Doğa, insanın aynasıdır. Ona nasıl davranıyorsak, aslında kendimize de öyle davranıyoruz. Bugün ormanların yok oluşuna, suların kirlenmesine, hayvanların ve bitkilerin birer birer tükenmesine şahit olurken, çok daha büyük bir felaketin içinde olduğumuzu fark etmiyoruz: Merhametsizlik ve vicdansızlık.
Çevre felaketi denildiğinde genellikle akıllara plastik atıklar, karbon salınımı, sanayileşmenin yol açtığı tahribat gelir.
Oysa tüm bunların temelinde, insanın doğaya ve birbirine karşı giderek daha acımasız hale gelmesi yatıyor. Merhametin kaybolduğu bir dünyada, sadece hayvanlar ve bitkiler değil, insanlığın kendisi de tükeniyor...!
Bugün vicdanı olmayan bir sistem, kâr uğruna doğayı sömürmeye devam ediyor. Yaşam alanları talan ediliyor, sular kirletiliyor, havamız zehirleniyor. Ancak kimse şunu sormuyor: Bütün bunları yaparken biz ne hale geldik?
Merhametsizlik sadece doğaya zarar vermekle kalmıyor, insan ilişkilerine de sirayet ediyor. Yardıma muhtaç birine sırtını dönen, aç bir hayvana kayıtsız kalan, doğayı hunharca tüketen bir toplum, kendi geleceğini de karartıyor. Doğa, insana yaşaması için gerekli her şeyi sunarken biz ona ne veriyoruz? Çöp, zehir, hoyratlık… Ve en kötüsü, vicdansızlık.
"Dünyanın en büyük felaketi deprem, savaş ya da kuraklık değil; merhametsizliktir. Çünkü vicdanı tükenen bir insan, her felaketi kendi elleriyle yaratır. "(Çetin Ay)
Bugün nehirler kuruyorsa, ormanlar yok oluyorsa, hayvanlar birer birer nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorsa, bunun tek sebebi çevresel ihmaller değil, insanın içindeki merhamet eksikliğidir. Çünkü merhametli insan, bir ağacı kesmeden önce düşünür; bir hayvanın yaşam hakkına saygı duyar; suyu, havayı, toprağı sadece kendisi için değil, gelecek nesiller için de korur.
Unutmamalıyız ki, vicdanını kaybeden bir toplum sadece doğayı değil, kendi ruhunu da tüketir. Eğer gerçekten büyük bir felaketle yüzleşiyorsak, bu sadece buzulların erimesi, iklimin değişmesi değil, insanın içindeki şefkatin ve adaletin yok olmasıdır.
Doğayı korumanın en etkili yolu, merhameti yeniden hatırlamak ve bunu hayatımızın her alanına yaymaktır.
Çünkü merhamet sadece bir duygu değil, geleceğimizi kurtaracak en büyük eylemdir.
Sevilay Ay
Solingen