Yemen’e giden askerlerimizin ardindan; evladini bekleyen analarin babalarin, sevdigini bekleyen gelinlerin, kardesini bekleyen bacilarin, babasini bekleyen körpe yavrularin gözleri hep yolda kalmis, hicran duygusu ve hasret yüreklerde âtesin bir kor olmustur. Gönül dagini saran ve için için büyüyen bu yangin her geçen gün daha çok alevlenirken yürekten çaglayip dile dökülen duygular Yemen türkülerinde yanik bir agit hâline gelmistir. Bu sebeple Yemen’i yâd edince oglunu sehit veren analarin feryadi “âsûmânin fânusu”na sigmamis, gelinler yarim kalmis vuslatlari sebebiyle bogazlarda dügümlenen hiçkiriklarla inlemis, kardesini kaybeden bacilarin çigliklari cihâni sarmis ve duygularini dile dökmeyen, ancak gözyaslarini yüreklerine akitan çilekes babalarin acilarini da agitlar dile getirmistir. Ve Mehmetçiklerin dertleri de, sitemleri de, kahirlari da, çâresizlikleri de, açliklari da, susuzluklari da, hastaliklari da, hasretleri de, kelâma sigmayan her türlü hissiyat ve düsünceleri de Yemen türkülerinde can bulmustur.
Yemen gurbetinde evlâdini sehit veren Türk analari, kimi zaman kendi duygularini dizelere dökerek âh u figan koparmis, kimi zaman da evlâdinin agzindan agitlar yakmistir: Bâzen; “Mizikalar çaliniyor / On altili gelsin diye / On besliden asker m’olur / Topluyorlar ölsün diye / Askerler geldi derildi / Söylerim dilim yoruldu / Kurban olurum yüzbasi / Biri Gazze’de (Yemen’de) vuruldu” diye yürekleri daglamis, bâzen; “Zâten kaderimiz kara / Kafasindan almis yara / Gurbet elde vurulanim / Yaralarin kimler sara” demis ve gönüllere ates düsüren sözleriyle gözyaslarimizi sel eylemis, bâzen bir askerimizin agzindan agitlar yakilarak; “Yemen’in kahrina girdik gireli / Keder denizine düstük düseli / Arpaya bugdaya bak hasret kaldik / Aç açina asmadayiz daglardan / Otuyla topragi yeriz baglardan / Yemen’in daglari çoktur uludur / Her kumu da cehennemin yoludur / Ulu Mevlâm atti bizi Yemen’e / Kaldik hasret gülle bülbül çemene” diye seslenilmis, bâzen de Yemen’de sehit düsen oglu Hüseyin’in sesini meleklerin isittigini; “Gökte uçan kirlangiçlar / Siz Yemen’i biliniz mi / Guzularim sehit mi m’oldu / Siz onlari gördünüz mü”; “Nesini deyim nesini / Kim bulmus kanli fesini / Gökte melekler isitmis / Hüseyin’imin sesini.” sözleriyle dile getirmistir. Kimi zaman da Yemen’e gidip dönmeyen Pinarbasi’nin Çanakpinar Köyü’nden babayigitligi dillere destan olan Avsar Musa’nin ardindan yakilan agitta sunlar söylenmistir: “Yemen’in ardi daglar / Yagligini kivrak baglar / Koyurun da Musa’m gelsin / Yemen’de oturan bagler / Söylenir âlemde yapisi vardir / Bu imis insana felegin isi / Ara yere gitti Musa’nin basi / Yemen illerinin türlü kumasi / Yanar daglarini gördügüm vardir.”
Yemen’de sehit düsen esinin acisiyla agit yakan Mus’lu bir gelin de, hepimizin çok iyi bildigi “Havada bulut yok bu ne dumandir / Mehlede ölüm yok bu ne sivandir / Bu Yemen elleri ne de yamandir / Ano Yemen’dir gülü çemendir / Giden gelmiyor acep nedendir / Burasi Mus’tur yolu yokustur / Giden gelmiyor acep ne istir (Nakarat)” o meshur “Yemen Türküsü”ne su eklemeleri yapmis ve; Mongok’un sulari ovaya akar / Agam asker olmus yüregim yakar / Gözlerim kan çanak agama bakar (Nakarat) / Gider isen agam sana köleyim / Cemâlin bir gülsün ben de geleyim / Yemen çöllerinde senle öleyim (Nakarat) / Safagin atmis da terkisin baglar / Yavuklun oturmus için kan aglar / Hasretin dayanmaz bostanlar baglar (Nakarat) / Saçimin telini edem hedâyet / Günâhim yoktur ki dilem nedâmet / Mus’tan baska yok mu burda vilâyet (Nakarat) / Tez gel agam tez gel eglenmeyesin / Ingiliz hayindir güvenmeyesin / Arap da dilber çok evlenmeyesin (Nakarat) / Tüfekler çatildi kaslar çatildi / Agam mavzer ile öne atildi / Alkanlar içinde kuma yatildi (Nakarat) / Tez gel agam tez gel dayanamirem / Uyku gaflet basmis uyanamirem / Agam öldügüne inanamirem (Nakarat)” diye feryat etmistir.
Istedigi kiz ile nisanlanmadan Yemen’e gidip geri dönmeyen kimi askerin yüregi yarali bacisi “Yemen kusu ötmem demis / Lâle, sümbül bitmem demis / Tebdil hava gelen gardas / Ben evime gitmem demis / Gitme Yemen’e Yemen’e / Yemen yolu toz kardesim / Kapimizdan suya gitti / Istedigin kiz kardesim” diye hiçkiriklarini gözyaslariyla islattigi agitlar yakmistir. Mehmetçigin Yemen’e gittigine gönlü râzi olmayan nisanlisi için kimisi sehit askerin agzindan; “Tüfegim kayada asili kaldi / Esvabim sandikta basili kaldi / Nisanlim ben ile küsülü kaldi” dizeleriyle ak alnina kara yazildigini dile getirmis, kimisi de alti aylik evlâdini babasiz birakip Yemen çöllerine gittigi için; “Gümüs cezvelerim kaynar ocakta / Yemen çöllerinde kaldim sicakta / Alti aylik yavrum kaldi kucakta” diyerek; efkâr bastiginda gönül daglarina sigmayan duygularindaki hüznün ve sitemin sesini, Yemen’den Anadolu’ya / Rumeli’ye duyurmak istemistir.
Bu agitlar kimi zaman; “Yemen’e gidenin hangisi döndü / Kapandi kapisi ocagi söndü / Yikilasi Hus’ta niceler yandi / Yemen bize figan oldu gel hele / Koskoca pasadan ne emir gelir / Yemen’e gidenler murat mi alir / Yâr dedigin Arap kiymet mi bilir / Yemen eli hep kan oldu gel hele / Yemen kurtuldu mu orda ölünce / Yavrular ortada yetim kalinca / Anasi ne desin baba sorunca / Yemen bizden kaç can aldi gel hele…” diye seslenmis; kimi zaman; “Yemen’e gidenin yüzü gülmez mi / Yeter Yemen yeter kurtulam senden / Göz’yasli anaya bu dert yetmez mi / Yeter Yemen yeter kurtulam senden / Dermâni olmayan bu garip dertten / Köyümün üstüne baykus tünemis / Anam aklini da benlen yitirmis / Babam umudunu çoktan tüketmis / Yeter Yemen yeter kurtulam senden / Dermâni olmayan canim bu garip dertten / Tüfegim gardasima yâdigâr olsun / Oglu oldugunda adimi koysun / Sazimi duvarda asli tutsun / Yeter Yemen yeter kurtulam senden / Dermâni olmayan bu garip dertten” diyerek kalplere ates düsürmüs; kimi zaman da; “Ora Yemen degil, yaman bir eldir / Giden asker degil, bir canli seldir / Ölüm orda esen bir karayeldir / Yemen’i andikça gözler kan aglar / Yemen’in atesi bagrimi daglar” diye cigerlerimizi daglamistir.
Bir baska Yemen türkümüzde ise umut kandillerini söndürmeden Yemen’den gelecek esini dört gözle bekleyen, Seferberlikten dönen az sayidaki askerin içinde esinin olmadigini gören ve büyük bir üzüntüye duygularini dizelere döken bir gelin ise; “Gözlerim yolda kaldi / Dönecem demistin ya / Sözlerin nerde kaldi / Beni de al yanina / Dola beni boynuna / Gel birlikte ölelim gel” diye feryâd etmistir. Kimi zaman “Aç acina asmadayiz daglardan / Otlari topragi yeriz baglardan / Yemen’in daglari çoktur uludur / Kumsallari cehennemin yoludur / Ulu Mevlâm atti bizi Yemen’e / Kaldik hasret gül bülbüle çemene / Burasi Türk kabri gel bir bak hele / Bir tasin altinda girmis bes ocak.” diye yüregindeki kahir ve elemini dile getirerek âh-u zâr etmis; kimi zaman Yemen’e giden bir askerin esiyle vedâlasma âni dokunakli bir türkü olmus; “Gider oldum tedârikim görüldü / Bizim kismet Yemen ele verildi / Gitme deyin yar boynuma sarildi” dizeleri dile gelmistir. Kimi zaman da; “Pay-i taht’tan ferman gelmis / Sevkiyat baslar kisladan / Analar bacilar aglar / Ayriliklar baslamadan / Ah Yemen Yemen Yemen / Vah Yemen Yemen Yemen / Haber salin da anama / Belki de geri dönemem / Saray önünü millet hani / Yigitlik askerin sâni / Yemen ellerinde çölde / Yitirdik binlerce cani / Dört tümen vardi Yemen’de / Sahrada, Asir’de, çölde / Nice künyeler kazildi / Hicaz, San’a, Hudeyde’de / Ah Yemen Yemen Yemen / Vah Yemen Yemen Yemen / Haber salin da anama / Belki de geri dönemem” denmis, bu istirap ve teessür dolu agitlarla felege ve devlete sitem edilmistir.
Bir mehter marsimizda “Ey gâziler yol göründü gene garip serime / Daglar taslar dayanamaz benim âh-u zârima” diye ifâde edilen, Anadolu ve Rumeli’ndeki Türk hânelerinde erkek evlat neslini azaltan savaslar içinde; Birinci Cihan Harbi’ndeki verdigimiz sehitler ve Yemen isyanlarindaki asker kayiplarimiz en ön siradadir. Bu sebeple gidenin gelmedigi Yemen’e sevki çikan askerin yakinlarinin gönlüne ates düsmesi sebebiyle, evin gelininin dilinden söylenen bir Yemen türküsünde; “Yemen bizim neyimize / Sivan düstü evimize / Hep yavrular yetim kaldi / Güvenmeyin beyinize” diye yürek yakan çok aci ifâdeler terennüm edilmistir. Çukurova yöresine âit bir baska Yemen agidinda ise, kocasi Yemen’e giden bir gelinin agzindan, padisah Sultan Abdülaziz’e yârinin terhis edilmesi için sitemkâr bir talepte bulunulmus ve sunlar söylemistir: “Merhametsiz padisahlar, askeri / On senedir bekletiyor Hicaz’da / Genç iken kocadim, yitirdim yâri / Soyka Yemen yigit koymadi bizde / N’olur karli daglar, n’olur / Asker yârim gelse / Yaralarim ey’olur / Padisaha söyle’n, yâri göndersin / Bu kanunu, bu nizâmi döndersin / On seneyi bir seneye indirsin / Hiç mi merhamet yok Sultan Aziz’de / N’olur karli daglar, n’olur / Asker yârim gelse / Yaralarim ey’olur / Gelin ömrüm geçti, ben mozuluyom / Kara saçim ag ördürdüm, düzlüyom / On senedir asker yolu gözlüyom / Saçim agirdi, fer kalmadi gözde / N’olur karli daglar, n’olur / Asker yârim gelse / Yaralarim ey’olur. / On yil oldu yârimden ayrilali / Söyleyin Sultan Aziz’e göndersin yârimi.” Bir baska gelin ise Sultan Mehmed Resad’a kahrini; “Trabzon’un dört tarafi iskele / Ne aylik var, ne yillik var askere / Sultan Resad vermez bize tezkere” dizeleriyle dile getirmistir.
Uzun hava olarak söylenen bir baska Yemen agidinin; “Ahirin yani yikildi / Oturacak yer kalmadi / Üç yigidi asker ettim / Hani ya biri dönmedi / Hani ya bacim hani ya / Bunu duyanlar aciya / Künye gelmis okunuyor / Gardas koysun salacaya” dizelerini ve yürek yakan ezgilerini duydugumuzda içimiz burkulur ve gözlerimiz bulutlanirken, Karaman’da Yemen’e ellerine dogru seslenen ve; “Karaman’dan çiktim yolum Yemen’e / Asker çantasini vurdum sineme / Ayrilik nâmesin verdin elime / Tenhâlarda bul da ver seher yeli” diyen bir dertli bir nagme duyulunca da yüregimiz ezilir ve bogazimiza dügüm dügüm bir seyler dizilir…
Rumeli / Kircaali’d e söylenen bir Yemen Türküsünde ise, “bedel” konusundaki serzenis ve isyan dile getirilmistir: “Ali da verin püsküllü çantami takayim koluma / Babam bana bedeller tutmuyor gideyim yoluma / Gel gitme be gelin esim gel gitme böyle yatalim / Al çeyizimi satalim be babam, yâre bedel tutalim / Su karsidan görünen babam ot mu yaprak mi / Benim de yârimi Yemen’e götüren su mu, toprak mi / Sesle ey garip anam Yemen’i sesle / Yemen’den yolladigim kuru üzümle Emineyi besle / Vursun davullar kaba zurnalar bahçemde çalinsin / Babam da bana bir dügün yapsin cihanda anilsin” Rumeli / Iskeçe’de söylenen ve “Kurlar Kislalari” diye bilinen bir Yemen agidinda da yine bedel” mevzu farkli dizelerle dile dökülmüs ve; “Aliver annecigim aliver çantami asayim koluma / Babam bana bedeller tutmadi gideyim yoluma / Kurlar Kislalari annem tas degil tahta / Redif askerleri annem kalkiyor bu hafta / Sesle annem sesle annem Yemen’i sesle / Yemen’den yolladigim üzümle Emine’mi besle / Asagi ki mahleden yukar ki mahleye kavaklar yellenir / Varin sorun nazli Emine’me kimlere tellenir / Çalinsin davullar yaylada çalinsin / Iki kardes bir dügün yapalim ölünce anilsin” diyen sözleri ve yürek yakan nagmeleriyle dinleyenin gözlerini terletmistir.
Kircaali’de söylenen bir baska Yemen türküsünde ise, yeni dügün yapan, cepheye giden bir askerin duygu ve düsüncelerini; “Yemen, Yemen sanli Yemen / Topraklari kanli Yemen / Ben Yemen’e dayanamam / Nazli yardan ayrilamam / Istihkama indirdiler / Alli gömlek giydirdiler / Bir ananin bir oglunu / Tâ Yemen'e gönderdiler.” diye dile getirirken içimizdeki yarayi bir kez daha desmistir. Bu agidin Edirne’de söylenen bir baska versiyonunun sözleriyse; “Yemen, Yemen sanli Yemen / Tasi topragi kanli Yemen / Ben Yemen’e dayanamam / Verin beni Edirne’ye / Elma attim eziliyor / Asker yola diziliyor / Ben bu gece misafirim / Ela gözler süzülüyor / Ana ana canim ana / Daha doymadim ben sana / Ben bu gece misafirim / Helâl eyle sütün’ bana.” seklinde ifâde edilmistir. Rumeli bölgesine âit baska bir Yemen agidi da; “Yemen senin çölün kumdan / Ne istedin sen yavrumdan / Ne yolun ne iz bilirim / Hemen yavrumu özlerim / Oy Yemen soyka Yemen / Bülbül ötmez gülün çemen / Gelinim hasta yatiyor Üç yetimle ben ney edem / Yigidim canin veriyor / Üç yetimle ben ney edem / Su Yemen’de zalim pasa / Kuzgun gibi döner basa / Param yok ki bedel verim / Hemen yavrumu özlerim.” dizeleriyle terennüm edilmistir.
Çukurova’da söylenen bir Yemen agidinda ise seferberlik îlân edilince yasi küçük olan oglunu Yemen’e gönderen bir ananin aci feryadi isitilmis ve; “Ana gel yanima otur / Elini yarama getir / El kizina bel baglama / Yavruyu yanima yatir / Anam kirazdan geliyor / Sesi beni del’ ediyor / Sen gurbete asker verdin / Nasil uykunuz geliyor / Gitme Yemen’e Yemen’e / Yemen sicak dayanaman / Dan borusu er vurunca / Sen cahalsin uyanaman / Terzi bastan oglum terzi / Gitti gurbet eli gezdi / Soysuz imis elin kizi / Evimin düzenin’ bozdu / Top karsidan gürledi mi / Gülleleri parladi mi / Top kekilli bastan oglum / Ecel telin telledi mi.” denilmistir.
Bir Mugla türküsü; “Bir Incecik Yolum Gider Yemen’e / Ilgit ilgit kanim damlar çimene / Ölüm varmis güzelleri sevene / Ay karanlik gece vurdular beni / Yârin çevresine sardilar beni” derken, benzer sözlere sâhip olan ve Bilecik yöresinden derlenen bir baska Yemen türkümüz ise; “Bir incecik yolum gider Yemen’e / Ilgit ilgit kanim damlar çimene / Çok yalvardim gelmediler îmana / Öldürün Sayid’i giyman Ali'ye / Kellesini bahsis çekin vâliye / Bozuldu mu Ertugrul’un alayi / Silindi mi hamaylinin kalayi / Yok mu da beyler gurtulmanin kolayi” dizeleriyle söylenmistir.
Erzurum yöresine ait olan ve bir annenin Yemen’e gönderdigi oglunun arkasindan yaktigi bir agidin yürekleri daglayan sözleriyse söyledir: “Eledim eledim höllük eledim / Aynali besikte canan bebek beledim / Büyüttüm besledim asker eyledim / Gitti de gelmedi canan buna ne çâre / Bir güzel sîmâdir aklimi alan / Askin sevdâsini cânan serime salan / Bizi kinamasin ehli din olan / Yandi cigerim cânan buna ne çare / Gitti de gelmedi cânan buna ne çâre.”
Marasli analar da Yemen isyanlarini bastirmak için giden kara yagiz “ede”lere; “Küçük Maras, büyük Maras / Ulas mavi donlum ulas / Agzi basa davul tutun / Yemen’de dutuldu güles.” diyerek; Maraslinin, güres meydanlarinda oldu gibi çöl Yemen’de de isyancilarin sirtini yere getirmesini tembihlemis ve tez dönmesini de; “Evimizin önü arpa / Biçemedim sele serpe / Tez gel Memmedim tez gel / Gelinin arkada körpe” dizeleriyle ifâde etmistir. Seferberlik îlan edilince cepheye gönderdigi üç evlâdindan birisinin sehit düstügünü dil getiren Maras’in çilekes anasi; “Üç oglum var üç taburda / Silahlar dolu kuburda / Aman sabir eyle oglum / Çok kerâmet var sabirda / Bir kurt dadandi desteme / Bir oglan düstü hisseme / Kagit yazar tel çekerim / Sadirazam, Seyhislâma.” derken; hem iki cigerini birden kavuracak ikinci bir kayba tahammül edemeyecegini ârifâne bir lisanla söylemis, hem ogluna sabretmesini tavsiye etmis, hem de Devlet-i Aliyye’ye olan talep ve serzenisini de bu sitemkâr agitla dile getirmistir. Kezâ Seferberlik sebebiyle cepheye giden gencecik bes yegeninden hiç birisinin memleketine dönmemesi üzerine Afsin’li Döndü Hala, yasadigi büyük aciyla Yemen sehitlerimiz için su agidi yakmistir: “Ecelden kapi açildi / Altindan keçe biçildi / Ergen olanlar seçildi / Ya ben nidem dal boyunu / Bir ok attim sari saza / Okum gitti siza siza / Asiretten anam giza / Duysa o da gelir bize / Kaya dibinde besine / Guslar konar ülesine / Su sehile haber salsam / Ulasilir mi ki esime / Su Yemen’de (Beze’de) olan isi / Emis bacim duydu mola / Ince esimin gözünü / Böcükler de oydu m’ola.”
Yozgat yöresine âit olan bir Yemen türküsünde ise; Yemen’e giden askerlerin arkada biraktigi yakinlarinin yüreklerine su serpmek, gidenlerin geri dönecegini belirtmek ve Mehmetçiklerin gâyesini ifâde etmek için su dizeler dile gelmistir: “Kislanin önünde sira sögütler / Oturmus binbasi asker ögütler/ Yemen'e gidiyor babayigitler / Aglaman analar yine geliriz / Din millet yoluna kurban oluruz / Kislanin kapisi demir degil mi / Içinde oturan Emir degil mi / Yemen'e giden gelir degil mi / Aglaman analar yine geliriz / Din millet yoluna kurban oluruz / Kislanin içinde bir dolu testi / Askerin üstüne fermanlar esti / Analar babalar umudun kesti / Aglaman analar yine geliriz / Din millet yoluna kurban oluruz.”
Izmir yöresinden derlenen ve “Uçun Kuslar Uçun” diye bilinen bir Yemen türküsü de söyledir: “Asker ettiler beni kidemli çavus / Yemen çöllerinde oldum bir baykus / Anadan, babadan, yârdan bir haber yok mus / Uçun kuslar uçun Izmir’e dogru / Güverteye çiktim uzandim yattim / Komutan gelince selâma kalktim / Anayi, babayi, yâri silaya attim / Uçun kuslar uçun Izmir’e dogru.” Izmir Karaburun yöresinde söylenen ve “Asmali mencere” diye de bilinen bir Yemen agidinda da sunlar dile getirilmistir: “Kaleden indirdiler / Kirata bindirdiler / Üç günlük güvey iken / Yemen’e gönderdiler / Olur mu böyle / Kara gözlüm derdini söyle.”
Rize / Çayeli’nden derlenen bir Yemen türküsünde de, askerin agzindan söyle seslenilmistir: “Asker ettiler beni de / Kuram çikti Yemen’e / Vuruldum sol taraftan / Kanim akar çöllere / Askerim gideyirim / Ugradim handan hana / Ates oldi yanayi / Bizi doguran ana / Ay vuruyi vuruyi / Vuruyi de duruyi / Konustugumuz yerin de / Çimenleri kuruyi.” Kezâ Yemen yolundaki bir askerin diliyle söylenen, içli ezgilerle terennüm edilen ve Giresun yöresinden derlenen bir Yemen agidinda ise; “Kirat kirat nalli kirat / Yemen’in yollari irak / Ben Yemen’e dayanamam / Beni Erzincan’a birak / Elma dali eydi m’ola / Ucu yere deydi m’ola / Asker çavus öldü derler / Vâlidesi duydu m’ola” denilmistir.
Günay Simsek’ten derlenen ve diger Yemen türkülerinden de alintilar yapilmis olan bu Yemen agidinda; dile getirilen aci, diger türkülerde ele alinan konularin ortak hüznüyle bulusmus ve; “Ora Yemen degil yaman bir eldir / Giden asker degil bir canli seldir / Kavurur günesi, susuzdur çölü / Ölüm orada esen bir karayeldir / Yemen’i andikça gözler kan aglar / Yemen’in atesi bagrimi daglar / Karaydi saçlari ak oldu gitti / Yurdundan uzakta yok oldu gitti / Garipler mezari kumlu tepeler / Onlar da sonunda yikildi gitti / Ah o Yemen’dir gül-i çemendir / Gidenler gelmiyor acep nedendir / Bu issiz çöllerde sanki nesi var / Ne izi kalmistir ne gölgesi var / Her seyi kaybolmus kaybolmaz ancak / Gönülden gönüle giden sesi var / Havada bulut yok bu ne dumandir / Sesimiz kisildi be ne figandir” dizeleri terennüm edilmistir.
Hâsili Yemen agitlarini dinleyen her vatan evlâdinin gönlüne târiflere sigmayan bir ates düsmüs, büyük acilardan arta kalan yürek yanginlarinin közünü yeniden alevlendirmis, kalbimizin küllenmis atesini kizil kor hâline getirmis ve yüz binlerce Yemen sehidinin içimizi yakan atesinde kavrulan sözler agit olurken, gönül tellerimizi titreten nagmeler de gözyaslarimizi ceyhûn eylemistir.
“Analarin, gelinlerin ve nice yetimlerin issiz yerlerde döktügü gözyaslari yagmur olup Yemen Çölü’nün üzerine yagsaydi bagrinda ormanlar fiskirirdi”; “Bir milletin ölüsü bir topragi vatan yapmaya yetseydi, Yemen’in Türk vatani oldugundan kim süphe edebilirdi?” diyen ve “Yemen!.. Âh!... Yemen” romaninda Yemen’deki hâl-i pür melâli bütün yönleriyle dile getiren Mehmet Niyâzi Özdemir’i rahmetle anarken, Anadolu’daki analarin yüreklerinden fiskiran Yemen türkülerini her dinleyenin Yemen çöllerinde yatan Mehmetçiklerimizi unutmamasi ve onlara birer Fâtiha göndermesi hem dînî bir vecîbe, hem millî bir vazîfe, hem de her Türk’ün kahraman ecdâdina bir gönül borcudur…
Dr. Mehmet GÜNES'in kaleminden
(Devam edecek)