son derece acımasız ve kuralsız davranabiliyorlar.

Bunun en bilinen örneği Almanya'daki Kızı Ordu Fraksiyonu, Baader-Meinof çetesi ile Amerika'daki Kara Panterler Öz Savunma Partisidir.

Baader-Mainof  1970'lerden 1998'e kadar Batı Almanya'da faaliyet gösterdi. Otuz yıl içinde 34 kişinin ölümüne birçok kişinin yaralanmasına neden oldu.

Yakalanan örgüt üyeleri tecride alındı. Çete adını, Ulrike Mainof ve Andreas Baader'den almıştı. Örgüt liderleri Baader, Meinof,Ensslin ve Raspe 21 Mayıs 1975'te yargılanmaya başladılar.9 Mayıs 1976'da Ulrike hücresine hapishane havlularından yapılmış bir  halatla asılmış bulundu. Yapılan soruşturmada kendini astığı sonucuna varıldı. Oysa sonraki yıllarda uluslararası bir komisyonun  yaptığı incelemede, Ulrike'nin boynunun önceden kırılıp sonra asıldığı,kendini astığı iddia edilen havlunun onu taşıyamayacağı ortaya çıktı. Liderlerden Möller de hücresinde ölü olarak bulunmuş, onun ölümüne de intihar denilmişti. İlk liderlerin tasfiyesinden sonra,İkinci kuşak  liderlerden Grams  da polis tarafından öldürüldü. Yöneticileri ağır cezalar, tecritler ve ölümlerle karşı karşıya kalan Örgüt 1998'de bir bildiri yayınlayarak faaliyetlerini sonlandırdı. O tarihte Batı Almanya Örgütle hiç pazarlık yapmadı,masaya oturmadı.

ABD'de de durum farklı değildi, asıl adın Kara Panter Öz Savunma Partisi 1966 yılında Kaliforniya eyaletinin Oakland şehrinde kuruldu.Parti, Kara Panterler olarak tanındı. Kuruluş amacı, siyahların yaşadığı gettolarda  devriye gezerek polis terörüne karşı -savunmasız- insanları korumaktı. Parti görüşlerini on maddelik bir bildiri ile yayınladı, bildiri de; siyah ve ezilen topluluklar için kendi kaderini tayin hakkı, her kişiye istihdam,köleliğin kaldırılmasından sonra eski kölelere verilen sözlerin yerine getirilmesi gibi bazı taleplerde bulundu. Kara Panterler,Sol/Marksist bir hareketti. Kısa zamanda büyüdü, üye sayısının 2 ila 5 bin arasında olduğu yazıldı. Büyük Şehirlerde yaşayan siyahlar arasında desteği ,yüzde 90'lara ulaştı. Büyüdükçe önünün kesilmesi de ABD yönetiminin gündemine girdi.

 O tarihlerde polis siyahlara karşı hiç bir hukuki belge ile kendini kayıtlı hissetmiyor, sorgusuz sualsiz siyahları öldürebiliyordu. Kara Panterlerle Polis arasındaki sürtüşmeler 60'lı yılların sonunda başladı. Örgüt üyeleri suç işlesin/işlemesin büyük bir polis baskısı altına alındı.Kısa zamanda FBI'ın hedefi haline geldi. 1969'da FBI direktörüJ.Edgar Hoover tarafından, ulusal güvenlik için en büyük tehdit olarak ilan edildi. Kara Panterler hareketine karşı COINTELPRO  programı devreye sokuldu. Yöneticiler baskı altına alındı, bazıları yurt dışına kaçtı, birçoğu tutuklandı,diğer bazıları öldürüldü. Örgütün ofislerine el konularak, çalışamaz hale getirildi, 80'li yıllara gelindiğinde liderliği dağılan Örgüt etkisini kaybetti.Sonraki yıllarda Naom  Chomsky,,Blum ve Pilger  gibi yazarlar bu ve benzeri olaylardan hareketle ABD'yi -en "haydut devlet " olarak nitelediler.(Davıt Harvey,Yeni Emperyalizm,s.41)

ABD,  zaman zaman hukuk dışılığa da karışan ancak haklı gerekçelerle ortaya çıkan, haklı ve meşru taleplerde bulunan Kara Panterleri hiç bir zaman muhatap almadı. Daha büyüme yayılma alameti gösterir göstermez en büyük iç tehdit ve düşman olarak gördü. Siyahların örgütlenmesini bir beka meselesi olarak algıladı ve haydutça yöntemlerle onu kısa zamanda dağıttı. Aynı ABD, el Kaide liderini Pakistan'da eş ve çocuklarının önünde öldürdü. Düşmanına karşı kendini hiçbir iç veya uluslararası hukukla bağlı hissetmedi. Şimdi aynı ABD bize," parçalara ayrılın, PKK il masa kurun, onun taleplerini yerine getirin" diyor. Ne yazık ki, onun meşum planına bir kurtuluş reçetesi  gibi sarılan, kendi ikballerini buna bağlayan bir sürü gazeteci ve siyasetçi esnafı var. Bağımsız bir ülke, kendi güvenliğini başkalarının insiyatifine bırakmaz. Kendi kaderini başkalarının tayin etmesine izin vermez.