Mehmet Ali Genç


Ülkemizde Yanlış Su Politikası

Ülkemizde Yanlış Su Politikası


Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış, etten duvarlar örülerek geçit verilmemiş, milli şuur ile yıkılmamış-düşmemiş-esir olmamış canım ülkem…

Sene 1927… Mavi gözlü dev adam dedi ki: “Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet hatta hıyanet içinde bulunabilirler”

Sene 2021... Atam hiçbir şey değişmedi.. Üstelik sen yoksun!

Biz sanayi devi bir ülke değiliz. Mars yüzeyinde 18 m lik sondajlar yapılırken, biz zemzem suyundan yapılmış hoşafa TÜBİTAK ödülü verdik. Elimizde hali hazırda bir tarım vardı, sahip çıkmalıydık. Atam “çiftçi milletin efendisidir” demişti çünkü çiftçi üretendi üretmeliydik. Başka çaremiz yoktu, üzgünüm Atam, 17 yılda tarım ve hayvancılık bitme noktasına geldi, avuç içi kadar İsrail’e tohumda bağımlı hale geldik. Sanayi ve tarımın olmadığı bir yerde ekonomiden bahsetmeye bile gerek yok!

Medeniyetler beşiği Konya, bir zamanlar tahıl ambarı olarak bilinirken şu anda Konya çiftçisi tahıl ekmekten özellikle uzak duruyor.  Zarar etmek istemiyorlar. Sayın Pakdemirli’nin toz pembe açıklamalarında bahsettiği çiftçiler Muz Cumhuriyetinde yaşıyor olsa gerek..

Tahıldan dolayısıyla kuru ya da kuruya yakın tarımdan uzak duran çiftçi, sulu tarıma yönelmiş oluyor. Su demişken, felaket çanları çalmaya başlıyor. Devlet baba diyor ki “ aman suyumuz bitiyor kullanmayın” DSİ gibi önemli bir organı ile yasak koyuyor, yeraltı suyunu kullanmayın diyor. Ama bu yasak sadece kağıt üzerinde. 1969’dan bu yana ruhsat veriyor, kabaca 30 bin ruhsatlı kuyu olduğunu düşünürsek, toplam kuyu sayısının 250 bin olması saçma değil mi? Hani yasaktı! Su kullanmayın dediğin bölgede Türkiye’nin en büyük şeker fabrikalarının ne işi var? Dolaylı olarak sistem çiftçiyi zorla suça teşvik ediyor. Kaçak kuyularda bunun en somut örneği.

Üstelik bütün dünyada su en kritik mesele haline gelmişken, içme suyu kalitesine en yakın kalitede olan Konya’nın yer altı suyunu tarım ve su politikalarının birbirinden habersiz yürüttüğü hatta yürütemediği politikalara kurban veriyoruz. Biz hep kurban veriyoruz.

“Çalışmadan yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar” demiştin ya Atam, gün gelir birileri çıkar “Türkiye karanlığa gömülmeyecek, demokrasi ve hukuk kazanacak” diyerek GELECEK'le gelecekten umutluyuz.