2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'ndan derlenen bilgilere göre, oluşturulacak ölçme ve değerlendirme sistemi kapsamında öğretmenlerin mesleki yeterliklerinin artırılması, ölçme süreçlerinin dijital ortama taşınması ve öğrencilerin öğrenme çıktılarının bütüncül biçimde değerlendirilmesi hedefleniyor.
Şimdi görüşlerimizle maddeleri inceleyelim:
1/ “Bu kapsamda ilkokullarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin mesleki yeterliklerinin geliştirilmesi amacıyla öğretmenlere yönelik eğitim programları düzenlenecek.”
AY: Demek ki MEB “sınıf öğretmenlerinin” “mesleki yeterlikleri” yeterli görmüyor. Ama kime/neye göre belli değil. Bir araştırma ortada gözükmüyor. Bu sadece Sn. Bakan ve üst yönetimin bir görüşü olsa gerek. Ama Eğitim Fak. Sınıf Öğretmenliği Bölümü akademisyenleri de hiç ses çıkarmıyor. Garip!
2/ “Ölçme ve değerlendirme sistemi, yeterlilik temelli olarak eğitimin tüm kademelerinde yapılandırılacak. Öğretmenlerin sınıf içi ölçme ve değerlendirme süreçlerinde kullanabileceği süreç odaklı ve oyun temelli etkinlik örneklerinin yer aldığı materyaller hazırlanacak.”
AY: Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi yükseköğretimde olduğu gibi MEB’de de “Ölçme ve değerlendirme sistemi” tüm kademelerde uygulanacak. Biz, dediğimiz gibi; ölçme-değerlendirmeyi her safhada destekliyoruz. Ancak, Ölçme-Değerlendirme alanında çok fazla yetişmiş akademisyenimiz olmadığını da belirtelim.
3/ “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında ortaokul ve lise düzeyinde Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanlarında çoktan seçmeli ve açık uçlu sorular içeren Okul Tabanlı İzleme uygulanarak öğrencilerin öğrenme çıktıları ile beceri düzeyleri belirlenecek.”
AY: Çoktan seçmeli ve açık uçlu soruların hazırlanması için tüm öğretmenlerin bilgilendirilmesinde yarar var. Malum 100.000’,i aşkın okulda aynı sonuçları elde etmek zor.
4/ “Merkezi sınavların değerlendirilmesinde yeni yöntemler uygulanacak”
AY: Yeni yöntemler nasıl olacak? “Yeni” derken eski yöntemleri arar duruma düşülmemelidir. “Yeni YÖK” deyip, eski sistem yürüyenleri unutmayalım.
5/ “Ayrıca ölçme ve değerlendirmede bilgi ve iletişim teknolojileri aktif olarak kullanılacak. İki yıllık döngüler halinde ve 4, 8 ile 10'uncu sınıf düzeyindeki öğrencilerin öğrenim sürecinde edindikleri bilgi ve becerileri günlük yaşamda kullanabilme yeterliliklerini belirlemeyi ve zihinsel yetkinlik düzeylerini ölçmeyi amaçlayan Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE) araştırması elektronik ortamda e-ABİDE olarak gerçekleştirilecek.”
AY: 2025 Türkiye’sinde müsaade edin de “bilgi ve iletişim teknolojileri aktif olarak” kullanılsın. Buraya yazmak bile abes…e-ABİDE iyi uygulanırsa doğru bir proje.
6/ “Merkezi sınavların değerlendirilmesinde teknolojik gelişmelere uygun yeni yöntemler uygulanacak ve yapay zeka kullanımı ile açık uçlu sorulara ait cevapların puanlanması sağlanacak”
AY: Sorun yok ama yine de yapay zeka konusunda dikkat edilmelidir.
7/ “Eğitim yöneticiliği profesyonel meslek olarak düzenlenecek”
AY: “28 Şubat 2013 tarihli 28573 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “MEB eğitim kurumları yöneticileri atama ve yer değiştirme yönetmeliği” resmen ve alenen eğitim yöneticiliğinin bakanlıkça bir meslek olarak tanınmadığını göstermektedir. 1926 yılında çıkarılan 789 sayılı “Maarif Teşkilatına Dair Kanunun” ünlü 12. maddesinde yer alan “meslekte asıl olan muallimliktir” anlayışı üzerinden yaklaşık 90 yıl geçmesine rağmen hala yürürlüktedir. Nitekim adı geçen yönetmeliğin 1. maddesinde “ bu yönetmeliğin amacı MEB’e bağlı eğitim kurumları yöneticiliklerini, ikinci görev olarak yürüteceklerin seçimine, atanmasına ve yer değiştirmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” denilerek, yöneticiliğin öğretmenliğin doğal ve kaçınılmaz bir uzantısı, bir bütünün ayrılmaz ve vazgeçilmez parçası olduğu itiraf ediliyor.” (Prof. Dr. Ayhan AYDIN/ 26 Ekim 2015)
“Ülkemizde öteden beri yaşanan bir problem vardır: Eğitim kurumları tam meyvesini verecek olduğunda her nedense ya o kurum tamamen kaldırılmakta ya da bir değişiklik yapılmaktadır. Yapılan bu değişiklikler, eğitim sistemimizin kök salarak gelişimine engel olmaktadır. Mesela; Matematik öğretmenine matematik soruları, Türkçe öğretmenine de Türkçe soruları sorulacaktır. Bu açıklamada özel eğitim, felsefe grubu… gibi birçok öğretmenlik alanları ifade edilmemiştir. Yabancı dil sınavının adı neden ‘ÖABT’ değildir? Diğer branşlar öğretmenlik alan bilgisidir (ÖAB) de yabancı dil branşı, öğretmenlik alanına ait değil mi? Yabancı dil öğretmenlerine ‘yabancı dilci’ mi denilsin? Yabancı dili öğretenler, öğretmenlik mesleği kapsamına ait değiller mi? Sınavlar üzerinde yeterince düşünülerek yeniden isimlendirilmelidir. ‘ÖABT ya da YDS uygulanması planlanmayan diğer öğretmen adaylıkları için de MEB-AGS puanı, sadece AGS ile oluşturulacak’. Bakanlığın açıklamasındaki bu cümle, belirsizler grubunun olduğuna vurgu yapmaktadır. Öğretmenlik mesleği profesyonel bir meslektir ve belirsizliklere yer verilmemelidir.”
(Prof. Dr. Sırrı Akbaba / 15 Ocak 2025)
https://uskudar.edu.tr/haber/ogretmenlik-meslegi-profesyonel-bir-meslektir/58151
Demek ki birlik sağlanmış, sırada uygulamaya geçme, karar alma kalmıştır.
8/ “Programa göre, öğretim programları milli, manevi, ahlaki ve evrensel değerler esas alınarak küresel gelişmelere ve ihtiyaçlara uygun olarak güncellenecek.”
AY: Yükseköğretimde de aynı cümleler vardı. Elbette programlar milli ve evrensel olmalıdır.
9/ “Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) çerçeve öğretim programına uygun yardımcı ders materyalleri ve e-içerikler hazırlanacak, ayrıca programı destekleyici atölye programları geliştirilerek merkezlerin gelişimi ve nitelikleri artırılacak.”
AY: Takip ettiğim ve desteklediğim Merkezler, özel yetenekli - üstün zekalı öğrencilerin bireysel yeteneklerini en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla açılmıştır. Bilsem sınavına her okulda 1, 2 ve 3. sınıf düzeylerinden her bir yetenek alanı için belirtilen her bir sınıf düzeyindeki toplam öğrenci sayısının en fazla %20'si aday gösterilebilmektedir. 81 ilde ve hemen hemen tüm ilçelerinde -güncel bilgilere göre- 380'in üzerinde Bil-Sem okulları vardır.
10/ “Yaygın eğitim dahil tüm öğretim programlarında belirlenecek öncelikli kazanımlar doğrultusunda dijital eğitim içerikleri geliştirilecek.”
11/ “Öğretmenlik kariyer basamaklarında uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğe geçişte hazırlanan eğitim programlarının içeriği güncellenecek.”
AY: Öğretmenliği kendi arasında - uzman öğretmen,başöğretmen gibi- sınıflandırılmasının doğru olmadığını düşünmekteyim.
12/ “Eğitim yöneticiliği profesyonel meslek olarak düzenlenecek, okul yöneticiliği yapacak öğretmenlerin yetiştirilmesi için kurumsal yapı oluşturularak yönetici sertifika programları uygulanacak.”
AY: İnşallah diyelim. Kurumsal yapı kurulacak diyerek, inşallah AKADEMİ GİBİ BİR YAPI KURULMAZ.
13/ “Yönetici yetiştirme sertifika programına yönelik çalıştay, seminer ve toplantılar yapılacak.”
14/ “Toplumda fikri mülkiyet bilincinin artırılması ve yayılması sağlanacak, hedef odaklı eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri gerçekleştirilecek.”
AY: Fikri mülkiyet, bir kişiye veya kuruluşa ait olan fikir ürünüdür; söz konusu kişi ya da kuruluş, sonradan, bunu serbestçe paylaşmayı veya kullanımını belirli biçimlerde kontrol etmeyi tercih edebilir. Fikri Mülkiyet Hakları; ticari olduğu ve transfer edilebildiği için yeni pazarların oluşmasını sağlamaktadır. Her buluş kendi pazarını oluşturmaktadır. Fikri Mülkiyet Hakları; inovasyon teşviki ve bilimin bir araya gelmesinde önemli rol oynamaktadır. Doğru bir maddedir…
15/ “Çocuklarda ve gençlerde telif hakları bilincinin oluşturulması için ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına telif haklarına yönelik içerikler eklenecek ve tespit edilen derslerin müfredatı telif haklarını içerecek şekilde yenilenecek.”
Güzel ve iddialı cümlelerle örülmüş raporu 15 maddede toparlamaya çalıştık. Biz çoğu güzel yazının/kararın dosyalarda kaldığını/rafa kaldırıldığını üzülerek gördük. Hayırlara vesile olsun…
