Hüseyin Acarlar


Bir Dedem Korkut efsanesi

Bir Dedem Korkut efsanesi


(Dikkat eskimeyen dille yoğun ironi içerir)

 

Gürledi Dedem Korkut! 

Ses perdesi cüsseden kalın, buğulu, diyaframdan dumanlı, üstelik basso.

Görelim ne söylemiş, aydur:

Alp er tungaöldi mü

ıssız ajun kaldı mu

ödlek öçin aldı mu

emdi yürek yırtılur

Benden iyi bilen var midür

lafımda hilaf yok idür

Gördüm yalaka çok idür

Emdi yürek yırtılur

 

Tohumluk, rantsal yüz haritalı zab/it/lerin tezgâhına el koyduğu, her başını kaldırdığında tezgâhından aşırılmış hıyar resmi ile kendi silahıyla tehdide düçar,

sesten titrek, boydan ufak, 

ruhu sanırsın dünyadan ırak,

gök ekini biçilmiş esbabıyla kabzımal paso her türlü adı vatandaş!  

Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:

 

Dedem Korkut, hem rakımlı tepedesin,

hemi de yüksektesin. 

Görmez misin bu vaktin beş kardaşakaçacıları senden aldıkları itibar ile hayvânât-ı tufeyliyye-i sâirenin kâffesinden ziyaden şâyân-ı istihkârdırlar.

Onlar ki kendi cinslerinden bir hayvanın mesaisiyle yaşamaz; bizim gibi cinslerin omuzunda köprülerden bile geçmesek döve döve Deli Dumrul’a rahmet okutup ümüğümüz emerler. Oradan yükselip evlad-ı iyalimizin üstüne höykürüp talan eylerler.

Hele omuzunda yaşadıklarına sümüklü, hırıltılı ve şırıklı salyalarıyla nimet bahşeden edaları yok mu?

O lütuf ihsan eylemiş duruşları yok mu? Esas  emdi yürek yırtılır.

İlâve edeyim ki musâhabemizinilm-i iktisad ile münasebeti yoktur izahının hikmeti ne ola Dedem Korkut?

 

Dedem korkut işaretiyle ters ters baktı Vatandaşa. Eyledi viran Deli  SetreTrol!Sözü bırakmadı Dedem Korkut’a,fırladı oturduğu yumuşak postundan.Deli Setre’nin Trol ağzı köpüklendi. Dedem Korkut’un yüzüne baktı, döndü Vatandaşa.

Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:

 

Sen kimsin ya? Sen kimsin ki? Altı üstü vatandaşsın.Ey ameli azmış, fiili dönmüş, kadir Allah ak alnına bela yazmış(!) …

Bu vatan Karun mabedi bankalarda, sıra dağlar gibi duranlarındır(!)

Cehaletin tuğrası şaplaklıkensegahında, millete din satanlarındır(!)

Adalet ve hukukla tenis oynayan(!)

Meydanda da din, camide siyaset haykıran(!)

Hüdük ve kadük tipiyle hop oturup hop kalkan(!)

Nihayetinde merakip cennetini boylayan(!)

Süper kıvırgan bezirgânlarındır(!) 

Eyttt efendi efendi! Efendi olasın, durduğun yeri bilesün.

İmdi sosyal medyadan alplarımı toplar;

Twitteri çadır eyleyüp,

instegramı kılıç beyleyüp

çiftesi eşkin, kendisi seçkin facebook ile bilincini şuurundan alırım.

Feleğini şaşırır, kiliseye girüp selamünaleyküm,

Camiye gidüp istavroz çıkartırsın.

Haddini bilesün haddini.

 

Dedem Korkut’un  ses vermeyen yüzüne acı acı baktı Vatandaş, döndü Deli Setre Trol’e. Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:

 

Oğlan oğlan ay oğlan!

Haramzada oğlan

Altında dört çarpı dört aygırı aruk oğlan

Kara polad öz kılıcı gedik oğlan

Elindeki sünüsisınuk oğlan

Ağ tozlu yayı gide oğlan

medyasında toksan okı seyrek oğlan

Yanındağı yoldaşları çıplak fırıldak oğlan, 

gözleriçönge oğlan; 

Hem höykürür beğenmezssin

hem size hizmete geldik deyu yalanı cebinde gezersun.

Kargı dalı mızrağımı beğenmezsin

Göğsünü delip göğe fırlatacak ALLAH’ı da mı bilmezssün?

Kemik bulmak için sürpüntü karıştırmak köpeklere yakışır!

Mazide ne kibirli budalalar Hakkın  mizanına bı hak deyip yüz çevirdiler, kızdılar, tepindiler, yaygaralar eylediler. 

Bak imdi onlara. Kim istihza eyler, kim arz-u ubudiyet eyler? 

Tehevvür yerine tehzil, diş gıcırtısı yerine kahkaha, hiciv yerine alay kâim oldu.

Her büyüklüğe karşı avâmınetvâr-ı muâmelâtı birdir: evvelâ anlayamaz kızar, sonra anlayamaz güler! 

Sen sen ol sessiz atın tekmesi pek olur!

Güldürmeyesun kendini!

Haddini aşanın haddini veren Kadirul Mutlaktır.

 

Böğü Akçalardan sorumlu Borsadan eşkin, dövizden keskin Hesapçı başı ve dahi yağdan ve şekerden vede un-u tahıldan vazifeli Devletlü “gözlerime bakın hele bakın laf eyleyümdeyu daldı araya.

Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:

 

O evlad-ı ıyalımdanV’si omayanahidYü-LunTigin, eylemiş Aramice eylemiş bir hesab:

Bin erkek deve getiresuz dişi deve görmemiş olsun.

Bin de aygır getiresuz ki hiç kısrakla çiftleşmemiş olsun.

Bin de koyun görmemiş koç getiresuz.

Bin de kuyruksuz kulaksız köpek getiresuz.

Bin de pire getiresuz demiştir. Ne olacak, yeni deste açın bu kadar basit.

Buradan da vergi alasuz, müşkilatıçözesuz.

 

Vatandaş bakmış ki def ayrı yerden urur, ses ayrı telde, kopuz kırık yerlerde.

Eylemiş son kelamını.

Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:

“Azizu muhterem zat ve aliler! Cihânı-dîde bir zat demiş ki: 

Üdebâ, aslahahümu’l-lâhüecmaîn, kurtlara benzerler: En körpesi en sivri dişli olur! Bu sözün isabetini bir kere de zât-ı ferzendâneniz ispat etmiş oldunuz.

Bizim gibi kırpılacak postu kalmayan kûsfendân-ı gariban o kadar şiddet-i sibâ’âne ile hırpalanır mı? Diyeceğim Fazlası ile hikmetli ola.

Lafım kısa, sesim kısık ola.

Hayırlar feth ola, şerler def ola. 

Sapsarı ufuğa, namütenahi bakışlar ile bakarken kusurumuz var ki affola! 

Ancak Hüda bizden razı ola.

Yoksa bu gidişle dünyayı eyledük harap, ahretimizi de eylerüz harap.