Evvelâ şunu ifâde edeyim, bu yazı, bir saltanat savunması değildir. Cumhuriyetin fazilet olduğuna kuvvetle inanan biriyim. Sâdece, birkaç târihî hatırlatma yapmak istiyorum.
Saltanat, yönetimin babadan oğula geçmesidir. İslâm târihinde saltanat, Emevilerle başladı. Öncesinde seçim vardı.
Osmanlı nefretiyle dolu bir takım târih câhilleri 1 Kasın 1922?de kaldırılan saltanatı Emevilerden miras aldığımızı zannediyorlar. Oysa saltanat, Oğuz Kağan?dan beri var olan bir devlet geleneğimizdir. Türk devletlerinde tek istisnâ, Memlûk devletidir. Memlûklerde yönetim babadan oğula geçmiyordu. Liyâkatli olan komutan başa geçiyordu.
Saltanatın kaldırılmasında tuhaflık yok. Osmanlı, miyâdını doldurmuştu zâten.
Tuhaflık, hânedân mensuplarının vatan topraklarından kovulmasında?
Tuhaflık, hânedân mensupları yurt dışında sürünürken, İstanbul?a gelen İngiliz kralı 8. Edward?ın, ?Hoşgeldiniz majeste? diye karşılanmasında?
Tuhaflık, Osmanlıya hakârette sınır tanımayan Cumhuriyet gazetesinin, 8. Edward geldiğinde sevinçten deliye dönmesinde?
Burada şu soru ortaya çıkıyor. Cumhuriyeti kuranlar, saltanat karşıtlığında ne kadar samimiydiler?
Ortadan kaldırılmak istenen saltanat mıydı yoksa Osmanlı hânedânı mıydı?
Kadınlar Halk Fırkası?nı bile TBMM?ne sokmayacak kadar baskıcı olan CHP yönetimi, bir çeşit parti saltanatı değil midir?
.
ŞEDDELİ EŞŞEKLİK
Allah bu CHP?yi bildiği gibi yapsın. Şöyle ağız tadıyla bir Ak Parti eleştirisi yaptırmıyor. Tam da harf inkılabı vaktinde şedde de neyin nesi?
Başbakan Yıldırım?ında dediği gibi CHP, şeddeli diktatör arıyorsa geçmişine bakacak. İstiklâl mahkemelerine, kapı önüne konulan Darülfünun hocalarına, sintinenin dibindeki sosyalistlere, tabutluklardaki Türkçülere, darbe şakşakçılığı yaptığı günlere?
CHP, böyle şeddeli eşşeklik yapanlarla bir yere varamaz. Aksak eşşekle yüksek dağa çıkılmaz.