Göktan Ay


MEB’de “Mülakat ve Eğitim Akademisi” tartışması devam ediyor…

Öğretmen ve Eğitim Akademisyenlerinin yoğun eleştirisine rağmen MEB Bakan Sn. Yusuf Tekin’in ısrarı devam ediyor.


Öğretmen ve Eğitim Akademisyenlerinin yoğun eleştirisine rağmen MEB Bakan Sn. Yusuf

 Tekin’in ısrarı devam ediyor.

Öğretmen ataması yönetmeliği ve  MEB'in sözleşmeli öğretmen istihdamı yönetmeliğinde yaptığı 'mülakat' değişikliği Resmi Gazete'de yayımlandı: “Atamalarda KPSS puanının yüzde 50'si ile mülakat puanının yüzde 50'si alınacak.”

“Millî Eğitim Bakanlığından: SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN İSTİHDAMINA İLİŞKİN YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1- 3/8/2016 tarihli ve 29790 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 12 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.”

Önce “mülakat”, sonra “atama sayısı”, sonra Eğitim Akademisi”, sonra mülakatta %50-%50 kararı, sonra “Mesleki Eğitim Semineri… Sn. Tekin, her gün pimi çekilmiş bir bombayı eğitimin ortasına atıyor.

Atama sayısı zaten hayal kırıklığı yarattı. Bu kadar bekletilmesi anlaşılamadı. Pekala seçimden önce yapılabilirdi? Bu da siyasi bir hata olarak görülüyor.

Ama, sürekli tasarruf söylemi akla başka alanları da getiriyor ve gündeme geliyor. “Eğitimden ödün verilemez”, mesleği farklı olan “ücretli öğretmenler ile başarı elde edilemez” diyen öğretmenler/akademisyenler, Kamuda tasarruf istiyorsak;

CB Danışmanları sayısı, 

Bakan Yardımcıları sayısı, 

Milletvekili sayısı azaltılsın…

Kıyak Emeklilik, 

MV’de Emeklilik,  

Muhtarlıklar kaldırılsın.” diyorlar. Hangi maddeye karşı çıkılabilir ki?

MEB ve Genel Müdürlükler, 19 Mayıs için her ne kadar “Müreffeh yarınlar ve güçlü Türkiye için tek dayanağımız gençlerimizdir. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Millî Mücadelenin bütün kahramanlarını saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz.” dese de, Eğitim Fakültesi çıkışlı öğretmen adaylarını üzmeye, ümitlerini kırmaya devam ediyor gibi.

Mülakat konusunda son bilgi şöyle; “Öğretmen adayına; mülakat öncesi sistem üzerinden mesaj gönderilerek, sorumlu olduğu ders ve konu hakkında bilgi verilecek. Böylece, adaya hazırlık yapma imkanı sunulacak. Mülakat, 14 haftalık konu ile sınırlandırılacak. Konu dışına çıkılmayacak. Öğretmen adayına genel kültür sorusu sorulmayacak. Aday, kendisine yöneltilen sorular ve verdiği cevapları imzalayacak. Değerlendirme Komisyonu; öğretmen adayını, mülakat salonundan ayrılmadan puanlayacak. Aday da puanını içerideyken öğrenecek. Puan sisteme girdikten sonra değiştirmek mümkün olmayacak. Aday, kendisine yöneltilen soru ve verdiği cevabı imzalayacak. Heyet, adayı mülakat salonundan ayrılmadan puanlayacak. Aday da puanını içeride öğrenecek. Puan sisteme girdikten sonra değiştirmek mümkün olmayacak. Söz konusu düzenleme, yönetmelik değişikliği ile yapılacak. Yeni sistem, ilk olarak 20 bin öğretmen ataması için uygulanacak.”

Demek ki; yeni sistemle atanacak 20.000 öğretmen ile yeni sistemle/mülakatla atanmayan 1.5000 000 yaklaşan öğretmenlerimiz değişime uğrayacak ve eğitimde devrimin ayak sesleri duyulacak.

Ah, ah! Daha önce görev alan 8 Sn. Bakanımız da hep alkışlanmış, tek eleştiri yaptırılmamıştı... 

Eeee, şimdi ne oldu? 

Demek ki başarısızmışlar!

Bu tür yanlış açıklamalar, elbette farklı fikirlerin de ortaya atılmasına neden  oluyor. Doç. Dr. Yusuf Kızıltaş (Van YYÜ) haklı olarak soruyor; “Samimi bir özeleştiri yapalım. Görevini icra eden meslektaşlarımız (öğretmen, müdür, okul müdürü yardımcısı, il-ilçe müdürü, şube müdürü, il müdür yardımcıları, bakanlık yöneticileri) aynı kriterlerle mülakata tabi tutulsa “evet şu kişi mülakatı geçemez” dediğimiz bir kişi hiç mi yok?” 

Ayrıca mülakatla gelen (donanımlı!, yeni müfredata uygun! vb.) öğretmenin havası/konumu diğerlerinden daha üstün mü olacak? Arkasında dağ gibi MEB duracak mı? 

Mülakatla atanmayanlar ezilmeyecek mi? (Akademi de bir üst unvana geçenlerin, altlarına bakışını biliyoruz)

Daha 2 yıl önce MEB tweet atmış ve; “Başkanlığımız ve Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü iş birliğiyle 18 ilde yüz yüze düzenlenen taslak ders kitabı ve eğitim aracı inceleme seminerleri öğretmenimizin

katılımıyla başarılı biçimde tamamlanmıştır.” denilmişti. Bu kısa zamanda ne değişti? 

Bu çalışmalar çöp mü oldu?

Prof. Dr. Selahattin Turan Hocamız, “MEB sözleşmeli öğretmen sözlü sınav aday değerlendirme formu” nuj paylaşarak çok paylaşılan bir tweet attı: “Bu mülakatları, objektif ve hakkaniyete uygun, ancak AI [Yapay Zekâ] yapabilir.”

 

 

Milli Eğitim Akademisine gelince. Açıklamalara göre;

Dört dönem eğitimi kapsayacak. (Yani 4 lisans artı 2 yıl=6 yıl sonra atama olacak.)

Eğitim Fakültelerine muadil Eğitim Akademileri ortaya çıkacak. Eğitimcilerin Eğitim Fakülteleri Akademisyenlerinden farkı ne olacak? Sadece MB’deki Genel Müdür, Şube Müd.’ mi ders verecek?. 

Öğretmenlik atama süresi uzatılınca ilgi azalmayacak mı? Giriş  puanları düşebilir mi?.. 

Sn. Bakanın sürekli eleştirdiği Eğitim Fakülteleri, aynı şekilde öğretmen yetiştirmeye devam edecek mi?. Yoksa yeni bir yapılandırma mı olacak? 

Kısaca o kadar çok soru var ki?

Galiba MEB hiç bu kadar karışmamıştı…