Kerime Yıldız


?BOŞVER ONU! O, BÜTÜN PÂDİŞÂHLARI SEVER?

?BOŞVER ONU! O, BÜTÜN PÂDİŞÂHLARI SEVER?


Hep söylerim, kendilerini Türkçü zanneden ittihatçılar, Nihal Atsız?ın 3 Mayıs 1944?den önceki hayatını yok sayarlar. Kemalizmle mücâdele destânını görmezden gelirler. Bir şeyi daha görmezden gelirler. Gök Sultan makâlesini...

Belki de yanılıyorum, günahlarını alıyorum. Belki de bunlardan haberleri bile yok!

Son yıllarda ısrarla Atsız ve Çanakkale konusunda çok yazdım. Atsız?ı çok iyi tanıdığını zanneden birçok kişiye tanıtmışlığım vardır. Daha lisedeyken şiirlerini ve Ruh Adam?ı su gibi içmiştim. Ama esas hayranlığım, Kemalizmle mücâdelesini ve Çanakkale?ye sâhip çıkışını öğrenince oldu. Atsız?ın Çanakkale isyânı, Türkiye Cumhuriyeti târihinde dönüm noktasıdır. Atsız, bir milleti İngilizleştirme oyununu bozdu. Bunu, birgün ayrıntılı anlatırım.

Pazar pazar nereden çıktı bu konu?

11. 12. 2017 târihli yazımda, neredeyse Enver Paşa?nın evliya olduğuna inanmış Enverperest bir yazar arkadaşımdan bahsetmiştim. Enver bahsini açınca daha ilk i?tirâzımda beni,  ?Sen Mustafa Armağan?ı, Kadir Mısıroğlu?nu okumaya devam et!? diye azarladığını; benim de, ?Ben, ittihatçıları, Nihal Atsız?dan öğrendim!? dediğimi ifâde etmiş ve şöyle devam etmiştim:

?Fenâ yakalanmıştı. Muhtemelen, Atsız?ın ittihatçıları sevmediğini bilmiyordu. ?Boşver onu! O zâten bütün pâdişâhları sever.? Ne demekse artık?. Bir Envercinin ağzından pâdişah sevmenin suç olduğunu da öğrendim. Bilgisizlik, işte böyle adamı yolda koyar. Sırf koysa iyi, bir de kıvırttırır.?

Ayıp, vallâhi billâhi ayıp! Cehli ortaya çıkınca egosuna yenilip, ?Boşber onu!? diye Atsız?ı tahfif eden yazar arkadaşım, Atsız hakkında bugün öyle bir yazı yazmış ki konuşmamızı hatırlayınca ben utandım. Fakat şaşırmadım. Bir Enverperest?ten bunu beklerim doğrusu.

Öve öve bitirememiş, pâdişâhçılıkla suçladığı Nihal Atsız?ı. Adını iki kere söylemek lâzımmış. Anladığım kadarıyla yeni keşfettiği Atsız hakkında kalem oynatmak istemiş. Fakat Atsız?ı tanımadığı için öyle bir çuvallamış ki gülesim geldi. (Yemin ederim, Abdullah Gül mesajı değil. Bildiğiniz gülesim geldi) Yazayım, siz de gülün!

?Riyâkârlığı sevmiyor. Mehmet Âkif, onun en yakın dostu.?

Doğruya doğru! Atsız, riyâkârlığı hiç sevmiyor. Tıpkı ittihatçıları sevmediği gibi. Tıpkı riyâkâr yazarları sevmediği gibi..

Sevgili Enverperest arkadaşım!

Atsız?ın ?Gök Sultan? makâlesini açıp okuyun! Şöyle bir sözü var:

?Bu dünyada herkes bir çok şeyin câhilidir. Yeter ki kendi işinin câhili olmasın.?

Atsız 1905; Âkif 1873 doğumlu. Aralarında 32 yaş var. Akif, Anadolu?ya geçtiğinde Atsız, İstanbul?da talebe. Sonra Âkif, Mısır?a gitti. Türkiye?ye döndüğü 1936 yılında da vefat etti.

Çok merak ettim, Âkif ile Atsız, nerede en yakın dost olmuşlar? Atsız çocukken mi? Âkif Mısır?dayken mi?

Açık seçik olarak yazıyorum: Ya ittihatçılıktan vazgeçin ya Nihal Atsız?dan!

Önce ittihatçılık marazından kurtulun; sonra Atsız hakkında kalem oynatın. Tanımadan yazınca böyle oluyor. Nihal Atsız, bir Türkçülük fantezisi değildir. Riyâkârlıktan uzak, nâmuslu bir kalemdir. Bir insanın hem Atatürkçü hem Atsızcı olması nasıl imkânsız ise hem Enverci hem Atsızcı olması da imkânsızdır. Kendinizi kandırmayın. Atsız?ın ittihatçılıkla işi olmadı.

Tapındığınız ittihatçılar hakkında Nihal Atsız?ın ne düşündüğünü yazayım da ne demek istediğimi anlayın!

?Bu düşmanlığı aşılayanlar, ilkönce İttihatçılar, yâni hürriyet kahramanları (!) yâni Sultan Abdülhamid?in 33 yıl ayakta tuttuğu imparatorluğu 10 yılda dağıttıktan sonra memleketten kaçan kişilerdi.

?..

Sultan Hamid ile onun düşmanları olan hürriyetçileri ölçüştürmek için, yalnız şu noktaya bakmak yeter: Hürriyet kahramanları (!), hürriyeti yok edip yüzlerce masumu astıktan sonra, savaşa soktukları devlet yenilince, hırsızlar gibi kaçtılar. Gök Sultan, bir tek siyasî idam yapmadan, en korkunç siyasî güçlükleri atlatarak 33 yıllık saltanatında devleti ayakta tuttuktan sonra tahtından indirilirken, Moskof çarının Rusya?ya davetini; Selanik?ten Alman gemileriyle İstanbul?a gelirken de Alman İmparatorunun dâvetini reddederek vatanında sürgün ve mahpus gibi yaşamayı tercih etti.? ( Abdülhamid Han (Gök Sultan), 11 Mayıs 1956, Ocak Dergisi , 11. sayı)

Not: Eğer Âkif ile Atsız arasında yakın bir dostluk varsa ve ben bilmiyorsam, cehâletim için peşinen özür dilemeye hazırım. Böyle bir yakın dostluğu bilenler, lütfen beni de bilgilendirsinler.