Tarih: 18.06.2022 22:11

YAZICI: CUMHURBAŞKANI HÜKÜMET SİSTEMİ, HUKUKSUZLUĞU KURUMSALLAŞTIRMAK İÇİN İCAT EDİLMİŞ BİR SİSTEM OLDU

Facebook Twitter Linked-in

Gelecek Partisi Genel Baskan Yardimci Prof. Dr. Serap Yazici, “Ne yazik ki hiçbir zaman Türkiye gerçek bir hukuk devleti olamadi. Özellikle 15 Temmuz darbe tesebbüsünün bastirilmasinin ardindan ilan edilen olaganüstü hal rejimi döneminde Anayasa öylesine açik bir biçimde ihlal edildi ve vatandaslar magdur edildi ki gerçek bir hukuksuzluk rejimi ortaya çikti. Ve Cumhurbaskani Hükümet Sistemi de bu hukuksuzlugu kurumsallastirmak için icat edilmis bir sistem oldu” dedi.

Gelecek Partisi Genel Baskan Yardimci Prof. Dr. Serap Yazici, Kartal Kent Kültürü ve Demokrasi Dernegi'nin, düzenledigi 'Neden güçlendirilmis parlamenter sistem?' baslikli panelinde konustu. Yazici, Güçlendirilmis Parlamenter Sistem'e geçis sürecinde yapilamasi gerekenler ve mevcut durum hakkinda görüslerini paylasti.

Yazici, “Türkiye'de binlerce hakimin ve savcinin kaderini belirleyen kurulun bütün üyeleri cumhur blogu tarafindan belirlenmekte. Böyle oldugu için hakimler ve savcilar, Anayasa'nin ve kanunlarin kendilerine emrettigi görevleri yerine getirirken maalesef bagimsiz hareket edememekte, kendilerini atayan ve azledebilecek olan iradenin emir ve talimatlarina açik hale gelmekte” dedi.

Prof. Dr. Serap Yazici sunlari söyledi:

“NE YAZIK KI HIÇBIR ZAMAN TÜRKIYE GERÇEK BIR HUKUK DEVLETI OLAMADI: Türkiye aslinda 1961 Anayasasi’ndan itibaren hukuk devleti oldugunu deklare etmis bir anayasa düzenine sahip. 1982 Anayasasi'nda da bu tekrarlanmis durumda. Ama ne yazik ki hiçbir zaman Türkiye gerçek bir hukuk devleti olamadi. Özellikle 15 Temmuz darbe tesebbüsünün bastirilmasinin ardindan ilan edilen olaganüstü hal rejimi döneminde Anayasa öylesine açik bir biçimde ihlal edildi ve vatandaslar magdur edildi ki gerçek bir hukuksuzluk rejimi ortaya çikti. Zaten Cumhurbaskani Hükümet Sistemi de bu hukuksuzlugu kurumsallastirmak için icat edilmis bir sistem oldu. Bu sistemde, Cumhurbaskani'nin elinde yürütme gücünün tamami toplanmis degil. Ayni zamanda yasama üzerinde kontrol yetkisi var. Ne yazik ki yargi cihazinin tamamina da hükmedecek bir güce sahip.

BINLERCE HAKIMIN VE SAVCININ KADERINI BELIRLEYEN KURULUN BÜTÜN ÜYELERI CUMHUR BLOGU TARAFINDAN BELIRLENMEKTE: Tabii nasil diyeceksiniz? En önemlisi söyle: Bildiginiz gibi hakim ve savcilarin özlük haklarini güvence altina alan mekanizmalara ihtiyacimiz var. Bunlardan en önemlisi hakim ve savcilarin özlük hakki konusunda karar verecek organlarin özerk olabilmesi. Yani bizim Hakimler ve Savcilar Kurulu dedigimiz kurul. Simdi ilginç bir biçimde Cumhurbaskanligi Hükümet Sistemi'ne geçilirken yargiyi düzenleyen Anayasa hükmüne, bagimsizligin yaninda, tarafsizlik ibaresi eklendi ve kamuoyu zannetti ki yargi daha da güçlenecek. Oysa tam aksi oldu. Neden? Çünkü 13 kisiden olusan Hakimler ve Savcilar Kurulu'nun 6 üyesini sayin Cumhurbaskani dogrudan dogruya seçebilmekte. 7 üyesini de Meclis'te cumhur blogu seçmekte. Yani sözün kisasi Türkiye'de binlerce hakimin ve savcinin kaderini belirleyen bu kurulun bütün üyeleri cumhur blogu tarafindan belirlenmekte. Böyle oldugu için hakimler ve savcilar Anayasa'nin ve kanunlarin kendilerine emrettigi görevleri yerine getirirken, maalesef bagimsiz hareket edememekte, kendilerini atayan ve azledebilecek olan iradenin emir ve talimatlarina açik hale gelmekte.

TÜRKIYE MAALESEF UZUN BIR SÜREDEN BERI BU HUKUKSUZLUGU YASIYOR: Halbuki Anayasamizin 138. maddesi diyor ki 'Hakim ve savcilar bagimsizdirlar, anayasaya, kanunlara, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre karar verirler.' Ama maalesef Türkiye'de böyle olamiyor. Daha önemlisi Türkiye maalesef uzun bir süreden beri bu hukuksuzlugu yasiyor. Otomatik tutukluluga hükmedilebilmesi için sulh ceza hakimlikleri kuruldu. Gerçekten bu hakimlikler otomatik bir biçimde tutukluluga hükmediyor. Halbuki bir hukuk devletinde tutukluluk istisnadir. Ancak sanigin hakkinda ceza davasi açilan sanigin kaçma riski varsa veya delilleri karartma riski varsa o zaman tutukluluga hükmedilir. Halbuki biz kamuoyunda taninan isimlerin tutukluluk süreçlerinden biliyoruz. Haklarinda hüküm verilmiyor ama yillarca tutuklu olarak özgürlüklerinden mahrum kiliniyorlar. Bu yolla da üstelik Türkiye Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin ilgili hükümlerini ihlal edilmis olunuyor.

SAVCILAR KURULU VE HAKIMLER KURULU BIRBIRINDEN AYRILACAK: Dolayisiyla neyi güçlendirecegiz? Yargiyi gerçek anlamda tarafsiz ve bagimsiz bir organ yapmak üzere gerekli tedbirleri alacagiz. Bu hakim ve savcilarin özlük haklari konusunda karar verecek olan organlar, Türkiye'nin de üyesi oldugu Avrupa Konseyi'nin iki yan kurulusu Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi Yargiçlar Kurulu'nun kararlarina uygun olarak yeniden tasarlanacak. Savcilar Kurulu ve Hakimler Kurulu birbirinden ayrilacak ve her iki organin üyeleri de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce ve nitelikli çogunluk kuraliyla seçilecek biçimde yeniden olusturulacak. Bu tabii çok önemli. Bu durum, kurullara demokratik mesruiyet kazandiracak. Bu Hakimler ve Savcilar Kurulu özerklik kazandiktan sonra Yargitay üyelerinin seçiminde bu kurul yetkili kilinacak. Böylece temyiz mahkemesi daha bagimsiz bir organ haline gelecek. Danistay'in üyelerinin dörtte üçünü gene bu kurul seçecek. Dörtte birini Türkiye Büyük Millet Meclisi nitelikli çogunlukla seçecek. Yargitay Cumhuriyet Bassavcisi ve vekilini gene sözü geçen kurul seçecek. Tabii bunlar hep yargiyi bagimsiz hale getirecek.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —