Osman Aydoğan


Hancı ve Yolcu

Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘’Han Duvarları’’ isimli şiiri, bu şiire çok yakın, bu şiirle büyük benzerlikleri olan bir başka şiiri hatırlatır: Bizlerin ‘’Hancı’’ ismiyle bildiğimiz Bekir Sıtkı Erdoğan’ın (1926 - 2014) ‘’Binbirinci Gece’’ isimli şiirini.


Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘’Han Duvarları’’ isimli şiiri, bu şiire çok yakın, bu şiirle büyük benzerlikleri olan bir başka şiiri hatırlatır: Bizlerin ‘’Hancı’’ ismiyle bildiğimiz Bekir Sıtkı Erdoğan’ın (1926 - 2014) ‘’Binbirinci Gece’’ isimli şiirini.

Bekir Sıtkı Erdoğan

‘’Kara gözlüm, efkârlanma gül gayri, ibibikler, öter ötmez ordayım’’ diye başlayan hepimizin bildiği ‘’Kışlada Bahar’’ isimli şiirin de söz yazarıdır Bekir Sıtkı Erdoğan. Aynı zamanda Cumhuriyetimizin 50. Yıl Marşı’nın da söz yazarıdır Bekir Sıtkı Erdoğan.

Daha önce ‘’Acıyor’’ isimli şiirini paylaştığım Turgut Uyar, Işıklar Askerî Lisesi mezunu iken, Bekir Sıtkı Erdoğan da Kuleli Askerî Lisesi mezunudur. 1948 nasıplı Harbiyelidir (Kara Harp Okulu). Aynı zamanda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi mezunudur.  On yıl kıt’a hizmeti yaptıktan sonra Heybeliada Deniz Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapar. Halk şiiri geleneğini gününün koşullarıyla bağdaştırarak hece ölçüsüyle, bazen de aruz vezniyle Türkçe’nin inceliklerini yansıtan duygulu şiirler yazar. Gerçekte aruz veznini çok iyi kullanan bir şairdir. Bu vezinle pek çok gazel ve rubai yazar. Bekir Sıtkı Erdoğan şiirlerinde ‘’Nihai’’ mahlasını kullanır… ‘’Kışlada Bahar’’ gibi bazı şiirleri bestelenir.

Binbirinci Gece

Bekir Sıtkı Erdoğan’ın en bilinen şiiri de hepimizin ‘’Hancı’’ diye bildiği ‘’Binbirinci Gece’’ isimli şiiridir. ‘’Bin Birinci Gece’’ şiiri, hece vezniyle yazılmış gurbet ve sılayı en iyi anlatan harikulade bir şiirdir. Bu şiir ilk olarak 1949 yılında ‘’Şadırvan’’ dergisinde yayımlanır.

Bekir Sıtkı Erdoğan, bu şiirinin her kıtasının sonunda redif olarak ‘’yavaş yavaş’’ sözcüklerini kullanır.

"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş’’

Burada şiirin redifi olarak kullanılan "yavaş yavaş" ayağı, Karacaoğlan’ın bir şiirinden alınır:

"Dilber kalk gidelim fakirhaneye
İtiraz etme gel yavaş yavaş"

Bu şekilde şair eski bir şiir kalıbından modern bir şiir yaratır....

Bu şiir Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘’Han Duvarları’’ şiirini hatırlatır. Ancak ‘’Han Duvarları’’nda geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ın hüzünlü, melankolik ve titrek dizelerinin yanında ‘’Binbirinci Gece’’ şiirinde hüznün yanında neş’e de vardır. ‘’Binbirinci Gece’’ şiiri, ‘’Han Duvarlar’’ şiirinde geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ın dizelerini birebir çağrıştırır. En büyük fark; Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, gurbet ve sıla özlemini han duvarlarına yansıtırken, ’'Binbirinci Gece’’ şiirinde, gurbet ve sıla özlemi doğrudan hancıya yansıtılır…

Faruk Nafiz Çamlıbel, ‘’Han Duvarları’’ şiirinde at arabasıyla yaptığı üç günlük yolculukta Ulukışla, Niğde, Araplı Beli, (Yeşilhisar) İncesu ve nihayet Erciyes Dağı ile Kayseri’ye ulaşır. Bekir Sıtkı Erdoğan, ise “Binbirinci Gece” şiirinde İstanbul Haydarpaşa Garı’ndan tren ile başladığı iki gün süren yolculuğunda aynı güzergâhı ters istikamette takip ederek Kayseri – (İncesu –Yeşilhisar) - Niğde üzerinden Bor ilçesine ulaşır… Her iki şiirde de bahsi geçen han Kayseri İncesu ilçesindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın yaptırdığı handır. Bekir Sıtkı Erdoğan’ın bu yolculuğu sanki Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘’Han Duvarları’’ şiirine cevap mahiyetinde bir yolculuktur.

‘’Binbirinci Gece’’ şiiri Selahattin İnal tarafından Türk musikisi formunda bestelenir. Bestelenmiş halini yazımın sonunda veriyorum…

Yine Yeşilhisar

Ancak her iki şairin de yolculuk esnasında içinden geçtikleri ama şiirlerinde geçirmedikleri, şiirlerinde yer vermedikleri bir ilçe var: Yeşilhisar… ‘’Han Duvarlar’’ı şiirinde Araplıbeli’nden sonra gelen, ‘’Hancı’’ şiirinde ise İncesu’daki bu handan sonra gelen Yeşilhisar.  ‘’Han Duvarları’’ şiirindeki ovası, uçsuz bucaksız yeşillikleri ve çiçekleriyle bahar mevsiminde olan Yeşilhisar… ‘’Hancı’’ şiirinde; ‘’sıla burcu burcu, ille ocağım, çoluk çocuk hasretinde kucağım’’ diye geçen dizeler sanki ona söylenmiş gibidir… Hancı şiirinde; ‘’on yıldır evimin kapısı örtük’’ diye geçen, ‘’ilk önce kımıldar hafif bir sancı, ayrılık sonradan kor yavaş yavaş’’ diye geçen dizeler sanki bana söylenmiş gibidir… Kim bilir; belki de bu dizeler size söylenmiş gibidir… 

Binikinci Gece

Aslında Bekir Sıtkı Erdoğan’ın bu şiirinin devamı bir başka şiiri daha var: ‘’Binikinci Gece’’ isimli şiiri.

‘’Binbirinci Gece’’ şiirinde şair ‘’Hancı’’ya kendisini anlatırken;

''Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş''

‘’Binikinci Gece’’ şiirinde ise hepimizi, bizleri, yani ‘’yolcu’’yu anlatır: 

''Beni benden, kendi benliğim çaldı
Gölgem uzadıkça, boyum kısaldı
Ellerim bomboş bir roman kaldı
İçimdeki kahramanı kaybettim''

Osman AYDOĞAN

Binbirinci Gece

(Hancı)

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş

Sıla burcu burcu... ille ocağım
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş

Güç bela bir bilet aldım gişeden
Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan
Hancı n'olur, elindeki şişeden
Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş

Ben o gece, hem ağladım, hem içtim
İki gün, diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş

Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş

Bende bir resmi var, yarısı yırtık
On yıldır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş

İşte hancı ben, her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş

Binikinci Gece

(Yolcu)

Ben sarhoş değilim, yol sokak sarhoş
Hancıyı kaybettim, hanı kaybettim
Hayatı sayfa sayfa okuduğum boş
Sonundaki, imtihanı kaybettim

Anladım, her gerçek, bir yalan gizler
Beni aldatıyor dağlar, denizler
Meçhul bir zamana karıştı izler
Saati, dakikayı, anı kaybettim

Beni benden, kendi benliğim çaldı
Gölgem uzadıkça, boyum kısaldı
Ellerim bomboş bir roman kaldı
İçimdeki kahramanı kaybettim

Bu başımda esen, bir kavak yeli
Ben ondan deliyim, o benden deli
Onu aynalarda gördüm göreli
Bekir Sıtkı Erdoğan'ı kaybettim

Bekir Sıtkı ERDOĞAN

‘’Hancı’’ şiiri 1977'de Ajda Pekkan - Tanju Okan ikilisiyle Türk pop tarihinde gelmiş geçmiş en mükemmel, en olağanüstü, en muhteşem düeti icra edilir. Ancak bu şarkının orijinali 80'li yıllarda slow eserlerini severek dinlediğimiz Paul Mauriat Orkestrasının ‘’Toccata’’ isimli şarkısıdır. ‘’Hancı’’'nın bir de  Selâhattin İnal’ın bestesiyle Uşşak makamında  Türk sanat müziği versiyonu da vardır. Bu eserlerin bağlantılarını veriyorum. Severek dinleyeceğinizi umuyorum.

Tanju Okan – Ajda Pekkan: ‘’Hancı’’
https://www.youtube.com/watch?v=YKv9BJAolT8

Şarkının orijinali Paul Mauriat: ‘’Toccata’’:
https://www.youtube.com/watch?v=pfkIWnThTB4

Zeki Müren, ‘’Hancı’’:
https://www.youtube.com/watch?v=0EJiOk4K7TI

Müzeyyen Senar: ‘’Hancı’’: 
https://www.youtube.com/watch?v=yMsYywz74BE