MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli, Finlandiya ve Isveç'in NATO’ya üye olma girisimine iliskin, “Sayin Mevlüt Çavusoglu, belge, bilgi ve fotograflarla terör örgütlerine verilen destegi muhataplarinin yüzüne vurmustur… Finlandiya ile Isveç’in bekleme odasina alinmasi, geldigimiz bu asamada akla yatkin, en dogru seçenektir… MHP, Finlandiya ile Isveç’in NATO üyeligini zamansiz, yersiz, gereksiz olarak degerlendirmekte ve soguk bakmaktadir” dedi.
Devlet Bahçeli, bugün partisinin TBMM’deki grup toplantisinda konustu. Bahçeli’nin konusmasindan satir baslari söyle:
“BUNLARDAN HIÇBIR YOL OLMAYACAKTIR: Milletimizin yararina çalisan, üreten, gelistiren, hayalleri gerçeklestiren, kisacasi tas üstüne tas koyan kim olursa olsun sükran duymak, ‘Allah razi olsun’ demek hem insani hem de vatandaslik görevimizdir. Fuzuli suçlamalar, eften püften sikâyetler, temelsiz sizlanmalar makul ve mantikli degildir. Incir kabugunu doldurmayan bayagi elestireler ahlaki degildir. Zillet ittifaki yikmaktan, bozmaktan, yozlastirmaktan, akintiya karsi kürek çekmekten baska bugüne kadar ne yapmis, ne söylemis, neyi önermistir? Yol yapilir, telasa kapilip sözde çetelerden bahsederler. Köprü yapilir, nefret saçip sözde yolsuzluktan dertlenirler. Havalimani yapilir, karalamak için bir yalana bin yalan eklerler. Ne talihsizliktir ki Türkiye’de hâkim muhalefet zihniyetinin dünyada esi ve benzeri yoktur. Bu muhalefet ziyandadir, zillettedir; iktidara degil ülkesine ve milletine açiktan muhalif, yabancilarin da muhbiri ve muhibbidir. Her tohumda, tomurcuk tomurcuk açan her fikirde bir özlem gizlidir. Bir elmanin yüreginde gizlenen tohum, aslinda bir elma bahçesidir. Ancak bu tohum bir kayaya rast gelirse ondan herhangi bir sey çikmayacaktir. Zillet ittifaki da sert bir kayaya çarpmis; istikametini, itibarini ve iradesini kaybetmistir. Kaldi ki bunlardan hiçbir yol olmayacaktir. Türkiye’nin ayak bagi olan zillet ittifaki, ayni zamanda demokratik siyasetin kelepçesi, milli hedeflerin barikati, tarihi haklarimizin karsi cephesidir.
CHP’NIN ISTANBUL IL BASKANI SUÇ ISLEMISTIR: Geçtigimiz hafta sonu zillet partilerinden birisinin baskani çikmis, ‘Seçime bir yil kaldi, ondan sonra her seyi cümbür cemaat degistirecegiz’ diye konusmus. Allah firsat vermesin, bunlar degistirse degistirse parti degistirirler, ev degistirirler, ülke degistirirler, fikir degistirirler, rota degistirirler; bunun disinda bir sey degistirmeye Türk milleti asla izin ve icazet vermez, elhak vermeyecektir. Vesayet altinda bulunan, statüko labirentinde sikisan çarpik bir zihniyetin iktidar ruhsatini almasi zaten mümkün degildir. CHP’nin Istanbul Il Baskani ile ilgili Yargitay tarafindan verilmis kararin hitaminda, zillet ortak paydasinda bulusan bütün partiler, agiz birligi halinde ayni kaftana sarilmislardir. Bizim dogrudan muhatabimiz, söz konusu marjinallesmis ve kriminal bir vaka haline gelmis il baskani degildir, nihayet Türk yargisi hükmünü vermis ve konu kapanmistir. Ne var ki adalet ve hukuku temelinden istismar eden CHP Genel Baskani, karar açiklanir açiklanmaz solugu milletvekilleriyle birlikte Istanbul’da almis, sov sahnesine çikmistir. Istanbul’a dogru bir kez daha yalin ayak yürür diye bekliyorduk, fakat bunu göze alamadigini ve cesaret edemedigini de görmüs olduk. CHP’nin Istanbul Il Baskani, özellikle kamu görevlisine görevinden dolayi hakaret etmis, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alenen asagilayarak ‘seri katil’ demis, suç islemistir. Cumhurbaskani’na terbiyemizin müsaade etmediginden dolayi agzimiza alamadigimiz sekilde hakaret ederek suç islemistir. Sonuç itibariyle Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin vermis oldugu hükümler temyiz edilmis, zanlinin toplam üç ayri suçtan aldigi 4 yil 11 ay 20 günlük hapis cezalari Yargitay 3. Ceza Dairesi tarafindan onanmistir. CHP Genel Baskani bize açik açik söylemelidir; Türk devletine ‘seri katil’ iftirasinin yaninda midir, karsisinda midir? Türkiye Cumhuriyeti devletinin alenen asagilanmasina destek midir, yoksa itiraz mi etmektedir? Sayin Kiliçdaroglu, susma, sinme, saklanma; çik karsimiza, ‘devlete seri katil demek namertliktir’ diyecek dirayeti göster. Yaparsan eyvallah, yapamazsan bu ihanete, bu melanete, islenmis bu suça sen de ortak sayilirsin, bu serefsiz bühtanin sen de faili olmaktan kurtulamazsin. Çeyrek porsiyon domuz etini yedi dakikada bitirmekle övünenlerin partisi CHP’dir, ittifaki zillettir. Kiliçdaroglu, partisinin Istanbul Il Baskanligi önünde ‘zulme son vereceklerini, her bir vatandasimizin onuruyla ve özgürce yasayabilecegi bir ülke yaratacaklarini’ iddia etmis, gene sap yiyip saman savurmustur.
‘KÜRTÇE MÜZIK YASAK’ DIYEREK TOPLUMU KAMPLASTIRMAK ZULÜMDÜR: Sayin Kiliçdaroglu, simdi iyi dinle; bebek katilinin posterleri altinda sarkili türkülü konser veren sözde sanatçi müsveddelerine sahip çikmak zulmün ta kendisidir. ‘Kürtçe müzik yasak’ diyerek toplumu kamplastirmak zulümdür. Zulüm, devlete ‘katil’ demektir. Zalim ise buna ses çikarmayan alçaktir. Zulüm, Türkiye düsmanlarina yanasmalik ve yandaslik yapmaktir. Zalim ise buna gönüllü razi olan, vatan ve millete zehir saçandir. Sayin Kiliçdaroglu, zalimi görmek istersen, zulme tanik olmayi düsünürsen abartisiz ifade ediyorum ki Türkiye düsmanlariyla çektirdigin aile fotograflarina, kendi yüz hatlarina, gizli baglantilarina, bölücü emellerine, aldigin talimat listelerine dikkatle bakman, dikkatle incelemen yeterlidir. Tarihin hiçbir döneminde milletimizin sinesinden zalim çikmadi, tiran çikmadi, bundan sonra da çikmayacaktir. Türk milletinin her ferdi onurludur, saygindir; esit haklarla ve hürriyetle yasamaktadir. Tam tersi iddia ve isnadin figüranlari, hakikatin aydinliginda gözlerini kapatan siyaset yarasalaridir.
ISTANBUL IL BASKANI IÇIN SIYASET YOLU KAPANMISTIR: CHP’nin Istanbul Il Baskani için siyaset yolu kapanmis, artik siyaset yasagiyla tasfiye oldugu hukuken netlesmistir. Bu kapsamda kesinlesen ceza bir yildan fazla oldugu için gerek Milletvekili Seçim Kanunu gerekse de Mahalli Idareler Kanunu mucibince tartismaya mahal kalmamistir. Siyaset, suçun ve suçlunun himaye edilecegi bir alan olamaz. Siyaset, devletin ve milletin hükmü sahsiyetine, insan hak ve onuruna saldirilarin sevk ve idare merkezi hiç olamaz. Kim suç islemisse bunun bedeline katlanmak durumundadir.
DÜNYA BARISINA HIZMET EDEN BIR HEDEF OLAMAYACAKTIR: Isveç ve Finlandiya’nin NATO üyesi olmasiyla ilgili sürecin tartismaya açilmasi, önemle ifade etmek isterim ki Ukrayna savasinin dozajinda, kapsaminda ve siddetinde azalmaya degil, bilakis artisa, kroniklesmesine ve hatta küresellesmesine yol açabilecektir. MHP’nin bu sartlar altinda olusturdugu politikasi, gündeme tasimak istedigi görüs ve düsünceleri sunlardan ibaret olacaktir: Bir; NATO, 1949 tarihinde kuruldugunda 12 üyesi bulunuyorken su andaki mevcut ve mecmu üye ülke sayisi 30’dur. NATO bugüne kadar tam sekiz genisleme evresinden geçmis, en son 2017’de Karadag, 2020’de de Kuzey Makedonya Atlantik Pakti’nin içine girmistir. Rusya’nin bilinen en ciddi ve göze çarpan itirazlarindan birisi, NATO’nun doguya genisleme stratejisidir. Ukrayna’da savas sürüyorken Rusya’nin tahrik edilmesi, bölgesel gerilimi daha da sertlestirecek maksatli ve marazi tertiplerin NATO’yu Rusya sinirlarina tutundurmasi, dünya barisina hizmet eden bir hedef olamayacaktir. MHP, NATO’nun genisleme ve doguya açilma stratejisini bugünkü statükoda ve siyasi angajmanlar muhtevasinda oldukça mahsurlu degerlendirmektedir.
FINLANDIYA ILE ISVEÇ’IN BEKLEME ODASINA ALINMASI GELDIGIMIZ BU ASAMADA AKLA YATKIN SEÇENEKTIR: Iki; Isveç ve Finlandiya’nin NATO’ya girme sürecinin, bu konuda yapilan müspet analiz ve çagrilarin bize göre üç ayakli sakincasi vardir ve söyledir: Birinci olarak, bu üyeliklerin gerçeklesmesi halinde Rusya’nin askeri veya siyasi tepkiselligi de kiskirtilmis olacaktir. Ayrica Finlandiya’nin Rusya’yla sinir uzunlugu bin 340 kilometredir. Sayet bu iki Kuzey Avrupa devleti NATO’ya alinirsa Ukrayna savasinin Finlandiya’dan Isveç’e kadar siçrama ihtimalini hiç kimse yabana atmamalidir. Ikinci Dünya Savasi’nin basinda Hitler’in Kuzey Avrupa’yi isgal stratejisini yeniden gözden geçirmek, tarihten dogru ve nesnel sonuçlar çikarmak, önümüzü görmek adina mühim bir ihtiyaçtir. Finlandiya ile Isveç’in NATO’ya alinmasi demek, Ukrayna savasinin uzamasi, hatta cografi olarak genislemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlik suçudur, uluslararasi norm ve deger piramidinin yikimi anlamina gelecektir. Ikinci olarak hem Finlandiya hem de özellikle Isveç’in Türkiye düsmanlarina nasil kucak açtigi herkesin bildigi gerçekler arasindadir. PKK’nin, FETÖ’nün, DHKP-C’nin barinagi, ikmal ve ihanet merkezi Isveç’tir. Hiç kimse bize maval okumasin, hikaye anlatmasin. Viking mantigi, vandal mantigidir. Asirlar evvel bize siginan Isveç Krali’na müsfik kollarini açan aziz ecdadimiza vefasizlik yapanlarin, yüce kitabimiz Kuran-i Kerim’i yakanlarin, bize laf yetistirmeye ne yüzleri olacak ne de yürekleri yetecektir. Almanya’nin baskenti Berlin’de düzenlenen NATO disisleri bakanlari gayri resmi toplantisinda Sayin Mevlüt Çavusoglu, belge, bilgi ve fotograflarla terör örgütlerine verilen destegi muhataplarinin yüzüne vurmustur. Mehmetlerimize kursun sikan, vatandaslarimiza zulmeden damgali hainleri periyodik olarak ziyaret eden, sonra dönüp bu kez de malum bölücü teröristleri baskentlerinde agirlayan ülke ya da ülkelerle bir güvenlik mimarisi altinda, karsilikli müttefiklik hukuku içinde bir araya gelmemiz nasil mümkün olacaktir? Bir yanda elimizi sikarlarken diger yanda sirtimiza hançer vurmalarina seyirci mi kalalim? Terör örgütleriyle silah çatanlarin, katillere yardim ve yataklik edenlerin sözüne nasil güvenelim? Ittifaklarina hangi mantikla itimat ve itibar edelim? Finlandiya ile Isveç’in bekleme odasina alinmasi, geldigimiz bu asamada akla yatkin, en dogru seçenektir.
BU KÜSTAHLIK BIZE REVA MIDIR: Üçüncü olarak, Kuzey Avrupa’nin mezkur iki ülkesinin NATO’ya girmesiyle ilgili hazirlik süreci, bir bakima tehditleri Bati Avrupa’dan süpürme ve uzaklastirma sinsiliginden baska bir sey degildir. Bunu görüyoruz, bu sarih gerçegi fark ediyoruz. Bati Avrupa’ya yüklenen agirlik Kuzey’e kaydirilacaktir. Baltik Denizi ve mücavir bölgeleri askeri ve siyasi kutuplasmalara havale edilecektir. Bu itibarla MHP, Finlandiya ile Isveç’in NATO üyeligini zamansiz, yersiz, gereksiz olarak degerlendirmekte ve soguk bakmaktadir. Üç; Türkiye’ye bazi NATO ülkeleri tarafindan kisitlama ve yaptirim uygulanmaktadir. ABD’yle süren stratejik sorunlar çözüm kulvarina hala girememistir. F-16 savas uçaklari konusunda somut bir gelisme yoktur. F-15 savas uçaklarini agzina alan yoktur. Üstelik ABD, PKK/YPG’ye inatla, istahla, isyan ettiren ilkellikle destek vermeyi sürdürmektedir. ABD Disisleri Bakani’nin, ‘Fikir birligine varacagimizdan eminim’ demekten önce terör örgütleriyle fikir ve emel birliginden ne zaman vazgeçeceklerini itiraf etmesi tutarli ve ilkeli bir açiklama olacaktir. Biden yönetimi, geçtigimiz hafta, ABD’lilerin terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de fiilen isgal ettigi bölgelere yatirim yapmalarinin önünü açmistir. Yani Suriye’ye uygulanan yaptirimlar, terör örgütünün bulundugu alanlarda geçerli olmayacaktir. Bu, su demektir: ABD, yani müttefikimiz, NATO’da beraber oldugu Türkiye’ye yaptirim uygularken terör örgütlerini bundan muaf tutmus, kollamis, pozitif ayrimcilik muamelesi yapmistir. Bu küstahlik bize reva midir? Bu kadir bilmezlik bize hak midir? Bu kifayetsizlik mesru mudur? Böylesi kasitli ve kindar tutuma hangi vatan evladi ‘tamam’ diyebilecektir? NATO’nun genisleme patikasina girebilmesi için Türkiye’nin tavri belirleyicidir. Çünkü NATO karari, 30 üye ülkeden her birinin müsterek sekilde verecegi oyun sonucudur ki tüm kararlar oy birligiyle somutlasmaktadir.
HERKESI UYARIYORUM, BUNUN SONU VE SONUCU BARIS DEGIL TOPYEKÛN SAVASTIR: MHP’nin kanaati bellidir: ABD’nin Bati’yi ve NATO ülkelerini konsolide etmek için firsat gördügü Ukrayna savasi bitmeden, ateskes ve baris rejimi temin ve tesis edilmeden NATO’ya yeni üye katilimi, insanligi yeni bir atese sürükleyecektir. Finlandiya ve Isveç’in muhtemel çok riskli NATO üyeligi, Avrupa’nin güvenlik haritasini kaotik ölçülerde güncellemekle kalmayacak, var olan dengeleri sarsarak Rusya’yi daha farkli ve kuvvet kullanimini provoke eden bir pozisyona tasiyacaktir. Herkesi uyariyorum, bunun sonu ve sonucu baris degil topyekûn savastir. Türkiye, barisin, huzurun, istikrarin, demokrasinin, insan hak ve hukukunun yanindadir, mazlumlarin da sonuna kadar davacisidir.”
