HAKKI ÖZNUR: TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ZULME BOYUN EĞMEDİ, TARİH YAZDILAR, DESTAN YAZDILAR

HAKKI ÖZNUR:   TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ZULME BOYUN EĞMEDİ, TARİH YAZDILAR, DESTAN YAZDILAR

Ülkücü Hareket’in tarihini yazan, Ülkücü Hareket’in kanaat önderlerinden, araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, 3 Mayıs 1944’ün 78. yıl dönümünde yazılı bir açıklama yayımladı.

Ülkücü Hareket’in tarihini yazan, Ülkücü Hareket’in kanaat önderlerinden, arastirmaci-yazar Hakki Öznur, 3 Mayis 1944’ün 78. yil dönümünde yazili bir açiklama yayimladi. Hakki Öznur’un yayinladigi “3 Mayis 2022” beyannamesinin tam metni:

3 Mayis 1944 yilinda Türk milliyetçilerinin, Türkçülügün sahikasi, mistik önderi, Atsiz Hoca önderliginde, tek parti diktatörlügüne, milli sef rejimine, meydan okuyusunun 78. yil dönümündeyiz.

3 Mayis 1944’te, 19 Agustos 1981’de Mamak mahkemelerinde Türk milliyetçileri ‘hak, hukuk, adalet’ diyerek tarih yazmislardir, destan yazmislardir.

3 Mayis, tek parti diktatörlügüne, istibdat rejimine, milli sef rejimine, despotizme, gayrimilli zihniyetlere, ideolojilere karsi milletin evlatlari, milletin yigitleri Türk milliyetçilerinin tarihe not düstügü, destan yazdigi, milli bir gündür.

3 Mayis milli suurun ayaklanmasidir. Atsizin önderligindeki Türk milliyetçileri 78 yil önce büyük bir zulme maruz kaldilar. Tek parti döneminin mahkemelerinde yargilandilar ve tabutluklarda iskence gördüler, zulümler gördüler

Parti devleti tarafindan “Milli Sef” ilan edilen Ismet Inönü'nün tek parti ve tek sef sistemine karsi çikan Türk milliyetçileri, “Irkçilik-Turancilik” suçlamasiyla tabutluklara konuldular, iskenceler gördüler.

CHP diktasi, Türk milletinin birlik ve bütünlügünü savunan Türk milliyetçilerini, dis güçlere yaranmak için iskencelere tabii tutup, yargilamisti.

78 yil önce 23 Türk milliyetçisi; inanmisligin, adanmisligin ve kararliligin en mümtaz örneklerini, dikta rejimine boyun egmeyerek göstermistir.

Tabutluklarda; Türk milliyetçilerine yapilan iskenceler, onlarin Türk vatanina bagliliklarini ve sevdalarini asla azaltmamis, aksine kamçilamis, saglamlastirmis ve daha da derinlestirmistir.

23 Türk milliyetçisi, Türk milliyetçiligi ülkülerinden dolayi nice iftira ve isnatlara maruz kalmislardir.

20. yüzyilin Kürsat’i Atsiz Hoca, parti-devlet rejimine, tek parti diktatörlügüne boyun egmedi, dik durdu, tarih yazdi.

3 Mayis 1944'te yakilan mesale, Ülkücü yolumuza isik tutmaya devam ediyor.

3 Mayis, Türk milliyetçilerinin bayraklasan hareketidir.

3 Mayis, haktan, halktan ve hakikatten yana olanlarin, inançli ve kararli durusudur.

3 Mayis, zulme, muktedirlere baskaldirma kültürüdür.

3 Mayis, Türk aydinlarinin milli direnisinin ve sahlanisinin sembolüdür.

3 Mayis, CHP diktatörlügüne karsi sivil ve demokratik baskaldirinin adidir.

3 Mayis, zalimlere, zulmedenlere karsi milli bir demokratik tepkinin ortaya kondugu tarihi gündür

Türkçülük bayragini dalgalandirmak, her Türk’ün ilk ve milli vazifesidir.

ATSIZ Hoca’nin ifadesiyle, “3 Mayis milli suurun ayaklanmasidir. 3 Mayis 1944 bir dönüm günüdür. Türkçülerin izdirabi ile yogurulmus ve tehlikeyi geriye atmis bir dönüm günü.”

Atsiz hocanin yakarisina ses katarak diyoruz ki : 3 Mayis ruhu ebediyen yasasin!

3 Mayis 1944, Türk milliyetçileri için tarihi öneme sahiptir. Türkçülügün sahikasi Nihâl Atsiz, 3 Mayis 1944’ü “Türk tarihinin gidisi üzerinde son derece tesirli” saymistir.

Basbug Türkes, kumpaslari, “Türkçülüge yönelen haçli seferleri” olarak görmüstü. Milliyetçi hareketin lideri Basbug Türkes, bir konusmasinda sunlari ifade etmistir:

“3 Mayis, Türk milliyetçilerinin, Türk milletinin varlik davasinda çektikleri istirabin, elemin, gözyasinin ifadesidir.”

3 Mayis, Türk milliyetçilerine yalan ve iftiralarda bulunanlarin kendi iftira ve yalanlariyla boguldugu gündür.

MILLI SUURUN, MILLI DURUSUN, SAHLANISIN SAHIKALASTIGI GÜN: “3 MAYIS”

3 Mayis 1944’te Ankara sokaklarinda binlerce milliyetçi genç, tek parti diktatörlügüne meydan okumustur. CHP diktatörlügü, resmi teblig yayinlayarak 1944 yilinda Türkçüleri, vatan hainligiyle, hükümeti devirmeye tesebbüs ile suçluyordu.

Devrin gayrimilli sefi, 19 Mayis 1944 günü radyodan yaptigi kara nutukta, husumet besledigi Türk milliyetçilerini, “cumhuriyet rejimini” yikmakla itham ediyordu. Cumhuriyet sevdalisi milletin evlatlarini, “milli birlik düsmani” olarak nitelendiriyordu.

7 Eylül 1944 tarihinde Tophane’deki 1 Numarali Örfi Idare Mahkemesi’nde 23 Türk milliyetçisi, “gizli cemiyet kurmak, nizam düsmanligi yapmak, hükümeti devirmeye tesebbüs etmek” gibi akil ve izan disi suçlamalardan yargilandilar. Dava, Istanbul 1 Numarali Örfi Idare Mahkemesi’nde görüsülmeye baslanmistir. 29 Mart 1945’e kadar 65 oturum halinde sürecek olan meshur “Irkçilik-Turancilik” davasi baslamistir.

Iddianameyi tek parti diktatörlügünün askeri savcisi Kazim Alöç, Çankaya Köskü’nde Ismet Inönü’nün baskanliginda bir heyet ile ortak hazirladi.

Türk milliyetçileri, Çankaya Köskü’nde hazirlanan iddianame ile yargilandilar. Ancak, 31 Mart 1947 yilinda gerçek hukukun temsilcileri, tek parti rejiminin iddianamesini çöpe atan “hükümet darbesi diye bir sey yoktur” diyerek adil ve adaletten yana “beraat” kararini vermistir.

Askeri Yargitay, büyük bir adalet misali vererek ve ayni zamanda milli suurluluk göstererek, mahkemenin kararini bozmus, dava dosyasini da 1 No’lu Mahkeme’den 2 No'lu Mahkeme’ye sevk etmisti. 2 No'lu Sikiyönetim Mahkemesi’nde görülen dava neticesinde bütün saniklar beraat etmislerdi.

Basbug Türkes kumpaslari, “Türkçülüge yönelen haçli seferleri” olarak görmüstü. “Irkçilik-Turancilik davasi” Türk siyasî hayatinda kara bir lekedir.

NE DIKTALARA NE DIKTATÖRLERE BOYUN EGDIK! HER ZAMAN “ADALET VE DEMOKRASI” DEDIK

Diktalarla, diktatörlerle, darbecilerle, cuntalarla, besinci kol çevrelerle, iç ve dis mihraklarla, demokrasi düsmanlariyla ve her türlü vesayetçilerle mücadele ede ede, dövüse dövüse bugünlere geldik.

Biz Türk milliyetçileri, tarihimiz boyunca diktalara, diktatörlüklere karsi çiktik, mücadele ettik. Ülkücüler ne diktalara ne diktatörlere boyun eger.

Tek parti rejimine, tek adam diktatörlügüne “hayir’ diyoruz.

3 Mayis 1944’te, 15 Nisan 1978’de Ankara’da yüz binlerce Ülkücü, her türlü küresel emperyalizme ve yerli isbirlikçilerine, 19 Agustos 1981’de Mamak mahkemelerinde basta Alparslan Türkes olmak üzere yüzlerce Ülkücü ve daha pek çok yüzlerce tarihe geçen olaylarda ‘hak, hukuk, adalet’ diyerek tarih yazmislardir, destan yazmislardir.

TABUTLUKLARA KOYDULAR, DARAGAÇLARINDA ASTILAR

78 yil önce 23 Türk milliyetçisi, “tek parti diktatörlügünde” tabutluklara kondu. 1500-2000 mumluk ampulleri, tabutluklarda baslarina koydular. 36 yil sonra bu sefer Amerikanci Kenanist rejim, yine Türk milliyetçilerini, Ülkücüleri tabutluklara koydu,

‘MHP ve Ülkücü kuruluslar davasi’ ile 3 Mayis 1944 olaylari nedeniyle yapilan yargilamalar arasinda büyük bir benzerlik vardi. 1944 yilinin ardindan 37 yil geçtikten sonra 19 Agustos 1981’de Mamak’ta yapilan ilk mahkemede milliyetçiler, yine benzer iddialarla suçlanmisti.

1944 yilinda Türk milliyetçilerine kumpas kurdular. Iddianameyi, Çankaya Köskü’nde hazirladilar. 12 Eylül 1980 sonrasi açilan “MHP ve Ülkücü kuruluslar davasinin” iddianamesini de askeri savci, Ülkücü düsmani Nurettin Soyer Genelkurmay Karargahi’nda, ordu içindeki mezhepçi “Saltik Çalisma Grubu” ile birlikte hazirlamisti.

1944 yilinda Çankaya Köskü’nde, 12 Eylül sonrasi Besli Konsey-Evren-Saltik çalisma merkezinde, Türk milliyetçilerine kumpaslar kurdular.

Milliyetçi hareketin lideri Türkes, bir ABD/NATO projesi olan 12 Eylül darbesine egilmedi, küresel diktatör ABD’nin “Bizim Çocuklar” dedigi “Besli Çete”ye cuntanin mahkemelerinde meydan okudu, masa basinda hazirlanan yalanlarla, iftiralarla dolu 945 sayfalik düzmece iddianameyi, Mamak mahkemelerinde suratlarina firlatti.

1944 yilinda Sansaryan Han’da iskencecilerin “beyin tavasi” dedigi tabutluk iskencelerini gördük. 12 Eylül döneminde C-5’lerde benzerlerini yasadik.

C-5 adli özel iskence merkezlerinde iskencelerden geçirildik. Türkiye’nin dört bir yaninda kurulan iskence merkezlerinde, 100 binden fazla Ülkücü, iskenceli sorgulardan geçirildi! Zindanlara dolduruldu.

Türk mahkemelerinde, Türk milliyetçileri yargilanmaya kalkisildi. Idamlardan geçtik, idamlarla yargilandik. Hücrelere, zindanlara tikildik. Cezaevlerinde, iskence merkezlerinde öldürüldük.

Ölümlerin kol gezdigi, kizil namlularin kan kustugu, firtinali, zor yillardan geliyoruz. Öldürdüler, intihar süsü verdiler; astilar, “bir sagdan, bir soldan” dediler.

Vurulduk, kursunlandik, bombalandik, asildik, tabutluklara konduk, zulümlere maruz kaldik.

1968-1980 arasi 2100 Ülkücü hareket mensubu, “Vatanim! Ha ekmegini yemisim, ha ugruna kizil kursun”, “Kanimiz aksa da zafer Islam’in” diyerek sehit düstüler.

9 yigidimiz, can ülküdasimiz, gardasimiz, dava arkadasimiz, daragaçlarinda sehit düstü. Onlarca dava arkadasimiz hapishanelerde sehit edildi.

ÜLKÜCÜLER, TEK ADAM-TEK PARTI REJIMINE KARSIDIR!

Türk milliyetçileri, Ülkücüler, 3 Mayis ruhuyla “tek adam, tek parti, tek ses” rejimine karsi Ülkücü durusunu göstermeye devam edecektir.

Türk milliyetçileri, 1944’ten günümüze diktalarla, diktatörlerle, demokrasi düsmanlariyla ve her türlü vesayetçilerle mücadele ede ede bugünlere geldi.

Tek adam, tek parti rejimine, otoriterizme, otokratik siyasete, despotizme karsi çikmak, 3 Mayis ruhunun geregidir. Türk milliyetçileri, muktedire, zulmedenlere, zulüm düzenini savunanlara destek vermez, alkis tutmaz ve onlarla asla is birligi yapmaz.

Türk milliyetçilerinin iradesine kimse ipotek koyamaz. Ülkücüler, Ülkücülügün geregi olarak otoriterizme, tek adam-tek parti rejimine karsi çikmaya, adaleti, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri savunmaya devam edecektir.

Bir ahlak, vicdan ve degerler hareketi olan Türk milliyetçiligi hareketi, 3 Mayis baskaldiri ruhuna ve gelenegine bagli kalarak askeri vesayete, yargi vesayetine, parti devletine, bürokratik oligarsiye karsi, milletin degerlerini savunmaya adalet ve demokrasiyi savunmaya devam edecektir.

Ülkücüler, tarihleri boyunca otoriterlesmeye, otokratik siyasete, tek adam-tek parti zihniyetlerine, kamplasmaya, cephelesmeye, kutuplasmaya karsi çikmistir. Vesayetten ve güçten yana degil, milletten, haktan ve haklidan yana taraf olmustur.

Türk milliyetçileri, Ülkücüler, tarihleri boyunca Ingiliz-Yahudi güdümlü vesayetçi, bürokratik oligarsi ile mücadele etmistir.

Ülkücü hareket, her zaman üstünlerin hukukunu degil; hukukun üstünlügünü, çogulcu ve katilimci demokrasiyi, sivil demokratik siyaseti savunmustur.

Ülkücü hareketin siyaset çizgisi, ayristirici, ötekilestirici degil, birlestirici ve bütünlestiricidir.

Milletin vicdani olan Ülkücüler; tarihi sorumlulugunun geregi olarak ilke ve degerlerinin ortaya koydugu Ülkücü durusu her alanda göstermek ve ‘adalet, özgürlük, demokrasi’ demeye devam edecektir.

Ülkücülük, bir siyasal kimlik ve bir yasam biçimidir. Ülkücülük ahlaktir, durustur, tavirdir. Ülkücüler, milletin adamlaridirlar. Ülkücüler tarihleri boyunca demokrasi, adalet ve özgürlüklerden yana tavir almis, adaletsizliklere, haksizliklara, zulme hep karsi durmustur.

Koçi Bey, risalesinde der ki; “Devlet küfür ile ayakta durur ama zulüm ile ayakta durmaz.” Zulmün degil, mazlumun yaninda olmak, Ülkücü dünya görüsünün temel felsefesidir.

PARTI DEVLETI YENILECEK, ADALET VE DEMOKRASI KAZANACAKTIR

78 yil sonra yine degisen bir sey yok ülkemizde. 78 yil önce CHP diktasi, 78 yil sonra AKP otoriterizmi. 78 yil önce Inönizm, 78 yil sonra Erdoganizm….

Inönü rejimi, Yassiada rejimi, 12 Mart rejimi, 12 Eylül rejimi, AKP/Saray rejimi. Degisen bir sey yok ülkemizde. otoriterizm, otokratik siyaset, anti demokratik uygulamalar, baskilar, dayatmalar, devam ediyor.

CHP despotizminin, zulmünün yerini AKP despotizmi, zulmü almistir.

20. yüzyilin Kürsat’i Atsiz Hoca, parti-devlet rejimine, tek parti diktatörlügüne boyun egmedi, dik durdu, tarih yazdi.

Biz Türk milliyetçileri, tarihimiz boyunca diktalara, diktatörlüklere karsi çiktik, mücadele ettik. Ülkücüler ne diktalara ne diktatörlere boyun eger!

Biz Türk milliyetçileri, dik durmayi, zulme, kötülüge ve kötü olana karsi direnmeyi, hak ve adalet ugrunda mücadele etmeyi haksizliklara karsi çikmayi, zalimlere baskaldiriyi Atsiz Hoca’dan, Serdengeçti’den, Basbug Türkes’ten, Muhsin Baskan’dan, sanli tarihimizden, kahraman sehitlerimizden ve Ülkücü gelenegimizden ögrendik.

Atsiz Hoca’nin, Basbug Türkes’in, Muhsin Baskan’in izinde giden dava arkadaslari, ülküdaslari, onlarin ögrettigi yüce ülkü ve degerlerin isiginda adaleti, demokrasiyi savunmaya, milletin adamlari olmaya devam edeceklerdir.

Tarih, elbet bir gün kumpaslari, dönen dolaplari, çevrilen entrikalari, santajlari, tehditleri, boyun egenleri, muhbirleri, dönekleri, yandaslari, yalakalari, ispiyonculari, alkisçi saksakçilari, tek tek yazacaktir.

Tarihimiz boyunca sistemle, güç odaklariyla, vesayetçilerle mücadele ettik. Biat etmedik, diz çökmedik. Hilelere, tuzaklara, komplolara, senaryolara boyun egmedik. NATO merkezli gladyo, statüko ve vesayetler karsisinda geri adim atmadik. Millet adina daima direndik.

Tarih akiyor. Tarihin akisini degistiremezsiniz. Parti devleti yenilecek, bu abluka dagilacak, “özgürlük, demokrasi ve adalet” diyenler mutlaka kazanacaktir.

SEHITLERIMIZE, DAVAMIZA, MILLETIMIZE SADAKAT SEREFIMIZDIR

Atsiz Hoca’nin, Alparslan Türkes’in, Dündar Taser’in, Ahmet Er’in, Muhsin Yazicioglu’nun, Osman Yüksel Serdengeçti’nin, Nejdet Sançar’in, Galip Erdem’in, Seyyid Ahmet Arvasi’nin, Abdurrahim Karakoç’un, Nevzat Kösoglu’nun, Sadi Somuncuoglu’nun, Prof. Dr. Erol Güngör’ün, Prof. Dr. Necmetttin Hacieminoglu’nun, Prof. Dr. Turan Güven’in, Mehmet Niyazi’nin, Emine Isinsu’nun Ayvaz Gökdemir’in, Yücel Hacaloglu’nun, Ahmet Ersin Yücel’in, Dilaver Cebeci’nin, Selahattin Arpaci’nin, Selahattin Senliler’in, Dr. Ahmet Tevfik Ozan’nin, Ferhat Tüysüz’ün, Metin Tokdemir’in dava arkadaslari, ülküdaslari, ‘hak, hukuk, adalet’ demeye devam edeceklerdir.

Ruhi Kiliçkiran’in, Süleyman Özmen’in, Dursun Önkuzu’nun, Yusuf Imamoglu’nun, Alparslan Gümüs’ün, Recep Hasatli’nin, Yusuf Bahri Genç’in, Ercüment Yahnici’nin, Hikmet Tekin’in, Sacit Çeyiz’in, Gün Sazak’in, Mustafa Pehlivanoglu’nun, Halil Esendag’in, Selçuk Duracik’in, Ali Bülent Orkan’in, 2000’den fazla sehit Ülkücünün dava arkadaslari, Ülkücüler/Alperenler, zulme, zulmedenlere karsi çikmaya, muktedirlerin, zalimlerin canini sikmaya, adaleti, hukuku, demokrasiyi savunmaya devam edecektir.

Ülkücülük, bizim onurumuzdur. Milletin hareketi Ülkücü hareket, bugünlere kolay gelmedi. Inandigimiz hak dava için sevdasi oldugumuz milletimiz, ülkemiz ve ülkümüz için çok agir bedeller ödedik. Tarihimiz boyunca haksizlik ve zorbaliga sessiz kalmadik, zalimlerin önünde diz çökmedik, basimizi öne egmedik

YASASIN TÜRK MILLIYETÇILIGI ÜLKÜSÜ

23 Türk milliyetçisinin dava arkadaslari, ülküdaslari, onlarin ögrettigi yüce ülkü ve degerlerin isiginda adaleti, demokrasiyi savunmaya milletin adamlari olmaya devam edeceklerdir.

Tarihi öneme sahip, san ve seref dolu 3 Mayis 1944 baskaldirisini bir kez daha Türk milliyetçiliginin, Ülkücü Hareket’in olanca coskusuyla selamliyor, bugün aramizda olmayan, Hakk’a yürüyen, sonsuzlugun sahibine kavusan tarihi sahsiyetleri, dava büyüklerimizi bir kez daha saygi ve minnetle aniyoruz. Ruhlari sad, mekanlari cennet olsun.