Davutoğlu: İçişleri Bakanı Görünüşte Cumhurbaşkanı’na, Esasta Bahçeli’ye Bağlı

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Furkan Vakfı üyelerine karşı orantısız güç kullanan polisler ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkmasını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayy

Günde 24.03.2022 17:29:18 0
Davutoğlu: İçişleri Bakanı Görünüşte Cumhurbaşkanı’na, Esasta Bahçeli’ye Bağlı

Ahmet Davutoglu, partisinin genel merkezinde bugün düzenledigi basin toplantisinda gündeme iliskin degerlendirmelerde bulundu. Davutoglu, sunlari söyledi:

“KISA BIR TWEET MESAJI BILE ILK ASAMADA YETERLI OLABILIRDI: Adana’da yasanan ve kamu vicdanini yaralayan, kadin ve çocuklarin da oldugu topluluklarin sokak ortasinda coplandigi fiili iskence görüntüleri ile ilgili olarak Sayin Cumhurbaskani’na açiklama yapmasi çagrisinda bulunmustum. Ancak Sayin Cumhurbaskani, kamu vicdanini teskin edecek bir açiklama yapmak yerine kritik konularda her zaman yaptigi gibi meydani Sayin Bahçeli ve Soylu’ya birakarak sessizlige gömülmeyi tercih etti. Sesi ile ilgili saglik sorunu nedeni ile grup toplantisi yapamadigi söylendi. Kendisine geçmis olsun dileklerinde bulunuyorum; ancak bu bir mazeret degildir. Ortaya çikan tabloyu kinayan ve sorumlulari için gerekli islemin yapilacagini ifade eden kisa bir tweet mesaji bile ilk asamada yeterli olabilirdi.

IÇISLERI BAKANI GÖRÜNÜSTE CUMHURBASKANI’NA, ESASTA BAHÇELI’YE BAGLI: Eger vatandasina sahip çiksaydi, hukuksuz davranan kamu görevlisinin degil magdurun yaninda olsaydi, çikar açik bir sekilde tebrik ederdim. Eger kendisini o makamlara getiren din ve vicdan özgürlügüne duyarli muhafazakâr kesimlerin sözcüsü olabilseydi, net bir destek verirdim. Eger özellikle yabanci devlet adamlarina seslendigi gibi ‘Ey Bahçeli’ deyip iktidarin küçük ortaginin mutlak güç sahibi gibi Türkiye’de din ve vicdan özgürlügünü rehin almasina karsi durabilseydi, alkislardim. Ama yapmadi, yapamadi. Çünkü iradesini teslim ettigi Bahçeli, sali günü grup toplantisinda konu ile ilgili sinirlari çizen bir racon kesmisti. Bunu yaparken de bu tablonun birinci sorumlusu olan Içisleri Bakani’nin kendisinin himayesinde oldugunu bir kez daha göstermisti. Bugün Içisleri Bakani görünüste Cumhurbaskani’na, esasta Bahçeli’ye baglidir. Geçen sene Sedat Peker’in iddialarinda oldugu gibi bu sene de bu görüntüler karsisinda Bahçeli’nin himayesi ile makamini korumus görünüyor. Bu anlamda devlet, çift basli bir nitelik kazanmistir. Bu nedenledir ki Cumhurbaskani, bas edemeyecegi bir sorun oldugunda ve Sayin Bahçeli önce davranip sinir çizdiginde, aynen daha önce yaptigi gibi sessiz kalmayi tercih etmistir. Sessiz kalarak ülke yönetilemez.

TAVSIYEMIZ, SAYIN ERDOGAN’IN MAKAMINA, DEMOKRASIYE, HUKUK DEVLETINE VE INSAN HAKLARINA SAHIP ÇIKMASI: Yine de Sayin Erdogan, hala konusabilir ve tavrini ortaya koyabilir; bekleyecegiz. Tavir konusunda önünde üç yol var. Birincisi; Sayin Erdogan, birçok kez yaptigi gibi sanki bu ülkenin cumhurbaskani degilmis gibi yasanan rezalet karsisinda sus pus olmayi tercih edebilir. Ikinci yol; Sayin Erdogan, bir cumhurbaskanina yakismayacak bir sekilde Bahçeli’nin vesayetini kabul ederek birkaç etliye sütlüye dokunmayan cümle kurarak durumu geçistirmeye çalisabilir ya da Sayin Erdogan, ülkenin cumhurbaskani oldugunu ispatlar, vatandaslarina sokak ortasinda iskence edenlerden hesabin sorulacagini söyler. Bu memurlarin amiri olan ve sagda solda mafya agziyla ‘önce yik, sonra hukuk arkadan gelsin’ diyerek hukuku takmadigini ifade eden bakani görevden alir. Hepsinden daha önemlisi; açikça iskenceyi, hukuksuzlugu ve gaddarligi tebrik eden Bahçeli’ye agzinin payini verir. Ilk iki yolu tercih ederse Sayin Erdogan, en temel insan haklari ahlakindan, en temel Islami degerlerden; vicdandan, adaletten ve milletimizin irfanindan istifa ettigini ilan etmis olacaktir. Bizim tavsiyemiz, Sayin Erdogan’in makamina, demokrasiye, hukuk devletine ve insan haklarina sahip çikmasidir.

BIR SUÇ ISNADI VARSA BUNUN ÇÖZÜLECEGI YER SOKAKLAR DEGIL YARGI MAKAMLARIDIR: Öncelikle bilinmesi gerekir ki mesele asla su veya bu cemaati veya toplulugu savunmak degildir. Hiç kimse, hiçbir topluluk hukukun üstünde degildir. Bir suç isnadi varsa bunun çözülecegi yer sokaklar degil yargi makamlaridir. Mesele, sadece basörtülü kadinlarin coplanmasi da degildir. Mesele, basörtülü olsun olmasin, kadin olsun erkek olsun, hangi siyasi düsünce ve inanca sahip olursa olsun insanlarin sokak ortasinda iskenceye tabi tutulmasi ve otoriterlesme yönünde vahim bir asamaya geçilmis olmasidir. Basörtülü kadinin öne çikmasi, iktidar sahiplerinin iktidarda kalabilmek için istismar ettigi 28 Subat tehdidindeki iki yüzlü, riyakâr siyaseti ifsa etmesi bakimindan önemlidir. Bu tablo, son yillarda anlatmaya çalistigimiz bir gerçegin bütün çiplakligiyla anlasilmasi bakimindan önemlidir.

IKI SER SENARYOSU: 15 Temmuz sehitlerimizin mübarek kanlari üzerinde otoriter bir sistemi insa etmek isteyen güçler, iki ser senaryosunu alternatifli olarak devreye sokmak istemektedir. Birinci senaryo, söylemde ve sloganda milli ve manevi degerleri istismar eden, yolsuzluklarla çürümüs ve halki yoksulluga mahkum etmis bu iktidarin bir dönem daha devam etmesidir. Ikinci senaryo, bu iktidara yönelik tepkilerin sadece iktidardaki bir küçük zümreye degil onun temsil ettigini iddia ettigi bütün toplumsal kesimlere yöneltilmesi ile bir iktidar degisiminin rövansist bir zeminde gerçeklesmesi ve alternatif jakoben bir otoriterligin yeni bir yolsuzluklar agi ile devreye girmesidir. Önümüzdeki seçimlerde bu iki ser senaryosundan birinin gerçeklesmesi halinde ülkemizin belki on yillarca sürecek bir iç gerilim sarmalina girmesi kaçinilmaz olacaktir. Otoriter milliyetçi-muhafazakarlik ile otoriter rövansist-jakoben laiklik arasindaki kisir döngü milletimizin bütünlügünü zedeleyecek, ülkemizin dar kaynaklarini tüketecek ve Cumhuriyet’imizin demokratik niteligini yok edecek tehlikeler barindirmaktadir.

BIZ ÜLKEMIZIN YASAKLARA DEGIL ÖZGÜRLÜGE KAVUSMASI IÇIN ÇABA SARF EDIYORUZ: Farkli siyasi geçmislerden gelmekle birlikte özgürlükçü demokrasiyi savunan herkesin, bir araya gelerek bu karanlik senaryolari engelleme sorumlulugu vardir. Biz, ülkemizin yasaklara degil özgürlüge, kutuplasmaya degil kaynasmaya, polis devletine degil hukuk devletine, otoriterlige degil demokrasiye, kaosa degil kamu düzenine, yoksulluga degil refaha, yolsuzluga degil temiz siyasete kavusmasi için çaba sarf ediyoruz.

PARTINIZIN DÜZELECEGINE INANCINIZI KAYBETTIYSENIZ BU KÖTÜ GIDISE DESTEK VERMEYIN VE SAFLARIMIZA KATILIN: Güç yozlasmasina kapilmamis degerli AK Partili kardeslerim; biz, bu iki ser senaryoyu durdurabilmek için her türlü baskiya direnerek çaba göstermeye devam edecegiz. Ancak burada tarihi görev ve sorumluluk size düsüyor. Bu ser senaryolarini engellemek için harekete geçin. Eger hala partinizin düzelebilecegine inaniyorsaniz korkmayin ve sesinizi yükseltin. Kapali kapilar ardinda yaptiginiz elestirilerin hiçbir faydasi olmuyor, sadece riyakar bir kültürün yayilmasina yol açiyor. Eger partinizin düzelecegine inancinizi kaybettiyseniz bu kötü gidise destek vermeyin ve saflarimiza katilin. Korkmayin.”


Pazar 17 ° / 9.7 °
Pazartesi 17.4 ° / 8.9 °
Salı 19 ° / 9 °