17 Aralık 2013?ün hemen öncesinde Hakan Şükür Ak Parti?den istifa edince Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, ?Belki de bu son uyarı? diye bir twit atmıştı. Arkasından da 17-25 Aralık sürecini yaşadık. 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu?nda konuşan Hüseyin Gülerce?ye, bu twiti sorulunca, ?İyi niyetliysek böyle şeyler sormayalım.? cevabını verdi.
İyi niyetime mi kötü niyetime mi yorar bilemiyorum ama Hüseyin Gülerce?ye 17 Aralık darbesinden bir ay kadar evvel çekilen reklam filmini hatırlatmak istiyorum. Bu reklamı ilk seyrettiğimde ?Ne kardeşliği düpedüz tehdit ediyorlar.? demiştim. 25 Aralık sonrasında uzlaşma arayışında olan Gülerce?nin uzattığı zeytin dalına inanmadığımı yazmıştım. Sebebi bu reklam filmiydi.
Lütfen bu reklamı dikkatlice seyredin. İki komşu, günlük güneşlik bir günde bahçede gazete okuyorlar. Bahçede bir sarıçiçek bitiveriyor. Bildiğimiz karahindiba. İki komşu da çiçeği çok beğeniyor ve ?Benim bahçemde, senin bahçende? tartışmasına başlıyorlar. Sonunda çit çekerek durumu tespit etmeye kara veriyorlar.
İşte burası çok mühim. Çit çekilince çiçek, sağ tarafta kalıyor. Bu durumda sok taraftaki adamın susup râzı olması lâzım değil mi? Olmuyor. Yeni bir çit çekerek çiçeği kendi tarafına alıyor. Tartışma büyüyor. Sağ taraftaki adam çiçeği almaya çalışırken soldaki ayağıyla onun elini ezmeye çalışıyor ve kavga şiddetleniyor. Burası da çok mühim. Soldaki adam, çitten tahta koparıp düello başlatıyor.
Buraya kadar kim haklı desem sağ taraftaki dersiniz sanırım.
Sol taraftaki adamın sağ taraftakini altına aldığı sırada çok korkunç bir surat ifâdesine yer veriliyor. Bu suratın baştaki adamla bir ilgisi yok. Makyajla tamâmen değişmiş.
Geçenlerde reklamı daha evvel seyretmiş birine yeniden anlatırken, bu yüz ifâdesinin olduğu kareyi dondurdum. ?İyi bakın kime benziyor?? diye sordum. Direk cevapladı. ?Hiç fark etmemiştim. Erdoğan?ın sinirli hâline.? dedi. Zâten o günlerde Başbakan Erdoğan?ın sinirlendiği andaki fotoğrafları ısrarla her yerde kullanılıyordu. Yâni reklamdaki haksız adamla Erdoğan arasında bağ kurmak hiç zor değildi.
Reklam filmi, ?Bu dünya kimseye kalmaz. Zaman, kardeşlik zamanı? melodisiyle bitiyor.
25 Aralık sonrasında ateş cemaatçilerin evini yakmaya başlayınca, ?Ailelere ateş düştü. Artık yeter!' diye uzlaşma arayan Gülerce, acaba bu reklam filmine niye itiraz etmedi?
Benimki de soru işte. Gülen?in yalan söylediğine, evli barklı bir adamı dövdüğüne şâhit olduğu hâlde, ?Bu ne biçim hoca?? diye şüphelenmeyen Gülerce?nin, bu reklam filmindeki subliminal mesajı görüp itiraz etmesini bekliyorum. Söylediği gibi saf saf Gülen?e inandıysa muhtemelen dayak yiyen adamın suratında gül bitmesini de beklemiştir.
Hüseyin Gülerce, hocaefendisini anlattıkça kendisini batırıyor. ?O zaman onun yanında ne işiniz vardı? Niye 2014?de ayrıldınız?? sorusuna verecek doğru dürüst bir cevâbı yok. Aslında var da neyse?.
MELİH GÖKÇEK?İN AMERİKAN GEMİLERİ UYARISI
Efendim, bizim köyde bir Mahmur Bacı vardı. Allah rahmet eylesin, Allah?ın saf bir kuluydu.
Bu Mahmur Bacı?nın eşi ile arka tarafta oturan komşuları arasında bir kavga olmuş. Komşularının oğulları, ara sıra Mahmur Bacı?nın evinin buharısını taşlarlarmış. Bizim köyde bacaya, buharı denir.
Mahmur Bacı?nı ilginç huyları varmış. Meselâ; bir yerde lafa dalıp evin işini ihmâl ettiği olurmuş. Birgün kocası dışarıdan geldiğinde bakmış yemek yok. Başlamış kızmaya. Mahmur Bacı, işin kötüye gideceğini anlayınca paniklemiş. Ne de olsa suçlu. O anda aklına bir çâre gelmiş. Bizim oraların diliyle yazayım:
?Hiç demiysin ki böğün ne oldu? Arkadakiler, gine buharıyı daşladılar.?
Nereden geldi bu Mahmur Bacı aklıma? Melih Gökçek, durup dururken Marmara?daki Amerikan gemilerine dikkat çekti de?.
Teşbihde hata olmasın. Mahmur Bacı, sâhiden saf kadındı.