Gelecek Partisi'nden Kartalkaya yangını tepkisi

Gelecek Partisi

Gelecek Partisi İnsan Hakları Başkanı Avukat Meryem Türktekin, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, soruşturmanın ayrılmasının hukuken ve vicdanen kabul edilemez olduğunu belirtti.

Kartalkaya Yangını:

 Soruşturmanın Ayrılması Hukuken de Vicdanen de Yanlıştır! 21 Ocak 2025’te Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangında, 36’sı çocuk olmak üzere 78 insanımız hayatını kaybetmiştir. Olayın ardından hazırlanan raporlarda; otelde hayati eksiklikler bulunduğu, kamu denetimlerinin yeterli şekilde yapılmadığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Bolu Belediyesi ve İl Özel İdaresi yetkililerinin de olayda kusurlu olduğu açıkça belirtilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame bu hafta Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Mahkeme tarafından kabul edilirse yargılama süreci başlayacak... Bakanlık Yetkililerinin Soruşturması İddianamede; otel sahipleri ve yöneticilerine “olası kastla insan öldürme”, il özel idaresi ve belediye görevlilerine ise “bilinçli taksirle insan öldürme” suçlamalarının yöneltildiği, toplam 31 kişi hakkında cezalandırma talep edildiği görülmektedir. Ancak dikkat çekici şekilde; şüpheliler arasında bakanlık yetkilileri bulunmamaktadır. Bu kişilerle ilgili soruşturma dosyasının ana dosyadan ayrıldığı anlaşılmaktadır.

Ayırma Kararının Gerekçesi Kamuoyuna Açıklanmalıdır

İddianamede, ayırma kararına ilişkin objektif ve makul bir gerekçeye yer verilmemiştir. Sadece, “bilirkişi raporunda bakanlık yetkilileriyle ilgili soruşturma izni talep edilerek soruşturmanın ayrı yürütülmesi gerektiği belirtildiği için, soruşturmanın sürüncemede kalmaması adına ayırma kararı verildiği” ifade edilmiştir. Bilirkişi Hukuki Değerlendirme Yapamaz Birincisi, yargılama sürecinde izlenecek yolu belirlemek bilirkişinin değil, savcının ve hâkimin yetkisindedir. 

Bilirkişi yalnızca teknik ve özel bilgi gerektiren konularda görüş bildirir; hukuki nitelendirme yapamaz. İkincisi, iddianamede bakanlık yetkililerine ilişkin soruşturma izinlerinin akıbeti açıklanmamıştır. Mağdur vekillerinin açıklamalarına göre bu izinler hâlâ verilmemiştir.

Bugüne kadar bakanlıklar tarafından siyasi bir sorumluluk üstlenilmemiş olması kamu vicdanını zaten derinden yaralamıştır. Soruşturma izinlerinin geciktirilmesi ve dosyanın ayrılması, cezasızlık algısını derinleştirmekte ve adalete olan güveni sarsmaktadır. Yargı Önünde Hiç Kimse İmtiyazlı Değildir İddianamede açıkça ifade edilmiştir: Bakanlık yetkilileri, belediye ve özel idare görevlileri olayda eşit ölçüde “birinci derecede etkili”dir. - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre; aynı olayda benzer sorumluluğa sahip kişiler hakkında farklı yargı süreçlerinin işletilmesi eşitlik ilkesini ihlal eder. -

 Soruşturmanın bölünmesi, delillerin bütünlük içinde değerlendirilmesini zorlaştırır ve cezadan kaçış ihtimalini artırır. Dolayısıyla, bakanlık yetkililerinin soruşturmasının ana dosyadan ayrılmasını hukuken de, vicdanen de kabul edilemez buluyoruz. Yaşam hakkını koruma yükümlülüğü sadece yerel yönetimlerin değil, en üst düzey kamu görevlilerinin de aynı dosyada yargılanmasıyla etkin şekilde yerine getirilebilir. Aksi yöndeki bir uygulama, hem eşitlik ilkesine aykırıdır hem de denetim zincirindeki tüm ihmallerin açığa çıkarılmasını engeller. Gelecek Partisi Olarak Soruyoruz: - Onca eksikliğe rağmen bu otele nasıl ruhsat ve izin verilmiştir? -

 Bakanlık denetçileri görevlerini neden zamanında ve usulüne uygun şekilde yerine getirmemiştir? -

 TMMOB ve bilirkişi raporlarında dile getirilen eksiklikler neden yıllardır görmezden gelinmiştir? - Olayın üzerinden dört ay geçmesine rağmen, bakanlık yetkilileri hakkında neden hâlâ soruşturma izni verilmemiştir? - 78 canımızı yitirdiğimiz bu faciada, bakanlık yetkililerinin dosyasının ayrılması ve haklarında işlem yapılmaması hangi gerekçeyle mazur görülebilir? Bu kapsamda: Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı bu sorularımıza cevap vermeye davet ediyoruz. Adalet Bakanlığını ise, kamuoyuna ayırma kararının hangi objektif ve makul nedene dayandığını açıklamaya davet ediyoruz.

Zira bakanlık yetkililerine ilişkin soruşturma dosyasının ayrılması kamu vicdanında ciddi bir eşitsizlik ve adaletsizlik algısı yaratmıştır. Geciken Adalet, Adalet Değildir Adaletin geciktiği ve hesap sorulmadığı her olay, yeni faciaların zeminini hazırlar. Adaletin zamanında ve tam olarak sağlanmadığı durumlarda; sorumlular kadar susanlar da sorumludur.

Bu süreç; delillerin bütünlüğü korunarak, şeffaf, kapsamlı, hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmelidir. Tüm sorumlular yargı önüne çıkarılmadan, kamu vicdanı huzura kavuşamaz! Gelecek Partisi Olarak Takipteyiz Bu faciaya yol açan tüm ihmallerin ve sorumluların, bağımsız yargı önünde hesap vermesini sağlamak için süreci titizlikle takip ettiğimizi, Hem açılan ana davayı, Hem de bakanlık yetkilileriyle ilgili ayrılan soruşturma dosyasını yakından takip edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz. Av. Meryem Türktekin Gelecek Partisi İnsan Hakları Başkanı