Erdal Çil


17 EKİM DÜNYA YOKSULLUKLA MÜCADELE GÜNÜ

Birleşmiş Milletler, yoksullukla mücadele konusunda 22 Aralık 1992'de aldığı kararla 17 Ekim'i Dünya Yoksullukla Mücadele Günü ilan etmişti. Bu kapsamda BM, düzenlediği etkinliklerle konuya uluslararası toplumun dikkatini çekmek için o günden bu yana çalışmalar yürütüyor.


 

Her yıl Birleşmiş Milletlere üye bütün dünya ülkelerinde17 Ekim’de kutlanan Dünya Yoksullukla Mücadele Günü, sadece bir farkındalık çağrısı değil; aynı zamanda içimizde, çok yakınlarımızda olmalarına rağmen görmezden gelinen hayatların, bastırılmış seslerin ve sistematik adaletsizliklerin de hatırlatılması uyarısını yapıyor BM. 

 

Yoksulluk mücadelesinde kararlılığını 1992 yılından sonraki yıllarda da sürdüren Birleşmiş Milletler 25 Eylül 2015 tarihinde New York’ta düzenlenen Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde önemli bir adım daha atıyor. Genel Kurulda bir araya gelen ülke liderleri 2030 yılına kadar dünyada yoksulluğun tüm boyutlarıyla ortadan kaldırılması ve insanlığın ortak refahının sağlanması için 17 amaç ve 169 hedeften oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını kabul ediyorlar. İlan edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları yoksulluğun son erdirilmesi, çevrenin korunması, iklim krizine karşı önlem alınması, refahın adil paylaşımı ve barışın sağlanması için küresel bir eylem çağrısıdır. Hedef insanlık ve gelecek nesiller için daha güzel ve yaşanabilir bir dünya sunmak gibi başlıklardan oluşurken, 17 küresel hedefin ilkinin “Yoksulluğa Son” başlığını taşıması bu kararlılığın somut bir göstergesi anlamına gelmektedir.

Hedef şimdi 2030 yılına kadar aşırı yoksulluğun tamamen ortadan kaldırılması ve tüm boyutlarıyla yoksulluğun en az yarıya indirilmesidir. Birçok ülke, yaşlılık, hastalık, işsizlik gibi durumlar için sosyal güvenlik ağları kurmuş ve ilan edilen bu amaçlar kapsamında, geliştirdikleri sistemler ile yoksul ve kırılgan kesimleri kapsaması teşvik edilmeye başlamışken ülkemizde de bu yönde atılan adımların sonuçlarını sanırım yakında göreceğiz.

 

Yoksulluk dünyanın neresinde olursa olsun zor ancak bizim gibi vakıf medeniyeti kültüründen gelen insanlar için çok daha zor. İngiltere henüz 19. Yüzyılda Poor Laws yasalarıyla devletin yoksullara yardım etmesini düzenleyen ilk sistemli adımlarını atarken ve ABD.’ de 1948 yılında Marshall Planı ile savaş sonrası Avrupa’da ekonomik kalkınmayı destekleyerek dolaylı da olsa yoksulluğu azaltmayı hedeflerken bizim coğrafyada asırlardır uygulanan vakıf sistemi ile yoksullara barınmanın yanında, gıda ve sağlık hizmeti de sunulan bir sosyal güvenlik mekanizması yaşatılıyordu.

 

Bu yüzden bizde yoksulluk çok daha zor ve umarım kısa zamanda yoksulluğu azaltacak ciddi hamleleri de görürüz diye umuyorum. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir diyen peygamberin ümmetinin kulakları çok şükür ki halen duyuyor. Çağdaş Küresel İngiliz Yahudi Medeniyetinin cemiyeti yok eden, insanı içine kapatıp bireyselleştirdiği ve gemisini yürütenin kaptan olduğu günümüzde vakıf medeniyetinin çocukları düştükleri yerden kalkmasını bilmeliler. Onlarsız bütün mazlumlar perişan, bütün insanlık yoksul. Ciddi hamleler diyorum, ciddi hamleler bekliyorum çünkü Türkiye’nin büyük şehirlerinde sabahın kör karanlığında yola çıkan temizlik işçileri, inşaatlarda güvenliksiz koşullarda çalışan ustalar, tarlalarda mevsimlik işçi olarak çalışan kadınlar, çocuklar ve maruz kalınan büyük göç dalgası sonucu sayıları milyonlarla ifade edilen sığınmacılar bu ekonomik sistemin görünmeyen omurgasını oluşturmalarına rağmen ne sosyal güvenceye ne insanca yaşama ne de adil ücretlere pek de kolay erişmeleri günümüzde maalesef mümkün değil. 

 

Bizde her şey devletten beklenir ve devlet adım atarsa gerisi gelir ama yoksulluk beklemeye bırakılacak kadar da değersiz bir gündem değil. Bu yüzden özellikle işçi çalıştıran, üretim yapan, hizmet sunan işverenlerin de özellikle vicdanlarının seslerini işitmeleri bu aşamada çok önemli.   

 

17 Ekim sıradan bir gün değil. Olmamalı da. 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü ve bugün Türkiye’deki yoksul emekçilerin sesine kulak vermek; onların yaşam koşullarını iyileştirmek için politikalar üretmek ve dayanışma kültürünü yeniden inşa etmek zorunda olduğumuz bir gün. 

 

Çünkü yoksullukla mücadele, sadece bir gün değil; her gün verilmesi gereken bir insanlık sınavıdır. 

 

Yoksulluğun, yoksunluğun kalmadığı günlerde buluşmak ümidiyle.

                                                                                                                       Erdal ÇiL