Selçuk Özdağ


BİREYSEL SİLAHLANMA VE ÇETELERİN İNSAFINA TERK EDİLEN YALNIZ VE GÜZEL ÜLKEM!

Geçen hafta gündemimizi hayli meşgul eden silahlı şiddet olaylarının yarattığı infial ve ülkemizin niye bu duruma düçar kaldığını anlamak isteyenlerin bakması gereken tek bir yer var: İktidarın uzun süredir ülkemiz ve vatandaşlarımızı mafya ve çetelerin insaf ve adaletine terk ettiği gerçeğidir. Şehir eşkıyalarına verilen üstü örtülü cezasızlık algısı ile sıradan vatandaşlarımızın maruz bırakıldığı güvensizlik ortamı birbirini beslemektedir.


Geçen hafta gündemimizi hayli meşgul eden silahlı şiddet olaylarının yarattığı infial ve ülkemizin niye bu duruma düçar kaldığını anlamak isteyenlerin bakması gereken tek bir yer var: İktidarın uzun süredir ülkemiz ve vatandaşlarımızı mafya ve çetelerin insaf ve adaletine terk ettiği gerçeğidir. Şehir eşkıyalarına verilen üstü örtülü cezasızlık algısı ile sıradan vatandaşlarımızın   maruz bırakıldığı güvensizlik ortamı birbirini beslemektedir.

 

Türkiye nerdeyse silahlı şiddet sarmalının esiri bir ülke konumuna gelmiş durumdadır. Giderek büyüyen bireysel ve organize bu şiddet fırtınası ülkemiz açısından bir beka sorunu haline gelmiştir. Alışveriş merkezlerinde ve sokak ortasında yaşanan mafya/çete hesaplaşmaları, kişilerin kendi adaletini sağlamak güdüsüyle giriştikleri eylemleri sıradan asayiş olayları olarak görmek belki bu iktidarın tarzı olabilir. Ama öyle olmadığını en iyi bizler ve de bu ülkenin güvenlik birimleri bilmektedir. Onlar yaşanan bu facianın farkındalar ve bununla baş etmek konusunda siyasi iradenin yanlarında olmadığından da hayli dertliler. Giderek büyüyen, çeteleşen sığınmacı ve kaçakların durumundan bahsetmiyorum bile…

 

Öyle ki, oto sansür ve doğrudan engellenen haberlere rağmen, yaşanan bu şiddet olaylarından dolayı ülkenin Teksas haline geldiği ifade edilmektedir. Peki bu Teksas silahsız olur mu, olmaz elbette. Umut vakfının 2022 yılına ait raporunda; ülke genelinde yaklaşık 4 bin silahlı şiddet olayının yaşandığı, 2 bin 278 kişinin öldürüldüğü, 4 bin 231 kişinin de yaralandığı belirtilmektedir.

 

Silahlı şiddet olaylarının 616’sında (yüzde 15.46) kesici aletler kullanılırken, 3 bin 368’inde (yüzde 84,54) ise ateşli silahların kullanıldığı ifade edilmektedir. Bu olaylarda; 143’ü asker ve polislerin kullandığı resmi beylik silah, 2 bin 528 olayda tabancalar, 840 olayda ise kaleşnikof dahil çeşitli tüfekler kullanıldığı ifade edilmektedir. Ve son olarak Umut Vakfı’nın açıklamasına göre Türkiye’de tahmini 4 milyon ruhsatlı, 36 milyon civarında da ruhsatsız silah bulunduğu raporlanmıştır.

 

Peki insanlar niçin silahlanıyor? Kötü niyetli kişi ve grupları saymazsak, vatandaşlar devletin; güvenlik ve adaleti tesis etme noktasında yetersiz olduğunu düşünüyor. İnsanlar kendi adaletini bireysel olarak sağlamanın derdine düşmüş. Ve elbette vatandaşlar, devletin kendilerini kötü niyetli kişilere karşı koruyamadığını düşünüyor. Bakınız bu durum devlet adına ciddi bir beka sorunudur. Eğer bir devlet daha doğrusu iktidarlar vatandaşına güvenlik ve huzur içinde yaşama duygusu veremiyorsa kendisini sorgulamalıdır.

Yaşanan son olaylardan sonra, iktidarın, propagandasını çokça yaptığı güvenlikçi siyaset anlayışının da içinin ne kadar boş olduğu ortaya çıkmıştır. Yaşanan sokak çatışmaları, mafya hesaplaşmaları ve kameralar önünde gerçekleştirilen infazlar bunun açık kantıdır.

 

Sıradan vatandaşa gözünün üstünde kaşın var diye hesap soran iktidar, cevvalliğini bu rezilliklere karşı niye göstermiyor acaba? Af/infaz söylentileri ile bu olayların artacağını, nasıl olsa ceza almayacağız diye birilerinin hesaplarını görmek isteyeceğini de özellikle belirtmek istiyorum. Netice olarak bireysel silahlanmanın bir an evvel önüne geçilerek, devletin asli görevi olan güvenlik ve adalet düzenini gecikmeden tesis etmesi gerektiğini özellikle hatırlatmak istiyorum.

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ