Bir hukuk devletinde kararların nasıl alınacağı, nasıl yürürlüğe konacağı bellidir.Sistemin bütün mekanizmaları kendi içindedir.Meşruiyetini dışarıdan almaz.
Haftalardır, -komisyon üyeleri- İmralı'ya gitsin mi, gitmesin mi tartışması yapılıyor. Bahçeli ile Meclis başkanı Kurtulmuş "gitsin" dediler. Tepkiler yükselince Kurtulmuş, "MGK, PKK'nın terör örgütü olmadığına dair karar alsın" demek zorunda kaldı.
Türkçesi, CB ve MGK üyelerine "gelin suç ortağımız" olun dedi.
Yapılan iş doğruysa MGK'nın kararına niçin ihtiyaç duyuluyor?
CB Erdoğan da, İmralı'ya gidecek komisyon üyeleri arasında AKP'lilerin olacağı sinyalini vermişti.
Eğer gidilirse, bunun nasıl bir algı yaratacağı açık. Öcalan,siyasi veya idari mekanizmanın hiç bir yerinde değil. İmralı'ya gidip Öcalan'a akıl danışmak, -ona,devletin alacağı kararlara meşruiyet kazandıran bir üst merci hüviyeti kazandırmayacak mıdır? Öcalan, nihai karar mercii ise bu ülkeyi yönetenler nedir?
Terörsüz Türkiye,eli kanlı bir teröriste -devlet üstü- bir mertebe vererek sağlanmaz. Teröre maruz kalan ülkeler içinde benzeri tek bir örnek bile yoktur.Sabah akşam Apo'ya övgüler düzerek ayrılıkçı ihanet küçültülmez, bu ona haklılık payesi kazandırdığı için onu kitlesinin gözünde daha da büyütür. Bölgede Ona mesafeli olan kesimleri de Örgütün arkasına iter. Bu tip durumlar için rahmetli Ömer Lütfü Mete'nin çok güzel bir sözü var, şöyle diyor:"Akıllı adam ayağına batan dikeni akrebin iğnesiyle çıkarmaz."
Şu an AKP ve MHP tam da bunu yapıyorlar. Akrebin iğnesiyle milletin ciğerine batan iğneyi çıkarmaya çalışıyorlar.
KARGO UÇAĞI VE ŞEHİTLERİMİZ
Azerbaycan'dan havalanıp Gürcistan sınırları içinde düşen kargo uçağında yirmi yiğidimiz şehit oldu. Acımız tarif edilemeyecek kadar büyük, ruhları şad, makamları ali olsun.Ailelerinin ve Türk milletinin başı sağ olsun.
İlgili makamlar uçağın düşme nedenini elbette araştıracak bir sonuca varacaklardır. Bunun için belki haftalar/aylar sürecek bir zamana ihtiyaç var. Ancak dikkatimi bir şey çekti, haber duyulur duyulmaz sosyal medyanın kaza kırım uzmanları (!) bilimsel kılıflı yorumlarını sıralamaya başladılar. Uçağın enkazına bile ulaşılmadan her biri kendi zaviyesinden Mossad'ı, Rus istihbarat'ını veya ABD'yi işaret ettiler. Ne de olsa bu ülkeler düşmanlarımızdı. Oysa Trump'la, Putin, CB Erdoğan'ın -dostum- sınıfında olan isimlerdi. Bu gerçeği nedense pas geçtiler.
Geleneksel tavrımızdır; düşman her zaman dışarıdadır, kusur her zaman başkalarındadır, bizim büyüklerimiz asla hata yapmazlar. Hele partilimizse la yüseldir. Dolayısıyla -kendimizi sorgulamamıza- da gerek yoktur. Kimse o kargo uçağının yaşının 57 olduğunu,ömrünü çoktan tamamlamış olması gerektiğini konuşmadı.Zaten Mossad'a, Rusya'ya, ABD'ye sıkılan -kuru sıkı- kurşunlar da bu gerçeği örtmek, lafın dönüp dolaşıp- kurucu önder- methiyecilerini vurmaması içindi.
Uçağımızın hangi saikle düştüğünü bilmiyorum, bu konuda fikir yürütecek uzmanlığa da sahip değilim. Tek bildiğim, 57 yaşındaki bir uçağı bu işler için kullanmanın doğru olmadığıdır. Onun için sorumluları boşuna uzakta aramayalım,bu ülkede en ucuz şey insan hayatıdır.