Göktan Ay


“Müzik derslerinin ilköğretim ve ortaöğretim müfredatı eksik mi?”...(1)

Bu yazı (Kâmil Yeşil / 2014-24 Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Yazar) yayımlanan bir yazı üzerine kaleme alınmıştır.


 

Bu yazı (Kâmil Yeşil / 2014-24 Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Yazar) yayımlanan bir yazı üzerine kaleme alınmıştır.

https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/muzik-dersi-mufredatimizi-millilestirebilecek-miyiz-4726323

YEŞİL: “Artık “yerli, İslami kültürü” müzik yoluyla taşıyan isimlerin eserlerini bütün ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına alma zamanı gelmiştir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, Yahya Kemal’in “Çok insan anlayamaz eski musikimizden / Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden” anlayışıyla hazırlanmalı ve müziğimiz millete iade edilmelidir.”

 

AY: Önce yazımda geçecek tanımlara açıklık getirelim. Terminolojik olarak doğru kullanımlar: “Klasik Türk Müziği, Türk Müziği, Dini Müzik, Türk Halk Müziği, Tasavvuf Müziği, Türk Halk Oyunları Pop Müzik vb.”

Yerli olan İslami kültür müdür? “Müziğimiz millete iade edilmelidir” ne demek? Müziği “besteleyen ve türkü yakan” bizim insanlarımızdır. Şehirlerde, köylerde geçmişten gelen kültür değerlerini yaşatmak ve yaygınlaştırmakla meşguldürler. Folklorik değerleri yüz yıllardır yaşamaktadır.

 

YEŞİL: Müzik derslerinin ilköğretim ve ortaöğretim müfredatı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ne uygunluk göstermesi için ilgili genel müdürlükler tarafından güncellendi. Taslak müfredat Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın resmi internet sayfasında ilgililerin tenkit ve tekliflerine açıldı. Dersler önümüzdeki yıldan itibaren yeni müfredat doğrultusunda işlenecek. Öğrencilerimize estetik zevki, milli duyuşu, deruni insani hisleri kazandıracak olan müzik ve resim derslerine gereken önemi tıpkı Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ciddiyetle vermeliyiz. Müzik ve resim, öğrencilerin vakit geçirmek için aldıkları, “rahat” geçtikleri bir ders olmaktan çıkmalıdır. Bazı okullarda bu branşların öğretmeni bulunmamaktadır. Branş öğretmeni olan okullarda ise dersler çoğu zaman “serbest etkinlik dersi” şeklinde geçmektedir. Müzik dersi; İstiklâl Marşı’nın söylenişi, birkaç şarkı ve türkü ile geçiştiriliyor. Zorunlu dersler arasında olmasına rağmen müfredat bakımından gereken ağırlık verilmiyor.

Oysaki Cumhuriyet aydınlanmasının, Batılaşma vasıtası olarak üzerinde en çok durduğu ders müzik idi. İslami kültürel kimliği taşıyan ve devreden bir vasıta olduğu için 1928’den sonra mekteplerde Türk müziği eğitimi verilmediği gibi devlet televizyonumuz TRT’de de yasaklanmıştı. Ancak milletten esirgedikleri şarkıları özel meclisler kurarak kendileri dinliyorlardı. Safiye Erol’un Çankaya fasılları bunların en meşhurudur…”

AY: Yeni müzik müfredatının sonuçlarını ilerde göreceğiz…Yazarın  dediği gibi resim ve müzik; Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ciddiyetle verilmelidir... Müzik ve resim, öğrencilerin vakit geçirmek için aldıkları, “rahat” geçtikleri bir ders olmaktan çıkmalıdır. Ancak, bir sorunlu, bir seçmeli, bir zorunlu, bir bir saat, bir iki saat vb. oynanan ders durumundadır.   

Okulöncesi Eğitiminde müzik-resim ve spor derslerine mutlaka branş öğretmeni girmelidir.

YEŞİL: “Musikimiz, hem beşeri hem ruhani âlemden verdiği seslerle diğer kültürlerin musikisinden ayrılır. Batı’nın klasik müziği senfonilere yani Kilise’ye dayanır, bizim musikimizin kaynağı da tekkeler ve dergâhlardır. Senfonileri bütünüyle hissetmek için tamamlayıcı mekana ve figürlere ihtiyaç vardır. Batı müziği anlamı seyir ile tamamlanabilen bir müziktir. Çünkü figürlere, loş bir atmosfere ihtiyaç vardır; sert müziktir senfoniler.

Türk müziği ise yumuşaktır, ahengi, ritmi, müzikaliteyi hissetmek için mekâna, dış objelere ihtiyaç yoktur. Her şey “iç”te başlar ve “iç”te tamamlanır. Bunun için Türk müziği kapalı göz ve düşük desibel ile dinlenebilen bir müziktir. Müziğin dinleyende uyandırması gereken duygu makamlarda mündemiçtir. İnsana dair, insana ait bütün duyguları hissettirme kapasitesine sahip bir müziktir Türk müziği. Ney’de olduğu gibi ahengi, tınısı, tesiri söze, güfteye bağlı ve bağımlı değildir. Güfte, işi kolay kılmak için başvurulan bir vasıtadır.”

AY: Bu paragraftaki bazı görüşlere katılamıyorum. Batı müziği terimine de karşıyız. “Çok sesli müzik” anlamı seyir ile tamamlanabilen bir müzik değildir, orkestrasyon ve armoni üzerine kurulmuştur. Yani seyircisi olmayan bir müzik olabilir mi? Ayrıca, loş bir atmosfere ihtiyacı da yoktur. “Sert müziktir” den kastınızı bilmem ama çoğunlukla çalgısaldır ve duygusal vurgulamalar dikkat çeker. “Türk müziği ise yumuşaktır” derken sert ve yumuşaktan ne kastedildiğini almak mümkün değildir. “Türk müziği; ahengi, ritmi, müzikaliteyi hissetmek için mekâna, dış objelere ihtiyaç yoktur” cümlesi kabul edilemez. Sahne teknikleri ve orkestra müziğin tamamlayıcısıdır... Her şey “iç”te başlar ve “iç”te tamamlanmaz. O zaman izleyiciye saygı olmaz ve gerek kalmaz…Aynı gerekçelerle; “Türk müziği kapalı göz ve düşük desibel ile dinlenebilen bir müzik” de değildir. 

YEŞİL:  “Müziğimizin bu özelliklerini örnekler üzerinden öğretmeli değil miyiz öğrencilere? Güftelerin değeri, edebî eser olmasından kaynaklanır. Halk edebiyatında Ninni, Semai, Türkü, Divan şiirinde Şarkı, Gazel, Kaside, Mersiye, Naat, Münacat, Tevhid öncelikle edebî bir türdür, sonra da musiki eserinin adıdır. Bundan dolayı Türk müziği ile Türk edebiyatı iç içedir. Divan şiirine has olan eserler bestesi ile milli sesimizi koruyup geleceğe taşırken, şiirlerdeki kelime hazinesi, edebi sanatlar, aruz ölçüsü kelime hazinemizi, yani bin yıllık kültürümüzü yaşatır. Çünkü nazım türlerinde tema, duygu, söz varlığı bir bütündür.”

AY: Katlıyorum, ama “milli ses” diye bir tanım yoktur.

YEŞİL:  “Genel adı Türk Müziği olan bu sanatı, konusuna bakarak “dini müzik” diyerek dışlayamayız. Müziğimizin bu zenginliği; müfredatı ağırlaştırır, ders saati buna uygun değil denilerek öğrenciler bin yıllık bu sanattan mahrum edilemez. Hiç olmazsa iki haftalık ünitede bu türlerden bilgi olarak da mı bahsedilemez? Bir, iki örnek verilip diğer örneklerini dinlemeleri için öğrenciler yönlendirilemez mi? Maarif Modeli ile yetişen öğrenciler tamamen kültürleşmiş dini müzikten habersiz olarak mı mezun olsunlar?”

AY:  Kimse “Dini Müzik”i dışlamıyor. Bakınız “Dini Müzik” dedim, neden? Türk Din Müziği (Musıkisi), Dini Türk Müziği (Musıkisi), Dini Musıki yanlış tanımlar.  Dini Müzik Eğitimi de (lisans-lisansüstü) yapılıyor. Türk Müziği içinde yer alıyor.

3 ayrı web sayfası bilgi için konulmuştur.

 

 https://ilahiyat.marmara.edu.tr/bolumler/islam-tarihi-ve-sanatlari/turk-din-musikisi

 

https://aybu.edu.tr/fakulteroot/_contents/musiki/files/Konservatuvar.pogramlari.pdf

 

https://ahievrenkaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/27/973854/dosyalar/2021_03/29141418_Dini_Musiki.pdf

 

“Müziğimizin bu zenginliği; müfredatı ağırlaştırır, ders saati buna uygun değil denilerek öğrenciler bin yıllık bu sanattan mahrum edilemez.” 

İnanın “Dini Müzik” ne müfredatı ağırlaştırır, ne kimse öğrencileri bu müzikten mahrum etmedi, etmez de…

Sadece özeldir, üzerinde durulması gerekir, yorumu farklıdır.

Devam edeceğiz…