Göktan Ay


Bakan Tekin; “Eğitimi Bize Ait Milli Değerlerle İnşa Edeceğiz” Derken Neyi Kastetti?

Bugün Ali Erkan Kavaklı’nın, Yeni Akit’te yazdığı; “Eğitim Neden Millileşmeli, Nasıl Millileşir?” balıklı yazısını irdelemeye çalışacağız.


Bugün Ali Erkan Kavaklı’nın, Yeni Akit’te yazdığı; “Eğitim Neden Millileşmeli, Nasıl Millileşir?” balıklı yazısını irdelemeye çalışacağız.

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-erkan-kavakli/egitim-neden-millilesmeli-nasil-millilesir-44489.html


 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekinbize ait ve bizim değerlerimizle inşa edilmiş bir eğitim sistemi inşa etmek için çalışmaları tamamladık.”


 

KAVAKLI: “Ak Parti, 22 yıldır fen bilimleri kitaplarındaki materyalist bakış açısını, Müslümanın bakış açısına çeviremedi. 

Asım’ın nesli yetiştirecek öğretmen yetiştirmek için “Öğretmen Yetiştirme Sistemi” kuramadı.

Prof. Tekin’in son derece hayati olan bu iki konuya el atacağını ümit ederim.”

AY: Gerçekten çok acı bir durum. MEB’de 9 . Bakandayız ve hala bir kısım medya mensubu gidişten memnun değil. MEB Şuraları yapıldı, ama alınan kararlar uygulanmadı, her Bakan değişikliğinde sistemler değişti ve yine olmadı. Oysa her atanan Sn. Bakanı alkışlamışlar, yere göğe sığdıramamışlardı. Ne oldu?


 

KAVAKLI: Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyesi Prof. Ömer Özyılmaz eğitim sistemini Batıdan ithal ettiğimizi, yerli ve milli olmadığını söylüyor ve uyarıyor:

İthal eğitim sistemi ile milletimizin inanç ve kültür değerlerine, tarihine, dünya görüşüne bağlı, bilim ve teknoloji üreten, özgüven sahibi, kompleksiz, kendi mimarisini, şiirini, romanını, hikâyesini, modasını, sanayi ve teknolojisini üreten nesiller yetiştiremezsiniz.

Başkasının eğitim sistemini alan başkasının trenine biner. Tren nereye götürürse oraya gider. Taklit ettiği milletlerin dünya görüşünü benimser, diline özenir, yaşantısını taklit eder.

Taklit edenler bir iki nesil sonra taklit ettikleri milletlere benzerler, onların değerleriyle yaşamaya başlar ve milli özelliklerini kaybeder, kaybolup giderler.

Macarlar, Bulgarlar gibi. Bunlar Türk boyundan milletler.”

AY: CB Eğitim ve Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Ömer Özyılmaz güzel söylüyor da 86 milyon Türk Milleti olarak; inanç ve kültür değerlerinde, bilim ve teknolojide, kendi mimarimizde vb. aynı şeyi mi anlıyoruz? Birleşiyor, sinerji yaratabiliyor muyuz? Yoksa, siyasi partilerin peşinde tüm enerjimizi bir kartvizit veya görev için harcıyor muyuz? Prof. Özyılmaz, Yerli ve milli bir eğitim sistemi öneriyor.  “Eğitimin yeniden inşası şart. Bunu yapabilecek donanıma ve medeniyet birikimine sahibiz. Yapmazsak taklit ettiğimiz milletlere benzer ve tarih sahnesinden siliniriz.” diyor, yani 22 yılın boşa gittiğini belirtiyor. Her Bakan “reform” diye eğitimi ters yüz etmedi mi? Çok acı… 

KAVAKLI: Prof. Özyılmaz diyor ki? “Milletimizin değerlerine ve dünya görüşüne uygun bir eğitim sistemi kurarsak yetiştirdiğimiz nesiller:

1.Milletimizin inanç, dil, kültür, tarih ve kutsallarına sahip olur.

2.Kendisi olur, özgüven sahibi olur, taklitçi olmaz.

3.Üretken ve kendine mahsus değerleri olur.

4. Bilim, düşünce ve teknoloji üretir.

5. Milletimize has dünya görüşü ve dünyayı yorumlama yeteneğine sahip olur.

6. Milletimizi yükseltecek hedefler belirler, kendisini ve milletimizi ileriye götürmek için çalışır.

7. Eğitim, siyaset, ekonomi, tarım alanında ülkesini ileriye götürecek çalışma yapar.

8. Adalet için çalışır, zulme karşı çıkar. Mazlum milletlere kol-kanat gerer.

AY: Prof.Özyılmaz diyor ki, milletin değerlerine ve dünya görüşüne uygun eğitim sistemi kurulmadığı için (maddeleri tersten okuyalım), bu sistemle yetişenler; 

1.Milletimizin inanç, dil, kültür, tarih ve kutsallarına sahip olamadılar.

2.Kendisi ve özgüven sahibi olamadılar, taklitçi oldular.

3.Üretken ve kendine mahsus değerleri olmadı.

4. Bilim, düşünce ve teknoloji üretemediler.

5. Milletimize has dünya görüşü ve dünyayı yorumlama yeteneğine sahip olmadılar..

6. Milletimizi yükseltecek hedefler belirlemediler, kendisini ve milletimizi ileriye götürmek için çalışmadılar.

7. Eğitim, siyaset, ekonomi, tarım alanında ülkesini ileriye götürecek çalışma yapmadılar.

8. Adalet için çalışmadı, zulme karşı çıkarmadı, mazlum milletlere kol-kanat germediler.

Bu söylemler, Sn. Cumhurbaşkanımızın “ekonomide ilk 10 ekonomiye giriyoruz. İHA-SİHA, Teknofest ve Türk Uzay Merkezi, 208 Üniversite, Teknoloji Merkezleri vb. teknoloji ile gelişmeye devam edeceğiz.” Ters değil mi? Gerçekten ülkemiz her alanda yerinde mi saydı; yeni patentler, buluşlar, rekorlar, başarılar elde edilmedi mi?


 

KAVAKLI: Prof. Özyılmaz devam ediyor; “Okullarımızdaki eğitim felsefesi ilerlemecilik, pragmatizm, yapısalcılık üzerine kurulmuştur, terlemeden çabucak zengin olmak isteyen, köşeyi dönmek isteyen insan yetiştirir. Kutsalları, değerleri, ahlakı önemsemez. Nurettin Topçu; eğitimde milletin eğitim felsefesi yoksa eğitime dair hiçbir şeyi yoktur, der. Eğitim felsefesi, milletin dünya görüşünün eğitime yansımasıdır. İnanç, değerler eğitim felsefesini belirler.”

AY: Prof. Özyılmaz ‘ın Okullarımızdaki eğitim felsefesi terlemeden çabucak zengin olmak isteyen, köşeyi dönmek isteyen insan yetiştirir.” cümlesine katılamıyoruz. 67 yaşında bir akademisyen olarak böyle bir eğitim hiç almadım, vereni de görmedim, bu düşüncede kişiler her sistem içinde olacaklardır. Terlemeden hiçbir şey kazanmadım.

KAVAKLI: “Bizdeki eğitim sistemi materyalist ve seküler. Allah’ı yok sayıyor. Kâinatın sahibini söylemiyor, inkâr ediyor, yok sayıyor.” 

AY: “Bizdeki eğitim sistemi materyalist ve seküler. Allah’ı yok sayıyor. Kâinatın sahibini söylemiyor, inkâr ediyor, yok sayıyor.” cümlesine de katılamıyoruz. Rahmetli babam çok eleştirilen Köy Enstitüsü mezunuydu. O ve arkadaşları beş vakit namaz kılardı, emekli olmalarına rağmen ihtiyacı olanlara yardım etmeyi çok severlerdi. Benim devremdeki tüm arkadaşlar (Tokat/1974 lise mezunuyum) “milliyetçi, ülkesine bağlı, oruç turtan, cuma ve teravih namazlarına giden vb.” gençlerdi. 

KAVAKLI: “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, (2020/ İbn Haldun Üniversitesi); “Medeniyet değerlerimizi benimseyen dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz, bunun için eğitim sisteminin yeniden inşa edilmesi gerekiyor, fikren iktidar olmak için köklü bir eğitim reformu yapılması gerek. Evlatlarımızın zihin ve gönül dünyalarındaki boşluk Batı merkezli popüler kültür ürünleriyle veya sapkın akımların hezeyanlarıyla doldurulmuştur. Bunun için önümüzdeki dönemde önceliğimizi, aileden başlayarak eğitim-öğretim hayatları boyunca evlatlarımızı hakkıyla yetiştirmek olarak değiştirmemiz şarttırBu değişim, sıradan bir müfredat tadilatının ötesinde, topyekûn bir eğitim-öğretim reformunu gerektirir.” 

AY: Sn. Cumhurbaşkanımızın eğitim-kültür-sanat üzerine söylemlerine katılmamak elde değil. Ama 22 yıldır bir arpa yol alınamadı. Son 4 yılda siyasi kişilerden atanan Bakan Yard. Ve Genel Müdürler ile yol yürünemedi. Bazı Bakan atamaları çok yanlıştı. Çok sık değişime gitti ve başlayan bir sistem sonuçlanmadan, çıktıları alınmadan kesintiye uğradı. Mesela Sn. Yusuf Tekin, çok hızlı bir şekilde müfredatların değişeceğini açıklamışı, birkaç ay sonra hazır olduğunu söyledi Bu çok hızlı bir çalışma…Kim hazırlıyor, kim çalışıyor? Belli değil. Sır küpü gibi. Mesela Müzik ve Güzel Sanatlar alanı çok sorunlu. Bu alanda kimler görevli, ya da görevli mi? Yoksa yine Talim Terbiye Kurulu Başk. görevli müzik öğretmenleri mi hazırlayacak? Yoksa, alanla, ilk-orta-lise sınıflarıyla bağı kopmuş akademisyenler mi hazırlayacak?

Biz yıllardır bağcıyı dövmek değil üzüm yemek istiyoruz. Kaleme aldığımız yazılarımız eğitim-kültür-müzik için…

Kavaklı’nın şu cümlesine katılıyoruz; “Ümit ederim Prof. Yusuf Tekin’in hazırlattığı müfredatlar milletimizi hayal kırıklığına uğratmaz.”