Tarih: 09.04.2022 04:39

Abuzer Akbıyık; “Harran Ovasını imara açanları biz affetsek de, tarih affetmeyecektir…(3)”

Facebook Twitter Linked-in

AY: Sizi, “bir Sanliurfa beyefendisi, hiç bos durmayan, adina sürekli üreten, yazan- çizen, paylasan, ikaz eden,öneren” bir kisi olarak tanimliyorlar. Siz gerçekten Sanliurfali misiniz?

AKBIYIK: Evet ben Sanliurfaliyim. Yaklasik 40 yildir yazdigim köse yazilari, makale, kitap, CD, Kaset, Belgesel çalismasi gibi somut çiktilara baktigimda, yillar içinde Sanliurfa kültürü adina üretim yaptigimi söyleyebilirim. Bir Sanliurfali olarak, memleketimin gelismesi, kalkinmasi, refah düzeyinin yükseltilmesini arzu ettim, çevreye duyarli olunmasini, hijyene dikkat edilmesini istedim. 1973 seçimlerinde belediye baskani adayinin bir slogani vardi “Yesil Urfa, Temiz Urfa” Ben de hep Urfa’nin yesil olmasini, temiz olmasini istedim. Kültür varliklarimiza sahip çikilmasini, tarihi yapilarin ve saray gibi Urfa evlerinin yikilmamasini istedim. Bizi biz yapan, kültür ve sanat degerlerimize önem verilmesini, kaybolup gitmekte olan türkülerimize, hoyratlarimiza, gazellerimize sahip çikilmasini, yasatilmasini, derlenerek gelecek nesillere aktarilmasini istedim, Sira Gecelerimizin, yozlastirilmamasini, aslina uygun icra edilmesini istedim.

Bu duygu ve düsüncelerimi yazilarimda belirttim, çesitli toplanti, radyo ve televizyon programlarimda, insanlari kirmadan, sahsilestirmeden dile getirdim. Beni taniyanlar, art niyetli olmadigimi ve Urfa’ya olan sevgimi bildigi için, kimse elestirilerimden kizmadi. Örnegin 2019 yerel seçimlerin hemen sonrasinda “Ben belediye baskani olsam” diye, Sanliurfa ile ilgili tespit ve önerilerimi içeren bir yazi hazirladim ve yayinladim. TRT adina deleme gezisi için Urfa’da oldugumuz sirada o sirda yeni seçilmis olan Büyüksehir Belediye Baskani bizi davet etti, davet sirasinda “Ben belediye baskani olsam” yazimin kagit çiktisini, baskana verdim.Memnun oldu. Yine 1980’li yillarda Türkiye’nin pek çok ilini gezerken, güzel tanzim edilmis bahçe ve çocuk oyun bölümü olan parklarin fotograflarini çekip albüm halinde dönemin Belediye Baskanina sundum. Urfa’da bu tür parklar yapilmasini talep ettim. Bana tesekkür etti.

Urfa kurtulusunun geçtigi Sebeke mevkiinin agaçlandirilarak “11 Nisan Sehitligi” yapilmasi, Kurtulus Müzesi kurulmasi, Urfa kurutulusu ile belgesel film ve uzun metrajli film yapilmasi, Hatta olan, kültür, sanat, siyaset, ticaret alaninda ünlü Urfali 100 kisi ile belgesel yapilmasini, Mahalli gazetelerin dijital ortama aktarilmasi, Halk oyunlarinin gençlere ögretilerek yasatilmasi için Her okuldan bir Halk oyunlari ekibi kurulmasi, Sanliurfa’da konservatuar kurulmasi, Sanliurfa Müzik, Arsiv ve Dokümantasyon Merkezi kurulmasi, Sira Gecesi ekiplerine meslek içi egitim verilmesi gibi konularda rapor hazirlayip yetkililere sundum.

Netice olarak, hayatim boyunca Urfa ile ilgili, kültür, sanat, çevre ile ilgili birçok proje üretip yetkililere sundum. Bu projelerden bir kismi hata geçti. Bir Urfali olarak bu beni ziyadesi ile memnun etti. Örnegin, 1986 yilinda “Niçin Urfa Vakfi Kurulmalidir” baslikli bir yazi hazirladim, gerekçelerini, kimler tarafindan, nasil kurulmasi gerektigi Hizmet ve Güneydogu Gazetesinde dört gün üst üste yayinladim. Daha sonra konu ile ilgili birkaç yazi daha yazdim ve Urfali ünlü sanatçi ve is adamlarindan yaklasik yüz kisiye, konuyu bir mektupla bildirdim ve vakfin kurulmasina katkida bulunmalarini talep ettim. Vakif kurulmasi konusunu proje haline getirdim ve o günkü yetkililere sundum. Nihayet 1990 yilinda 15-20 kültür sanat adaminin katildigi toplantida dönemin Urfa’ya vali olarak atanan Sayin Ziyaettin Akbulut’a sundum. Proje hosuna gitti, orada hazir bulunan Vali Yardimcisi Kanan Yozgatliya talimat verdi, “Abuzer beyle konuyu çalisip bana getirin” dedi. Vali muavini ile çalisip vakif sözlesmesini hazirladik ve Vali beye sunduk Birkaç toplantidan sonra Devlet, vatandas isbirliginin en güzel örneklerinden biri olan Sanliurfa Ili Egitim Kültür Sanat ve Arastirma Vakfi (SURKAV) kuruldu.Vakfin kurulusu Urfa kültür ve sanat hayatinda adeta bir devrim yaratti. Kültür ve sanat alaninda, tarihi mekan ve evlerin korunmasinda, restore edilmesinde farkindalik olusturdu. Vakif, yillar içinde, yüzlerde kültür ve sanat çalismasi yapti, kurs açti, kitaplar yayinladi. Süreli Dergi çikardi. Balikligöl platosu projesini gerçeklestirdi, pek çok tarihi evi satin alarak restore etti, fonksiyon kazandirdi. Yilin vakfi seçildi. Kurucusu oldugum ve iki dönem de yönetim kurulunda faaliyet gösterdigim SURKAV Vakfi, Türkiye’nin en zengin vakiflarindan biri olarak Il valisinin baskanliginda, kurumsal kimligi, çalisanlari ile basarili faaliyetlerine halen devam etmektedir. Biz bugün variz yarin yokuz. Allah muhafaza etsin kendimi methetmek için degil, proje üretmenin, memlekete sahip çikmanin nasil sonuçlar ortaya çikardigina bir örnek olmasi ve tarihe bir not düsürmek için bunu anlattim.

AY: Sira Gecesi kitabini yazmissiniz. Çok sayida derlemeniz var. Derlediginiz türküleri notaya aldirdiktan sonra resmi kurumlara mi gönderiyorsunuz?

AKBIYIK: Türkiye’de anonim eserleri sistemli bir sekilde söz ve notalari ile muhafaza eden en önemli kurum TRT oldugu için Sanliurfa'dan arkadaslarimla birlikte derledigim türkü ve uzun havalari TRT’ye gönderdim. Derledigimiz; “Adam Agladan oldum, Bilmem kederden mi bilmem tecelli, Bir ay dogdu Maras’tan, Çekin çadirimi kuru yaziya, Çorabi çektim, Eminem oturmus dasin üstüne, Kala yeri yikilsin kala yeri, Maras Maras derler bu nasil Maras, Yaz Gelince yaylalari gezmeli, Yerde yanim çürüdü yerde yanim, Askim Ebedidir Erecek Sanma Zevâle, Sastim Ya Ilâhi Yâr Ben De Sastim, Çimensiz Daglarda Ceylan Yayilmaz, Bülbül Güle Kon Dikene Konma Kara Çaya Inerken Potinim Kaldi (Tütüncü Kiz), Sabadan Gül adli gazel, türkü ve uzun havalari” TRT repertuvarina alinmistir.

Kaynak Kisi Bakir Yurtseverden derleme yaparken

 

AY: Çok sayida ödül almissiniz. En öneli gördügünüz kültür-sanat ödülleri hangileri oldu?

AKBIYIK: Yaptigim kültür çalismalarindan dolayi yillar içerisinde pek çok kurum tarafinda ödül ve plaket verildi. Bu ödül ve plaketler beni motive etti, bana bir sorumluluk yükledi. Bu ödül ve plaketlerden; 'SURKAV Kültür ve Hizmet ödülü,Folklor Arastirmalari Kurumu,Ihsan Hinçer Türk Folkloruna Hizmet Ödülü, Ankara Halk Müzigi ve Oyunlari Arastirma Egitim Dernegi (HAMOY) tarafindan verilen Halk Bilimi Ödülü, Ankara’daki bulunan Sanliurfa Platformu tarafindan “Mesleginde En Iyiler” ödülü, Yazarlar Birligi, Yazar, Fikir Adami ve Sanatçilari Ödülü, Kars 1. Türkiye Türkülerimiz Bayraminda Derleme Dalinda Türkiye Birinciligi Ödülü, Ege Üniversitesi Konservatuari, Izmir Aliaga Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanligi Arastirma ve Egitim Genel Müdürlügü, Orman Bakanligi Güneydogu Anadolu Bölge Müdürlügü tarafindan Ormancilik Faaliyetleri ve Sanliurfa'nin agaçlandirilmasina karsi gösterdigi ilgi ve katkilarindan dolayi verilen plaketleri sayabilirim.

AY: Not almisim; “Aksaray dogumlu ünlü gazeteci ve ressam Fikret Otyam Urfa'yi çok sevmis, birçok yazi ve konusmasinda bu sevgisini dile getirmis. Bu öyle bir sevgi ki çogu yerde ‘Keske anam beni Urfa'da dogursaydi’ demis.” Bu dogru mu?

AKBIYIK: Gazeteci, Ressam ve Yazar Fikret Otyam, Gazeteci olarak ilk defa 1953 yazinda Urfa’ya gelmistir. 1960 yilinda Ilhan Basgöz ile birlikte Urfa’dan türküler derlemistir. Otyam, Urfa’yi, Urfalilari çok sevmis ve yillar içinde birçok kez Urfa’yi ziyaret etmis, röportajlar yapmis Urfa’yi yayinladigi yazi ve kitaplarina aktarmistir. Urfalilar da onu sevmis bagrina basmistir. Kendisine soruldugunda “Dogdugum Aksaray’i çok seviyorum ama anam, keske Urfa'da dogursaydi” diyerek Urfa’ya olan sevgisini ifade etmistir. Urfali olarak biz de Fikret Otyam’i sevdik. Urfa’ yeldiginde birkaç birlikte oturduk, gecenin geç vakitlerine kadar sohbet ettik. Bize ellili altmisli yillarin Urfa’sini, Harran ovasini susuzlugunu anlatti. Rahmetli oldugunda Cenazesine katildim ve Hanimi Filiz Hanima bassagligi diledim. Her firsatta Urfa’dan bahsederdi, Urfali olmayan, bir Urfa sevdalisi idi. Allah rahmet etsin.

Abuzer Akbiyik, S.Sabri Kürkçüoglu ve Mehmet Yalçinkaya Gazeteci, Ressam ve Yazar Fikret Otyam ile..

AY: Sanliurfa’ya 7 yil önce gitmistim. Simdi nasil? Ülkemizin her tarafi gibi betonlasti mi? Estetigi bozuldu mu?

AKBIYIK: GAP projesi kapsaminda, 1994 yilinda Firat Nehrinden 26,4 kilometre uzunlugunda, 2 adet 7,62 çapinda tünel ile Harran Ovasina su verildi. 28 yildir Harran Ovasinda sulu tarim ile pamuk, bugday, mercimek, misir ve sebze üretimi yapilmaktadir. Yapilarda harç kullanimi binlerce yillik geçmisi var. Betonu olusturan çimentonun icadi yaklasik 200 seneye dayaniyor. Ülkemizde 1931 yilinda ilk defa bir köprüde kullanilan betonarme1940’li yillarin basinda Urfa’ya da ulasiyor ve Atatürk Bulvari üzerinde simdiki Numune Ishani’nin yerinde, ilk numune evi betonarme olarak yapiliyor. Rahmetli babam insaatçi idi. Anlatirdi. “Çimento variller ile geldi. Numune evi yapildi. Halk, çimentonun nasil bir harç oldugunu bilmiyordu bu nedenle üstümüze yikilabilir diye bir müddet binanin altindan geçmedi. Iki katli bu binaya da, betonarme bina olarak ilk oldugu için numune binasi denildi” Yani hemen bütün sehirlerin betonlasma kaderini Urfa’da paylasti. Hizla çogaldi, sehrin hemen büyük kismi betonlasti. Sehrin yeni alanlara tasinmasi, modern betonarme binalarin, caddeler, park ve bahçelerin yapilmasina kimse bir sey demiyor. Bu kaçinilmaz, bu dogal bir gelisme. Bizim üzüldügümüz karsi çiktigimiz, Surlar arasinda kalan tarihi Urfa evlerinin yikilip yerine betonarme binalarin yapilmasi ve Haran Ovasinin imara açilarak betonarme binalarin yapilmasidir. Tarihi saray gibi Urfa evlerinin bir kismi tarih bilinci olmayan Urfalilar tarafindan yikilmis yerine briketten beton evler yapilmistir. Bu yapan Urfalilar kadar bu yikama göz yuman yetkililer de suçludur. Fakat esas, tarihi evlerin, konaklarin yikimlari,yol açma adi altinda geçmis dönemin Belediye Baskanlari ve Valileri tarafindan yapilmistir. Balikligöl civarinda, Büyük Yol açilmasi, Su Meydanindan, basmahaneye dogru asagiya inen yolun açilmasi, Divan Yolu genisletme çalismalarinda onlarca, tarihi ev, hamam, dönemin yetkilileri tarafindan yikilmistir. Atatürk Bulvarindaki tarihi Vali Konagi yikilarak, yerine valinin adinin verildigi betonarme Ishani yapilmistir. Bu yikim furyasi, Tarihe ve kültüre sahip çikan Vali Ziyaettin Akbulut’un Urfa’ya gelmesi, SURKAV vakfinin kurulmasi, Yrd. Doç. Urfa sevdalisi Cihat Kürkçüoglu’nun çalismalar, Vali Yardimcisi Hasan Dururer, Ahmet Hamdi Nayir gibi vali yardimcilari ve bir avuç Urfali aydinin çalismalari ile son bulmustur. Halk bilgilendirilmis, bilinçlendirilmistir. Son yirmi yilda birçok Urfa evi restore edilerek konukevi olarak kullanilmaya baslanmistir. Bir baska konuda Urfa’daki verimli topraklarin imara açilmasidir. Bilindigi gibi bütün bitkiler toprakta yetisir, bu yönü ile toprak hayatin kaynagidir. Uzmanlarin ifadesine göre tarima elverisli 40-50 santimetrelik bir toprak tabakasinin olusabilmesi için en az 20-25 bin yillik bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Binlerce yilda olusan Harran Ovasi, GAP projesi ile suya kavusmustur. Firat ile Harran ovasinin bulusmasi bir bayram gibi kutlanmis “Ane kalk bi zilgit çal Harran’a su geliyor” türküleri yakilmistir. Urfa’nin batisi, hem yüksek, havadar, hem de dagliktir bu nedenle imara en uygun yerdir. Buna ragmen son yillarda Urfa’nin dogusundaki Harran Ovasi imara açilmistir. Münbit Harran Ovasinda beton bloklar yükselmistir, yükselmektedir. Harran Ovasini imara açanlari biz affetsek de, tarih affetmeyecektir.

AY: Insanlarin Sanliurfa’ya gitmeleri/tercih etmeleri için kaç neden sayabilirsiniz?.

AKBIYIK: Sanliurfa 12.000 yillik tarihi geçmisi ile “Uygarliklarin Dogdugu Sehir”dir. Pek çok ziyaret edilecek yer vardir. Dünyanin en eski yerlesim yeri Göbeklitepe, yeni bulunan Karahantepe, Balikligöl (Halilirrahman gölü), Urfa Kalesi, Harran Ören yeri, Bazda Magarlari, Hanel Barur Kervansarayi, Suayp Sehri, Urfa Kalesi, Tarihi Çarsilar ve daha birçok tarihi mekanlar, Urfa’da görülmesi gereken yerlerdendir. Hz.Ibrahim, Hz.Eyyup ve daha birçok peygambere ev sahipligi yapan “Peygamberler Sehri”dir. Gezilecek görülecek pek çok dini mekan vardir. Mukim Tahir, Kel Hamza, Bekçi Bakir, Tenekeci Mahmut, Kazanci Bedih, Nuri Sesigüzel, Ibrahim Tatlises, Mahmut Tuncer gibi ünlü ses sanatçilarini yetistiren “Müzik Sehirdir”. Tarihi yapilari, essiz evleri ve çarsilariyla görülmeye deger “Turizm Sehri”dir. Münbit Harran ve diger ovalariyla “Tarim Sehridir”. GAP projesiyle büyüyen “Sanayi Sehridir”. Bu nedenlerle Urfa’ya gelmek için çok neden vardir.

Dini ve tarihi mekanlari görmek, essiz güzellikteki dar sokaklarda yürümek, mis gibi kokularin yayildigi Attar pazarindan alisveris etmek isteyen, Tarihi Gümrükhani’nda soluklanarak bir aci kahve(mirra) içmek isteyen,aksam Sira gecesine katilarak yanik Urfa türkülerini dinlemek, lezzetli kebaplarini, Sillik tatlisini tatmak isteyenler Urfa’ya mutlaka gelmelidir. Mart Nisan, Mayis, Eylül, Ekim, Kasim aylari Urfa’yi gezmek için en güzel aylardir. Fakat çok önceden yerinizi ayirtmayi unutmayin. Demedi, demeyin.

Balikligöl’de TRT Merhaba Dünya programinda Abuzer Akbiyik ve Ünlü bestekar Abdullah Balak

AY: Çok tesekkürler. Sanliurfalilar çok sansli. Darisi diger illerin de basina….

AKBIYIK: Bu röportajla, kendimi ve Urfa’yi tanitmaya, Urfa ile ilgili duygularimi ve düsüncelerimi ifade etme imkani verdiginiz için size çok tesekkür eder, saglik, huzur, mutluluk ve basarilar dilerim.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —