İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Senem Şentürk Lüle, nükleer enerjinin güneş ve rüzgar kadar temiz bir enerji kaynağı olduğunu ifade ederek, karbon salımı konusunda fosil yakıtların zararı düşünülünce nükleer atıkların bilinenden daha az sorun teşkil ettiğini söyledi.
BURSA (İGFA) - Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Enerji Uzmanlık Grubu tarafından düzenlenen “Bursa Yeni Nesil Nükleer Enerjileri Konuşuyor” başlıklı panel BUSİAD Evi toplantı salonunda gerçekleştirildi.
Panelin moderatörü Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu Üyesi Prof Dr. Akın Etemoğlu, “Giderek karmaşıklaşan küresel enerji denklemi içinde hem çevresel hem de ekonomik faktörlerin dengelendiği yeni çözümler arayışı içindeyiz. Yeni nesil nükleer teknolojiler yoğun bir şekilde tartışılır hale gelmiştir” dedi.
Panelin ilk konuşmacısı İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Senem Şentürk Lüle, nükleer güç santrali konusunda genel bir bilgilendirme yaparken, 1930’larda bulunan sistemlerde fisyon prensibinin kullanıldığını söyledi. Atomun bölünmesinden elde edilen fisyon uygulamasın günümüzde kullanılan bir yöntem olduğunu, atomun birleşmesinden kaynaklanan füzyon reaktörünün ise henüz hayata geçirilemediğini de kaydetti. Nükleer santrallerde uranyum ve plütonyum kullanıldığını ancak doğada madenciliği yapılan elementin uranyum olduğunu, plütonyumun ise yapay olduğunu ifade etti.
Nükleer güç santrallerinin askeri amaçlardan çıktığını da kaydeden Prof. Dr. Lüle, nükleer reaktörlerin tarihsel gelişimini de detaylı anlattı. Prof. Dr. Lüle gelinen noktada oldukça güvenli olan 3+ Nesil nükleer santrallerin kullanıldığını, Akkuyu’da yapımı devam eden nükleer santralin de böyle olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Lüle, şimdi 4. Nesil santrallerin gündemde olduğunu da kaydederek, burada güvenliğin öne daha çok çıktığını kaydetti. Nükleer santrallerin pahalı olmasının nedeni de güvenlik önlemlerin yüksek olmasına bağlayan Prof. Dr. Lüle, dünyada halen 416 nükleer reaktörün çalıştığını, 23’ünün beklemede ve 61’inin de yapım aşamasında olduğunu belirtti. Dünyada halen elektriğin yüzde 60’dan fazlasını fosil yakıtlardan elde edildiğini ifade eden prof. Dr. Lüle, nükleer elektrik santrallerinin yüzde 9’a karşılık geldiğini de söyledi. Türkiye’de de fosil yakıtlardan elektrik üretiminin yüzde 55’lerde olduğunu yenilenebilir enerjide Türkiye’nin iyileştiğini de ifade etti. Prof. Dr. Lüle, Dünyanın en büyük nükleer güç santral inşaat sahasının da şu an inşası devam eden Akkuyu olduğunu da söyledi.
NÜKLEER ATIK...
Yeni nesil reaktörlerden de bahseden Prof. Dr. Lüle, bu reaktörlerin avantajlarını, geliştirilmiş yakıt verimliliği, en aza indirilmiş atık üretimi, ekonomik rekabet gücü, daha güvenli ve yayılma direnci yüksek olarak tanımladı. Nükleer güç santralleinin geleceğinin küçük modüler reaktörlerde olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Lüle, çok sayıda tasarımın dünyada konuşulduğunu da kaydetti.
Prof. Dr. Lüle, hidrojenin konuşulduğu bir dönemde hidrojeni sudan ayırmak için kullanılacak olan enerjinin fosil yakıtlardan sağlanması durumunda karbon salımı konusunda bir avantaj olmayacağını da ifade ederek, karbon salımı konusunda nükleer enerjinin güneş ve rüzgar kadar temiz bir enerji kaynağı olduğunu ve atıklar konusunun da fosil yakıtların zararı düşünülünce sanıldığı oranda bir sorun teşkil etmediğini de kaydetti.
YENİ NESİL REAKTÖRLER...
ThorAtom A.Ş. Teknik Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hüseyin Ayhan da, 4. nesil reaktörler hakkında genel bilgi verdikten sonra özel olarak ilgilendikleri ergimiş tuz reaktörleri hakkında detaylı bilgi aktardı.
Ergimiş tuz reaktörlerinin atıklarının neredeyse yok düzeyine indiğini ve çok güvenilir olduğunu kaydeden Dr. Ayhan, ekonomik olarak da bu reaktörlerin uygun olduğunu kaydetti. Reaktörleri tasarlarken atığı minimize etmeyi düşündüklerini ifade eden Dr. Ayhan, yakıt tarafında da maksimizasyonun yeni sistemlerde geçerli olduğunu kaydetti. Dr. Ayhan, yeni reaktörlerde güvenlik sistemlerinin aktif güvenlik sistemlerinin dışında pasif güvenlik sistemlerini devreye aldığını söyledi.
TORYUM...
ThorAtom A.Ş. Genel Müdürü Dr. Reşat Uzman ise yakıt temini ve yakıtın bertaraf edilmesi konularına değinirken, kendilerinin ilgilendiği sistemde, Türkiye’de rezervi fazla olan toryumun kullanılmasının söz konusu olduğunu da söyledi. Dr. Uzman, Türkiye’de 1 milyon tona yakın toryum rezervinin olduğunu ve toryumun nadir elementlerle birlikte olduğu için çıkarılmasının karlı olacağını da kaydetti.
“MİLLİ REAKTÖR YAPMALIYIZ...”
ThorAtom A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Öğüt de Milgem milli savaş gemisi projesini aktararak başladığı konuşmasında, milli reaktör yapılmasına değinerek, “Milgem öyküsünden sonra bir öykü daha yaratmamız lazım o da nükleer reaktör öyküsü” dedi. Nükleer algısının kendisinde de yanlış bir algı olduğunu ve çok geç fikrinin değiştiğini de ifade eden Dr. Öğüt, “Halkın içindeki direncin kırılması gerekir” dedi.
Katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasıyla tamamlanan panelin sonunda konuşmacılara, Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin sosyal sorumluluk projesi olan “Kır Çiçekleri Okusun Diye” kampanyasına adlarına yapılan bağışın sertifikası BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar ile tarafından verildi.