D. Mehmet Doğan


HDP ILE GÖRÜSME


Erdogan, uzun zamandir siyasetini ,-muhalefeti HDP ile iliski kurmakla suçlama stratejisi- üzerine kurmustu. HDP demek PKK demekti, onunla su veya bu sekilde iliski kuran da PKK ile iliski kurmus sayilirdi.
Bu söylemle hem milliyetçiler avlaniyor, hem de Güneydogu'lu seçmen ile muhalefet partileri arasindaki   mesafe açiliyordu. Bahçeli bir konusmasinda, HDP ile görüsmeyi PKK ile görüsmek olarak nitelemisti.
Simdi AKP basörtüsü ile ilgili anayasa degisikligi için destek almak amaciyla HDP ile görüstü.
Partiler birbirleri ile görüsebilirler.Fakat iktidar, bir partiyi -görüsülmez- ilan edip sonra bu hükmünü kendisi çignerse bu elbette toplumda tereddütlere neden olur. Insanlar, sözle davranis arasindaki tenakuzu sorgulamaya baslarlar. Bu algiyi Cumhur ittifakinin bilesenleri kendi elleri, agizlari ile olusturdular. Bahçeli' -israrla  HDP kapatilsin- diyordu. Nitekim o dedikten sonra HDP'ye kapatma davasi açildi. Simdi kapatilacak parti ile Erdogan'in partisi is birligi imkanlari ariyor.
HDP, hiç bir zaman kendini PKK'dan bagimsizlastiramadi. Böyle bir hassasiyeti veya niyeti de olmadi. Ancak daha öncede yazdim, milliyetçiligi HDP karsitligina indirgemek hem milliyetçiligi kisirlastirir, fonksiyonlarini ifa edemez hale getirir, hem de  bölge seçmenini iyice genel kitleye yabancilastirir. HDP bir gün  Türkiye partisi olmaya karar verir,Türkiye'yi bölmeyi hedefleyen taleplerinden vazgeçerse konusulur bir parti haline de gelir. Bölgede Kürt karsitligi olarak okunacak veya empoze edilecek söylemlerden kaçinma gerekir.
AKP hiç bir zaman HDP ile ilgili elestirilerinde samimi olmadi. Bu elestiriler, HDP'nin ideolojik görüslerinden ziyade AKP'ye ram olmamasi, yerel seçimlerde Cumhur ittifakinin adaylarina oy vermemesi ile  ilgiliydi. Bölücülük duyarliligi ile ilgili degildi.  Zira bölücülük duyarliligi  olan bir parti, bölücülüge tesne kadrolari is basina getirmez. Apo'ya övgüler üzen Hilal Kaplan bugün TRT yönetim kurulu üyesi. Apo'ya övgüler düzen onlarca milletvekili gazeteci hala AKP'nin saflarinda yer aliyor.
Dört ayakli Cumhur Ittifakinin ayaklarindan biri olan Perinçek, HDP ziyaretinden cesaret alarak PKK'ya çagri yapti.Silah birakin kucaklasalim,dedi. Miroglu, yeni bir çözüm süreci için HDP'ye bu firsati kaçirmayin telkininde bulundu. Görüsme, sözde basörtüsü ile ilgiliydi ama nedense gündeme bir anda yeni bir çözüm süreci getirildi. Ayni Perinçek Çin zulmü altinda ezilen Uygur Türklerini terör örgütleri ile iliskili göstermisti. PKK silah birakirsa elbette buna kimse itiraz edemez.Ama ona gösterilen hosgörü-hem de her gün sehitler gelirken- Uygur Türklerine gösterilmezse bu çagrinin samimiyeti sorgulanir.
Herkes Bahçeli bu görüsmeye ne diyecek diye merakla bekliyor. Ne diyecegini bilemem ama Bahçeli Apo'nun mektubunun AA'da okunmasina, Osman Öcalan'in televizyona çikarilmasina cevaz vermis, hatta savunmustu.Endisem sudur: Dünyada ülkeler için agir sonuçlar doguran çözüm süreçlerinin basarisi o ülke milliyetçilerinin sürece dahil edilmelerine baglidir. Türkiye'yi çözme sürecinden baska bir sey olmayan Çözüm süreci -milli unsurlarin- muhalefeti yüzünden basariya ulasamadi. Elbette tek sebep bu degil, ama milliyetçiler bu sürece katilmadiklari, direndikleri için süreç basariya ulasamadi.Bir güç milliyetçileri bu sürece dahil ederek yeni bir çözüm süreci deneyebilir.Ayni zeminde  yürütülen bir süreç Türkiye'yi bölünmeye götürür. Bakalim bu defa basörtüsü düzenlemesi diye baslattiklari sürecin altinda ne çikacak? Basörtüsü mü, yeni bir çöze süreci mi?