Tarih: 04.08.2022 00:34

MEB’in; Uzman ve Basögretmen Çalismasi Eksik mi?..(2)

Facebook Twitter Linked-in

Prof. Dr. Mustafa YAVUZ; “Diger mesleklerin meslek kanunlari ile ögretmenlik meslek kanunu karsilastirildiginda bu kanunun kapsam açisindan yetersizdir. MEB tarafindan çikarilan farkli yasal metinlerin arasinda iliski yoktur, bu egitim ve sinavin

sonucunda yetki, statü, sorumluluk, rol gibi kavramlarin degismesi gerekmektedir. Bir
doktor uzman oldugunda; rol, statü ve yetkisi degismekte ve kendi alaninin uzmani olmakta, genel ögretmenligin uzmanligi gibi bir durum mantikli olmamaktadir.
Bu sürecin amaci ögretmenlerin maaslarindaki düzenleme ise bu kideme göre
yapilabilir, kitlesel bir egitim ile 600 bine yakin ögretmenin bir egitim programi ile uzaktan uzman yapmak da ancak bu sekilde mümkün olabilir, bu da mesleki gelisime katki saglamaz. Bunun yani sira mesleki gelisim egitimlerinin belli bir düzen dâhilinde ögretmenlerin alanlari da dikkate alinarak MEB ile üniversiteler arasinda yapilacak protokoller ile saglanabilecek, lisansüstü egitimlerle kendi alaninda bilim uzmani olan ögretmenlerin özlük haklari iyilestirilebilecektir. 2006 yilinda yapilan
uzmanlik sinavi ile uzman olan ögretmenlerle ilgili herhangi bir arastirma olmamis, etkililigi, güçlü ve zayif yönleri belirlenememis, oradaki tecrübelerin bu egitim sürecine aktarilip aktarilmadigi konusunda soru isaretleri olusmustur. 
Katilimci hocalarimizdan biri, ögretmenlik mesleginin uygulama üzerine insa edilmis
performans gerektiren çok hassas bir meslek grubu oldugunu belirtirken, verilen egitimlerde egitim ve ögretime entegre edilmeyecek teorik bilgi, belirli bir sürede verilmekte ve çoktan seçmeli bir sinavla neticelendirilerek kariyer atlamanin çok mümkün olamayacaktir. Video izleyip ve bu videolardan sinava girip kariyer yapan bir meslek toplulugu yoktur, farkli meslek gruplarinin uzmanligi ile ögretmenlere sunulan uzmanlik arasinda ciddi bir fark vardir, verilen egitimlerde ögretmenlerin hazir bulunusluklari dikkate alinmamistir. Ögretmenlerin süreç içinde yaptiklari faaliyetler dikkate alinarak kariyer ilerlemeleri saglanabilirdi. “Maaslari arttirmaya yönelik” olan bu çalismanin eksik oldugunu düsünüyorum.

Doç. Dr. Hilmi DEMIRAL; “Uzman ve basögretmenligin bilgi basamaginda sunulan bir içerigin, ezberlemeyle olunmayacak ve yapilan sinavda da bilgi ve kavrama basamaklarinda sorular olacaktir. Bu durum, geçmiste verilen uzman ögretmenlik magduriyetlerinin bir çözümdür. MEB’de dün alinan kararlar bugün uygulanmakta,
yarin ise netice almak istenilmekte, ögretmenlere ikinci bir KPSS yapilmaktadir. Kisa bir sure sonra bütün sistemin yeniden degisebilecek, uzman/basögretmenlik sinavlari kaldirilabilecektir. Uzman ve basögretmenllik; ögretmenligin en basindan beri yapilan uygulamalarla, alinan sertifikalarla, yazilan makalelerle, yapilan projeler, görev alinan sempozyumlarla olabilecektir. Ancak çoktan seçmeli sinavlarla olunamaz. Sistem olarak ögrencilerin kendi bireysel becerilerini tesvik edip, bireysel ögrenmeyi arttiran anlayistayim, ancak, uygulamalar bu anlayisa ters olup,  verilen egitimlerde amaç; bilginin, uygulama, analiz, degerlendirme basamagina ve mümkünse yaratma basamagina çikarmak olmalidir.”

Gökhan ATIK; “Uzmanlik sinavinin daha önce denendigini ve kaldirildigini, egitim
sisteminin ihtiyaç duydugu uygulamanin bu olmadigini, uzman ve basögretmenlik unvanlari verildikten sonra sahanin niteliginin degisip degismeyeceginin sorgulanmasi gerektigini belirtmek isterim. Meslek kanunu, meslegin ihtiyacina cevap vermedi, eger ögretmenlerin niteligini degistirmek amaçlaniyorsa bu ise öncelikle egitim fakültelerinden baslanilmasi ve sahaya gelecek ögretmenlerin niteliginin arttirilmasi gerekmektedir.. Lisansüstü egitim tesvik edilmeli ve ögretmenlerin mesleki gelisimleri zaman içinde hizmet içi egitimlerle tamamlamalidir.. Bu uygulamalarin ögretmenler arasi barisi bozacak, veliler farkli taleplerde bulunacaktir. Sendikalarin bu konuda farkli bakis açilari var ve ögretmenlerin haklarini ve sorunlarini gözetmiyor”

Dr. Anil Kadir ERANIL;  “Gelismis ülkelerin ürettigi bazi egitim politikalari, kendi
ülkelerinin politikalarini yansitarak dünya iklimine yön veriyor. Ancak, kendi kültürümüze uzak farkli ülkelerdeki popüler politikalar Türkiye’de karsilik bulamayacaktir. Öncelikle okulun güvenli bir ortam olup, çocugun mutlu oldugu bir egitim sistemi kurmamiz gerekmektedir. Uzman/basögretmenlik politikasi, iyi niyetli ancak yanlis yöntemlerle alinmis bir karardir. Etki analizleri yapilmamistir. Her sehirde üniversite var, ancak o sehirdeki egitim fakülteleri orada çalisan ögretmen ve okul yöneticilerini besleyemedi, bunun nedeni ise; sistemin kurulumundan kaynakli olup, bireysel çabalar kendi basina kurumsal ilerlemeyi saylayamamaktadir. Ayrica; ögretmenler-yöneticiler mutsuz, motivasyonlari düsük, bununla birlikte ögretmene devamli egitim verelim düsüncesi ögretmeni yetersiz gösteriyor ve bu durum; egitim sistemindeki sorunlarin ögretmen kaynakli oldugu sonucunu ortaya çikariyor. Ögretmenlerin “yeterliligini arttirmak” için daha fazla egitim vermek, yilginligi artirmaktadir. Radikal degisikliklerle, egitim sisteminin devamli revize edilmesi sisteme zarar veriyor, kisilerin bakis açilarina göre degisikligin olmamasi gerekiyor, sürdürülebilir politikalarin uygulanmasi ve çocugun üstün yararinin gözetilmesi gerekiyor.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —