Tarih: 11.11.2020 08:12

İstanbul Tabip Odası'ndan korkutan uyarı: İstanbul için acil kapanma zamanı

Facebook Twitter Linked-in

Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden Dr. Mesut Cem İlkin ve Dr. Yalçın Özdemir’i anmak için bir araya gelen İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu, basın toplantısı düzenledi. Açıklamada “İstanbul için acil kapanma” çağrısı yapan İTO yetkilileri, hemen uygulanması gereken 7 tedbiri sıraladı.   

“BİZDEN KIRAN ARTIĞI OLMAMIZ İSTENİYOR” 

“Bu salgın açıkçası kırana döndü” diyen İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Bizden kıran artığı olmamız isteniyor. Yani, ‘ölen ölsün, kalan sağlarla biz bu işi yürütelim' diye. Ancak bu gerçekten gayri ahlaki bir yaklaşım bize göre” ifadelerini kullandı. 

“İSTANBUL'DA COVID-19'A AYRILMIŞ YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ TAMAMEN DOLU” 

Geçtiğimiz Ekim ayı sonunda bir rapor yayınladıklarını hatırlatan Küçükosmanoğlu, “Dedik ki: Hasta sayısı kontrolden çıkmış bir şekilde artıyor. Dediler ki: ‘Yeterince yatağımız var. Yoğun bakım ünitelerimiz tam dolu değil'. Bugün geldiğimiz durum iki hafta içinde, İstanbul'da COVID’e ayrılmış yataklar, hastaneler, yoğun bakım üniteleri tamamen dolu” diye konuştu. 

“BAKANLIK VERİLERİNİN GERÇEK OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI” 

Sağlık Bakanlığı'nın salgına ilişkin verilerinin gerçeği yansıtmadığını savunan Küçükosmanoğlu, “Bakanlık verilerinin gerçek dışı olduğu ayan beyan ortaya çıktı. Bunu aslında kendileri de itiraf ettiler. Ancak bahane şu: ‘Herkes böyle yapıyor'… Halbuki herkesin böyle yapmadığını da biliyoruz” ifadelerine yer verdi.

“HEKİM KAYBIMIZ 60, TOPLAM SAĞLIK ÇALIŞANI KAYBIMIZ 150'Yİ BULDU” 

Küçükosmanoğlu, açıklamasına şu sözlerle devam etti: 

Hekim kaybımız 60'ı, toplam sağlık çalışanı kaybımız 150'yi buldu. Yarından itibaren beş gün süreyle saat 21.00'da ışık kapama eylemi yapılacak. 

 Sağlık çalışanlarının kaybı durumunda veya hastalığı durumunda bunun bir meslek hastalığı olduğunu kabul edilmesini önceleyen ancak bunun yanında salgınla ilgili mücadeleye de dikkat çeken bir kampanya başlayacak. 

“AMBULANSLAR COVID-19 HASTALARINI TAŞIMAYA YETMİYOR” 

Küçükosmanoğlu'nun ardından İTO Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu da açıklamalarda bulundu. 

“Salgın politikası bütünüyle iflas etti” diyen Ömeroğlu, şu ifadeleri kullandı: 

İstanbul için acil kapanma zamanı. İstanbul Tabip Odası olarak meslektaşlarımızdan topladığımız bilgiler ve sahadaki gözlemlerimiz durumun vahametini gösteriyor. 

Ambulanslar, Covid-19 hastalarını taşımaya yetişemiyor. Hastalar saatlerce sedyelerde bekletiliyor. Hastanede mevcut servisler yetmiyor; her gün yeni eni Covid-19 servisleri açılıyor. 

Servise yatması gereken birçok hasta yeterli yatak olmadığı için acillerde tutuluyor. Yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta, acillerde ya da servislerde bekletilip; yoğun bakım yataklarının boşalması bekleniyor. 

“ÖZEL HASTANELER COVID-19 HASTALARINI ÜCRET KARŞILIĞI KABUL EDİYOR” 

Sadece COVID-19 hastalarının değil, diğer hastaların da servis, yatak ve yoğun bakım sıkıntısı sebebiyle sağlık hizmeti alamadığını söyleyen Ömeroğlu, “Kamu hastaneleri ihtiyaca cevap veremediği için devreye sokulan özel hastaneler COVID-19 hastalarını ancak ücret karşılığında kabul ediyor. Bütünüyle ilçe sağlık müdürlüklerini üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmaları, vakaların ancak çok az bir bölümüne yetişebiliyor” şeklinde konuştu.

“DURUM HER GEÇEN GÜN DAHA DA KÖTÜYE GİDİYOR”

“İstanbul'un sağlık sorunları S.O.S veriyor ve durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor” ifadelerine yer veren Ömeroğlu, “AKP rejiminin sağlık politikaları bütünüyle iflas etti. İstanbul için acil kapanma zamanı” dedi.

ACİL ALINMASI GEREKEN 7 TEDBİR SIRALANDI

Ömeroğlu, salgının kontrol altına alınabilmesi için alınması gereken 7 acil tedbiri ise şöyle sıraladı: 

İstanbul'un sağlık altyapısının bu gidişe dayanabilmesi mümkün görünmemektedir. Başka şehre giriş-çıkış kısıtlaması en az 14 güne kadar; toplumsal hareketliliğin azaltılması, sokağa çıkma kısıtlaması, temel-zorunlu ve acil mal/hizmet üreten işler dışında tüm işlerde çalışmaların durdurulması olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak, durduracak önlemler hızla hayata geçirilmelidir. 

Salgınla mücadele hastanelerde değil, sahada kazanılır. Etkin bir filyasyon çalışması için birinci basamak sağlık hizmetlerindeki aile hekimliği-ilçe sağlık müdürlüğü ikiliği kaldırılmalı; aile sağlığı merkezleri hızla bölge tabanlı olarak organize edilmelidir. 

Salgının kontrol altına alınamamasının sorumluluğunu vatandaşlara yıkıp, sadece maske-mesafe-hijyen tekerlemesiyle pandemiyle başa çıkılamaz. Yapılması gereken, Dünya Sağlık Örgütü'nün başından beri önerdiği gibi çok sayıda test yaparak hastalık tanısı konanlara katı bir izolasyon uygulamak; evde izolasyon koşullarının sağlanamadığı durumlarda yerel yönetimlerle de iş birliği yaparak barınma olanakları sağlamaktır. 

Özel hastanelerin, COVID-19 hastalarından para talep etmesine hiçbir şekilde göz yumulamaz. Kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı'nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır. 

COVID-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık hizmeti ihtiyacı daha fazla bekletilemez. Bölge ve nüfus özellikleri dikkate alınarak pandemi dışı hastaneler belirlenmeli ve ilan edilmelidir. 

Salgın mücadelesi ancak yüksek motivasyonlu ve yeterli sayıda sağlık çalışanlarıyla kazanılabilir. COVID-19 pandemisinin oluşturduğu istihdam ihtiyacı göz önüne alınarak KHK ile ihraç edilmiş ve ataması yapılmayan hekimler ve sağlık çalışanları acilen göreve başlatılmalı; aylardır pandemi mücadelesi nedeniyle yorgun düşmüş sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir. 

Türkiye'de salgının sekiz aydır kontrol altına alınamamasının sorumlusu kuşkusuz; on binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan pandemi sürecinden başarı hikayesi çıkarmaya çalışan AKP zihniyetidir. Bugüne kadar izlenen eksik, yanlış, tutarsız uygulamalara derhal son verilmeli; acilen aklın ve bilimin ışığında, açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık yeni bir salgın politikası oluşturulmalıdır. Gelinen vahim durum göstermektedir ki Türkiye'de salgınla mücadelenin ön koşulu, bu zihniyetle mücadeleden geçmelidir. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —