KILIÇDAROĞLU: EMPERYAL GÜÇLERİN ORTADOĞU’DAKİ MAŞASIDIR ERDOĞAN

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Emperyal güçlerin Ortadoğu’daki maşası Recep Tayyip Erdoğan’dır. Avrupalılar rahat etsin diye Türkiye’yi göçmen hapishanesi yaptılar” dedi. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan bu milletin huzuru

Güncel 10.05.2022 18:49:00 0
KILIÇDAROĞLU: EMPERYAL GÜÇLERİN ORTADOĞU’DAKİ MAŞASIDIR ERDOĞAN

CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, “Emperyal güçlerin Ortadogu’daki masasi Recep Tayyip Erdogan’dir. Avrupalilar rahat etsin diye Türkiye’yi göçmen hapishanesi yaptilar” dedi. Kiliçdaroglu, “Erdogan bu milletin huzurunu parayla satan kisidir. Bu memleketin mahallelerini kaça sattin? Çik bu millete hesap ver. Avrupalilar rahat etsin diye bu ülkeye terörü getirdin, siginmacilara gettolar olusturdun, bu ülkenin dokulariyla oynadin, çik bunun hesabini ver” diye konustu. Kiliçdaroglu, konusmasinin sonunda ise “Gelecegim ama sadece birisine degil besinize birden gelecegim. Ne zaman gelecegim? Seçimlerden sonra gelecegim. Elektriklerini kestiklerinizden, helal lokmasini agzinizdan aldiginiz vatandaslarin hakkini hukukunu sormak için gelecegim. Yemin olsun ki kaçacak delik bulamayacaksiniz” diyerek “Besli Çete”ye seslendi.

CHP Lideri Kiliçdaroglu, TBMM grup toplantisinda konustu. Kiliçdaroglu, konusmasinin büyük çogunlugunu Suriyeli mülteci ve siginmaci tartismalarina ayirdi. Sagduyu çagrisi yapan Kiliçdaroglu, Cumhurbaskani ve AKP Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan, Içisleri Bakani Süleyman Soylu ve MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli’ye de tepki gösterdi.

Kiliçdaroglu, Bahçeli’ye “Sen Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman devleti yöneten kisinin bir baska devleti yöneten kisinin kapisinda dakikalarca bekletildigini gördün mü? Görmediysen hangi yüzle hangi ahlakla hangi milliyetçilikle destek veriyorsun?” diye sordu.

Kiliçdaroglu, Soylu’ya “Sen açikça diyorsun ki, biz Suriyelileri kaçak, kayit disi, sigortasiz, vergisiz çalistiriyoruz, emeklerini sömürüyoruz ve bunu da kalkiyorsun Içisleri Bakani olarak dünyaya ilan ediyorsun ya. Böyle bir tablo ile ilk kez karsilasiyoruz. Kaçak çalismayi önlemesi gereken iktidar, ‘kaçak çalisiyorlar’ diyor. Vergi almasi gereken iktidar, ‘bunlar vergisiz çalisiyor’ diyor. Sigortali yapmasi gereken iktidar, ‘sigortasiz çalisiyor’ diyor. ‘Biz bunlari sömürüyoruz’ diyor kendilerini dünyaya ihbar ediyorlar” tepkisi gösterdi.

Kiliçdaroglu, Erdogan’a da “Avrupalilar rahat etsin diye bu ülkeye terörü getirdin, siginmacilara gettolar olusturdun, bu ülkenin dokulariyla oynadin, çik bunun hesabini ver, eger sen gerçekten ülkeni seviyorsun ve gerçekten bu sorunu çözmek istiyorsan, çik bunun hesabini millete ver” diye seslendi.  

Kiliçdaroglu, Suriyelilerin iki yilda ülkelerine dönecegi konusunda verdigi sözü animsatti ve “O duruyor bir yerde, o konuda kimsenin endisesi olmasin” dedi. Kiliçdaroglu, “Geliyor gelmekte olan çözecegiz. ‘Tahsildari ucuza kapattik, mesele bitti, yeni gelen birisine de ona üç milyar.’ Yok kardesim yemezler! Üç milyar degil 53 milyar da versen yok kardesim. Bu ülkenin iktidarini kimseye sattirmayiz” diye konustu.

Kemal Kiliçdaroglu’nun konusmasi söyle:

“DEVLET YÖNETIMI SAHSILESTIRILEMEZ: Devlet yönetimi sahsilestirilemez. Devletin yönetimini sahsilestirirseniz, yani bir kisinin iradesine baglarsaniz, o ülke sorunlardan bir türlü kurtulamaz. Iki alanin Türkiye’de sahsilestirildigini görüyoruz. Ekonomiyi sahsilestirdik, dis politikayi sahsilestirdik. Ekonomide bir kisi, ‘ben ne dersem o dogrudur’ dedi, dolar aldi basini gidiyor, faizler aldi basini gidiyor. Program üzerine program açikliyorlar ama bir kisinin programi. Her açiklanan programla ekonomi biraz daha kötüye gidiyor. Çünkü ‘ben ekonomistim diyen kisinin ekonominin ‘e’sinden anlamadigini hep beraber gördük. O nedenle devlet yönetiminde sahsilestirme olmaz. Devlet nasil yönetilirdi? Akilla, bilgiyle, birikimle, adaletle, liyakatle yönetilirdi… Gelismenin 21. yüzyildaki tanimi; küçük ayrintilarda is bölümüne giden ülke, gelismis ülkedir. Her alanin uzmani vardir ve her alan giderek kendi içinde yeni alanlar olusturuyor. Dis politika da sahsilestirildi. Bir tehlike daha var. Dis politikayi egemen güçlerin talebiyle yapmaya kalktiginizda çok daha derin sorunlar yaratiyorsunuz. Bugün geldigimiz nokta budur.

BU KONUDA IDDIALIYIM, EN TUTARLI SÖYLEMDE BULUNAN CHP’DIR: Suriye konusu ve siginmacilar. Bu konuda iddialiyim. Partimiz çok iddiali. En ciddi çalisan, en tutarli söylemde bulunan, 2011 tarihinden bu yana en tutarli söylemleri bugüne kadar dillendiren tek partinin adi CHP’dir. Biz komsumuzda olan bir savasin bize yansimalarinin tehlikeli boyutlarini her ortamda dile getirdik. Biz dile getirince bizi suçladilar. Egemen güçlerin talebi üzerine bizi suçladilar. Bugün tarih diyor ki ‘CHP dogru söylemis.’ Artik sokaktaki vatandas da hangi partiden olursa olsun elini vicdanina koyup vicdaninin sesini dinlediginde ‘evet CHP dogru yapmis diyor.

AKLI BASINDA BIR INSAN BUGÜNKÜ TABLO KARSISINDA MILLETIN HUZURUNA BILE ÇIKAMAZ: Simdi kisa tarihsel süreç verecegim hep unutuyoruz ama bu olayi unutmamamiz lazim, çünkü bu olay daha çözülmedi. Bakiniz, Suriye yönetimiyle, savastan hemen sonra eylül 2011’de, temasa geçtik. Yanlis yapiyorsunuz, iç savas felaket olur’ dedik. Aralik 2017’de muhalefetle geçtik, ‘barisin uzlasin, sizdeki savasin yansimamalari olumsuz tabloya yol açacaktir’ dedik. Bunlar yapmazken, iktidar sahipleri, biz ülkemizi, Suriye’deki akrabalarimizi, oradaki çocuklari oradaki kadinlari, savasin acimasizligini düsündük. Nisan 2012’de TBMM’ye bir genel görüsme önerisi verdik. ‘Suriye’de bir savas var, boyutlari büyüyecek, TBMM’nin iktidar ve muhalefeti, dis politikayi milli bir eksene oturtmasi lazim gerek’ dedik. Çünkü dis politikada iktidar ve muhalefet olmaz. Böyle yetistik, böyle ögrendik. Bunlarin tamamini reddettiler. Suriye’de olaylarin çiktigi tarih 2011’den, Mayis 2022’ye kadar; 91 meclis arastirma önergesi verdi CHP Grubu. Her olayin yansimalarini degerlendirmek ve parlamentonun bilgilendirilmesi için. Beyler parlamentoya gelip bilgi dahi vermiyorlardi, bilgi verme tenezzülünde dahi bulunmuyorlardi. Bu kadar kibirle bir devlet yönetilmez. Alti genel görüsme önergesi verdik, 336 soru önergesi verildi ve cevap alindi. Ama 432 soru önergesine bugüne kadar hala cevap verilmis degil. ‘Tek adam rejimi olursa her sey çok hizli olacak’ diyorlardi. 432, milletvekili arkadasimizin verdigi soru önergesine bugüne kadar cevap dahi verilmemis. Niçin? Cevabini bilmiyorlar, ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Böyle bir devlet yönetimi hiç olmadi Türkiye’de, ilk kez böyle garip bir durumla karsi karsiyayiz. Nisan 2012’de, Arap Bahari konferansi düzenledik Istanbul’da, CHP olarak. Arap dünyasinin yasadigi ciddi sorunlar vardi, biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak yabancisi degiliz, ortak kültürümüz tarihimiz var. Iktidarin yapamadigini yaptik. Arap dünyasindan aktörleri davet ettik. Ne oluyor, ne bitiyor oralarda, diye. 24 Agustos 2012’de olaylar büyüdü. Türkiye’nin çözüm üretmesi lazim. Çözüm üretemiyor. Bunun üzerine Erdogan’a bir mektup yazdim. 24 Agustos 2012’de Erdogan’a bir mektup yazdim. Mektupta sunu söyledim: ‘Sayin Basbakan komsu Suriye’deki gelismeler, ülkemizin basta güvenligi olmak üzere ekonomisi, sosyal huzuru, turizmi ve tasimacilik alani dahil çok genis kapsamda artarak olumsuz etki yaratmaya devam etmektedir, lütfen hükümet olarak, bir uluslararasi Suriye Konferansi toplayin Türkiye’de ve Suriye’de yasanan drami masaya yatirin, bir araya toplanip, bu sorun nasil asilir, nasil asmaliyiz bunu görüsün’ dedik. Olmadi. Olmadi ama Erdogan 5 Eylül 2012’de meshur lafini söyledi. ‘Emevi Camisi’nde namazimizi kilacagiz’ dedi. Düsünebiliyor musunuz? Devlet yönetimindeki sahsilesmeye bakabiliyor musunuz? ‘Ben her seyi bilirim, her seyi yaparim, her seye muktedirim’ anlayisini görüyor musunuz? Bu anlayis nereye getirdi? Türkiye’yi bu hale getirdi. Devlet yönetiminde sahsilesme, inatlasma olmaz; hele hele kibir hiç olmaz. Beyefendi, Emevi Cami’nde namaz kilacakti, 3 milyon 600 bin Suriyeli Türkiye’ye geldi. Su görüse, yanlisa, sorumsuzluga bakar misiniz? Ortalikta geziyorlar, ya akli basinda bir insan bugünkü tablo karsisinda milletin huzuruna bile çikamaz. Utanir insan biraz.

KABAHAT SURIYELI’DE DEGIL, SINIRI KORUYAMAYAN HÜKÜMETTE: O dönemde de sorunlar çikti, yine Suriyeliler ve bizim vatandaslar arasinda gerginlikler çikti. 2013’te dedim ki ‘kabahat Suriyeli’de degil kabahat siniri koruyamayan hükümette’ dedim. Suriyelinin ne kabahati var. Kapiyi açmissin, ‘istedigin kadar gel silahinla gel, bombanla gel’ diyorsun. Istedigin zaman silahla gidiyorsun istedigin zaman dönüyorsun. Kabahat kimde? Suriyeli de degil ki o imkâni vermissin. Kabahat, siniri yok edende, sinir kavramini yok edende. Kim? Iktidar sahipleri. Subat 2013’te Sosyalist Enternasyonal’in üyesiyiz, dedik ki ‘Suriye çalisma grubu olusturun, kan akiyor orada, insanlar ölüyor, çocuklar var kadinlar var’ dedik. Bir Suriye Çalisma Grubu olusturduk. Yine CHP’nin girisimi ile. Bunlarin yapamadigini yapmaya çalisiyoruz. Ana muhalefet partisi olmamiza ragmen yapmaya çalisiyoruz. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Komsularimizi da seviyoruz. Kimsenin burnu kanamasin istiyoruz.

PATRONDAN IZIN ALAMADIGI IÇIN, EMPERYAL GÜÇTEN IZIN ALAMADIGI IÇIN: Yetmedi ben Mart 2013’te BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a ayrica bir mektup gönderdim. Türkiye’deki olaylara dikkat çektim. Bu olayin, Suriye’deki olayin bir an önce durulmasi gerektigini söyledim. BM’nin agirligini koymasini istedim. Iktidar yapamiyor bakin, Erdogan yapamiyor bakin. Ama biz söylüyoruz. Bunun yanlis oldugunu ve önlem alinmasi gerektigini söyledim. Yeri gelince üfürüyorsun, ‘dünya besten büyüktür’ diye. Bir mektup yazamadin mi sen? BM’ye gidemedin mi sen? Orada Suriye’yi masaya yatiramadin mi sen? Yatiramadi, niçin? Patrondan izin alamadigi için. Emperyal güçten izin alamadigi için.

O FOTOGRAFIN SORUMLUSU BASTA OTURAN KISIDIR, ERDOGAN’DIR: Eylül 2013. Sunu söylüyorum; bir devletin sinirlari o devletin namusudur. Suriye’de sinir var mi? 900 kilometrelik sinirdan kimin girip kimin çiktigi belli degil. 900 kilometrelik sinir kontrolsüz bir vaziyette. Insanlar geliyorlar, ellerinde silahlari. Terör estiriyorlar Türkiye’de. Ve göç dalgasi geldi. Önce yüz binler, milyonlar, üç milyon 600 bin, resmi rakamlar. Bu bes, alti milyon da olabilir. Bilmiyoruz, kimse bilmiyor aslinda. Ne olup ne bittigini kimse bilmiyor. Gelen siginmacilar Türkiye’de kalmak istemiyorlar. Gelismis ülkelere gitmek istiyorlar. Türkiye’de ne yapacak? Her birisi Akdeniz’den botlarla batiya gitmeye çalisti ve Akdeniz bir siginmaci mezarligina dönüstü. Bir çocuk bedeninin dalgalarla kiyiya vurdugu fotografi herhalde hiçbirimiz unutmadi. O fotografin sorumlusu basta oturan kisidir, Erdogan’dir, ikincisi emperyal güçlerdir.

ÜÇ MILYAR AVROYA INSAN ÜLKESINI, IRADESINI SATAR MI: Avrupa Birligi, ‘bize göndermeyin’ diye baski kuruyorlar. ‘Üç milyar avro verecegiz size’ diyorlar. ‘Sonra gerekirse biraz daha verecegiz’ diyorlar. ‘Siginmacilar Avrupa’ya gelmesin.’ Beylerin rahati bozulacak, çünkü. Ben ne demisim? 12 Mart 2016. ‘Efendim diyorlar size üç milyar avro verelim Suriyelileri, Afganlari, Pakistanlilari burada tutun. Sonra isterseniz size 3 milyar avro daha göndeririz. Biz de diyoruz ki gerekirse alti milyar avroyu biz size ödeyelim, siginmacilari siz tutun orada.’ Rest mi, rest. Resti çekmesi gereken kisi kim? Ülkeyi yönetenler. Ülkeyi yönetenler rest çekemiyor, bu konuda ciddi ve tutarli, kararli adimlar atamiyorlar. Üç milyar avroya insan ülkesini, iradesini satar mi? ‘Geri kabul anlasmasini’ yapmayin dedik. 16 Aralik 2013, AB ile geri kabul anlasmasini imzaladilar. Böylece siginmacilar Türkiye’de kalacak, Türkiye artik Avrupa’nin hapishanesi olacak.

O ANLASMAYI IMZALAYAN ZATIN ADI NE: Simdi açiklama yapiyor Içisleri Bakani. ‘AB, Türkiye’nin göçmen deposu olmasini istiyor.’ Günaydin beyefendi günaydin. Dünyadan bu kadar habersiz. Iyi de göçmen deposu olmasini isteyen AB ise o anlasmayi imzalayan zatin adi ne? Sen su an onun emrinde çalisiyorsun, neden korkuyorsun? ‘Geri kabul anlasmasi yanlistir, bu basimiza bela oldu’ diye niye söylemiyorsun? Söyleyemez. Yetmedi. Biz 2016 Haziran’da, göç ve göçmen sorunlarini inceleme komisyonu ve mülteciler konusunda bir komisyon kurduk; çok sayida milletvekili, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin katilimi ile bu konuyu masaya yatirdik. Güzel ve tutarli olan raporu hazirladik ve kamuoyuna paylastik. Iktidarin yapamadigini, bürokrasinin yapamadigini; tarihin bize yükledigi bir sorumluluk olarak CHP yerine getirdi.

EMPERYAL GÜÇLERIN ORTADOGU’DAKI MASASI RECEP TAYYIP ERDOGAN’DIR: Bir süre sonra Amerika destegini çekti, Suriye’de Türkiye’ye yönelik destegini çekti; tercihini baska yerden yana koydu. 5 Aralik 2017. Erdogan konusuyor. Tarihi bir itiraftir. Hafizanizin bir yerinde hep diri tutacaksiniz. Tarih açisindan Türkiye’nin yüz karasi olan cümledir bu cümle. Söyle diyor, ‘Biz ÖSO’yu ey Amerika seninle beraber kurduk ya, bunun adimini senden önceki Obama yönetimiyle beraber kurduk’ diyor. Ne demistim? Emperyal güçler, atesi elleriyle tutmazlar masa kullanirlar. Emperyal güçlerin Ortadogu’daki masasi Recep Tayyip Erdogan’dir. Türkiye’yi göçmen hapishanesi yaptilar, Avrupalilar rahat etsin diye. Bütün terör bizim basimiza kaldi, vatandaslarimiz perisan oldu, bugünkü tabloyla karsi karsiya kaldik ve bunu da Erdogan AK Parti Grubu’nda itiraf etti.  Itiraf ettigi için de tesekkür ederim.

‘BIZ SIZIN HAMILIGINIZE SOYUNDUK’ DIYOR: 15 Subat 2018, Binali Yildirim tweet atiyor. ‘Üç buçuk milyon Suriyeliyi agirliyor, her türlü ihtiyaçlarini karsiliyoruz ve onlarin Avrupa’ya gelmesinin bir anlamda önüne geçiyoruz, bunu yaparken terör örgütlerinin Avrupa’ya yayilmasinin da önüne geçiyoruz’ diyor. Yani ‘terör örgütleri bizde zaten biz terör örgütleriyle içli disliyiz, bizim insanlarimizi öldürüyorlar, bizden de kimse ses çikarmiyor, biz sizin hamiliginize soyunduk’ diyor. Kim? Bu ülkenin basbakani. Akil var mi ya, aklin kabul edecegi, vicdanin kabul edecegi bir olay mi? Basina belayi nasil sararsin? Iste böyle. Sardigin belayi nasil itiraf edersin? Iste böyle. Biz söylesek kiyamet kopar. Ama beyler itiraf ediyor.

EN SON SIRADA BILE LIDER OLAMAZSIN: 11 Mayis 2013. Reyhanli’da bir patlama oldu, derin bir çukur. O çukurda bir kadin, ellerini havaya açmis, fotograf hafizamin bir yerinde duruyor. 53 vatandasimiz hayatini kaybetti. Sorumlusu kim? Günahi kimin boynuna? Suriye’yi bu hale getirenler kim? Emperyal güçlerin taseronlugunu yapan kim? Simdi anne ve babalara bu sivil sehit nedeniyle kaç lira ödeniyor biliyor musunuz? 2022 rakamini vereyim. 270 lira ödeniyor. ‘Dünya lideriyim’ diyor ya, en son sirada bile lider olamazsin. Lider dedigin tutarli adam olur. Lider dediginiz, rüzgâr gülü olmaz. Rüzgar gülünden lider olmaz.

BAHÇELI’YE BIR PARAGRAF AÇMAK BOYNUMUN BORCU BURADA: Gencecik fidan gibi Suriyeliler geziyorlar. Bizim gencecik pirlanta gibi çocuklarimizi El-Bab’a gönderecegiz; Suriyeli gençler Türkiye’de volta atacak. Bu benim vicdanima dokunuyor. Kendi ülkeni seviyorsan git kardesim mücadele ise mücadele et kendi ülkende. Oradan geliyorsun. Çocuk olsan kadin olsan anlarim. Biz kendi evlatlarimizi gönderiyoruz. Evlatlarimiz sehit ediliyor. Bu ülkeyi yöneten kisi, sehitlerin hesabini soracagina kosa kosa gidiyor Putin’in karsisinda dakikalarca bekliyor. Bahçeli’ye bir paragraf açmak boynumun borcu burada. Sen Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman devleti yöneten kisinin bir baska devleti yöneten kisinin kapisinda dakikalarca bekletildigini gördün mü? Görmediysen hangi yüzle hangi ahlakla hangi milliyetçilikle destek veriyorsun? Biz bölge sorununun çözülmesini istiyoruz. Ortadogu’ya barisin gelmesini istiyoruz. Insan draminin bitmesini istiyoruz. Onun için proje ürettik. Mayis 2018’de açikladigimiz seçim bildirgemizde, Ortadogu Baris ve Isbirligi Teskilati kuracagimi taahhüt ettik. Türkiye, Iran, Irak ve Suriye sonra diger ülkeler. Ortadogu’da barisi saglamak zorundayiz.

KENDILERINI DÜNYAYA IHBAR EDIYORLAR: 28 Eylül 2018. Uluslararasi Suriye Konferansi’ni CHP düzenledi. Benim daha önce söyledigim, Erdogan’a söyledigim ve reddedilen çalismayi biz yaptik. Bütün ilgili ülkelerden yetkililer geldiler. Suriyeli iki taraf da geldi. 2019’da Suriyeliler ile ilgili iki rapor daha hazirladik, kamuoyuyla paylastik. Ve Suriyeliler bugün emegi sömürülen halk olarak aramizda duruyor. Emegi sömürülen, itilip kakilan insanlar olarak aramizda duruyorlar. Bunu da itiraf ediyorlar. Aci olan da bu zaten, devleti yönetenler itiraf ediyorlar. Içisleri Bakani söylüyor. Bizim isverenlere kiziyor. ‘Fabrikanda Suriyeli’yi çalistir, sömür, sigortasini yaptirma sonra ayak ayak üstüne at, ne olacak bu Suriyelilerin hali de, bir milyon insan gidecek, o is sahipleri isyan edecek.’ Senin tanigin is sahipleri o is sahipleri degil. Vicdanli is sahipleri ile vicdansiz is sahibi ayri. Vicdanli olan sigortali çalistirir, izinli çalistirir. Sen açikça diyorsun ki ‘biz Suriyelileri kaçak, kayit disi, sigortasiz, vergisiz çalistiriyoruz, emeklerini sömürüyoruz ve bunu da kalkiyorsun Içisleri Bakani olarak dünyaya ilan ediyorsun ya. Böyle bir tablo ile ilk kez karsilasiyoruz. Kaçak çalismayi önlemesi gereken iktidar, ‘kaçak çalisiyorlar’ diyor. Vergi almasi gereken iktidar, ‘bunlar vergisiz çalisiyor’ diyor. Sigortali yapmasi gereken iktidar, ‘sigortasiz çalisiyor’ diyor. ‘Biz bunlari sömürüyoruz’ diyor kendilerini dünyaya ihbar ediyorlar.

BUNLARIN YAPAMADIGINI YAPTIM: 16 Eylül 2021’de bir rapor daha hazirladik. 8 Ekim 2021, yine bunlarin yapamadigini yaptim. Defalarca söylüyordum. ‘En geç iki yil içinde bütün Suriyeli kardeslerimiz davulla zurnayla hosgörüyle kendi iradeleriyle kendi ülkelerine gidecekler’ diyordum. Defalarca söyleyince Istanbul’da bulunan ve Suriye’den kaçan bazi siyasi partilerin genel baskanlari, sivil toplum kuruluslari, kadin kollari, sanatçilar dediler ki ‘nasil göndereceksin gel bize anlat.’ 8 Ekim 2021’de Istanbul’da bir toplanti yaptim. Bunlarin yapamadigini yaptim. Hangi önlemleri alacagimizi, iliskilerimizi düzeltecegimizi, onlarin can ve mal güvenliklerini saglayacagimizi, BM’yi davet edecegimizi, onlara is yerleri açacagimizi, yollarin kresleri okullari yapacagimizi sonra da ‘evinize okulunuza gideceksiniz, hastaneniz olacak, burada yari aç yari tok asgari ücretin yarisiyla niye çalisacaksiniz.’ Hepsinin söyledigi su; ‘bunlar olursa biz gideriz, bizim burada ne isimiz var.’

HALA USLANMIS DEGILLER, HALA MILLETE YALAN SÖYLÜYORLAR: Hala uslanmis degiller, hala millete yalan söylüyorlar. Açiklama yapiyorlar, ‘Istanbul’a siginmaci almiyoruz’ diyorlar. Ayni tarihlerde. Gazetelerde, televizyonlarda, açiklama yapiyor, ‘1-6 Mayis tarihleri arasinda iki bin 117 kaçak göçmen yakalandi.’ Hani almiyordunuz? Bunlarin alinlarinda mi yaziyor? Devleti nasil yöneteceklerini bilmiyorlar. Devletin ne oldugunu bilmiyorlar. ‘Ben devletim’ diye ortaya çikarsan devletin ne oldugunu bilmezsin. Kisi ‘ben devletim her dedigim kanundur, bürokratlarda uymak zorunda’ diyor. Yine diyorlar ki bu beyler, ‘Sinirlarimiz, Cumhuriyet tarihinin en kontrollü dönemini yasiyor’. Lafa bakin Allah askina. Hemen gazetelerden haberler, havuz medyasinin haberleri. Onlari aldim ki, onlari okuduklari için. 7 Haziran 2020. ‘Van gölünde 61 göçmen bogularak öldü.’ Nereden geldi bunlar? Van Gölü de tipki Akdeniz gibi göçmen mezarligina dönmüs durumda. 4 Agustos 2021 ‘Van’in Çaldiran Ilçesi’nde tirin içinde 300 düzensiz göçmen yakalandi.’ 15 Mart 2022. Van Valiligi’nin açiklamasi. ‘Van Il Jandarma Ekiplerince bin 533 düzensiz göçmen yakalandi.’ Hani güvenliydi, hani ilk kez bu kadar kontrol ediliyordu. Dilin kemigi yoktur diye atasözümüz var ya. Söyle söyledigini nasil olsa birisi inanir. Temel sorun ne? Devleti sahsilestirmek ne demektir? Dis politikada Disisleri Bakanligi’ni tamamen devre disi birakmak demektir. Eger dis politikada devletin bürokratlarini devre disi birakip sarayda oturup bir avuç kisiyle dis politikayi olusturursaniz, ülke bu hale gelir. Ülkeyi bu halden kurtaracak olan partinin adi CHP’dir.

EMPERYAL GÜÇ TALIMAT VERIYOR, BUNLAR DA ASKER, PASA PASA YAPIYORLAR: Siginmacilar konusunda hiçbir politika yok. Denetimsizlik var. Sinirlardan isteyen elini kolunu sallayarak çikiyor. 100 bin, kirmizi çizgiydi. Üç milyon 600 bin oldu. Herkes saraya bakiyor. Kimsenin yetkisi yok. Bir tek kisi var o da saraydaki zat. Hiçbirisinin öngörüsü yok. Öngörü olmasi için bir insanda akil olmasi, sorgulama yetenegi olmasi lazim; yoksa öngörü de olmaz. Nasil kapatiyorlar bu açigi? Söyle kapatiyorlar. Emperyal güç talimat veriyor, beyler söyle yapacaksiniz diye, bunlar da asker, pasa pasa yapiyorlar. Sonra memleket bu hale geliyor. Plansizlik, zaten plan yok.

BU TEPKIYI KASIMAMAK LAZIM: Siginmacilar konusunda olusan politikasizlik ve ekonomide yasanan buhran yan yana geldiginde Türkiye derin bir krizin içine adim adim gidiyor. Eger bugün siginmacilar ve göçmenler konusunda bir toplumsal tepki olusmussa bu çok tehlikelidir. Bu tepkiyi kasimamak lazim. Sonlandirmak lazim. Memleket bu hale getirdiler.

MEMLEKET BU HALDE OLDUGU IÇIN ERDOGAN SAAT BASI GÖRÜS DEGISTIRIYOR: Memleket bu halde oldugu için Erdogan saat basi görüs degistiriyor. ‘Siginmacilari gönderecegiz’, ‘hayir göndermeyecegiz’, ‘hayir misafirimizdir’, ‘hayir iki yil içinde gönderecegiz, ‘hayir ev yaptik’, ‘hayir onlar bizim misafirimiz.’ Devlet böyle yönetilir mi? Akil yok, mantik yok, bilgi yok, birikim yok, öngörü yok, planlama yok. Teslim etmissiniz koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni istedigi gibi oynuyor. Ama milletim unutmasin. Bu ülkenin köklü tarihi gelenekleri olan partisi var, adi CHP. Biz birbirimize muhtaciz. Biz kenetlenmek zorundayiz, beraber olmak zorundayiz, yasanan tabloyu tersine çevirmek zorundayiz.

SIYASI GÜÇ OLMADAN INSAN SOKMALARI MÜMKÜN MÜ: Afgan siginmacilar. Üç büyük sebeke organize yapiyor. Insan kaçakçiligi yaninda uyusturucu kaçakçiligi yapiyorlar. Siyasi gücü olmadan insanlarin 30’ar-40’ar gruplar halinde Türkiye’ye insan sokmalari, kaçakçilik yapmalari mümkün mü? Van’dan Iran sinir kapisina gittim, yetkililer ile görüstüm. Buradan kaçak geçen var mi? ‘Hayir pasaportu olmayanlari sokamayiz, bir karakol digerini görüyor, kus uçsa tespit ederler?’ Peki kus uçsa tespit ediyorlar da nasil oluyor da tirlarin içinde insanlar gelebiliyor? Devlet yönetilmiyor. O nedenle ben dört soru sormustum. Siginmacilarin gerçek kimlik bilgilerini ispatlamalarini talep ettiniz mi? Neden vatandaslik dagitiyorsunuz, neye hazirlaniyorsunuz? Vatandaslik verirken güvenlik sorusturmasi yapiyor musunuz?  Sinirlarimizdan kaçak geçisleri bilerek neden izin veriyorsunuz? Cevap yok.

‘IKI YILDA GÖNDERECEGIM’ VAADIM VARDI, KIMSENIN ENDISESI OLMASIN: Bir kaçak istilasi altinda ülkemiz. Insanlarimizin mahalleleri gitti ve gerginlik artiyor, milletimiz burnundan soluyor, tehlikeli bir gelisme. Gettolar olusmaya basladi. Buralar birer bomba gibi. Her an ne olacagi belli degil. Bu problemi sag duyulu ve akilci politikalarla çözmek zorundayiz. Ayni zamanda sorumlu bir siyaset yapmak zorundayiz. Sorumsuzca davranmak asla dogru degil. Gerginligin artirilmasinin bu ülkeye hiçbir faydasi yok. ‘Iki yilda gönderecegim’ vaadim vardi, o duruyor bir yerde, o konuda kimsenin endisesi olmasin. Herkese de anlattim. CHP, köklü bir partidir. Suriye’de iç savasin basladigi günden bugüne en sorumlu davranan, uyaran tek parti CHP’dir. Görüsümüz gayet nettir, gidecektir. Bizim görüsümüz çok açik ve net. Iki yil içinde gidecekler gönderecegiz.

BU SÜREÇTE MILLETIMIZIN TERTEMIZ ALNINA IRKÇILIK LEKESINI ASLA SÜRDÜRMEYECEGIZ: Sorumlu siyaset yapmak zorundayiz. Bu süreçte milletimizin tertemiz alnina irkçilik lekesini asla sürdürmeyecegiz. Bu nedenle asla kayikçi kavgalarina asla dahil olmayacagiz.

BIR ÜLKEYI YÖNETEN KISI EMPERYAL GÜÇLER TARAFINDAN PARAYLA SATIN ALINIYORSA ONUN BU ÜLKEYE NE FAYDASI OLABILIR: Bizim bildigimiz dünyanin da bildigi herkesin bildigi iki suçlu var. Suçlulardan birinin adi Recep Tayyip Erdogan’dir. Herkes bunu bilmeli. Avrolar yüzünden bu milletin mahallelerini satti, gettolar öyle olustu. Para yüzünden, avrolar yüzünden. Bir de Avrupa’ya seslenirken ne diyor, ‘Avrupa halklari huzur içinde yasiyorsa Türkiye sayesindedir’ diyor. Tweet atiyor. Akil alacak sey degil. Parayi ver ne yaparsan yap. Türkiye sömürge ülke mi? Yine, Bahçeli için parantez açalim. Ne diyorsun sen buna? Erdogan bu milletin huzurunu parayla satan kisidir. Bu milletin huzurunu, bu milletin gelecegini, bu milletin mahallelerini parayla satan kisidir. Tahsildardir yani, parayi ver ne yaparsan yap. Parantez açalim. Para derken Türk lirasi degil ya dolar ya avro olacak. Öyle Türk lirasina tenezzül etmiyor beyefendi, onlarla ilgisi yok. Bu memleketin mahallelerini kaça sattin? Çik bu millete hesap ver. Avrupalilar rahat etsin diye bu ülkeye terörü getirdin, siginmacilara gettolar olusturdun, bu ülkenin dokulariyla oynadin, çik bunun hesabini ver, eger sen gerçekten ülkeni seviyorsan ve gerçekten bu sorunu çözmek istiyorsan, çik bunun hesabini millete ver. Verir mi? Veremez. Bu bir kisinin parayla satin alinmasi demektir. ‘Parayi verdim sen bunlari tutacaksin.’ Ne demektir bu? Geri kabul anlasmasini neye göre imzaladin? Bir ülkeyi yöneten kisi emperyal güçler tarafindan parayla satin aliniyorsa onun bu ülkeye ne faydasi olabilir? Ikinci suçla AB. Beyler oturuyorlar. Söyledim. Kan gövdeyi götürüyor, çocuklar yaslilar perisan vaziyette, beylerin kili bile kipirdamiyor. Ne zaman kipirdadi? Türkiye’den siginmacilar gelince ‘vay efendim bunlar nereden geldi?’ Nereden gelecekler? Bunlar gelisen ülkeye gidiyor. Sen demokrasi diyordun, insan haklari diyordun.

YEMEZLER, ÜÇ DEGIL 53 MILYAR DA VERSEN YOK KARDESIM: Geliyor gelmekte olan, çözecegiz. ‘Tahsildari ucuza kapattik, mesele bitti, yeni gelen birisine de ona üç milyar.’ Yok kardesim yemezler! Üç milyar degil 53 milyar da versen yok kardesim. Bu ülkenin iktidarini kimseye sattirmayiz. Kimse unutmasin, yeni iktidar döneminde bu ülkenin tahsildari degil bu ülkenin gelecegi için canini vermekten vazgeçmeyecek bir kisi olacaktir. Iran’dan gelenleri dogru Iran’a gönderecegiz. Suriyeli siginmacilari kendi bölgelerine gönderecegiz, parayi da onlar verecekler, Avrupalilar verecek, rahat etmek istiyorlarsa. Kendi ülkelerinde huzur içinde Ortadogu’ya yönünü döndüreceksin. Yollar, köprüler gidecek, can güvenlikleri saglanacak. BM gerekirse devreye girecek. Biz bunu yapacagiz. Öyle onlarin önünde, ‘üç bes milyar avro atalim’ böyle bir dönem bitecek.

BESINIZE BIRDEN GELECEGIM. SEÇIMLERDEN SONRA GELECEGIM: Dört milyon abonenin elektrigi kesilmisti, biz de farkindalik yaratalim, bu insanlar fakir fukara insanlar seslerinin duyulmasi lazim… Paramizi ödemedik, elektriklerimiz kesildi, esimle beraber bir hafta karanlikta oturduk. Elektrigi kesilen insanlarin dramini herkese bir anlamda duyurmus olduk. Bu bireysel bir direnisti. Ziyaret ettigimiz yerlerde elektriklerini hemen bagladilar ben söyledim, ‘hemen bagliyorsaniz vallahi dört milyon aboneye gidecegim’ diye. Iktidarimizda hiçbir yoksul ailenin elektrigi, dogal gazi asla kesilmeyecek. Tarihe gömecegiz bunu. Ben bunlarla ugrasirken ve bu kesintileri yapan, devletin, Erdogan’in sagladigi imkanlarla ‘besli çeteler’ bunu yaparken; bir gazeteci arkadasim Cengiz Holding’in meshur patronuyla söylesi yapiyor. ‘Kiliçdaroglu’nu davet ettik, gelmedi’ diyor. Kiliçdaroglu gelir mi? Kiliçdaroglu’nu sen ne zannediyorsun? Kiliçdaroglu ‘besli çete’lerin degil milyonlarin adamidir, milyonlarin sözcüsüdür. Ben bu ülkenin fakiri fukarasi için bu ülkede issizlerin bu ülkede çiftçilerin bu ülkede emeklilerin sözcülügüne soyunurken sen ‘Kiliçdaroglu’nu bekledim gelmedi’ diyorsun. Gelecegim ama sadece birisine degil besinize birden gelecegim. Ne zaman gelecegim? Seçimlerden sonra gelecegim. Elektriklerini kestiklerinizden, helal lokmasini agzinizdan aldiginiz vatandaslarin hakkini hukukunu sormak için gelecegim. Yemin olsun ki kaçacak delik bulamayacaksiniz.”


Pazar 31.5 ° / 19.5 °
Pazartesi 30.9 ° / 17.7 °
Salı 27.5 ° / 16.1 °