Bahçeli grup toplantısında el yükselterek, “İmralı’ya üç arkadaşımı alır giderim” dedi. Tabi MHP grubu mutat olduğu üzere -bu sözlerde ne hikmet varsa-ayakta alkışladı.
Daha önce MHP ve türevlerinin birer robot okulu olduğunu yazanlar olmuş, kızmıştım. Görüyorum ki,haksız olan
benmişim. Çünkü aynı grup geçen yıl Bahçeli tersini söylediğinde de yayından fırlamış ok gibi ayağa fırlayıp yine alkışlamıştı. O zaman insan sormadan edemiyor, o zaman ayağa kalkıp alkışladıysanız bu şimdiki nedir? Aslında neyin ne olduğu belli, siyasette ilke ve ahlak olmayınca böyle oluyor. Bunlar kurt işareti yapmakla bütün milliyetçilik merhalelerini aşmış olduklarını memleketi bir işaretle kurtaracaklarını sanıyorlar. Milliyetçilik akıldır,bilgidir, bilinçtir,hesaplılıktır. Hainlere rütbe vermemektir. Tutarlılıktır.
Bu kafanın bizi nereye götüteceği ise açık. Öcalan bu ülkenin neyi oluyor ki ısrarla devlet onun ayağına götürülmek isteniyor? Bu ülkede kaç siyasi otorite kaç egemenlik alanı var?
Siyasetçi teröristle değil, siyasetçi ile konuşur. Bir düzenleme yapacaksa teröristlerin talebi ile değil kendi kararı ile yapar. Zira teröristlerin talebi ile yapılan her şey onların kar hanesine yazılır. Bu mantıkla ne yaparsanız yapın Apo’nun kişisel kariyerine yazılacak, devletin yapamadığını o yaptı denilecektir.
Teröre maruz kalan hiç bir ülke, Örgüt liderlerine ne yapalım, yol haritamızı sen belirle demedi. Biz diyoruz. Bahçeli sadece kendi adına konuşmuyor;
Cumhur ittifakı adına konuşuyor. Erdoğan’ın suskunluğu mayınlı araziye sürdüğü kişinin patlayıp paylamadığına bakarak ona göre karar vermek. Kamuoyunda güçlü bir tepki olursa muhtemelen bu sorumluluğu almayacaktır. Daha önce İsrail’e giden Mavi Marmara gemisi saldırıya uğramış 9 Türk vatandaşı ölmüştü. Bir süre yargılamalar oldu, İsrail tazminat vererek olayı kapatmak istedi. İtiraz edenlere Erdoğan;”ben mi gidin dedim” gibi bir laf söylemişti. Komisyon kendi kendine karar alırsa yarın yine işler sarpa sararsa ,” ben mi veya biz mi gidin dedik” diyeceklerine şüphe yok. Onun için topu aralarında dolaştırıp duruyorlar.
Bu aşamadan sonra muhtemelen komisyon İmralı’ya gitme kararı alacaktır.Ama şu sorular hep sorulacaktır: Öcalan ne istiyorsa zaten DEM partililer aracılığı ile kamuoyuna, MİT vasıtasıyla da hükümete duyuruyor.Bu yapılara söylediklerinden farklı olarak komisyona ne söyleyebilir?
İkincisi, Öcalan devletin nesi oluyor, o mu bu ülkeyi yönetiyor ki fikirlerine ihtiyaç duyuluyor? Kaldı ki görüşmenin tek yolu yüz yüze gelmek midir, iletişim araçları ile bir kişinin görüşleri alınamıyor mu? Devlette bütün işler yüz yüze gelinerek mi yapılıyor?
Son soruda şu, Apo kurucu önder veya kurtarıcı ise vatan hainliğinin tanımı nedir? Bundan sonra bir kişiye hangi suç veya suçları işlemeli ki, vatan haini diyelim?
Bugün insanlar bazı şeyleri yutmak zorunda kalsa da bu sorular hep sorulacak, hesabı istenecektir.
