'Türkeş parlamenter demokrasiyi, demokratik hürriyetçi sistemi savunmuştur'

Ülkücü fikir ve siyaset adamı araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, Milliyetçi Hareket’in lideri, merhum Alparslan Türkeş’in vefatının 25. senei devriyesinde anma mesaj yayımladı.

Güncel 6.04.2022 22:46:00 0

Ülkücü fikir ve siyaset adami arastirmaci-yazar Hakki Öznur, Milliyetçi Hareket’in lideri, merhum Alparslan Türkes’in vefatinin 25. senei devriyesinde anma mesaj yayimladi. Ülkücü Hareket’in kanaat önderlerinden,  merhum Alparslan Türkes ve sehit lider Muhsin Yazicioglu ile dava ve yol arkadasligi yapmis olan, her iki lideri de yakindan taniyan Öznur mesajinda su ifadelerde bulundu;

ÖMRÜNÜ, AZIZ TÜRK MILLETINE TÜRKLÜK VE BÜYÜK TÜRKIYE ÜLKÜSÜNE ADADI

12 Eylül 1980 öncesiydi. Zor ve firtinali yillardi. Ülke kizil tehdit altinda, vatan tehlikedeydi. Türkiye, bölünmek ve parçalanmak isteniyordu. ABD yanlisi NATO’cu generaller, ihtilal sartlarini olgunlastirmaya çalisiyordu. NATO merkezli Gladio, ülkemizi iç savasa sürüklemek için Türkiye'nin dört bir yaninda tertipler düzenliyordu. Buhranli dönemlerden geçiyorduk.

Ülkücüler, Türkes liderliginde hayatin her alaninda emperyalizme ve yerli usaklarina karsi, tarihi milli direnis sergileyip milli durus ortaya koymuslardir. Ülkücüler, Türkiye’yi istikrarsizliga sürükleyerek kölelestirmek isteyen, kara ve kizil sömürgecilige ve onlarin yerli isbirlikçilerine vermis olduklari o tarihi ve serefli mücadelede binlerce mensubunu sehit vermistir. Büyük dava ve mücadele adami Alparslan Türkes her türlü emperyalizme ve yerli isbirlikçilerine karsi verilen o tarihi ve destansi. mücadelenin, milli direnisin lideriydi.

Milliyetçi Hareket’in lideri, Basbugumuz Alparslan Türkes’in 80 yillik ömrü çilelerle, mücadelelerle geçmis, hayati boyunca Türkiye’nin birligini, beraberligini, vatanin ve milletin bölünmez bütünlügünü savunmustur.

Ülkücü Hareket’in kurucusu, Türk Milliyetçiligi hareketinin lideri, Türklük ülküsü yolunda, Türk milliyetçiligi ülküsü yolunda büyük mücadeleler veren, inandigi mukaddes davasi ve yüce ülküsü için çileler çeken, tabutluklara atilan, iskenceler gören, sürgünlere gönderilen, hapislerde yatan,, idamla yargilanan Basbugumuz Alparslan Türkes, bundan 25 yil önce Hakk’a yürüdü. sonsuzlugun sahibine kavustu.

Alparslan Türkes, her sartta, her daim, Türk milliyetçiligi ülküsünü inançla, azimle, kararlilikla savundu. 1944’lerde tabutluklara sokuldu, 1980’lerde Mamak’lara hapsedildi, idamla yargilandi.

Alparslan Türkes, güçlü bir karaktere sahip, Türkiye’nin milli çikarlarini her seyin üstünde tutan büyük bir siyaset ve devlet adamiydi.

Türkes’in kirmizi çizgisi, Ezan, Kur’an, Bayrak, Vatan, Millet, Devlet, Istiklal Marsi’dir. Alparslan Türkes’in ifadesiyle “Türklük suuru bu topraklarda ilelebed payidar olmamizin teminatidir.”

1944’TE SANSARYAN HAN’DA, 1980’DE MAMAK’TA

Türkes, 78 yil önce tek parti diktatörlügünde Sansaryan Han’da zulümlere maruz kaldi. 1500-2000 mumluk ampulleri tabutluklarda basina koydular. Hareketin lideri Türkes, 44 hadiselerinden 36 yil sonra Amerikanci Besli Konsey tarafindan yapilan milliyetçi hareket düsmani 12 Eylül darbesinde, yine savundugu fikirleri ve mücadelesinden dolayi hedef oldu.

12 Eylül 1980 tarihinde de darbe yapip, yönetime el koyanlar tarafindan hareketin lideri Basbugumuz Alparslan Türkes, MHP ve Ülkücü kuruluslarin yöneticileri dâhil 50 binden fazla ülküdasimiz, gözaltina alindi. Binlerce Ülkücü, uydurulan senaryo, tertip, düzmece belge ve yalanci sahitlerle haksiz yere suçlanarak, tutuklandi.

Milliyetçi Ülkücü hareket mensuplari C-5, Harbiye, Hasdal, Zincidere vb. gibi askeriyeye ve emniyete ait olan viranelerde iskencelerden geçirildiler, iskencehanelerde ve idam sehpalarinda sehit edildiler.

Amerika'nin 'Bizim Çocuklar' dedigi Besli Konsey’in tutuklattigi bir numarali isim, milliyetçi hareketin lideri Alparslan Türkes’ti. 4 yil 6 ay 25 gün tutuklu kaldi. Mahkemelerde ve mahpushanede bile dik durdu, egilmedi. Zulme riza göstermedi.

Tarihimiz boyunca haksizlik ve zorbaliga sessiz kalmadik, zalimlerin önünde diz çökmedik, basimizi öne egmedik.

Diktalarla, diktatörlerle, demokrasi düsmanlariyla ve her türlü vesayetçilerle mücadele ede ede bugünlere geldik.

Biz Ülkücü hareket mensuplari, inandigimiz hak dava için sevdalisi oldugumuz milletimiz, ülkemiz ve ülkümüz için çok agir bedeller ödedik.

Idamlardan geçtik, idamlarla yargilandik. Hücrelere, zindanlara konulduk. Cezaevlerinde, iskence merkezlerinde öldürüldük. Vurulduk, kursunlandik, bombalandik, asildik, tabutluklara konduk, zulümlere maruz kaldik.

Bu tarihi ve destanlik mücadelede, 2100 Ülkücü hareket mensubu, “Vatanim! Ha ekmegini yemisim, ha ugruna kizil kursun”, “Kanimiz Aksa da Zafer Islam’in” diyerek sehit düstü

IDAMI ISTENDI, ZALIMLERE, ,ZULMEDENLERE ASLA BOYUN EGMEDI

Türk mahkemelerinde Türk milliyetçileri yargilanmaya kalkisildi. 12 Eylül 1980 sonrasi açilan MHP ve Ülkücü kuruluslar davasinin iddianamesini de askeri savci, Ülkücü düsmani Nurettin Soyer Genelkurmay Karargâhi’nda, ordu içindeki mezhepçi “Saltik Çalisma Grubu” ile birlikte hazirlamisti. 29 Nisan 1981’de “MHP ve Ülkücü kuruluslar davasi” açildi. Davanin savcisi, Ülkücü düsmani Nurettin Soyer idi. 29 Nisan 1981 tarihinde 945 sayfalik bir iddianame ile baslayan davada, milliyetçi hareketin lideri Alparslan Türkes ile birlikte 220 Ülkücünün idami istendi.

Milliyetçi Hareket’in lideri Türkes, bir ABD/NATO projesi olan 12 Eylül darbesine egilmedi. Küresel diktatör ABD’nin “Bizim Çocuklar” dedigi “Besli Çete’ye”, cuntanin mahkemelerinde meydan okudu, masa basinda hazirlanan yalanlarla, iftiralarla dolu 945 sayfalik düzmece iddianameyi, Mamak mahkemelerinde suratlarina firlatti.

TÜRKES, HER ZAMAN HAK, HUKUK, ADALET DEMISTIR

Büyük lider Türkes, tarihi tecrübesiyle, birikimiyle, devlet adamligiyla kamplasmaya, cephelesmeye, kutuplasmaya, karsi çikmis, ötekilestirici ve gerilimden, kaostan yana olan kirli politikalari, siddetle elestirmis, siyasi iktidarlari uyarmis, demokrasiyi ve adaleti savunmustur.

Milliyetçi hareketin lideri Alparslan Türkes, birçok konusmasinda, “Türkiye’nin milli güvenliginin semsiyesi, adalet ve demokrasi” demistir. Adaletsizliklere, haksizliklara, zulümlere karsi çikmis, hak, hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesi vermistir.

Tek adamligi, tek parti zihniyetini demokrasi için tehlike olarak görmüs ve asla tasvip etmemistir. Antidemokratik yol ve yöntemlere, askeri vesayete, parti vesayetine, demokrasi disi arayislara, mafyaya, çetelere her daim karsi çikmis, milletin ve demokrasinin yaninda yer almistir.

Türkes, otokrat liderlere, otokratik siyasete ve otoriter heveslere daima millet adina karsi çikmis, demokratik, sivil siyaseti savunmustur. Vesayetten ve güçten yana degil, milletten, haktan ve haklidan yana taraf olmus, hukukun üstünlügünü savunmustur.

TÜRKES, TEK ADAM , TEK PARTI REJIMINE DAIMA KARSI ÇIKMISTIR

Alparslan Türkes, 12 Eylül 1980 darbe sonrasi idamla yargilandigi “MHP ve Ülkücü kuruluslar” davasinda Sikiyönetim Komutanligi 1 No’lu Askeri Mahkemesi Kidemli Hakimligi’ne sundugu savunmasinda; “Milliyetçi hareket, siyasi hayatta her zaman ‘hak, hukuk, adalet’ demistir. Milliyetçiligimiz milletten ve adaletten yana olmaktir. Haksizliklara, adaletsizliklere, yolsuzluklara daima karsi çiktik. Haksizlik ve adaletsizlik, zulüm demektir. Ülkeler küfür ile yikilmaz ama zulüm ile yikilir. Milletimizin hizmetinde olmaya daima gayret ettik.” demistir.

MHP lideri Türkes, 12 Eylül 1980 öncesi yayinlanan “ Gönül Seferberligi” kitabinda Milliyetçi Hareketin yolu, hukukun üstünlügünü esas alan ,çok partili, demokratik, parlamenter , hürriyetçi nizamdir” demistir

Türkes, 12 Eylül darbesinde tutuklandiktan sonra 14 Ekim 1981 tarihli Mamak Mahkemesi’ndeki savunmasinda, “Ben hayatim boyunca demokrasiyi savundum. Hukuku ve adaleti savundum.” demis ve Milliyetçi hareketin gerçek demokrasiden ve hürriyetçi parlamenter rejimden yana oldugunu ifade etmistir.

Türkes bir konusmasinda, “Demokrasilerde mesruiyetin kaynagi millettir. Hukukun üstünlügü ve hukuk devleti ilkelerini korumadan demokrasiyi koruma ve gelistirmenin de imkâni yoktur.” demistir.

2 Eylül darbesi sonrasinda 4 yil 7 ay cezaevinde yatan, 9 Nisan 1985 yilinda tahliye olan Basbug Türkes, Mamak mahkemelerinde, cunta mahkemelerinde daima katilimci demokrasiyi ve çok partili parlamenter sistemi savunmus, “Türk Milliyetçileri çogulcu demokrasiden, çok partili demokratik parlamenter sistemden yanadir” demistir.

TÜRKES : ÇARE VE ÇÖZÜM DEMOKRASI’DE VE ÇOK PARTILI DEMOKRATIK REJIMDEDIR

Tavizsiz Türk milliyetçisi Türkes, darbelere, cuntalara, kalkismalara, muhtiralara, her zaman karsi çikmis, milli iradeyi ve demokrasi savunmustur. 1944’lerde tek parti diktatörlügünün, 12 Eylül’de Amerikanci dikta rejiminin baskilarina, zulümlerine maruz kalan Türkes, her zaman hak, hukuk, adalet ve demokrasi demistir.

Basbug Türkes, 22 Subat 1962 ve 21 Mayis 1963 yilinda iki askeri kalkismada bulunan Talat Aydemir ve yandaslarinin darbe çalismalarini siddetle reddederken, 10 Nisan 1963’te Dikmen tepelerinde, Dikmen’deki tasocaginda Talat Aydemir’in yüzüne “Her gün ihtilalcilik olmaz. Suriye’de oldugu gibi her gün darbe ve müdahale olmaz. Çare ve çözüm demokraside ve çok partili demokratik rejimdedir. Gittiginiz yol batakliktir. Darbeler asla çözüm degildir. Ülkenin hiçbir meselesini çözmez.” diyordu.

Türkes, 59 yil önce, 1963 yilinin Eylül ayinda idamla yargilandigi Mamak Mahkemesi’nde, “En kötü demokrasi en iyi ihtilalden daha iyidir. Ben en kötü demokratik idareyi en iyi ihtilal idaresine tercih ederim.” demistir.

TÜRKES, TÜRKIYE’NIN BIRLIGINI, BERABERLIGINI, KARDESLIGINI SAVUNMUSTUR

Türk milliyetçiligi, Alparslan Türkes’in ifadesiyle bir ‘iman ve ahlak hareketi’ oldugu kadar, bir kültür hareketidir. Basbug Türkes, Siirt’te yaptigi bir konusmada, “Birlikte hayir, ayrilikta azap vardir. Kürtler ne kadar Kürt’se, biz de o kadar Kürt’üz. Biz ne kadar Türk’sek, onlar da o kadar Türk’tür. Dogusundan batisina hepimiz bir aileyiz.” demistir,

1 Nisan 1992 günü verdigi “Degisen Dünyada Bölgemiz ve Türkiye” konferansinda yine su tarihi sözleri söylemistir:

“Yillarca kaderde, kivançta, çilede, sevinçte bir ve beraber oldugumuz, onlar ne kadar Kürt’se biz de o kadar Kürt’üz, bizler ne kadar Türk’sek, onlar da o kadar Türk’tür diyebildigimiz bu vatandaslarimizi bizden ayirmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Biz, Kürt düsmani degiliz, biz ayriliktan degil, birlikten yanayiz. Hiçbir zaman bir Türk-Kürt ayrimciligi yapmadik, yapmiyoruz. Yapanlarla daima mücadele ettik. Kürt kardesimizdir. Bölücüler ise düsmanimizdir.”

Alparslan Türkes’in milliyetçilik anlayisinin temelinde, Türk milletine ve degerlerine karsi beslenen derin hürmet ve sevgi yatmaktadir. Türkes’in ortaya koydugu Türk milliyetçiligi anlayisinda, baska milletlere karsi kin ve nefrete, gareze, öfkeye yer yoktur; aksine kendi milletine duyulan derin sevgi esastir.

TÜRK MILLIYETÇILIGINE SALDIRANLAR , TÜRK VE TÜRKIYE DÜSMANLARIDIR

Milliyetçi Hareket’in lideri Basbug Türkes; “Milliyetçiligimiz, demokratik, sivil, kültürel milliyetçiliktir. Milliyetçiligimiz milletten ve adaletten yana olmaktir. Savundugumuz milliyetçilik, insan sevgisine dayanan, demokratik milliyetçiliktir. Demokratik milliyetçiligi reddeden her türlü sisteme karsiyiz” demistir. Türkes, Türk milliyetçiliginin kaynagini Türk-Islam ülküsünden aldigini söyleyerek, yeni sömürgecilik olan küresellesmeye ancak milli kimligini koruyarak, sivil, demokratik bir milliyetçilikle cevap verilecegini söylemistir.

Türkes’in, Milliyetçilik ile ilgili su sözleri çok önemli ve anlamlidir:

“Milliyetçiligimizin temel kaynagi Islâm imani, Islâm ahlâk ve fazileti ve Türklük suurudur. Milliyetçilik anlayisimiz, maneviyatçi, akilci, demokratik, çagdas bir milliyetçiliktir. Nazist Hitler irkçiliginin, komünist irkçiliginin, her türlü antidemokratik, insan sevgisine dayanmayan emperyalist irkçiligin karsisindayiz.

Bizim milliyetçiligimiz irkçiliga karsidir, irkçi degiliz biz. Biz Elhamdülillah Müslümaniz, kelime-i sehadet getirip Müslüman olan herkesi, din kardesimiz olarak basimiza taç yapariz ve onlari Türk milletinin evladi olarak görürüz ve irkçiligi reddederiz. Irkçilik, Islâm’a aykiridir ve çok sakat bir siyasi görüstür”

Türk milletinin düsmanlari, Alparslan Türkes’e Türk tarihinin hiçbir asamasinda müsahede edilmeyen, bu ülkenin tarihi yürüyüsüne yabanci ideolojilerin kavram ve yaftalariyla “fasist” dediler, “irkçi” dediler, “kafatasçi” dediler. Her türlü alçakça iftiralarda bulundular.

Alparslan Türkes’e ve onun liderligindeki Türk milliyetçiligi hareketine karsi girisilen saldirilar, 1960’lardan günümüze Marksist/bölücü çevreler, 1970’lerden bu yana da siyasal Islamci zihniyete mensup zihniyet ve akimlar, aktörler ve yapilar tarafindan sistematik olarak devam ettirilmektedir.

ANDIMIZI YASAKLAYANLARLA TÜRK MILLIYETÇILERINE SALDIRANLAR AYNI KARANLIK ZIHNIYETTIR

Alparslan Türkes, milletin inanç ve degerlerini savunan, Türk milliyetçiliginin kusatici, birlestirici ve bütünlestirici ruhunu konusmalarinda ve yazilarinda ortaya koymus ve inançla savunmustur.

Alparslan Türkes, Kur’an-i Kerim perspektifinden Islam’la mecz olmus Türk milliyetçiliginin “irkçilik” olmadigini, Türk milliyetçiligi ülküsüne düsman olanlarin ve etnik fasistlerle ayni kirli dili kullananlarin, küresel emperyalizme hizmet ettiklerini söylemistir.

Andimizi kaldiran, “Türk’üm” diyemeyen kirli ve karanlik zihniyet ile “Istiklal Marsi”, “Türklük”, “cumhuriyet” sevdalisi Alparslan Türkes’e ve cumhuriyeti kuran irade olan “Türk milliyetçiligine” düsman olan zihniyet ayni melun zihniyettir.

Alparslan Türkes’e “irkçi” diyen etki ajanidir, nüfuz casusudur, besinci kol görevlisidir, yabanci istihbarat servislerinin elemanidir, CIA devrimcisidir, derin sol mensubudur, devsirme dönmedir, kripto Ermeni’dir, kripto Yahudi’dir. Bölücüdür, Barzanici’dir, iç savas tahrikçisidir.

Toplumsal ayrismayi körükleyen, iç barisi bozmayi hedefleyen kutuplastirici, ötekilestirici, kirli ve karanlik siyaset, Türkes’i ve Türk milliyetçiligini hedef alan nefret dili (yazilar ve konusmalar), tamamen maksatli ve planlidir.

Alparslan Türkes gibi milletimizin derin sevgi ve saygi besledigi demokrat, engin hosgörülü, naif ve nezaket sahibi bir siyaset devlet adamina iftiralarda bulunmak, itibar suikastligidir.

Basbug Türkes bir ahlak adami, bir dava adamidir. Uzlasmaci, birlestirici, bütünlestirici bir siyaset adami olan Alparslan Türkes, siyasi yasami boyunca her zaman elestiriye açik olmus, yapilan demokratik elestirileri daima saygiyla karsilamistir. Muarizlari bile Türkes’in saygin bir siyasetçi ve devlet adami oldugunu her zaman ifade etmistir. Türkes, yasarken ugradigi haksizliklara, kirli ve karanlik saldirilara, kara propagandalara karsi, siyasi seviyesini ve nezaketini korumus, özgül agirligini daima hissettirmistir.

Türk dünyasinin Basbugu, aziz Türk milletinin ve devletinin ebed müddet yasatilmasi ugruna çok büyük çileler çekti, büyük mücadeleler verdi. Hem askerlik hem siyasi yasaminda hep Devlet-i Ebed Müddet ülküsüne sadik kalmistir. Türkes’e göre “Devlet ebed müddet, millet bizatihi kendisidir”. ‘Devlet-i ebed müddet’ düsüncesine sahipti. Fetih ruhuna, Çanakkale ruhuna, Kuvayi imilliye ruhuna sahipti.

MEYDANLARDA ATTIGIM ILK SLOGAN, DUVARLARA YAZDIGIM ILK YAZI : BASBUG TÜRKES

Kendimi bildim bileli Ülkücüyüm ve Türk Milliyetçisiyim. Ülkücüyüm diyorsak, Ülkücü kimlik sahibiysek, Ülkücü hareket, milletimize mâl olmussa, bunu, hareketin kurucusu Basbugumuz Alparslan Türkes’e borçluyuz.

Duvarlara yazdigim ilk yazi “Basbug Türkes” olmustu. Meydanlarda attigim ilk slogan da 'Basbug Türkes' idi. 15 Nisan 1978 Tandogan’da yapilan tarihi mitingde bes yüz bin Ülkücü “Basbug Türkes” diyerek Ankara’yi titretirken, o sloganlari atanlardan biri de bendim. Basbug Türkes, kortejin basindaydi. “Ölümden ve Iskenceden Yilmayiz” pankartini tasiyordu. Ardindan yüzlerce sehit Ülkücünün resimlerini tasiyan yüz binler akiyordu.

Rabbim nasip etti, genç yasta Basbug ile tanisma ve siyaset yapma imkani buldum. Daha dün gibi anilarim gözümün önünde.

Basbug’um, 1985 Nisan’inda cezaevinden tahliye olmus, “Kürsat’in kirk yigidi” gibi kirk Ülkücü, evinde ziyaret etmistik. 12 Eylül’ün o karanlik yillarinda diktatör Kenan Evren’in ikamet ettigi Çankaya Köskü'nün önünden, Oran sokaklarindan “Basbug Türkes” sloganlari atarak, 'Çankaya yokusunda balam, Asya'nin Bozkurtlari' marsini söyleyerek geçmistik.

Davasina, ülküsüne, bayragina, milletine sevdali, Türk milliyetçiligi ülküsünün yilmaz savunucusu, Ülkücü hareketin kurucu lideri, Basbug’um Alparslan Türkes ile Anadolu’yu karis karis gezdigimiz ve Basbug’un liderliginde ülküdaslarima ve milletimize hitap ettigim günler aklimdan hiç çikmiyor.

Türk milletinin ve Türk dünyasinin Basbug dedigi, büyük lider Alparslan Türkes ile Ankara’nin yoksul gecekondu semtlerinden olan Altindag, Mamak gibi muhitlerde ev toplantilari, kahve toplantilari, mahalle ziyaretleri olmustu. Iste o günlerden arta kalan bir fotograf karesi; 35 sene önce Ramazan ayinda yine Ankara’nin Altindag semtinin yoksul gecekondularinda kiymetli Basbug’umuz Alparslan Türkes ve dava arkadaslarimizla birlikte bir teravih namazi öncesi, sanli bir mazi, davasina adanmis bir nesil…

“Geçmis zaman olur ki hayali cihan deger.” dedikleri degerli bir hatira.

Her iki büyük liderimizin de hepimizin üzerinde emegi ve hakki vardir.

Kendileriyle çok yakin bir hukukum olmustur.

Onlardan çok seyler ögrendim. Onlardan çok istifade ettim.

Buhranli ve zor dönemlerde Türk milletine istikamet veren, yol gösteren iki büyük lideri, rahmetli Basbugumuz Alparslan Türkes’i vefatinin 25. yil dönümünde, sehit liderimiz Muhsin Yazicioglu’nu da sehadetinin 13. yil dönümünde bir kez daha rahmet, minnet ve dualar ile yad ediyorum. Cenab-i Rabb’ül alemin mekanlarini cennet, makamlarini âli eylesin.


Pazartesi 17.4 ° / 8.9 °
Salı 19 ° / 9 °
Çarşamba 23.3 ° / 10.8 °