Hüseyin Acarlar


Dinsel istismarın Panzehri Eğitimin Retorik Parametresi

Dinsel istismarın Panzehri Eğitimin Retorik Parametresi


Rivayet olunur ki Afrikalı bir yerliye: “Hiç İngiltere’ye gittin mi?” diye sorulduğunda hayıflanarak, ezik ezikşöyle cevap vermiş:No, I haveneverbeenhome ( Hayır, hiç evimde, Anavatan’da bulunmadım)!

Sömürülen zavallıAfrika yerlisi, aidiyetini unutmuş, asli vatanını İngiltere olduğunu sanıyorsa bu sömüren İngiliz’in eğitimle başarabileceği bir vakıadır.

Hatırlatayım. Cumhuriyet'in 95. Kuruluş yıl dönümü 29 Ekim 2018 günü yurt dışındaki temsilciliklerde yapılan rutin kutlamaların biri rutin dışı olmuştu. O yıl Afrika ülkesi Uganda'nın başkenti Kampala’da Cumhuriyet’in 95. yaşı için bir resepsiyon düzenlenmişti. Resepsiyona antik Yunan kıyafetlerini çağrıştıran bir kıyafetle katılan Uganda Büyükelçimiz Sedef Yavuzalpresepsiyonda antik Yunan Helena kıyafetini tercih ederken, elçiliğin kâtibi de benzer bir kıyafet ile resepsiyona katılmıştı. Büyükelçi ve kâtibin milli bayramda ev sahibi olarak verdikleri resepsiyonda Yunan kültürüne yönelik kıyafetleri tercih etmeleri Afrikalı yerlinin düşünme biçimiyle aynıdır. Bu kadar kültürel cehalette ancak eğitimle olabilirdi.

Vietnam Savaşı ya da İkinci Çin hindi Savaşında mağlup olan ABD’nin, Hollywood taşıyıcı metin üzerinden Rambokarakterini yeni nesil çitoslara kahramanlığın rol modeli olarak belletmesi aynı eğitimin informel boyutudur.

Kurucu metni Karl Marx’ın ekonomipolitiğin eleştirisiDas Kapital olan ve bu nedenle taşıyıcı metinlerle antiemperyalist söylemlerle yola çıktığını iddia eden sınıfsız dünya ütopyalı halkların kardeşliği ve barış söylemli PKK/PYD’ nin ABD üniforması ve silahıyla arz-ı endam etmesi öğretici metinlerin nitelik ve çelişkisini ortaya koymuyor mu? Başkaldırıldığı iddia olunan emperyalizme bundan daha sadıkane hizmet mi olur?

1492 ‘de Amerika’nın öncü işgal gücü komutanı KristofKolomb’u kâşif, Avrupa’yı medeniyet taşıyıcısı görmek buna mukabil fethettiği yerlerde insan temel hak ve özgürlüklerini koruyanları işgalci ve barbar sıfatıyla tanımlamak tamda kültürel travmalı diplomalı hamalların işidir. Bu kültürel kafayla yetişmiş bir Kültür Bakanının kameralar karşısında İstanbul’un fethini işgal(!) olarak nitelemesi alınan eğitimle mümkündü.

Hasılı;

ABD’nin Irak’a demokrasi götürdüğüne inan bir New Yorklu’ ya, Çad’a Tunus’a Fas’a Nijer’e medeniyet taşıdığına inan bir Parisliye aldığı bilginin yanlışlığı nasıl izah edilebilir?

Gelgelelim işin esası şu;

Bir medeniyet ve kültür üç temel metin üzerinden var olur. “Kurucu metin”, “taşıyıcı metin” ve “öğretici-talimi metin”.

Bizim Kurucu metnimiz İslam’dan bigâne değildir. Ve eğitim Tanzimat dönemi travmasını yenilik olarak algılayanlarca anlaşılmayacak ve bırakılmayacak kadar önemlidir.

“Kurucu metin”, “taşıyıcı metin” ve “öğretici-talimi metin”…

Bu yazıda İslami ilimlerdeki metodolojik boyut üzerinde durmakla iktifa edelim.

İslam dünyasındaki eğitim sorunları anlayış ve uygulama farkları, ayrımların temel parametresinianlamaktan geçer.

Somutlaştıralım;

İslam medeniyetinin kurucu metini, Kur’an-ı Kerim’dir. Taşıyıcı metni sünnet-i seniyyedir.

Eğitim; Öğreticimetin olarak; kurucu (kuran) ve taşıyıcı metini (sünneti)öğrenmeye, anlamaya,  yaşayarak uygulamaya dönük bir çeşit pedagojik usul ve izahlardır. Bütün bir İslam düşüncesinin eserleri bu yönüyle öğretici metinlerdir.

Açalım;

Kur’an-ı Kerim’ “El-hayatü’d-dün-ya ve’l-ahire” tamlaması vardır. Bunu kurucu metin olan Kuran-ı Kerim’deki diğer ayetlerle sarih  (anlaşılır) hale getiren taşıyıcı metin sünneti seniyyedir. Bunu öğretici metinler aracılığıyla öğreniyoruz ki Kur’an-ı Kerim’de “dünya”, isim olarak kullanılmaz; sıfat olarak kullanılır. Ahiret de öyle. Burada mevsuf olan, sıfat olan, öz olan, taşıyıcı olan ya da mantık terimiyle mevzu olan, hayattır. Dolayısıyla İslam düşüncesinde, hayat süreklidir. Dünya, yakın hayat,   Ahiret ise öteki hayattır ve ikisi de sıfattır.Sıfatları attığınızda mevsuf kalır; mevsuf da hayatın kendisidir. Hayat, Cenabı Hakk’ın “el-Hayy” isminin bir tecellisi olması bakımından ebedî ve ezelîdir. Bu nedenle ölüm, yok olmak değil ahiret hayatına geçiştir.

Daha basit ve meşhur bir örnek üzerinden gidersek; Kurucu metin Kur’an-ı Kerim Ankebut suresinde, “Utlu mâûhiyeileykeminelkitâbiveakimi-ssalâ(te)/ Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl.”(45. ayet)  buyrulur. Namazı nasıl kılacağımız ifade edilmez. Kılınış şekil ve içeriğini taşıyıcı metin Resulüllah (sas)’ın sünnet-i seniyyesinden öğretici metinler sayesinde öğreniyoruz.

Temel parametre şudur. Öğretici metin taşıyıcı metnin, taşıyıcı metin kurucu metnin önüne geçemez. Tersi bir durum usul ve esastan hatalıdır. Bugün bilgi usul ve anlayışlardaki hataların temeli buna uyulmamasıdır. Kurucu metne doğrudan aykırı öğretici metinlerdeki pedagojik formasyonyoksunu formel-informel, görsel- işitsel talimler, kurucu metnin önünde defans uyguluyor.

Kurucu metnin önüne geçirilen her türlü metin kişi ve kurumlar arıza üretir.

Hakikate bedel ödemeden ulaşmak isteyenlere aracı kurumlar anacakAfrika yerlisi gibi bir bilinç verebilirler. Bu sorun, kurucu metinle aramızda oluşacak aşkın bir ahlak öğretisinin samimiyet testinden geçmemizle aşılabilir. Gerisi kil-u kaldir. Olan da bu değil mi? Hal ortada.