Dün itibarıyla değerli büyüğümüz, hocamız, ağabeyimiz, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcımız Doçent Doktor Selçuk Özdağ, cuma namazına gitmek için evinden çıktığı sırada 5 kişinin silahlı ve sopalı saldırısına uğramıştır. Kendilerine acil şifalar diliyorum.
Bu saldırının şahsi olmadığı, siyasi bir saldırı olduğu parti yetkilileri tarafından ifade edildi. Neydi Selçuk Özdağ'a saldırı sebebi: Sayın Bahçeli’ye 17/25 Aralık hatırlatması mıydı, ya da sorumluluk almadan yetkili olan ve güç devşiren siyasetçi olduğunu söylemiş olması mıydı? Yoksa Öcalan'ı idam ipinden kurtaran yasal düzenlemenin Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde yani onun zamanında çıkarıldığını hatırlatması mıydı? Bilinmez ama bilinen bir şey varsa eşkıyanın dağdan şehre indiği, hem de Türkiye’nin göbeğinde, başkentinde üç dönem milletvekilliği ve genel başkan yardımcılığı yapmış bir akademisyene sopalarla ve silahlarla saldırmış olmasıydı. En kötüsü de bu saldırının arkasında saklanan azmettiricilerin bulunmasıydı..
İktidar partisi ve ortaklarından hiçbir kınayıcı açıklama gelmedi; esefle onları kınıyorum. Yoksa azmettiriciler bunlar mıydı? sorusunu sormaktan da kendimi alamıyorum. Kullandıkları üslup ve dilin gençleri saldırganlığa sevk ettiğini görüyoruz. Failler yakalansa ne olacak? Devlet Bahçeli, geçmişte olduğu gibi şimdi de R. Tayyip Erdoğan’dan dava arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyecektir.
Teröre teşne ortakların kınamamasını anlarız da, Erdoğan'ın halen ortakları eli ile Türkiye'nin başına geçirilmek istenen çuvalı görememesini anlayamayız, mazur göremeyiz.Tayyip Erdoğan atına binerek meşruiyet kazanan eşkıyaların başkentte terör estirdiklerini halen görmüyor mu, ya da en son defteri dürülecek kişinin kendisi olduğunu ne zaman anlayacak? Geçmişte bürokrasi içinde hükümeti esir alan FETÖ yapılanması vardı. Kuşatma yine devam ediyor. FETÖ milletin ferasetiyle gitti ama aynı kuşatma, FETÖ'nün daha saldırgan bir başka versiyonu olan Bahçeli ve zihniyetine devredildiğini nasıl göremiyor ya da görmek istemiyor? FETÖ'den daha az tehlikeli olmayan bu yapının terör faaliyetlerine giriştiklerini anlaması için, 80 öncesi çatışmaları yaşamamız mı gerekiyor? Şayet görüyor ama etkisizleştirildiği için sırtından atamıyorsa unutmasın ki Türk milleti her zaman görevi başında. Hatırlayalım, demokratik bir hak olan seçilme hakkını kullanmak isteyen kendi milletvekillerinin, mecliste başına vurarak öldüren bir siyasi partiden söz ediyoruz.
Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum: Terörist arıyorsan vatandaşları, gazetecileri, milletvekilini öldüresiye dövdüren en yakınına bir bak! Titre ve kendine gel. Bu ittifakı bitir. Siyaseten sıkıştığın yerden kurtul ve çakal siyasetine prim verme! Ülkeyi bir an önce erken seçime götür. Millet oylarını en adil şekilde verecektir. Millet terazisine güven lütfen! 80 öncesi çatışmalara benzer bir durum ortaya çıkmadan ve kontrol edilmez bir hal almadan, ortaklarının tavır ve davranışlarını iyi okuyup değerlendir ve gerekiyorsa ittifakı bitir!
Hükümet'in sinsi küçük ortakları, çevreden merkeze doğru kuşatmaya siyasilere saldırmakla başladı. Bundan sonra yapacakları iş, merkezdeki AKP’nin rehin alınmasıdır. Erdoğan'dan millet olarak beklediğimiz davranış, - FETÖ'de deneyimlemiş olduğumuz ülkenin boğazına çökülme talihsizliğini beklemeden - bir an önce harekete geçmesidir.
Hükümeti rehin almış olan hükümet ortaklarının karşısında Selçuk Özdağ ve düşüncesi susmayacaktır. Türkiye, toplama kampı; içindekiler de köle değildir.