Korkut Aldemir


TÜRK DİLİ BAYRAMI

1932’deki İlk Türk Dili Kurultayı’nın Açılış Günü Olan 26.Eylül; Ülkemizde “Dil Bayramı” Olarak Kabul edilmiştir.


TÜRK DİLİ BAYRAMI 

26.Eylül

 

1932’deki İlk Türk Dili Kurultayı’nın Açılış Günü Olan 

26.Eylül;

Ülkemizde “Dil Bayramı” Olarak Kabul edilmiştir.

 

*Toplum Bütünlüğünü Millet yapan Temel Değerler vardır.

Bu Değerlerin En Başında, O Toprakların Tarihi Gelir. 

Bir Milletin Tarihi, Varlığının başladığı Yerdir. Kaynağıdır. Göktürkler’dir. Malazgirt’tir. Osman Bey’dir. Fatih Sultan Mehmet’tir.  Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çanakkale Uyanışı’dır. İstiklal Savaşı’dır. Uğruna Gösterilmiş Fedakarlıklardır, Feda Edilen Kandır, Canlardır. Öğrenmek ve Unutmamak Gerekir!

Sonra Vatanın Coğrafyasıdır. Muhteşem dağları, denizleri, bereketli topraklarıdır. Farkında olmak, Kıymetini Bilmek, Hakkını vere vere Değerlendirmek Gerekir!

Milletin, Birleşen Kültürüdür. Eşi bulunmaz zenginlikteki Kültürlerinin Mozaiğidir. Bilmek, Sahip çıkmak, Korumak, Yaşatmak Gerekir! 

Ve Elbette Bir Milletin En Önemli Değerlerinden biri de Dilidir. 

Milleti Millet Yapan en temel Unsurdur, Dili. 

Dili Olmayan bir Topluluğa da Millet denilemez.

 

                    Ne kadar kısa ve net Açıklamış İlber Hoca:

“Kendine has dili olanlara MİLLET denir. 

Sonu ''...Li, ....Lı '' ile bitenler soyu belirsizdir;

Amerikalı, Kanadalı, Perulu, 

Pakistanlı, Avustralyalı, Arjantinli, Şilili, Yeni Zelandalı,

İsviçreli….diyebilirsiniz. 

Çünkü bunların kendine has dilleri yoktur.

                                                                                      *

Alman'a Almanyalı, 

Fransız'a Fransalı, 

İtalyan'a İtalyalı, 

İngiliz'e İngiltereli, 

Rus'a Rusyalı, 

Japon’a Japonyalı…….diyemezsiniz.

Aynı Türk'e Türkiyeli diyemediğiniz gibi…” 

 

 

 

Bünyesinde birleştirdiği kökenler ne kadar çeşitli olursa olsun, bunları ortak müştereklerde bir araya getirebilmektir, esas Maharet. 

Eğer bu Vatanın Evlatları isek, Cahil Değilsek, Art Niyetlerimiz yoksa ve Bağımsız, Hür yaşamak istiyorsak Öz Türkçemize sahip çıkacağız!

Aksi Büyük Hatadır, Yanılgıdır, Vatan Hainliğidir.

Türkçe Son derece Zengin, Vurguları Ağdalı, Telaffuzu Muhteşem bir dildir. 

Türkçe’den, dilimizden Utanılamaz! 

Olsa olsa Gurur Duyulabilir.

 

*Dilimizden Utanmayacağız! 

Kültürel Dayatmalara Kanmayacağız!

 

Belki MTV benzeri kanallar, Hollywood Senaryo ve Filmleri, Oxford, Cambridge Açılımları ile bize sundukları renkli tüm konuları takip edeceğiz.

Belki de Evrenselleşen bir dil olan İngilizce başta olmak üzere bütün gerekli Yabancı Dilleri Öğreneceğiz.

Ve tabii ki etnik kökenlerimizi araştıracak, bilecek ve lehçemize de sahip çıkacağız. 

Fakat Günlük Yaşantımıza Dahil Etmeyeceğiz.

Türkiye’de Türkiye Vatandaşı olarak Ortak Dilimize Sonuna Kadar Sahip Çıkacağız! 

Vatanın her bir ferdi olarak Öncelikle Türkçe’yi doğru kullanmak, düzgün telaffuz etmek mecburiyetindeyiz.

Art niyetli veya değil her türlü yanlış kullanımı görecek, tespit edecek ve üşenmeksizin uyaracağız!

Buna Mecburuz!

Ve…

Ve Türkçe’nin gelişimi için her türlü Yapıcı Hareketin içine dahil olmalıyız. 

Bunun için Dürüst, Samimi Sivil Hareketler Başlatmalıyız.

Konunun Bütün Uzmanlarının Sorumluluk Alması gereklidir. 

Devletin İlgili Kurumlarını, Yetkin Uzmanlarımızı, Hocalarımızı Türk Dili’ni Korumak ve Yüceltmek için beklenilen hareketleri başlatmaya davet ediyoruz.

Bizler Onlara her türlü desteği vermeyi bir görev biliriz. Yeterki bizi Birleştirip, Yönlendirsinler…

*

İşte Kıymetli Hocamız, Milli değerimiz

Prof.Dr.Oktay Sinanoğlu Açıklamış: 

 

TÜRKÇE KONUSUNDAKİ İLKELERİMİZİ SIRALAYALIM: 

 

  1.    Eski aydın diliyle, halk diliyle, tarihi ve günümüz Avrasya lehçeleri ile Türkçe bir bütündür. Tümüyle kullanılmalı ve öğretilmelidir. Türkçe’nin bütünü etrafında tüm aydınlarımız birleşmeli, Türkçe, tarihimizle geleceğimiz arasında, hem de Avrasya coğrafyasındaki Türk halkları arasında yeniden köprü olmalıdır. 

 

2.       Türkçe’nin bölünmesine ve tasfiyesine hayır, zenginleştirmeye evet. 

 

3.      Kavramların “eski”, “yeni” yeni Türkçe karşılıkları dururken, “Anglomanlıca”, “Tarzanca” laflar kullanmayacağız. Örneğin, “teferruat” ve “ayrıntı” dururken “detay” deme züppeliği de ne oluyormuş? 

 

4.      Yeni kavramlara karşılıklar, binlerce yıllık ve halk diliyle de bağdaşıl olan “Kök Türkçe”nin matematik gibi terim türetme kurallarıyla karşılanacak; bu kuralları okulda herkes iyi öğrenecek. “Kavram”ları Türkçe başka türlü (ve çoğu kez Batı dillerinden daha uygun ve güzel) ifade ederiz. 

 

5.      Bin yıldır kullandığımız, bazılarını Arapça, Farsça köklerden Türklerin türettiği, çoğu halk diline kadar girmiş “Eski Türkçe” sözcükleri tasfiye etmemeli, onları da kullanmalı ve öğretmeliyiz ki geçmişimizle, atalarımızla, edebiyatımızla bağlarımız kopmasın. 

 

6.      Eşanlamlılar hakkında ilke: Her dilde eşanlamlı gibi başlayan kelimeler zamanla anlam kaymasına uğrar; her birisi biraz değişik anlama gelmeye başlar. Bu dili zenginleştirir. (Laf, söz; kelime, sözcük, bilim, ilim ikililerindeki gibi.) Ayrıca her kelimenin üstünde tarih ve kültür birikimini yansıtan bir “çağrışım bulutlu” vardır. Tüm bu sebeplerden “Eski Türkçe”, “Kök Türkçe” tüm sözcükleri korumalı ve kullanmalıyız. Türkçe’de “münakaşa”, müzakere”, “münazara” birbirine yakın ama önemli değişik anlamlara gelir. Bunları atıp, yerine sadece, kendisi de çok güzel bir “Kök Türkçe” sözcük olan “tartışma”yı koyarsanız dili fakirleştirir, yaratılan boşluğu “Tarzanca” kelimeler dolmasına yol açarsınız. 

 

7.      Eski-yeni her türlü güzel Türkçe’si dururken İngilizce bozuntusu laf paralamanın kökeninde yabancı dille (genelde şimdi “Tarzanca”) eğitim yatıyor. Bu sömürge, bu misyoner okulu türü eğitim çocuklara aşağılık duygusu aşılarken, bir yandan da düşünme kabiliyetini körletmekte, ulusal bilinci de yıpratmaktadır. 

 

8.      Garip İngilizcemsi dükkan, işyeri, şirket, renkli, allı pullu,”magazin” türü dergi/mecmua adları salgınının da kökünde aynı aşağılık duygusunu, sömürge ruhunu ve tabii yabancı dille eğitimi bulabilirsiniz. İlkemiz, yabancı dille eğitime hayır, mesleğe göre gerekebilecek yabancı dilleri ayrıca, yabancı dil derslerinde, yabancı dil öğretme uzmanı öğretmenlerle öğretmeye “evet” olacaktır. (Atatürk’ün milli eğitim ilkesi de buydu.) 

 

9.      Her düzeyde okullarımızda “Eski Türkçe”, “Kök Türkçe” hepsi çok iyi öğretilecek, son on yıl öncesine kadar olduğu gibi binlerce yıllık edebiyatımızın tümü okutulacak. Gençler, 40-50 yıl önceki bir yazıyı anlamakta zorluk çekmeyecek. Nerede görülmüş? Atatürk’ün “Büyük Nutku”nu bile “sadeleştiriyoruz” bahanesiyle tercüme edip anlamını bile kasten değiştiriyor; üstelik ruhunu, üslubunu, gücünü yok diyorlar… Herkes, yazar nasıl yazdıysa aynen öylesini okuyup anlayacak. Yoksa, zaten ne edebiyat kalır, ne yazar.” 

(Aydınlık Dergisi, 932,933, 5/12 Haziran 2005 sayıları)

 

 Kendisini Burada Saygıyla, Vefayla Anıyoruz. Toprağı Bol, Mekanı Cennet Olsun.

*

Eğer Dahili veya Harici Düşmanların yerine kendinizi koyarsanız, Ülkemizdeki tabloyu kolaylıkla çözebilirsiniz. 

Bir Ülkenin Eğitimine, Değerlerine, Hukukuna, Devlet İşleyişine, Etnik kökenlerin birliğine Saldırır, Bu birliği parçalamak istersiniz.

Basit Stratejidir, bu. Aşikardır! 

Üstünde çok da düşünmeye gerek yoktur.

Eğer Vatan Düşmanlarının Sabırla attıkları adımları görebiliyorsanız; 

Çanakkalede Emperyal Donanma ile Kurtuluş Mücadelesinde İngiliz Aşığı Sözde Yurttaşlar veya Yunan Jandarmaları ile yok edemedikleri Türk Birliğini günümüzde Milli Değerlerimizi köklerinden sinsice kemirerek yapmaya çalıştıklarını idrak etmeniz zor olmayacaktır.

O halde; 

Eşi Bulunmaz Başkomutanımızın Türk Dili Hakkında Söylediklerini harflerine, kelimelerine, anlamlarına dikkat ederek tekrar tekrar okuyalım.

Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK Diyor ki: 

Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. (1929)

 

Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır. (1938)

 

Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. (1929)

 

Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. (1928)


Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır. (1930)

 

Gaye, bugünkü ve yarınki Türk’ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçe’dir. (1932)


Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir.

 

Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. (1924)

 

Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin.

 

Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.

 

Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. (1930)

 

*Sabrınız, Hassasiyetiniz İçin Teşekkür Ederim.

26.EYLÜL TÜRK DİLİ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

Saygılarımla.

 

 

Kaynakça:

1-      http://www.oktaysinanoglu.com.tr

2-      http://www.aku.edu.tr/web/Sayfa.aspx?ID=57JQM25NDAU864832AQ101

3-      http://turkdilbayrami.com