Sağlığına kavuşan Yavuz Bülen Bakiler yazdı: 'Büyük ayıbımız'

Sağlığına kavuşan  Yavuz Bülen Bakiler yazdı:

Geçtiğimiz ay kalp krizi geçirerek yoğun bakımda tedavi altına alınan Türk edebiyatının ve sitemizin değerli yazarı, tarihçi edebiyatçı Yavuz Bülent Bakiler, sağlığına kavuştu.

Sitemiz enpolitik değerli yazarlarından, şair, edebiyatçı, düşünür Yavuz Bülent Bakiler, geçtiğimiz ay geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye kaldırılmıştı. Bakiler, tedavi sürecinden sonra sağlığına kavuştu. 

İnternet gazetemiz enpolitik için bir yazı da kaleme alan Bakiler, okumanın, düşünmenin ve bilmenin önemine vurgu yaptı. 

İşte Yavuz Bülent Bakiler'in 'En büyük ayıbımız -I-' başlıklı yazısı:


'Hacı Bektaş Veli?nin 64 sahifelik bir kitabı var. Bu kitabın 11. sahifesinde Hacı Bektaş Veli diyor ki:

İman bir hazinedir. Allah?ın lanetlediği iblis bir hırsızdır. Akıl hazinedardır. O halde, hazinedar giderse, hırsız hazineyi ne eder? (Çalar)Bir söze göre İman koyundur. Akıl çobandır. İblis kurttur. Çoban giderse, kurt koyunu ne yapar? (parçalayıp yer)Bir söze göre de İman süt, akıl bekçi, iblis ittir. Üçü de bir evdedir. Bekçi evden gidip de süt bekçisiz kalırsa, it sütü ne yapar? (içer)

Hacı Bektaş Veli?nin verdiği bu üç örnekte görüldüğü gibi imanın korunmasında, aklın birinci derecede önemi vardır.

Şimdi yeni bir soru ile karşı karşıya bulunuyoruz: Aklımızı neyle kuvvetlendiririz? Veya aklımızı nasıl kuvvetli hale getiririz?

Batılı ilim adamları; ?Aklımızı zengin bir kelime hazinesiyle iyi bir şekilde kullanabiliriz!? diyorlar. Bu bakımdan, Batı dünyasında devletler, eğitimciler, yetişen gençlerin, zengin bir kelime dünyasına sahip olması için çok ciddi bir gayret içinde oluyorlar. İşte çok önemli bir örnek: İngiltere?de devlet, sekiz yıllık eğitimden geçen çocukların ders kitaplarını 71 bin kelime ile yazıyor, yazdırıyorlar.

Bu rakam, Japonya?da 40 bin, İtalya?da 32 bin, Türkiye?mizde ise 7 bindir. Ve bizim çocuklarımız da bu 7 bin kelimenin 9 bin 10?uyla düşünüp konuşmaktadırlar. Edebiyatımızın, sanatımızın, ilmi araştırmalarımızın Batının çok gerilerinde kalmasının sebebi budur: Kelime fukaralığı! O bakımdan, 1985 yılı rakamlarına göre, Türkiye?de bir yılda basılan kitap sayısı: 7 bindir. Hâlbuki ABD?de bin kişiye: 4 bin 700 kitap, Almanya?da bin kişiye: 2 bin 700 kitap, Fransa?da bin kişiye, bin 700 kitap, Japonya?da ise bin kişiye: Bin kitap düşmektedir.

Bizim zenginliğimiz kahvehanelerimizdir. Batıda 4 bin kişiye bir kütüphane düştüğü halde, Türkiye?de 64 bin kişiye bir kütüphanemiz açıktır. Ama Türkiye?de 95 kişiyi 1 kahvehane kucaklamaktadır.

Evlerimizin yüzde 95?i kitapsız ve kütüphanesizdir. Çocuklarımız evde ve okulda güdük bir Türkçe ile yetişmektedirler. Üniversite sıralarına gelen çocuklarımız, ders kitaplarını okuyup anlayamamaktadırlar. Bu bakımdan bazı üniversitelerimizde, çocuklarımız için yeniden Türkçe dersleri okutulmaktadırlar.

Dünyada bundan daha büyük bir ayıp olmaz, olamaz.

1988 yılında Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre?nin tespitine göre Türkiye?de, bir yılda yapılan ilmi araştırma sayısı sadece: 968?dir. Bu rakam yani ilmi araştırma sayısı: ABD?de bir yılda: 204 bin, İngiltere?de: 42 bin, Almanya?da: 26 bin, Sovyetlerde: 25 bin, Fransa?da ise: 20 bindir.

Kur?an-ı Kerim?in ilk emri: ?Oku!? diye başlıyor. Oku emrine rağmen dünyada en az okuyan milletlerin başında biz varız. Bizim altımızda, Ortadoğu İslam ülkeleri horulduyorlar. Onların altında Afrika tamtamları def ve dümbelek çalarak oynuyorlar, an alt sırada ise Avustralya?nın kahve renkli derili Aborjin?leri yan gelip yatıyorlar.

Japonya?da 7 şiddetinde bir deprem olduğu zaman, yedi kişinin ya şurası-burası kanıyor, ya hiçbir şey olmuyor. Bizde yedi şiddetinde bir deprem, yirmi bin kişiyi toprağın altına çekiyor. Neden?

Hukuk tahsili yapmaya hiç gerek yok: Türkiye?de bir tutam ot, bir salkım üzüm, bir karış toprak yüzünden yüreğimiz kan ağlıyor. Kadınlarımız evlerinde 18-20 yıl dul kalıyor, çocuklarımız sokaklarda 18-20 sene yetim büyüyorlar. Neden? Aklımızı kullanamadığımız için. Mehmet Akif diyor ki:

?Ne Kürt elif ba?yı sökmüş, ne Türk okur, ne Arap

Ne Çerkez?in, ne Laz?ın var bakın elinde kitap.

Hülasa milletin efradı bilgiden mahrum

Lakin şunu unutmamak lazım: zaman, zaman-ı ulüm!

Dünyada en büyük ayıbımız kitaptan, edebiyattan ve müspet ilimlerden kopmamızdır. Bundan büyük ayıp olur mu?

Yani: zaman zaman imanımızı kaybetmemiz, koyunumuzu kurda kaptırmamız, sütümüzü itlere terk etmemiz, hep aklımızı kullanamadığımızdandır. Yani okumamamızdandır. Türkiye?de her nesil kendisinden önceki neslin edebiyatını okuyamıyor. Dilini bilmiyor. Yazmaktan utanıyorum!

Ve bilmeliyiz ki, Hacı Bektaş Veli?nin 400 sahifelik MAKALAT kitabını hem Alevilere, hem de Sünnilere okutabilsek, anlatabilsek bir ahmakça aptallıktan yakamızı kurtarabiliriz. Ama okumuyoruz. Ayıbımızla birlikte çürüyüp gidiyoruz!'