Alper Aksoy


Yazlık Sinemada Yeşilçam Filmleri ve Ambulans Uçak Senaryosu

Yazlık Sinemada Yeşilçam Filmleri ve Ambulans Uçak Senaryosu


70'li yıllarda yazlık sinemalarda Yeşilçam filmleri seyrederdik. Filmin ilk 15 dakikasında nasıl biteceğini hemen anlardık. Hiçbir filmde de öngörümüzde de yanılmazdık, çünkü senaryo çok ilkeldi.

AKP'nin son günlerde vizyona soktuğu reklam kurgularının senaryosu Yeşilçam filmlerinden de başarısız. Daha ilk dakikada 'kurgu' olduğu hemen belli oluyor. Bu kadar da acemice senaryo yazılmaz ki birader. Hiç olmazsa bir bilene okutun da ondan sonra filmi çekmeye başlayın.

Vizyona sokulan acemi senaryolardan bir örnek vereyim:

İçişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanımız sınır kapılarını açtıklarında her gün rakam verdiler. Son rakam 147.914 kişinin sınırı geçtiği yönündeydi. Daha sonra sınırı geçen göçmen sayısının 1500 kadar olduğunu Yunan yetkililer açıkladılar. Göçmenleri don gömlek soyup ceplerindeki paraları da alıp Türkiye'ye püskürttüler.

Devlet ciddiyetimiz kayboldu maalesef.

Her yıl Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında kaza yapan, hastalanan yurt dışında çalışan işçilerimizi almak için yüzlerce ambulans uçak Türkiye'ye gelir, hastayı sessizce alır ve geldiği Avrupa ülkesine dönerdi. Avrupa devletleri bunun için: 'Duyduk duymadık demeyin, bak ambulans uçak gönderdik' diye tellal bağırtmazdı.

Stockholm Üniversitesi Türkiye Bilimleri Enstitüsü Başkanı Paul Levin bu ambulans uçak ve tellal olayını bakın nasıl değerlendirmiş:

“Türkiye’deki iktidar siyasi kazanım peşinde ve ne yazık ki bu tür şovları her fırsatta tekrarlıyorlar. Biz Korona ile olan savaşımızı bir gösteriye dönüştürmeden doğru ve şeffaf polititikalarımızla yapıyoruz.”

İnternet çağında dünya arık çok büyük değil.

Bu ambulans uçak konusunun da acemice yazılmış bir senaryo olduğu filmin daha ilk dakikasında belli oluyordu. Gerçekten güçlü olan devletler bu tür kurgulara ihtiyaç duymazlar.

Ve bu olayda son gelişme:

İsveç Federal Göçmen Dairesi, Emrullah Gülüşken ile kızları Samira ve Leyla için 'Asılsız organize ile İsveç hakkında karalama yaptıkları'gerekçesiyle vatandaşlık iptali ve sınır dışı edilmeleri için dava açmış.

Yerden göğe kadar haklılar.

Anında çark eden Leyla;

'Babamın hastaneye alınmama olayı yok, İsveç hastanesinde babam kalmak istemedi' açıklaması yapmış.

Bu ne rezillik böyle?..

Yeşilçam filmlerinin senaryosu daha güzeldi ya!..