(MHA) - TBMM Genel Kurulu'nda 2026 Merkezi Yönetim Bütçesi'nin tümü üzerindeki görüşmelerde Yeni Yol Grubu adına söz alan Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, iktidarın bütçe yaklaşımını, denetim mekanizmalarını, ekonomi yönetimini, konut ve hukuk politikalarını sert ifadelerle eleştirdi. Özdağ, bütçeyi "kâğıt üzerinde kalan bir zarf bütçesi" olarak nitelendirirken, denetimden uzak bir yapının halkın sorunlarını çözemeyeceğini vurguladı.
Konuşmasının başında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumunu dikkatle dinlediklerini belirten Özdağ, Genel Kurul'da muhalefet sıralarının tam kadro bulunduğunu, buna karşın iktidar sıralarının boş olmasını eleştirdi. "Grubumuzun hemen hemen tamamı buradaydı, İYİ Parti burada, Milliyetçi Hareket Partisi burada, DEM Partililer burada, Cumhuriyet Halk Partililer burada; şimdi burada muhalefet konuşuyor, siz neredesiniz? Adalet ve Kalkınma Partililer niye siz gelip de bizi dinlemiyorsunuz? Neden bize saygı duymuyorsunuz?" sözleriyle iktidara tepki gösteren Özdağ, muhalefetin bütçe sürecinde yok sayıldığını dile getirdi.
Ekonomi başlığında enflasyon ve hayat pahalılığını gündeme getiren Özdağ, geçmişte tek haneli oranlara düşürülen enflasyonun yeniden yükselmesinin sorumluluğunun "dış güçler" söylemiyle açıklanamayacağını söyledi. "Tek haneli rakamlardı 2015'te, 2016'da 5,2 değil miydi, 6,3 değil miydi? Kim çıkarttı?" diyen Özdağ, ironi yaparak "Bu bütçe bittikten sonra bir araştırma önergesi vereceğim; bu UFO'luları, bu uzaylıları arayalım diyeceğim" sözleriyle iktidarın enflasyon anlatımını eleştirdi.
TÜİK verileriyle açıklanan enflasyonun mutfak ve temel tüketim kalemlerine yansımadığı sürece gerçekçi olmadığını savunan Özdağ, "Ben enflasyona enflasyon demem, o enflasyon eğer mutfaktaki peynirin, ekmeğin fiyatını aşağı indirmiyorsa masaldır, Andersen'den masaldır" ifadelerini kullandı. Enflasyonun yüzde 36 olarak açıklandığını hatırlatan Özdağ, "Peynire niye yüzde 106, akaryakıta niye yüzde 208 zam yapıldı?" sorusunu yöneltti. Emekliler ve memurlar üzerinden verilen iyimser tablonun, sahadaki gerçeklikle örtüşmediğini belirterek, Türkiye'de yaşananın bir "servet transferi" olduğunu, "fakirlerden alıp zenginlere verilen bir düzen" oluştuğunu söyledi.
Selçuk Özdağ, bütçe tartışmalarını denetim mekanizmaları başlığıyla sürdürdü. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi altında yürütmenin yasama ve yargı üzerinde vesayet kurduğunu savunan Özdağ, "Türkiye'yi yasama yönetmiyor, Türkiye'yi yargı denetleyemiyor" dedi. Yazılı soru önergelerinin büyük bölümüne cevap verilmediğini hatırlatan Özdağ, sadece kendi gruplarının 1.170 soru önergesi bulunduğunu, buna rağmen etkili bir denetim yapılamadığını dile getirdi. "Sizin bu bütçedeki harcamalarınızı nasıl denetleyeceğiz? Soru önergelerine cevap yok, Sayıştay korkutulmuş durumda; bu şartlarda şeffaflıktan söz edilemez" ifadelerini kullandı.
Konut politikalarında TOKİ ve deprem konutları uygulamalarını da eleştiren Özdağ, 2019'da açıklanan 100 bin konut projesi ile 2022'de duyurulan 500 bin konut, 250 bin arsa ve 50 bin iş yeri vaatlerinin önemli kısmının hayata geçmediğini savundu. "Elime bir lüks lambası aldım, TOKİ konutlarını arıyorum" sözleriyle eleştirisini dile getiren Özdağ, hem önceki projelerde hem de deprem bölgesindeki konutlarda şeffaflıktan uzak davranıldığını, kimlere hangi konutların verildiğinin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini söyledi.
Hukuk devleti ve yatırım ortamı üzerinde de duran Özdağ, Türkiye'den Mısır başta olmak üzere farklı ülkelere kayan yatırımlara dikkat çekerek, "Yerli sermayeyi ve yabancı yatırımcıyı burada tutmanın yolu güçlü bir hukuk düzeninden geçiyor" dedi. Hukukun güçlüden yana işlediği algısının hem içeride hem dışarıda güveni zedelediğini savunan Özdağ, Skoda ve BYD örnekleri üzerinden yatırımcı güveninin önemine işaret etti.
Eğitimde mülakat sistemi, Millî Eğitim Akademileri ve "davranış notu" uygulamasını da eleştiren Özdağ, bunun mülakatı kaldırmak yerine "sürekli hale getirdiğini" söyledi. 4+4+4 sistemi dâhil eğitim politikalarının kısa aralıklarla değiştirilmesini doğru bulmadığını belirten Özdağ, kültür ve eğitim alanında iktidarın başarısız olduğunu dile getirdi. İçişleri ve Adalet Bakanlığı'na yönelik eleştirilerinde ise gri liste süreci, cezaevlerindeki doluluk ve sokak güvenliğine değinerek, suçun kökenine inen kapsayıcı politikalar geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunan Selçuk Özdağ, Türkiye'nin bir kişinin denetleyebileceği bir ülke olmadığını belirterek, "Gelin denetlenebilir bir Türkiye inşa edin, hesap verebilir bir Türkiye inşa edin, hukuk devletini inşa edin" dedi. Bütçeye ilişkin nihai tutumunu ise "Bu zarf bütçesine, bu suret bütçesine, aynı zamanda bu şekil bütçesine ret oyu vereceğimizi şimdiden söylüyorum. Çünkü bir satırını, bir paragrafını bile değiştirmeye gücümüzün yetmediği bir bütçeye 'evet' vermemiz doğru değildir" sözleriyle açıkladı.