Tarih: 30.09.2022 18:48

ÖZGÜR ÖZEL: “BÜYÜK BIR KUMPASLA KARSI KARSIYAYIZ”

Facebook Twitter Linked-in

CHP Grup Baskanvekili Özgür Özel, “Büyük bir kumpas ile karsi karsiyayiz. DNA testleri, parmak izi testleri yapilmadan böyle bir tezvirat ve CHP’ye sistemli bir saldiri. Simdi anlasiliyor ki o isimden Süleyman Soylu bile emin degil. Devletin elinde zaten böyle bir bilgi yok. Biz Emniyet Genel Müdürlügü’ne, savciya inaniriz. Açiklayin kardesim, açiklayin. Ama açilanabilecek durum yok. Çünkü su anda bile o kimligi tespit etmis degiller. Kimligin o kisi ile uyusmadigi yönünde bir sürü kriminal done var elinde. Bize saldirirken neye dayandiniz? Bu nasil utanmazlik. Ne yapmaya çalisiyorsunuz beyler? Suç üstünde yakalandiniz. Suç isleri bakani su anda bu suçüstü durumu örtmek için kendi seviyesinden Genel Baskanimiza hakaretler ederek filan baska gündem yaratmaya çalisiyor. Hadi oradan” dedi.

CHP Grup Baskanvekili Özgür Özel, TBMM’de basin toplantisi düzenledi. Özel sunlari söyledi:

“Cumhuriyetin kurucu partisi, ülkenin ana muhalefet partisinin bir sehit haberi üzerinden aktif gündelik siyasete iliskin bir seyler söyledigini hiç duymadiniz. Bu bizim siyasi gelenegimizde hiç yok. Olayin sicakligi üzerinden geçmeden bu konuda politik degerlendirme yapmak da bugüne dair degil. Çok geçmisten beri gelen siyasi gelenegimize bakildiginda ayipli bir durumdur. Bu genelde zaman zaman çok siyasi sahnede gücü, agirligi olmayan, Meclis’te grubu olmayan siyasi partiler bazi açiklamalar yapsa bile siyasetin tüm kanatlari tarafindan böyle bir aci üzerinden siyaset yapmak dogru degil diye elestiri alir. Bazi muhalefet partileri böyle elestirir ama iktidar partisinin buna tenezzül etmesi görülmüs sey degildir. Bunu yaptilar ve suçüstü yakalandilar. Su anda yaralanan kamu vicdanini nasil onaririz diye telas içindeler. Biz bu konuda taziye diledik, üzüntülerimizi ilettik. Terörü kinadik ve sustuk. Ardindan Içisleri Bakanligi saldiriyi gerçeklestiren teröristlerden birinin ismini açikladi ve ardindan da bu medyaya CHP’nin bundan 10 yil önce kamuoyuyla paylastigi bir raporda isminin geçtigini servis ettiler, söylediler. Bunun üzerinden iktidar partisinin siyasetçileri, havuz medyasi ve bu yönlendirmeye kapilan medya organlari CHP’yi elestirmeye, saldirmaya basladilar.

“NE ETIK, NE VICDAN, SALDIRILARA DEVAM EDIYOR”

Bunun karsisindan durumumuz çok netti, bu raporun nasil hazirlandigi ve ne söyledigi netti. Bizim açimizdan herhangi bir sorun yok. Kamuoyu döndü bu sefer, 10 yil önceki rapordan CHP’nin sorumlu tutulmasi bir yana siz 10 yil önce kimlerleydiniz, kimlerle kol kolaydiniz, kimler itibarliydi, kimlere gazeteci, savci diyordunuz, kimler muteberdi, bugün kimler terörist. O gün sizin terörist dedikleriniz, bugün ne durumda. Bunu tartismaya basladi. Biz bu tartismayi ne saglikli bulduk, ne de sürdürdük. Ancak Cumhurbaskani çikti ve ülkenin ana muhalefet partisine milli güvenlik sorunu, dedi. Bunu söylediginizde bir baska asamaya geçmis oluyorsunuz. Bunu söylemek mecburiyetindeydik, saldirganin kimligi hakkinda ilk günden beri genel baskanimiza, Mersin milletvekillerimize, Mersin Adliyesi’nden ve polisinden verilen bilgiler, saldirganin kimligi henüz teshis edilmedi ancak verilen kimlikle de parmak izi filan uyusmadi, ileri tetkiklerinin yapilmasi lazim, bu isim neden ortada dolasiyor. Dün dedim ki, bu konuda bir açiklama yapin. Adalet ve Kalkinma Partisi’nin hiçbir sinir tanimayan ve acaba yükseliste olanlari düsüse geçirir, içinde bulundugumuz sikismis pozisyondan kurtarabilir miyiz diye, ne etik ne ahlak ne vicdana sigacak saldirilari devam ediyordu. En sonunda Sayin Genel Baskanimiz dün aksam gerekli açiklamayi ve paylasimi yapti.

“KUMPAS ILE KARSI KARSIYAYIZ”

Mesele sudur, büyük bir kumpas ile karsi karsiyayiz. Bir, bundan 20 gün önce Sayin Veli Agbaba’ya halen aktif görevde olan bir kamu görevlisi ‘Dikkat edin, bir hazirlik var. Sizi ve sizin üzerinizden partinizi PKK ile iliskilendirecekler’ dedi. Veli Agbaba bunu partinin yetkili kisileriyle paylasti. Son 10 gün Veli Agbaba Malatya’da kendi ilinde siyaset yaparken her gece yurtdisindan start alan trol ordulari Veli Agbaba’yi gündeme tasimaya ve farkli farkli geçmisteki olaylarla gündemde tutmaya, Twitter’da itibarsizlastirma kampanyalari yaptilar. Birileri bunlara para da ödedi. Çünkü bot hesaplar yurtdisindan farkli ülkelerden baslayan trol saldirilarina öncülük ettiler. Daha sonra Türkiye’de konumlandirilmis ve talimatlandirilmis AK Parti’nin trol ordularini harekete geçirdiler. Sonra bu üzücü müessir, lanetledigimiz saldiri gerçeklesti. Tak, saldirgan param parça olmus, üzerinden bir saglam kimlik çikmis. Kimlikteki kisi 10 yil önce CHP’nin raporunda adi geçen birisi. DNA testleri, parmak izi testleri yapilmadan böyle bir tezvirat ve CHP’ye sistemli bir saldiri. Simdi anlasiliyor ki o isimden Süleyman Soylu bile emin degil. Devletin elinde zaten böyle bir bilgi yok.

"SUÇ ÜSTÜNDE YAKALANDINIZ"

Biz Emniyet Genel Müdürlügü’ne, savciya inaniriz. Açiklayin kardesim, açiklayin. Ama açilanabilecek durum yok. Çünkü su anda bile o kimligi tespit etmis degiller. Kimligin o kisi ile uyusmadigi yönünde bir sürü kriminal done var elinde. Süleyman Soylu çikiyor, ‘Yok efendim onu PKK da söylüyor.’ PKK’nin ne söyledigine bakma sen. Dün dedim, teröristin adi degisse de CHP’nin tutumu degismez. Ama siz neye sarildiniz, bize saldirirken neye dayandiniz? Bu nasil utanmazlik. Dönün önce millete bunu anlatin. 20 gün önce bize bildirilenler, son 10 gündür bize yapilanlar, patlamadan hemen sonra ortaya çikan ve aslinda maksatli bir çarpitma oldugu gösterilen ve dört gündür sürdürülen algi operasyonu.

Ne yapmaya çalisiyorsunuz beyler? Suç üstünde yakalandiniz. Suç isleri bakani su anda bu suçüstü durumu örtmek için kendi seviyesinden Genel Baskanimiza hakaretler ederek filan baska gündem yaratmaya çalisiyor. Hadi oradan. Simdi dogrulari konusmak, gerçekleri konusmak ve bu rezaleti görmek lazim. Herkes sunu beklesin, Kemal Bey bunu zaten söylüyor. Seçimler yaklastikça, bunlar bunu gördükçe, tirnaklari koltuga geçirmek için her türlü devlet imkanini partileri lehine kullanacaklar. Her türlü provokasyona hazir olun. Biz haziriz, buradayiz, dimdik ayaktayiz.  Ilk gün ne dedim, alninizi karislarim. Aha bu yetmediyse bununla da karislayayim.  

Sizin o kanini emdiginiz millet, sizde kurtulma zamani geldi milletin. O yüzden ne yaparsaniz yapin bostur. Ayrica hani, simdi oralarda degiliz. Ama AK Partiyi savunan bazi kalemlerin simdi siyaset bilimindeki alti ana daldan bir tanesi karsilastirmali siyasettir. Karsilastirmali siyasetin ilgi alani benzer olaylar baska ülkelerde vuku buldugunda ne sonuç vermis, keske bunlari tartisabilecegimiz, o AK Parti’nin geçmis dönemlerinde bizi çok elestiren ama hakaret, küfretmeden tartisabilen kadrolari olsa ki simdi görüyoruz onlarin pek çogu AK Parti’yi elestiren baska pozisyondalar.

Mesela 2004 Madrid saldirisinda 193 kisi hayatini yitirdi. Böyle kritik bir seçimden önce. Iktidar partisi dedi ki ‘ETA yapti’. Maliyetini baska yere yönlendirebilmek için. Daha sonra bunu El Kaide’nin yaptigi ortaya çikti. Ilk seçimlerde Ispanyollar iktidardaki partiyi çok sert sekilde cezalandirdilar ve dediler ki ‘Sen böyle bir terör saldirisinda devletin basinda olma imkanini manipüle ettin’. Biz terör eylemini o yapmadi, bu yapti demiyoruz. Ama saldirgan CHP’nin raporunda vardi, üstünden kendi param parçaydi bu kimlik çikti. Sonradan baktik ki o degilmis. Ama bes gün boyunca biz bu algiyi yerlestirdik. Bunu böyle söyledik. Bunun da maliyeti olur arkadaslar. Karsilastirmali siyasete bakarsan, dünya siyasetinde örnekleri var.

"O GÜNKÜ GIBI BIR PARTI OLMADIKLARININ FARKINA VARSINLAR":

7 Haziran - 1 Kasim arasinda yeniden iktidari elde ederken bir daha hiçbir zaman o günkü gibi bir parti olamadiklarinin da farkina varsinlar. Süreç içinde kendi içlerinden ikinci, üçüncü genel baskanlarini, basbakanlarinin, en övündükleri bakanlarin ayri ayri partiler kurdugunu, erdemliler hareketi diyerek yola çiktiklarinda kendi kendilerini taniyamaz hale geldiklerini, suç örgütleriyle iliskilerden medet umduklarini, referandumda milleti tehdit edenlerin ve devaminda suç örgütü liderlerini serbest birakmak isteyenlerin kol kola girdiklerin filan görsünler.

“SANKI KENDINDEN TELIFLI FILM ÇEKIYORUZ”

Soylu, isini yap. Çik ve gerçegi anlat. Senin isin algi ve yalan degil. Soylu gibi bir baska kisi kendi kendine mevzuya dahil oldu. Biz raporumuzdaki adi bilinen bütün gazetecileri saydik. 188 kisi. 187’si bir sey demiyor. Biri diyor ki ‘Ben o raporda yokum’. Varsin kardesim. Biz gazeteciye sormusuz, sorununu anlatmis. Hak ihlali var mi, anlatmis. Bunlari rapor yapmisiz. Beyefendi, konusurken bana rapor demediler. Ya zaten basladiginda, konusurken bunu rapor olsun diye degil, çokluk ve benzerlikler rapor olusturmayi icap ettirir. Gitmisiz, kendisiyle görüsmüsüz. Onun pozisyonunu net yazmisiz. Bu rapor çiktiginda serbest birakildi, su tarihte disardadir demisiz. Nedim Sener denilen kisi, efendim ilk önce ‘Ben yokum, adimi anmayin’. 187 kisi biliyor, bugüne kadar o rapor bütün Türkiye’ye dagitildi, sen itiraz etmedin. Ama saldiracak ya bir pozisyon tuttu. ‘Beni ziyaret etmediler’ dedi, alnina çaktik ziyareti. Ziyarette neler söyledigini okudum, simdi kabul ediyor. Dogru diyor, yemekler yagli desmisim, sundan sikayet etmisim, bundan etmisim. Ama ben bunun rapor oldugunu bilmemisim. Sanki kendinden telifli film çekecegiz.

Önce inkar etti, sonra sunu söyledi. ‘Ben bunu bir tek sana mi söylemisim’ dedi, ‘Yo’ dedik. Efendim, gazetede çikan haberi almis, ona söylemisim gibi. Yani dogruluyor. Bocaladi. Dedi ki ‘Ben bunu bir sana mi söylemisim, baska gelene niye söylememisim’. Allah’tan bu hadsizin, bu yaptigi haksizliklar. Alenen küfrediyor, neden? Her tweetinde küfür var. Kim bilir, bizim simdi kemiklerini sizlatti, ÇYDD ayni davadan suçlandigi Türkan Saylan. Kim bilir bu Nedim Sener küfredicisinin hakaretlerinden o kurulan vakiftaki kaç tane ögrenciye burs nasip olacak. Özgür Özel o paralari almaz. Yatirin ÇYDD’ye. Pismanim, yatir ÇYDD’ye. Pisman degilim, çatir çatir aliriz. Yatir ÇYDD’ye. Kim bilir kaç kiz çocuk on binlerce tazminattan sebeplenecekler.   

Bizim ertesi günkü basin raporuna da kitaba da koymadigimiz, ‘Ya sunu söyleyin. Benim cemaat ile hoca ile sorunum yok. Kendi çocugumu bile onun okullarina verebilirim’ lafini yazmamistik biz. Simdi onu inkar ediyor. Nerede söylemisim, ya iyi ki o süreçte o salonda olup da bulunup da namuslu, dürüst, mert insanlar var. Avukatlardan tutanak yagiyor. Ya mahkemede söyledi, sunu bunu. Nedim Sener mahkeme salonunda, 5 Ocak tarihinde ne demis: ‘Ben kisi olarak, insan olarak, hiçbir zaman bir cemaate veyahut bir gruba, partiye karsi olmak gibi bir durusum olmadi. Politik bir durusum olmadi. Politik bir durusum hiçbir zaman olmadi. Mesela ben cemaat ile ilgili bilimsel arastirmaya katildim. Isik evinde kaliyoruz diyen arkadaslarla filan karsilastigimiz zaman, biz onlara niye kaliyorsunuz demiyoruz. Yani nasil oluyor burada. Çünkü ben çocugumu oraya göndermek istiyorsam burada nasil egitim veriliyor. Ne tür egitimler veriliyor. Bunlari bilmem lazim. Merak ettigimiz, cemaat ile ilgili haberler’. Ne haber Nedim Bey. Mahkeme tutanak almis, tikir tikir yazmislar. Ses kaydi var. Yollayan da namuslu avukatlar.

Bir örnek daha, istedikçe her gün okuyacagim. Kitap olursun, kitap. 23 Ocak 2012. Mahkemedesin, diyorsun ki ‘Sayin baskan geçen hafta çok ugurlu bir hafta yasadik. 14. Agir Ceza Mahkemesi baskani çikti, konustu. Verdigi mahkeme hayirlara vesile olacaktir insallah, Türkiye için’. Kimmis diye baktim, o tarihte hayirlara vesile olacak çok kiymetli hakim. Rüstem Eryilmaz. FETÖ’den firariymis, tutuklanmis, cezaevinde. Devam. Bakin o durusmada ne diyor: ‘Maalesef, bir takim gruplar, devlet içinde gruplar, disaridaki gruplar. Temiz suya, iki damla zehirli su atmak gibi, hani iki damla su bütün sistemi kirletiyor, yani o su içilemez hale geliyor. Iki damla çamuru atiyorsunuz bir temiz kova suya, o kirlilik yasaniyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin yasadigi budur. Bakin iki damla, bes damla dersiniz hiç fark etmez, kirli damlalar hem devleti kirletiyor, hem cemaati kirletiyor, hem toplumu kirletiyor. Bunun önüne geçmek yine gazetecilerin, devleti yönetenlerin meselesidir’.

"U DÖNÜSÜ, ZIKZAKLAR"

Sen beni mahkemeye ver, biz de verecegiz. Ayrica o mahkemede dokunulmazlik yok. Bizim seni verecegimiz mahkemede, hukuk mahkemesinde dokunulmazlik da yok. Sen de ver ben sana hakaret ettiysem, iftira ettiysem. Ha ceza davasi açilmasini saglarsan, buraya gelirse bir fezleke, hemen komisyona bir dilekçe benden. Hodri meydan. Kaldirin dokunulmazligimi, Nedim Sener ile yüzleselim. Ama hangi Nedim Sener? Sakin ha, o güne iktidar degisir, tekrar dönüp dolasip bu sefer baska taraflara gitmeyesin Nedim Sener. Kayda geçsin. Her sey olur, her bedeli öderiz. Bir daha bu kürsüye çikip da konusacagimizin garantisi yok. Aldigimiz tehditten, hakkimizdaki istihbaratlardan, canimiz tehlikede. Ama ölmez sag kalirsak, bu Nedim Sener yine iktidara yanlandigi gibi, cezaevinden çikti FETÖ ile AKP’ye yanlandi. FETÖ darbe yapti AKP’nin tarafina geçti. FETÖ basarsa, AKP’lileri suçlayacakti. Ama günü gelip bize yanlandiginda, eger seni yanlatirsam, eger seni bizim yanimiza aldirtirsam, yapacagin methiyelere, U dönüslerine, zikzaklara perim verdirtirsem benim yüzüme tükürsünler. Bu da burada kayitta dursun.

Daha 2,5- 3 yil önce Adalet ve Kalkinma Partisi Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan, EYT’liler meydani doldurdukça ne diyordu? Onlar bagiriyorlardi, ‘Edirne’den Kars’a. Jüpiter’de Mars’a. Çiksin artik bu yasa’. Recep Tayyip Erdogan buna karsilik, ‘Seçimi kaybetsek de ben bu iste yokum, çift dikis yapacaklar’ dedi. Kendisi etrafindaki herkese iki, üç, dört dikis maas verirken, zavalli EYT’linin magduriyetine böyle yaklasti. ‘Seçimi kaybetsem bu iste yokum’ dedi. Simdi gördü ki, seçim gidiyor. EYT’yi çikaracagiz diyorlar. O Devlet Bahçeli ki kendi seçi bildirgesinde yazdigi, kendi milletvekili kanun teklifi verdigi ve Meclis’in EYT oylamasi yaparken millete verdigi tutacagiz sanan ve AKP’ye koltuk degnegi olmaya itirazi olan, Sayin Erhan Usta grubuna ‘Evet’ oyu verdirdigi için Erhan Usta’yi grup baskanvekilliginden aldi ikinci oylamaya kadar. Sonra partisinden ihraç ettiler. Erhan Usta partisinden ayrilmak durumunda kaldi. Ikinci oylamada ‘Hayir’ oyu veren, emeklilikte MHP’ye takilanlar var. Simdi dönmüsler EYT’yi çikaracagiz diyorlar. EYT’linin eline ve nefesine saglik. CHP’nin ve katki veren tüm muhalefet partilerinin emegine saglik.

“ÜCRETLININ VERGI DILIMINI IÇIN DÜZENLEME SÖZÜ”

Yapmadiklarini da yaptiracagiz. Örnegin vergi dilimleri var. Insanlara zam yapiyor, vergi dilimlerini degistirmiyor. Öyle olunca insanlara verilen maas, Gelir Vergisi olarak geri aliniyor. Buna itirazimiz var. Onunla ilgili de mücadeleyi sürdürecegiz. Bizim seçim beyannamemizde ne var, sosyal konutlar.  Seçim kaybedecegini görmüs, sosyal konut yapacagiz diyor… 5 milyon kisi basvurur demistim, ilk gün. 5 milyon kisi. Neden, Türkiye’de en az 5 milyon aile sosyal konuta, baki keyif için kooperatife girmiyorlar, basini sokacak evi yok. Sadece 250 bini, iki yilda. Sonrasi diyor, sen ne karisiyorsun sonrasina, 250 bin daha yapacak. CHP iktidarda olacak, hepsini belki ev sahibi yapacak. Sen ne karisiyorsun?

“KONUT ALAN VAR MI?”

Ilk asamada 250 bini, 20 ihtiyaç sahibinden birinin talebi olacak. Orada da bir sürü ariza var. Meclis açilinca teklif ortada. Bir, bunu bütün sosyal konut basvuruculari talep etsin, nasil EYT’liler parti farki olmadan istedi ve oldu. Gelin bunu yapalim. Pesinat nedir ya? Bu kadar fakir fukaradan pesinat mi alinir? Bölelim taksitlere. Iki, alti ayda bir zam nedir? Önünü göremiyor millet. Düsük bir faiz belirlensin, faizler ve taksitler sabit olmalidir. Üç, bir yandan üç bin lira konuta öde, bir yandan git kira öde. 5 bin 500 lira asgari ücret kime yete? Eve geçtikten sonra, tasinma masrafi da bitsin, kiradan kurtulsun, eve geçtikten üç ay sonra ödeme baslasin. Dört, devlet garantisi. Bu kadar öngörülemez maliyetler varken, hiç kimse TOKI’nin bu ihalelerine girmeye cesaret edemiyor. Devlet garantisi verilsin ki tikir tikir iki yil sonra da tapular verilsin. Yoksa böyle olur, 2019’da her yil 100 bin konut dediler, konut alan var mi?

Bu dönem, bu Meclis’ten CHP’nin yapin deyip, yapmayiz diye inat ettikleri birçok sey geçecek. Örnegin ögrencilerin KYK borçlarinin faizleri silinecek, 2015’en beri söylüyoruz. Geçmiste taserona kadro dedik, direndiler, 2018 seçiminde bakti bas edemiyor, bir kismina verdiler. KIT’lerde, belediyelerde kadro alamayanlara kadro verilecek. Daha akla gelen gelmeyen CHP’nin pek çok söyledigini ya yaptiracagiz, ya yapilsin diye mücadele edecegiz. Pozitif bir gündem, mücadeleci bir gündem. Vatandasin faydasina olabilecek her sey için mücadeleyi sürdürecegiz. Bir tek sey isteriz, bu yapilanlarda geçmiste yapmayiz diyenlerin, anketlerde ve sahada AKP’ye sirtinizi döndünüz için yapildigini bilin. Yüzü döndünüz mü, yüz buluyor bunlar, zulme devam ediyor. Ne zaman sirtinizi döndünüz, yüz günde yüz yüze kampanyalar düzenliyorlar. Verileni alin ama bu derin yoksullugu yaratanlari sakin affetmeyin.

Sayin Nebati, Türkiye Ekonomisi Modeli’nin en önemli sac ayagi ise Türk lirasina olan güvenin artmasidir. Allah selamet versin. Simdi Recep Tayyip Erdogan ilk Cumhurbaskani oldugunda 1 dolar 2 liraydi. O zaman tek adam rejimi demiyoruz, güya tarafsiz Cumhurbaskaniydi. Jöleli saçli danismani diyordu ki ‘1 dolarin 1 lira olacagi günler yakin’. Yigit Bulut. Hala maas veriyorlar devletin kasasindan. Adamin öngörüsü 1 dolar 1 lira olacak, bugün 1 dolar 18,5 lira.

“TÜRK LIRASI 18,5 LIRAYA GITTI, NE DEGER KAZANMASI?”

: Sayin Nebati, sen ‘En dipteyiz, daha dibi yok’ dediginde bile 14,3’tü. Bugün 18,5 lira. Basta sen varsin. Daha kötüsü yok. Paranin en degersiz noktasindayiz demistin. Bugün gelinen noktada TL’ye güveni artirmak için çirpindiginiz kur korumali mevduat ve faizin katmerlisini verdiginiz bir yilda, sonuçta 8,5 liradan 18,5 liraya gitti Türk lirasi, ne deger kazanmasi.

Erdogan çikmis açiklama yapiyor… Hem katildigi canli yayinda, hem de her firsatta sundan bahsediyor: Ocak, subattan sonra enflasyon düsecek, fiyatlar düsecek. Enflasyon düserken fiyat düsmez. Enflasyon fiyat artisidir. Sifirsa fiyatlar sabit kalir, eksiyse düser. Enflasyon 80’den 40’a düserse fiyat artisi normalin yarisi kadar artar ama yine artar. Burada Erdogan ile ilgili iki grafik. Faiz, enflasyon. Hep esittir, bütün dünyada. Faiz bir, iki puan fazladir. Ne zaman ben faizi düsürecegim, enflasyon da düsecek dedi, o günden itibaren enflasyon çilginca artiyor.

Onlar bu enflasyonist politikaya basladiklarindan bu yana, yani onlar faizi inatla düsürüp, enflasyonu firlatmaya basladiklari gün 100 lira olan bir mal, enflasyon ile 180 lira olmus. Bundan sonrasi Reis Harikalar Diyarinda. Sayin Nebati’nin dedigi gibi, yil basina kadar çok az artip, sonra hizla düsecek olsa enflasyon. Onlari rakamlarini aldik, fiyatlar düsecek diyorlar ya. Vallahi yalan. 180 liralik mal, 2016 liraya kadar çikiyor. Dedikleri nisan ayinda. Bunlarin hesabina göre seneye nisan ayinda, yüzde 35 enflasyon. Bugün 180 lira olan bir mal, 216 lira.

Makaslanmis Sayistay raporlari bile yolsuzluk belgelerini ortaya koyuyor. Faaliyet genel degerlendirme raporunda diyor ki ‘Olumsuz faaliyet nedeniyle bir yilda 604 milyar TL kamu zarari oldu’. Bütün devlet bakmis Sayistay, yanlis kararlar, kayirmaciliklar, beceriksizliklerin toplami 604 milyar TL gitmis. Iyi yönetilse, bütün asgari ücretliler 12 ay maas aliyor ya 17 ay da ikramiye verebilirdik. Bu para bütün çiftçilerin bütün yil yaktigi mazotun 10 katidir. Bütün sene serptikleri gübrenin de 10 katidir.

Kamu-özel isbirligi projelerinin vurgun projesine döndügünü anliyorsunuz. Projelerin Recep Tayyip Erdogan’in imzasi ile ihale yapmaksizin, es dost firmalara verildigini söylüyorlar. Bunun için de EKAP var. Bu tabloyu ben yapmadim, Sayistay yapti. Yani ihaleyi internete koyuyor, herkes girecek ve bakacak. Devlet ne alacak? Örnegin yetistirme yurdunda kalan çocuklar için dis firçasi, dis macunu alacak. Teklif vereceksin internetten, en ucuz olandan alacak. EKAP. Sayistay diyor ki ‘Ben bu ihaleleri hiç EKAP’ta görmedim’. Bu ihaleleri birileri almis. Yandaslar almis. EKAP’a hiç koymamislar. Içinde neler, neler var… Koca liste, hiç görmedik diyor. Bunlar da 36 milyar TL. Hiç kimse görmeden EKAP’a koyulanlar. Çiftçinin bir yilda yaktigi mazotun yarisi da buraya gitmis.

‘Faiz en büyük düsmanimdir. Faizi düsürecegim, her sey güzel olacak’ diyor Erdogan. Sen faizi yüzde 12’ye düsürdün diye enflasyon yüzde 12’ye düsmüyor. Gariban vatandas parasini bankaya koydugunda para yüzde 80 deger kaybederken yüzde 12 faiz almis oluyor. Yüzde 68 vatandasin cebinden parayi sen almis oluyorsun. Kur korumali mevduata para koyan zenginlerde ise hem faizi alacak ama kur artisi olursa onu da ödüyorsun ama garibanin cebinden alip ödüyorsun. Gelinen bu noktada kur korumali mevduata 75 milyar lira hazineden, 10 vazgeçilen vergi, tahmin edilen en az 75 de Merkez Bankasi’ndan. 160 milyar lira hepimizin cebinden para çikiyor.     

Bu ‘Ben faize karsiyim. Faizin bas düsmaniyim’ diyen kisinin devraldigi Türkiye. 50 milyar TL faiz ödemesi. Öyle gidiyor, nereye kadar, tek adam rejimine kadar. 2018 yilindan itibaren 74, 100,134,191, 330. Bundan sonraki yillar kendi öngörüleri 566, 698, 765. Akil almaz bir noktadayiz. Geçen sene 174 milyar faiz ödedik. Bu sene su ana kadar 250 milyar faiz ödedik. Sene bittiginde 330 milyar faiz ödeyecegiz. Tek adam rejiminden önce hep 50 ve civari.

Bir özür daha beklenmektedir. Bugün baktik hayati Erdogan adina hakaret ve iftira olan gazetelere. Eren Erdem’e ajan, FETÖ’cü, hain demissiniz de beraat edince özür dileriz dememissiniz. Biz kul hakkin girdik, kisilik haklarini ihlal ettik dememissiniz.

2018’e dönelim, Türk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi. Bahçeli kapatilmali dedi. Koskoca tabip örgütü kapansin, oylarla geliyor. Bütün doktorlar yüzde 60 oyla seçiyor, son anketlere göre milletten yüzde 4,5 oy alan Bahçeli, onlari begenmiyor, ‘Kapatin bunlari’ diyor… Yarin sür manseti ikiye bölelim mi? Takvim, Aksam, Yenisafak. Bölseniz olur mu? Günes yok, hortum kesildi, Günes sustu. Ikiye bölelim, burada Eren Erdem’den özür dilerken, burada de Türk Tabipleri Birligi’nden dileyin. A Haber, A Haber’deki montajci. Burayi da montajlasana. Türk Tabipleri Birligi beraat etti de. Bizim günlerce onlara çolugunu, çocugunu, komsusunu, esini, dostunu düsünmeden hakaret ettiginiz TTB, mahkemede beraat etti de. Bunu haber yapmiyorsan, bu gece basini koydugunda düsün bakalim. Kul hakki degil midir?

Aylik 300 liradan bir seferde 27 bin liraya bakin. Demek ki hak istemek, mücadele etmek ve boyun egmemek bunun için önemli. Simdi ayni bakanliga bagli jandarma, sahil güvenlik, Göç Idaresi. Jandarmaya 240 veriyorlar, digerleri de oralarda bir paralar. Onlara da ayni imzanin atilmasi lazim, takip etmeye devam edecegiz. Ama bir de tam magduriyet hali var ki o da Diyanet personeli. Onlarin basindaki kisi söyle bir fetva vermis, oysa Diyanet Isleri Baskanligi’nin basinda baska bir fetva makami var. O da olumsuz bir sey dememis. ‘Efednim maasi bankadan almak, faizci oldugu için haramdir. Siz faizsiz katilim bankalarindan alacaksiniz’. Polis haram yiyor diyor Diyanet. Ögretmenler, Meclis, saray haram yiyor. Siz alirsaniz haram yemeyeceksiniz. Faizsiz bankacilik.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —