Tarih: 06.12.2025 18:08

HAKKI ÖZNUR : İSTİKAMETİ-KIBLESİ DOSDOĞRU BİR DAVA ADAMIYDI

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye'nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından olan "İNİSİYATİF DERNEĞİ" Genel merkezi tarafından düzenli olarak yapılan, Cuma sohbetlerinin bu haftaki konuşmacısı, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun dava ve yol arkadaşı olan Ülkücü Hareketin tarihini yazan Hakkı Öznur'du.  Öznur, salonu tıka basa dolduran katılımcılara "model şahsiyet Muhsin Yazıcıoğlu"'nu anlattı. 

Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun 40 yıllık siyasi yaşamını iki bölüm  halinde ele aldı.  12 Eylül Öncesi ve 12 Eylül sonrası olmak üzere Muhsin Başkan'ın Genç Ülkücüler teşkilatın katılışı, üniversite yıllarındaki mücadelesi, ÜOD ve ÜGD Genel Başkanlığı, Ülkücü Gençlik Liderliği,  12 Eylül darbesi sonrası yaşadıkları, C-5  İşkence merkezi,  Cezaevi yılları, tahliyesi sonrası, SOGEV Başkanlığı, MÇP'de siyasete girişi,  20 Ekim 1991 Genel seçimlerinde Sivas'tan milletvekili seçilişi, 7 Temmuz  1992 MÇP 'den istifa edişi,  Yeni Oluşum Hareketi ,Milli Mutakabat Çağrısı, BBP'nin kuruluşu, "Örtülü Darbe süreci", "28 Şubat süreci",  darbecilerle, cuntalarla, askeri vesayet peşinde koşan karanlık odaklarla mücadelesi , Milli iradeden ve demokrasiden yana olan yiğit tavrı, küresel güçlerle mücadelesi, BOP, BİP gibi emperyalist projelere  karşı çıkan milli ve yerli tavrı  ve şehadete yürüyüşünü  anlattı. Öznur konuşmasında Muhsin Başkanla ilgili gazete, dergi, broşür ve çok sayıda yayın ve belgeyide yanında getirmiş ve göstermiştir. Katılımcılar daha sonra bu belgelerin resimlerini çektiler. Sohbete, ilgi ve alaka çok büyüktü. Konuşma bittikten sonrada Öznur katılımcılarla sohbete devam etti, onların çeşitli konulardaki sorularını cevaplandırdı. Ardından onlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.

Hakkı Öznur konuşmasında şunları söyledi:

Zor zamanlardan geçiyoruz. Sıkıntılı ve bunalımlı günlerdeyiz. Zor zamanlardan geçerken, millet önderlerine, gerçek devlet adamlarına ihtiyaç duyarız. Onlar, devlete, millete, vatana, sahip çıkmalarıyla, varlıklarıyla, duruşlarıyla, yol göstermeleriyle hep anılırlar ve aranırlar. İşte, milletin adamı şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu da onlardan biriydi. Milletin sevdiği, değer verdiği, güvendiği bir siyaset adamıydı. Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu'nun yokluğu derinden hissediliyor. Şehadetinden bugüne acımız hala dipdiri. Hüznümüz devam ediyor. Türkiye, yiğit dava adamını, adam gibi adam olan Muhsin Yazıcıoğlu'nu arıyor. 

Muhsin Yazıcıoğlu gerçek bir siyaset ve devlet adamıydı. Eskilerin "kahtı ricâl" yani "devlet adamı kıtlığı" dedikleri bir süreç yaşanıyor ülkemizde. Onun yokluğu, hem devlet nezdinde hem millet nezdinde derinden hissediliyor. Toplumun bütün kesimleri onu özlemle arıyor. Birleştirici, bütünleştirici, yol gösteren, sağduyulu, itidalli tavrıyla hep örnek olmuştur. Öylesine vâkar sahibi, feraset sahibi bir insandı ki; 'zulüm Azrail olsa da ben hep Hakk'ı tutacağım' düsturuyla hareket ederdi.

İstikameti-kıblesi, dosdoğru bir dava adamıydı. İman ve ahlak abidesi bir şahsiyetti. Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu için önemli olan iktidar vizesi değil, yüce Rabbimizin rızasıydı. Kur'an ve sünnet çizgisinde bir hayat sürdü. Hesap adamı değil, gerçek bir dava ve gönül adamıydı. O, istikamet ve vakar sahibiydi. Hiç yanlış yapmadı, politikanın hiçbir kiri bulaşmadı üzerine. O, makam ve mevkileri değil, sonsuzluğu düşünen bir liderdi.

Bütün ömrünü, bütün varlığını Kur'an'a bağlayan bir adamdı. Davasını Kur'an'la anlatan, ülküsünü iliklerine kadar yaşayan Muhsin Yazıcıoğlu, bir Kur'an ve peygamber sevdalısıydı. Onun referansı Kur'an ve sünnetti.

Kamil bir Müslümandı, feraset sahibi bir liderdi. Muhsin Yazıcıoğlu deyince Kur'an'a adanmış bir ömür ve Allah ve peygamber sevdası ile dolu bir yürek karşımıza çıkıyor.

Yüce kitabımız Kur'an diyor ki, "Allah, Muhsinlerle beraberdir." Kur'an ayetlerinde 'Muhsin' ifadesi birçok yerde geçmektedir.

Allah, iyilik ve güzellik insanı olan Muhsinlerle beraberdir. Hiç şüphesiz Yüce Allah, dünyada ve ahirette kötülerle değil, Muhsinlerle/iyilerle beraberdir. Dünyada kiminle birlikte olursak, kıyamet günü de onunla birlikte oluruz. Rabbimizin yüce kitabında Muhsinleri sevdiğini ferman ettiği ayetlerindeki gibi kendini Allah'a adamış yiğit ve güzel bir insandı Muhsin Başkan…

Acımız hale taptaze, tarifi mümkün değil. Acımız, hüznümüz devam ediyor. Muhsinlerle de hüznümüz Allah'adır bizim… Biz Allah yolunda, Kur'an yolunda, millet yolunda şehit düşen Muhsin Başkan'la beraber olduk. İyi ki onun gibi yiğit bir liderle, adam gibi adamla yol ve dava arkadaşı olmuşuz. Ne mutlu bizlere…

ALDANMADI, ALDATMADI, DİK DURDU, DÜZ YAŞADI

Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyasi çizgisinde kırıklık yoktur. "Gizli" ajandası yoktur. Açık, şeffaf ve milletiyle, dava arkadaşlarıyla iç içe, bir bütün olan kumaşı, omurgası, ahlakı, sağlam bir liderdi. Muhsin Yazıcıoğlu, klasik bir politikacı değildi. Onda İslam ahlakı vardı. Ahlaklı, faziletli, dürüst, haysiyetli bir liderdi. Asla çıkarların adamı olmadı, daima fikirlerin adamı oldu. O, siyasi parti başkanının ötesinde tarihi bir kişilikti. Politikanın kayıkçı kavgasını andıran bir üslupla yürütüldüğü bir zeminde, inancın ve fikrin doğrularını söyleyerek, Türk siyasetinin hesap yapmayan tek lideriydi. 

Muhsin Yazıcıoğlu için kişilerin, grupların bekası değil, devletin, milletin bekası, ülkenin yarınları önemlidir. Türkiye'nin milli direnç merkeziydi, meclisin sigortasıydı. 

Milletin adamı, her zaman dik durmuş, doğru gitmiştir. Günümüzün bazı siyasi liderleri gibi makyavelist değildi, oportünist değildi, ikiyüzlü değildi. 'Aldanmadı', 'aldatmadı', milletimizden özür dileyecek yanlışlar yapmadı. Ne 'aldandı' ne 'aldattı'. Hep doğru, ilkeli, tutarlı siyaset izledi.

Hiçbir çıkar ve menfaat duygusu olmadan millet aşkı ile yola çıkan Muhsin Yazıcıoğlu, milletine asla yalan söylemedi, yanlış yapmadı, popülizme sapmadı, sağa sola yalpalamadı, politikanın fırıldaklarından olmadı, ikiyüzlü davranmadı. İhtirasları yoktu… 

Şehit Muhsin Yazıcıoğlu deyince dava adamlığı, davaya adanmışlık, fazilet, fedakârlık, vefa, kadirşinaslık, hasbilik, beklentisizlik akla gelir. Kendisi için bir gün yaşamadı. Ömrünü, hayatını, verdiği yüce davasına adadı. Her türlü istibdada karşıydı, İstiklal aşığıydı. Çile adamıydı. Davasının çilesini çekti hep. Nefsine esir düşmedi, kimseye iftira atmadı, kin tutmadı, Hep dik durdu, düz yaşadı, hayat çizgisinde kırıklık yok, çizgisini bozmadı, istikametini değiştirmedi. İnandığı değerlere hep bağlı kaldı. 

Muhsin Yazıcıoğlu, siyasette otoriterleşme eğilimlerine hep dikkat çekmiştir. Tek parti güdümlü otoriterleşmeye karşı durmuş, demokrasiyi ve özgürlükleri savunmuştur. Siyasi yaşamı boyunca tek adam anlayışına, lider sultasına daima karşı çıkmıştır.

10 YILA YAKIN CEZAEVİNDE YATTI, 4 KEZ İDAMLA YARGILANDI

Şehit liderimiz Muhsin Başkan'ın 40 yıllık siyasi yaşamının 10 yılı hapislerde geçti. 12 Eylül darbesinin ardında tutuklandı. C-5 adlı işkence merkezinde işkencelerden geçirildi. Mamak'ta 2,5 metre karelik hücrede 5 yıl geçirdi. İşkencecilere boyun eğmedi, teslim olmadı. 

 "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar" davasında idamla yargılandı. İdamını isteyen 12 Eylülcülere meydan okudu. Zulme rıza göstermedi, zalimlere boyun eğmedi. Devletine, milletine küsmedi. İnandığı davadan, ideallerden taviz vermedi. 

Yazıcıoğlu bir konuşmasında "Ne kaderime küstüm ne devletime küstüm! Çünkü inanmak iman etmek varsa bir şeye bedel neyse katlanıp; Ya Rabbi kahrın da hoş lütfun da dedik" demişti. Davasına, inanmış bir iman ve ahlak adamı söyler bu sözleri.

TÜRKİYE'NİN MİLLİ DİRENÇ MERKEZİYDİ

Türkiye'nin milli direnç merkeziydi, Meclis'in sigortasıydı. Anadolu'nun bağrından çıkan bu yiğit liderin, bu büyük siyaset ve millet adamının kahramanca, idealist mücadelesi her zaman toplumda büyük saygı uyandırdı. Milyonlarca insan ona sevgi ve hürmet besledi. Onun dik duruşuna, davasına olan bağlılığına hep hayran oldu. Milletin adamı, her zaman dik durmuş, doğru gitmiş şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun 19 Mart 2009 günü Karaman seçim bürosunda söylediği şu sözleri çok önemli ve anlamlıdır: 

"Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur." 

Muhsin Yazıcıoğlu hiçbir zaman benliğini, nefsini davanın önüne geçirmemiştir.  İlkeli, seviyeli, tutarlı siyaset izleyen her zaman dik duran, milletin adamı şehit Muhsin Yazıcıoğlu, 2006 yılının Haziran ayında "Birlik Akademisi"nde verdiği bir konferansta, dik duruş ortaya koyamayan siyasetçilerle ilgili şu tarihi sözleri söylemiştir: 

"Ben siyaseti Allah rızası ve içinden çıkmış olduğum Türk milleti için yaptım. Siyasette her zaman açık, şeffaf ve ilkeli olacaksınız. Milletine hizmet etmek isteyen siyasetçi, her zaman dik durmalıdır. Hakkı söylemek kolay iş değildir, dik durmayı gerektirir. Açığı olanlar, diyet borcu olanlar, dik duruş ortaya koyamazlar. Eğilenler, bükülenler, yamulanlar, sistemin adamı olurlar, silinir giderler. İktidarlarla, güç odaklarıyla, çıkar çevreleriyle menfaat ilişkisine girenler, kirli ve karanlık ilişkileri olanlar, çok kolay teslim alınırlar. Ardından güç odaklarının istediklerini yerine getirirler ve onların maşası olurlar, onların söylediklerinin dışına çıkamazlar."

18 Haziran 2000 tarihinde katıldığı bir şölende yine milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu şunları söylüyordu:

"Ne loca, ne sermaye bizi asla satın alamaz. Hiçbir locanın, hiçbir kirli sermayenin bizi satın alması mümkün değildir. Hiçbir küresel, egemen, emperyalist gücün önünde eğilmedik, dik durduk dik durmaya devam edeceğiz. Küresel güçlerin senaryolarına alet olmayız, projelerinde yer almayız. Haksızlıkla beraber olmaktansa yalnız da olsak hakkı savunuruz." 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, "Kimseye diyet ödemedik! Biz milletle varız, milletimizle var olmaya devam edeceğiz" demişti. 

MİLLETTEN VE DEMOKRASİDEN YANA YİĞİT TAVRIYLA TARİH YAZDI

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül sürecini takip eden "1993 Örtülü Darbe'sinde" bu sürecin devamı olan 28 Şubat ve sonrasında yine demokrasiye ve millî iradeye sahip çıkarak, Türk demokrasi ve siyasi tarihine yiğit bir lider, gerçek bir 'siyaset ve devlet adamı' olarak geçmişti.

Örtülü darbe süreci (93 süreci karanlık yıl 1993) 28 Şubat ve e- muhtıra sürecinin de çok iyi bilinmesi lazım. Bu süreçte siyasete dışarıdan müdahaleler vardı. Yine Türk siyaseti küresel bir plan dahilinde dizayn edilmeye çalışılıyordu. Muhsin Yazıcıoğlu, bu süreçte de demokrasiyi milli iradeyi savundu. 

Statükocularla, ordu içindeki mezhepçi sol cuntaların otoriter BAAS'çı zihniyete sahip bir askerî darbe yapıp yönetime el koymaya çalıştıkları karanlık 28 Şubat sürecinde "Namlusunu millete çevirmiş tanka selam durmam!" diyerek millî irade ve demokrasi düşmanlarına dikilmiş, demokratik sisteme sahip çıkmıştı.

Sincan'da tank yürüten, milli irade ve demokrasi düşmanı, ulusalcı militarizme, oligarşik güçlere; "Askerin yeri kışladır. Ordu sivil siyasete müdahale etmemelidir, 'ordu göreve' diyen darbeci zihniyet, demokrasi ve millet düşmanıdır" diye haykırmış, cesareti ve dik duruşuyla milletin gönlünde taht kurmuştu. Muhsin Yazıcıoğlu, askeri vesayete ve onun her türlü iş birlikçilerine şunları söylüyordu: "Siyaset, siyasetçilerin işidir, askerlerin değil. Demokrasilerde ordunun yeri kışladır."

Muhsin Yazıcıoğlu, askeri vesayete ve onun her türlü iş birlikçilerine şunları söylüyordu: "Sivil siyasete ordu karışamaz. Genelkurmay Karargahı milli güvenliğimizle ilgilenmelidir, siyasetle değil. Siyaset siyasetçilerin işidir, askerlerin değil. Demokrasilerde ordunun yeri kışladır."

12 Haziran 1997 günü "Türkiye, İran olmayacak, Cezayir olmayacak. Suriye yapılmasına da biz asla müsaade etmeyeceğiz" diyerek, askeri darbe ile yönetime el koyup, BAAS'çı/Nusayrici bir dikta rejimi kurma isteyenlerin oyununu bozmuş ve demokrasiye sahip çıkmıştır. BAAS rejimi peşinde koşan Laikçi-Faşistlere, Neomaoculara, kartel medyasına, askeri darbeye çağıran sivil ihtilal kuvvetlerine meydan okuyan tek liderdi.

Muhsin Başkan, ilkeli siyaseti, dik duruşu ve yiğit tavrıyla 28 Şubat aktörlerinin, küresel baronların, karanlık, oyununu bozmuş, ordu içindeki cuntalara geri adım attırmış, birçok çevreye göre ise; 28 Şubat sürecinde Türkiye'yi mezhepçi Sol bir askeri darbeden kurtarmıştı. 

MUHSİN YAZICIOĞLU, KÜRESEL EMPERYALİST SİSTEM VE ONUN İŞ BİRLİKÇİLERİYLE MÜCADELE ETTİ

Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu, BOP, BİP vb. küresel, emperyalist projelere, bölgemizde ABD, İngiltere, İsrail üçlüsü tarafından kurulmak istenen ikinci İsrail'e karşı çıktığı için şehit edilmiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca her türlü emperyalizm, liberal kapitalist sistem ile iç ve dış karanlık mihraklarla daima mücadele etti. Egemen güçlere, çıkar çevrelerine asla boyun eğmedi. 

ABD ve İngiltere'den oluşan Anglosakson ittifakı ve onun Orta Doğu'daki iş birlikçisi İsrail'in bölgedeki oyunlarına ve küresel proje olan BOP, BİP ve BAP'a net karşı koyan tek liderdi. 

Küresel merkezlerle irtibatlı, derin odaklarla ilişkili, kapitalist-emperyalist sistemin adamları, Barzanilerin, Talabanilerin altına kırmızı halılar sererler, İmralı ve Kandil hattında "kuryelik-postacılık" yaparlar, Anadolu çocuklarının şahadetini ise küresel bir plan dâhilinde karartmaya, örtbas etmeye ve unutturmaya çalışırlar. 

GELECEĞİ YEZİDLER DEĞİL MUHSİNLER YAZACAK

 

Kuran ahlakıyla ahlaklanmış, Hüseyni ruh ve şuura sahip, Hz. Hüseyin'in dik duruşunu, cesaretini kendine örnek almış olan Muhsinler çağa mührünü vuracaktır. 

yolundan, davasından dönmemişse, şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun izinden ve yolundan giden yiğit, kahraman Alperenler de eğilmeden, bükülmeden Hüseyni yolda, şan ve şerefle yürümeye devam edecektir.

Alperen hareketi itidalli, sağduyulu, ülkesini ve milletinin meselelerini çok iyi bilen ve her zaman vakur duruşuyla, Muhsin-i tavırlarını sürdürecektir.

Hüseyni yolun sevdalısı şehit liderimiz Muhsin Başkan, yolundan, davasından dönmemişse, onun izinden ve yolundan giden yiğit, kahraman Alperenler de eğilmeden, bükülmeden Hüseyni yolda şan ve şerefle yürümeye devam edecektir.

Her devrin yezidleri, her çağın Hüseyinleri var. Bu çağın Hüseyinleri de Muhsin'i duruşa sahip Alperenlerdir.  Hüseynî olmak, korkmadan ve yılmadan zulme karşı koymaktır.

Nasıl, cennet gençlerinin serdarı Hz. Hüseyin Efendimiz yolundan dönmediyse, nasıl ki Hüseyni yolun sevdalısı şehit liderimiz Muhsin Başkan,

Hakkı söylemek kolay iş değildir, dik durmayı gerektirir!

Muhsin Başkanın hayatı cesaret, adalet ve şehadetti.

 

                    ALPERENLERİN YOLU ŞEHADETE YÜRÜYEN LİDERİN YOLUDUR

,

İlkesizler, ülküsüzler, hesap adamları, korkaklar saraya koşar, saraya biat eder, teslim olurlar.

Dava adamları ise dik durur, inandıkları davanın peşinde, ülkülerinin peşinde koşarlar.

Yazıcıoğlu'nun dava ve yol arkadaşlarının yönü, istikameti, çizgisi, bellidir. Bizim yönümüz saray, saraylar, köşkler değil, Taceddin Dergâhıdır.,

 Biz, saraya, muktedirlere bakarak hareket edenlerden değil, ilkelerine ve ülkülerine bakarak hareket eden Muhsin Yazıcıoğlu'nun dava ve yol arkadaşlarıyız.

Önceliğimiz, ilkelerimiz ve değerlerimizdir. Siyaset, ilkeler ışığında ülkeye hizmet etmenin adıdır. Siyasi tutarsızlık ve ilkesizlik ise asla kabul edilemez ve onaylanamaz. İradesini muktedirlere, güç merkezlerine, odaklarına teslim edenler asla "özgür olamazlar", ilkeli bir duruş sergileyemezler.

Milletin adamı her zaman dik durmuş, doğru gitmiş şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun 19 Mart 2009 günü Karaman seçim bürosunda söylediği şu sözleri çok önemli ve anlamlıdır:

"Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur."

Muhsin Yazıcıoğlu'nun yol ve dava arkadaşları Saray'a, Balgat'a, bakarak değil, kendi inandıkları ülkülerine, ilkelerine, çizgilerine ve ölçülerine göre hareket ederler ve buna göre tercihlerini yaparlar.

Alperen kadrolar, makam, mevki, ikbal,  Saray'ın peşinde değil, inandıkları, şehit düştükleri, uğruna büyük bedeller ödedikleri hak davalarının ve yüce ülkülerinin peşinde koşarlar. 

 Biz Allah  yolunda, Kur'an yolunda, millet yolunda şehit düşen büyük dava ve devlet adamı millet'in adamı Muhsin Başkan'la beraber olduk. İyi ki onun gibi yiğit bir liderle, adam gibi adamla yol ve dava arkadaşı olmuşuz. Ne mutlu bizlere…

Kula kulluk etmeyeceğiz. Hakkaniyetten ayrılmayacağız. Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun misyonuna, bize bıraktığı tarihi mirasa sahip çıkacağız, onun söylediği gibi dik duracağız, doğru söyleyeceğiz, düz yürüyeceğiz .

Alperen hareketinin çizgisi Muhsin Yazıcıoğlu çizgisidir. Hareketin misyonuna, ilkelere, değerlere, Muhsin Yazıcıoğlu çizgisine bağlılık, şan ve şeref dolu Alperen hareketinin en güzel ve en önemli vasfıdır.

Hayatı boyunca zalimlerin önünde asla başını öne eğmeyen, her türlü güç ve şer odaklarına karşı dik durarak Hakk'ın ve haklının yanında yer alan şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun misyonunu inançla, kararlılıkla sürdüreceğiz. Allah'a can millete hizmet borcumuzdan başka kimseye eyvallahımız yoktur olmayacaktır!

 

MUHSİN YAZICIOĞLU KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

 

Aziz dava arkadaşlarım, ülküdaşlarım, yiğit Alperenler,

Türk siyasi ve demokrasi tarihine ilkeli ve dik duruşuyla yiğit tavrıyla, damga vuran milletin adamı liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve dava arkadaşlarımızın şehadetlerinin ardından 

Ömrünü, aziz Türk milletine, Nizam-ı Âlem ülküsüne vakfetmiş, siyasi yaşamı boyunca Türkiye'nin milli çıkarlarını demokrasiyi ve milli iradeyi savunmuş inandığı davası ve ülküsü uğruna Keş dağlarında suikastla şehit edilen liderimizin ve dava arkadaşlarımızın davası hala mahkeme kapılarında sürüyor.

İster asker ister sivil olsun, bu olayda sorumluluğu bulunanlar, ihmali ve kusuru olanlar, elimizden asla kurtulamayacaklar. Bu davanın ilelebet takipçisi olacağız. Devlet içinde, hükümet içinde, ordu içinde, bürokrasi içinde bu olayı örtbas etmeye, karartmaya, kapatmaya çalışanlar, hain emellerinde muvaffak olamayacaklar.

"Muhsin Yazıcıoğlu, bizim kırmızıçizgimizdir" diyen aziz milletimiz ve yiğit Alperenler bu olayın peşini asla bırakmayacaktır. Kimse bu davayı örtbas edemez, karartamaz, kapatamaz. İhmalleri, kusurları ve suçları olanlar, elbette adalet önünde hesap vereceklerdir. Nereye giderlerse gitsinler, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, nereye saklanırlarsa saklansınlar, cehennemin dibine de gitseler, onları bulmak ve mutlaka yargı önüne çıkartmak boynumuzun borcudur.

Bu inanç ve duygular doğrultusunda başta şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere Hakk'a yürüyen, sonsuzluğun sahibine uğurladığımız, şehadete yürümüş tüm şehitlerimizi, aziz dava arkadaşlarımızı rahmetle, minnetle, saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Onları asla unutmadık ve unutmayacağız. 

Zannetmesinler ki, suikastın peşini bırakacağız. 

Zannetmesinler ki, kumpasçıların yaptıklarını yanlarına bırakacağız. 

Zannetmesinler ki, susacağız, korkacağız, çekineceğiz, meydanları terk edeceğiz. 

Bu vesileyle bir kez daha haykırıyoruz:

Ey şehit liderim! 

Davan davamız, yolun yolumuz, sevdan sevdamızdır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —