Alanya Kültür ve Sanat Vakfı ALSAV’ın gelenekselleşen Alanya Kültür Sohbetlerinde, 33 yıldır Alanya kültürünün gelecek nesillere aktarılmasında lokomotif güç olan, vakfın son sohbet gecesinde Türkiye’nin en popüler türkülerinden olan ve son yıllarda sıkça söylenmeye başlanılan “Tokat Yaylasında Yaylayamadım “ türküsünün yanlış bir tescilleme sonucu Alanya’nın elinden kayıp gittiği ispatlandı.
https://www.alanyapostasi.com.tr/yillardir-baska-sehrin-turkusu-saniliyordu-megerse-alanyaninmis
Vakfın etkinliğine konuk olan vakıf kurucularından ve yıllarca yönetim kurulu başkanlığı da yapan Avukat, Araştırmacı, Yazar İsmail Yıldız, dikkatlerden kaçan tarihi bir gerçeği ortaya koydu. Bu ayın sohbet konusu olan ve yazarın da eseri olan “Sisli Geceler “adlı kitabında anlattığı savaş dönemlerindeki Alanya Efelerini anlatırken, yöre halkını etkileyen, halk kültürünün oluşmasına neden olan bir cinayet olayından sonra bu türkünün Batı Alanya Yörükleri tarafından yakıldığı ve yöre halkı tarafından da bir asırdan fazladır süregeldiğini ifade etti.
İsmail Yıldız’ın” Sultan Şehir Alanya “adlı şiir kitabında yaptığı anlatımlar ve Faruk Nafiz Koçak ve Ahmet Olgun’dan alınan bilgiler ışığında türkünün öyküsü ise şöyle;
Türküde geçen ve öldürülen Arif’in amcası olan Hamdi’nin atası Yeniçeri Ocağı’nda görevli bir askerdir. Kütahyalıdır. Her Yeniçeri gibi O’nun da bir mesleği vardır. Yemenicilik yapmaktadır. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı kaldırılıp da Yeniçerilerin bağlı olduğu tarikat olan Bektaşilik takibe alınıyor ve askeri üyelerinden kaçabilenler kaçıp ıssız dağ köylerine yerleşiyor. Arif’in atası da Cumhuriyet dönemine kadar adı Eksere olan ve şimdilerde Gündoğmuş olan bu Toros köyüne yerleşiyor. Ve burada ilk yemenicilik mesleğini başlatıyor. Evlenir, yuvalanır ve dört çocuğu olur. Bu çocuklardan olan Mahmut’un torunu olan Hüseyin burada efeliğe başlar. Fakat aslen Akdamlı olan Mevlüt Efe ile ters düşer ve Bergama’ya kaçar. Mevlüt Efe’nin bir vakit Eksere köyüne yaptığı baskında kardeşi Arif ölür. Olayın olduğu tarihte Eksere Alanya’ya ( Alaiye) bağlı bir köydür. Halk bu olay üzerine bu türküyü yakar. Orijinal adı “Tokat Mahallesi’nde Yaylayamadım” olan türkü zamanla “Tokat Yaylasında Yaylayamadım”a dönüşür. Tokat ili ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Zaten türkü formatı olarak ta Orta Toroslar’ın türkü formatındadır.
Tokat Yaylası; Tokat; Osmanlı Devleti zamanında Yörüklerin hayvanlarından vergi alınması için girişi dar, çevresi yüksek olan ve hayvanların çıkmasının imkansız olduğu mahal/yerdir. Devlet vergisini alamadığı Yörüğün keçisini ve diğer hayvanlarını Tokat denilen bu yere hapseder, ödeme yapılırken de iki kat vergisini alıp serbest bırakırdı. Tokat çok yakın zamanlara kadar da kullanılmaya devam etmiştir. Özellikle hayvanı bir başkasının tarlasına zarar veren kişilerin o hayvanı bu tokata hapsedilir ve belirlenen cezayı kişiye ve köye ödedikten sonra serbest bırakılırdı. Her köyün bir tokatı vardı. Bugün Gündoğmuş (Eksere ) sınırlarında kalan ama olayın olduğu ve türkünün yakıldığı zamanlarda Alanya’ya bağlı olan Eksere köyünün bir mahalidir. Orada evleri bulunan Yörüklerin yaylası da olduğu için zamanla Tokat yaylası olarak anılmıştır. Ama türkü tescilinin orjinalinde Tokat mahallesi olmasına karşın, İstanbul radyosu tarafından hem kaynak kişi hem de yöre farklı kaydedilmiştir.1926 senesinde bu bölgede dolaşıp türkü derleyen Refik Başaran, Çakallar, Karabuynuzlar ve Namaras bölgesinde de derleme yapar. Bu arada Namaraslı bir kadının bu türküyü çığırdığını duyar ve kaydeder. Maalesef İstanbul radyosu yöre ismi olarak Tokat Yaylasını Konya’ya bağlı Hadim-Bozkır dolaylarında bir yayla olarak kaydeder. Bu genelleme oldukça vahim bir sonuç verir. Kaynak olarak da Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı 1926 Repertuar No: 1981’ i vermekte fayda var.
HAMDİ: Baskında öldürülen Arif’in amcası
SOKAK ARASI: Arif’in öldürüldüğü Cem camiinin yanındaki mezarlığa çıkan sokak
MEYDAN YERİ: Alanya Akdam köyünde Mevlüt Efe’nin ilk oturduğu mahallenin adı
KÖR MUSA: Mevlüt Efe’nin babası
İŞTE TÜRKÜNÜN SÖZLERİ
Tokat yaylasında yaylayamadıım
Divane gönlümü anam eğleyemedim
Şu cahil gönlümü eğleyemedim
Hamdi gardaşıma söyleyemedim
Ay karanlık bir gecede vurdular beni
Ölmeden mezere anam koydular beni
Mezer arasından anam atlayamadım
Döküldü cephanem anam toplayamadım
Zalım düşmanları haklayamadım
Ay karanlık bir gecede vurdular beni
Ölmeden mezere anam koydular beni.
Mezer arasında harman olur mu?
Kama yarasına anam derman olur mu?
Kamayı vuranda din iman olur mu?
Vurma gardaş vurma vurma kama yarası
Burası Meydanyeri değil, Sokakarası.
Evimizin önü bir büyük avlu
Avlunun içinde kıratım bağlı
Beni vuran Kör Musa’nın oğlu
Yağlı kurşun yedim ciğerim dağlı
Vurma zalım vurma vurma kama yarası
Burası Meydanyeri değil, Sokakarası
Ay karanlık gecede vurdular beni
Ölmeden mezere koydular beni
Vurma zalim vurma kama yarası
Burası Meydanyeri değil Sokakarası
Vurma kardaş vurma vurma kama yarası
Burası Meydanyeri değil Sokakarası.
Bu türkünün Alanya adına tescillenmesi için İstanbul Radyosuna dilekçe yazan İsmail Yıldız henüz bir sonuç almış değil. ALSAV Kurucu başkanı Faruk Nafiz Koçak yıllardır ALSAV korolarında türküler söylettiklerini bu türkünün de yıllarca repertuarlarında olduğunu söyledi. ALSAV yönetim kurulu başkanı Murat Levent Koçak ise ALSAV’ın Alanya kültürüne dair ne varsa onun takipçisi olacağını ve Alanya kültürünün gelecek nesillere aktarılmasında en önemli lokomotif güç olmaya devam edeceğini ifade etti. Her ay düzenledikleri ve kayda alıp ALSAV TV adlı youtube kanalında yayınladıkları bu kültür sohbetleri sayesinde unutulan ya da unutulmaya yüz tutan pek çok Alanya değerini gün yüzüne çıkardıklarını söyledi. "
Tebrik ederiz…
Notumuz: Türkülerin derlenmesi sırasında en büyük hata, türkünün alındığı/derlendiği ilçe/ile mal edilmesi olmuştur. Oysa ülkemiz; savaş, hastalık vb. çok göç alan/veren, yerleşim yerlerini değiştiren bir milletten oluşmuştur. İçinde Tokat geçti diye, Tokat’a, Erzurum geçti diye Erzurum’a mal etmek yanlış olmuştur. Ancak o zaman ki bilim ve teknikle bizlere ulaştıran tüm büyüklerimizi, araştırmacılarımızı, derlemecilerimizi, türkü yakıcılarımızı, icracılarımızı rahmetle ANIYORUZ. Ancak, artık şunu öğrendik ki, türkü derlenirken mutlaka söze de önem verilmeli, söz araştırması da yapılmalı ve “Bu türkü falancadan, falanca tarafından …..tarihinde Alanya’da derlenmiştir” diye yazılmalıdır.
Türkülerin mutlaka bir ile mal edilmesi sonucu varyant türkülere ulaşmak zorlaşmıştır. Türküler, Türkün olduğu her yerde, yaşantıyı söz, ezgi ve ritim ile dile getiren oyunlu-oyunsuz değerlerimizdir.
Konuyu uzmanlara sorduk. Görüşler:
Sevgili Dizdar Somer yazdı: “Kayseri "Hunat Mahallesi" türküsüne çok benziyor”
Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğr.Gör. Salih Gündoğdu şöyle yazdı: Hunat Mahallesi ile ilgili, türkünün Kayseri'ye ait olduğu o bölgenin yerel sanatçıları tarafından güçlü bir şekilde savunuluyor bu arada. Aynı durum diğer bölge için geçerli değil. İlgili video:
https://www.youtube.com/watch?v=QNIc_be-uoY
Araştırmama göre son bir bilgi daha: Tokat mahallesi Ürgüp'tedir. Rivayete göre; Tokat'tan Ürgüp'e gelen güzelliğiyle şöhret olan bir gelinin oturduğu mahalleye Tokat mahallesi denilmiştir. Burası şu an Ürgüp'te Yeşilağanın Bayırı dedikleri yolun sol tarafındaki mahalledir. (Kaynak: Yozgat Gazetesi).
Refik Başaran Ürgüplü, TRT repertuvarında ise yöre Orta Anadolu yazıyor. Tokat türküsü olmadığına eminim. Alanya olduğunu da sanmıyorum. Bu türkü bence Ürgüp türküsü. Yöresel açıdan bakıldığında "Şen olasın Ürgüp" türküsünün ritmik yapısını andırıyor. Bu da bir ipucu verebilir. Ayrıca Refik Başaran'ın kaydında "Tokat Mahlesi" olarak söylediğini duyuyoruz. Yayla değil. Bu da başka bir bilgi. Kayseri'nin Ürgüp'e çok yakın olmasından dolayı bir etkileşim olmuş diye düşünüyorum. Böyle yorumlamış olayım.
Değerli THM solisti, araştırmacı, TV programcısı Sümer Ezgü’nün bilgi notu: “Sevgili Göktan Ay bu paylaşım için çok teşekkür... Tokat Yaylası'nı yıllarca Refik Başaran'dan Orta Anadolu türküsü olarak okuduk. Refik Başaran Alanya, Manavgat, Akseki, Ormana civarında dolaşmış "Şen olasın Ürgüp" türküsünü Ormana'dan aldığını Akseki'de dinlemiştim. Ormana'lı Karatay ailesinden Ahmet'in pusuda öldürülen babası Cemal'in türküsü. "Manavgat Yolları" uzun havası da keza öyle, "Güccük Garatay'dan intizar alma" sözü geçer!..
Araştırmacı, akademisyen Prof.Dr. Türker Eroğlu;“Şu türkü şuranın da, şuraya mal edildi”, “Şu eser aslında falan ile ait de, TRT Repertuvarında filan ilden derlendiği gösterilmiş” denilmek suretiyle; Türkiye’de türkülerin yöresi konusunun hem sıradan müzikseverler, hem de müzikle ilgili sanatçı ve akademisyenler tarafından, halen, tartışılıyor olması bu yazının yazılma sebebidir”
https://www.turangazetesi.net/turkulerde-yore-varyant-ve-versiyon