Tarih: 23.12.2023 14:02

Taraftar Gözüyle Süper Lig 17. Hafta

Facebook Twitter Linked-in

İstanbulspor-Trabzonspor maçında ev sahibinin başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu takımını sahadan çekti… Maç tamamlanamadı, tatil edildi.


 

Futbolumuzda özellikle son birkaç yıldır yaşananlar, asla çözümlenmeyen ve biriken sorunlar, kaos derken bir önceki hafta Halil Umut Meler vakasıyla dibe çökmüştük. 

Olayı geçiştirmeye ve göstermelik cezalarla kapatmaya çalışan TFF ve Başkan Mehmet Büyükekşi bütün ligleri süresiz ertelemişti. 

Bir hafta kapalı kalan liglerin yeni bir kararla hafta içinde yeniden başlatılması kararı verildi. 16. hafta ileri bir tarihe alınmış, 17. haftadan devam edilecekti.

Ama daha önce de söylediğim gibi futbolun tadı kaçmıştı.


 

19 Aralık Salı günü başladı maçlar. Gaziantep evinde Adana Demir ile 2-2 berabere kalırken Başakşehir Sivas’ı 3-1 yendi.

Trabzon İstanbul deplasmanında 1-0 öne geçti. Golden sonra belki de sezonun en güzel oyunlarından birini oynayan İstanbul 1-1 ile skoru eşitledi.

60. dakika geçildiğinde daha iyi oynayan ve kazanmaya yakın olan taraf İstanbul’du. 

Bu dakikalarda Trabzon ceza sahasında Loshaj-Mendy pozisyonu yaşandı. Ev sahibinin faul/penaltı beklediği pozisyonda Hakem Ali Şansalan oyunu devam ettirdi. Devam eden atakta Trabzon ikinci golü attı, hakem golü verdi.

İstanbullular itiraz etti. Uzun bir süre VAR incelemesi beklendi. İncelemeden sonra gol geçerli sayıldı, oyun başladı. 

Sonra İstanbullu bir oyuncu topu taca attı. Ekrana Başkan Sarıalioğlu geldi. Sarıalioğlu takımına sahadan çekilme emri verdi.

Hakemin ve oyuncuların şaşkın bakışları altında bazı oyuncular sahadan çıkarken bir grup İstanbullu oyuncu sahada kaldı.

İstanbul’un Fildişi Sahilili oyuncusu Simon Deli, dizleri üzerine çökerek başkana, takımın sahada kalması için yalvardı, olmadı. Deli Simon ve altı yedi İstanbul oyuncusu bir süre daha sahada kaldı ve ardından onlar da soyunma odasına gitti, hakem maçı tatil etti.


 

Ben önce bu durumu, futbolun bize vedası olarak gördüm. Sonra bunun bir veda olmadığı, elveda olduğu kanısına kapıldım. Futbol bize ya da futbolun baş paydaşları futbola elveda demiş oldu.


 

HERKESİN GÖRDÜĞÜ

Aslında futbolla ilgilenen herkes görüyor ve muhtemelen herkes biliyordu.

Ben, sene başında Enpolitik’te “Milat VAR” köşe yazıları yazmıştım. Süper Lig hafta değerlendirmelerimde olayları, futbolun sahadan masaya taşındığını, masanın bu yükü çekmediğini, fena halde sallandığını kaleme almıştım. 

Halil Umut Meler olayında başlığımı -özellikle federasyonu ve kulüp başkanlarını- dikkat çekmek için “Futbol Terörü” olarak atmıştım.


 

Kimse sorumluluk almadı. Kimse sorumluluk alıp gereğini yerine getirmedi. TFF hiç sorumluluk almadı, gereğini asla yerine getirmedi. Kulüp başkanları sorunu gerektiği şekilde ciddiye almadı. 

Kimse; federasyon, kulüpler, kulüp başkanları ve yöneticileri, MHK ve hakemler ve medya bindikleri dalı kesmekte sakınca görmedi.

Gemi karaya vurdu, tren raydan çıktı.


 

Bütün bu olaylarda en masum kesim benim de içinde yer aldığım taraftardı. Ancak onlar da hak ve adaletten yana olamadı her zaman. 


 

NE OLDU?

İstanbullu Loshaj, dengesi bozulması ve adımlarını gereğinden fazla açmak zorunda kalmasına rağmen topu Bakasetas ve Visca’dan kurtarmayı başardı. Ceza sahasına girdiğinde dengesi tamamen bozulmuştu ama son bir gayretle topu Mendy’den de kurtardı ve sola açtı. Kramponunun ucu Mendy’nin sağ ayağının ucuna basarken iki oyuncunun dizleri çarpıştı. Bu arada Mendy’nin açılan sağ kolu düşmekte olan Loshaj’ın yüzüne geldi. Yere düşen Loshaj acıyla dizini tuttu.


 

Tam bir takdir pozisyonu… Nitekim eski hakemlerden Erman Toroğlu ve Bünyamin Gezer penaltı dedi. “Triocular” hakemi destekledi.

Bana göre pozisyon istemsiz bir çarpışmaydı ve bence de devam kararı daha doğruydu. Ancak hakem tersine karar verip penaltı deseydi de eleştirmezdim.

Ayrıca Ali Şansalan bu dakikaya kadar kötü bir maç yönetmedi… Oyuna ve skora olumsuz bir etkisi olmadı.


 

Ortada net, açık, bariz, inanılmaz, fahiş, skandal bir hata söz konusu bile değildi. Futbolda nice kararların yanında bu pozisyon yunmuş yıkanmış bir pozisyondu.

Buna karşın Sarıalioğlu, “Ben oynamıyorum” dedi, oyuncularının muhalefetine karşın takımını sahadan çekti.


 

İKİ SORU

TFF’ye… Bu maç ligin dibinde yer alan İstanbul ile şampiyonluk yarışından kopmuş Trabzon arasında değil de İstanbul-FB veya İstanbul-GS maçı olsaydı ne olacaktı?

Ecmel Beye… Rakip Trabzon değil de FB veya GS olsa takımı yine sahadan çeker miydiniz? 


 

FUTBOLUMUZUN EN BÜYÜK SORUNU

Öncelikle başkanlar…

Başkanlar ve yönetim kurulları…

Başkan ve yönetim kurulları derken TFF’yi de katıyorum elbette.


 

Onlar düzelmeden ya da düzeltilmeden bu işler düzelmez. 


 

KİMDİR BU İNSANLAR?

Başkanlar…

Yönetim kurulu üyeleri…

Kimdir bu insanlar?


 

Elbette bir kulübün üyesidirler.

Kulübüne zaman, emek ve para harcayan insanlardır.

Paraları boldur, zengindirler.

Büyük çoğunlukla iş insanlarıdır.

Sektörlerinde iyidirler ve muhtemelen bir saygınlıkları vardır.


 

Ancak ve fakat bu insanları, kim, ne kadar tanır?

Başkanlar ve yöneticiler şöhretlerini -pek azı hariç- kulüplere, camialara borçludurlar.


 

Kulüpler/camialar hiç kimsenin oyuncağı değildir.

Böyle başkanlık ve yöneticilik yapılamayacağına göre;

Başkanlar/yöneticiler için bir eğitim zorunluluğu getirilsin.

Bu eğitimin sonunda katılımcılara sertifika verilsin.

Sertifika alanlar bir sınava tabii tutulsun.

Sınavda başarılı olanlar başkan/yönetici olabilsin.


 

Hadi canım sende! Böyle yönetici mi bulunur denebilir.

Bilmem. O zaman şikâyet etmemek gerek. 


 

MİLAT

Mehmet Büyükekşi ve yönetiminin bir “milat” koyabilmesi, uygulayabilmesi artık 

Olası değildir,

Mümkün değildir,

İmkânsızdır.


 

Yeni bir başkan ve yeni bir TFF?

Belki…


 

TEŞEKKÜRLER, TEŞEKKÜRLER, TEŞEKKÜRLER

 

İyi ki varsınız kızlar…

İyi ki varsın kadın voleybolu…

Seninle coştuk yine, seninle heyecanlandık, seninle gururlandık, kıvanç duyduk. 

Seninle sevindik.

Seninle kürsüye iki tane bayrak astık.

SAĞ OLUN, VAR OLUN… 


 

FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonasının finalindeydik. 

Alışkındık bir buraya… Defalarca gelmiştik.

Gelmekle kalmamış, defalarca şampiyon olmuştuk.

Ama bu defa 2 Türk Takımı vardı finalde.

Bir yanda Vakıfbank, bir yanda Eczacıbaşı…


 

Vakıfbank finale değin set bile vermemişti. Eczacıbaşı nazarlık olarak sadece bir set vermişti.

Finalin ilk dört setinde skor 2-2 oldu.

İki takım da iyiydi… İki takım da oyunun hakkını verdi. Setleri daha az hata yapan kazandı.

Final setinde, karar setinde, son sette daha az yapan Eczacıbaşı şampiyon oldu.

Dünyaya tam anlamıyla bir voleybol ziyafeti sunduk.


 

Tribünler de harikaydı.

Orada Vakıfbank ve Eczacıbaşı formalı Uzak Doğulular gördük.

Gabi, Boskovic, İlkin Aydın, Zehra Güneş fanları gördük.


 

Turnuvanın en iyileri kürsüsünü oyuncularımızla doldurduk.


 

Bir kez daha Eczacıbaşı’na, Vakıfbank’a ve emeği geçen herkese yaşayın, var olun diyorum.

Futbolun tadı kaçmıştı. Sporun tadı sayenizde kurtuldu.


 

KUPA AVRUPA

Galatasaray son maçında Kopenhag’a kaybetti ve grubunda 3. oldu. Temsilcimiz UEFA Avrupa Ligi’nde Sparta Prag ile eşleşti.


 

Temsilcilerimizden Fenerbahçe son maçını farklı olarak kazandı ve grubunu lider olarak tamamladı. Beşiktaş ise Avrupa’ya vedasını gençleriyle çıktığı son maçı kazanarak yaptı.


 

Futbolumuzun tadı kaçmıştı. Üstüne bir de veda gelince Süper Lig değerlendirmesi bu hafta da anlamını yitirdi. 

Başakşehir Sivas’ı 3-1 yenerken Gaziantep Adana Demir maçı 2-2 bitti.

Yarıda kalan İstanbul-Trabzon maçında muhtemelen Trabzon 3-0 gelip ilan edilecek. Muhtemelen İstanbul’un 3 puanı silinecek. Belki Ecmel Faik Sarıalioğlu’na hak mahrumiyeti cezası verilecek.


 

Gollü maçta FB, deplasmanda Kayseri’yi 4-3 yendi.

Antalya Kasımpaşa maçı golsüz bitti.

GS Karagümrük’ü 1-0 ile geçti.


 

Samsun-Konya 1-1 bitti. 

Rize Pendik karşısında farklı kazandı; 5-1

Seyircisiz maçta Ankaragücü ile Hatay yenişemedi: 0-0

BJK, evinde Alanya’ya 3-1 kaybetti, Rıza Çalımbay ile yollar ayrıldı.


 

Hakemler, bu hafta genel anlamda iyi bir görüntü verdi. 


 

Derbi ve Süper Kupa maçları bu şartlar altında oynanacak…

Umarım beklenmedik bir şekilde bu maçlar olaysız ve dostça geçer, Türk futbolu yeni bir başlangıca yelken açar…

 

Haber Yorum: Yüksel Durak




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —